Onigirinin asıl şekli yuvarlıktır, başka bir sık kullanılan şekil üçgensi yuvarlaktır. Zaten nigiri "pirinç topu" diye çevriliyor. Çeşitli şekillerde, çeşitli malzemelerle yapılabilir.
Bu kutulu yemeklere Japonlar "bento" veya "obento" diyorlar. Çok önemli onlar için. Marketlerde satılıyor ama Japonların beslenme çantası bu "obento". Sabahın köründe kalkıp hazırlıyorlar. Obento'nun güzelliği ve harcanan emek, yapanın ne kadar sorumlu olduğunun ölçütü. (Anneler yapıyor genelde). Ha, Japonya'ya giderseniz yemeniz gerekenleri yazıyorum:
Muhakkak ramen yiyin, yemezseniz küserim.
Somen yiyin. Tek bir bölgeye özgü makarna. Şimdi fark ettim de, bu Japonlarda kaç tür çubuk makarna var yahu? Soba, udon, ramen, yakisoba, somen, noodle... Bir de neli oldukları var...
Onigiri ya da pilav yemeyin, evde de yapabilirsiniz.
Miso çorbası için.
Tofu yiyin.
Renkli dangolardan yiyin.
En azından -inşallah- gidersem ben bunlardan yiyeceğim. Bir de dönüşte yanımda yaki nori filan getireceğim. Ha, narutomaki (kamaboko [surimi (yengeç eti imitasyonu balık keki gibi bir şey.)]nun bir çeşidi) de yemek istiyorum. Ve daha önce de söylediğim gibi, balık yemiyorum. (Midye yemişliğim var, yosun da yedim ve yiyeceğim) Gerçi, ramen garnitürü narutomaki. Ama kişiden kişiye farklılık gösteriyor bu ramen denen meret. Bağımlılıkta yapıyor... Al işte, tadı berbat olmasına ve kendisine karşı derin bir antipatim bulunmasına rağmen ayrıca acı sevmememe rağmen baharatlı sığır etli kungfu ramen çekiyor canım. Ramen ve ice tea bağımlısıyım. Rameni noodle'la falan geçiştiriyoruz da... Şunların resmini koyayım ya...
Somen:
Meşhur Matsumaya makarnası.
Miso çorbası:
Pirinçten yapılmayan nadir Japon yemeklerinden (Normal un yerine de pirinç unu kullanıyor adamlar) Miso denen bir çeşit macundan yapılan çorba.
Tofu:
Soya peyniri/eti. Bizden farklı olarak, normal et yerine kullanmıyor, ayrıca yiyorlar. Koreli kardeşi de Dubu. Ha; ramenin koreli kardeşi daha çok Ramyeon olarak geçse de ramen de deseniz aynı şey. Sadece Japonlar biraz tatlıcı-tuzlucu, Koreliler tatlıcı-acıcı.
Renkli dango:
Japoncasını hatırlamıyorum. Pirinç topu şişi, bir tatlı. Bir çok türü var. En popüler ikisi renkli olanları ve sosa banılanları. Sosa banılanı evde de yapabilirsiniz ama soya sosuyla uymuyor, ketçapla yedim ki soya sosunu yumurtaya koymuş adamım.
Narutomaki:
Ramen içine koymak için tasarlanmış girdap şekli nedeniyle "naruto", balıktan yapılması nedeniyle "maki" adı verilir.
Kamaboko:
Suriminin süslü ve imitasyon şekilde olmayanı.
Surimi:
Yengeç eti imitayonu
Noodle:
Ramyeon:
Kore rameni
Miso:
Soya macunu.
Soya:
Bir çeşit fasulye.
Soya sosu:
Japon ve Korelilerin neredeyse her şeye kattığı, tuzlusu ve tatlısı olan, Korelilerin ise tuzlunun içine şeker atarak tatlı yaptığı, soyadan yapılan sos.
Sosa banılan dango:
Yapılışı için: https://www.japonca.com.tr/dango-yapilisi/
Dubu:
Kore usulü tofu.
DİKKAT! Yazının buradan sonraki kısmı, 12 saatlik açlık ve 24 saatlik uykusuzluk sonucu yazılmış olup ramenler hakkında ağır spoiler ve Çin hakkında ağır ithamlarda bulunulmaktadır.
15 tatilde İstanbul'da olma ihtimalim var. İstanbul'da ramen yapan yerleri ararken (Zira Balıkesir'de bırak yapan yeri, hazırını bulamıyoruz) şurada Seoul Restorant ile karşılaştım.
Yorumlarını okurken dedim ki: "Buranın noodle'ı böcek ve ahtapot içeriyorsa, kesinlikle yemeliyim." Eskiden, böcek yemekle itham olunmaya sinir olurdum ama survival camping damarım azdığından beri canım saçma sapan şeyler çekiyor. Bu arada, bırak böceği, karides filan yemişliğim yok daha (Gerçi böcek bedava, karides filan pahalı ama bunun konumuzla bir ilgisi yok) Ramenleri acıymış, özünde Kore restoranı olduğundan başka türlüsü düşünülemezdi zaten. Evet, o böcekten yemek istiyorum. Bir de muhtemelen yoktur ama yılan çorbası istiyorum. Kusura bakmayın, şu an bu satırları yazarken uykusuzluk ve açlık çekiyorum, gün boyu kağıtlara yazıp akşama bloga geçireceğim. Aslında Japon restoranları var ama hepsi sushi üzerine. Balık sevmiyorum ki ben. Sevmeyi bırak, canlı balıkları ne kadar seviyorsam, pişiş balıktan da o kadar nefret ediyorum ve çiğ olarak yenenden de. Ha; ama her şeyde yosun varmış, o süper. Koyun önüme yosunu, hapur hupur götüreyim. Zaten sırf içinde yosun da vardır diye -ki haklı da çıktım- karidesli KungFu Ramen almış adamım, beni yosunla sınamayın, üzülürsünüz. (İlahi sınav burada konu edinilmemiştir)
Dur, az daha araştırayım. Geçen sefer -tek bir sefer var zaten aq- KungFu Ramen mallığını yaptığımız yerde üstünde kanjiyle, hangılla filan bir şeyler yazan kutular vardı. Şimdi, kanjinin ne olduğundan haberdar kitle sordu: Kanjiyle klasik Çin alfabesini nasıl ayırt ediyorsun? Tabii ki araya karışmış "kana" hecelerden. Shin cup noodle mı diyorsun?
O klasik Çin alfabesi ya da hangıl, hatırlamıyorum şimdi. Ama muhtemelen Çince idi. Of ya, hangıllılar kesin Leader ramendi.
Neyse... Artık önümüzdeki makarnalara bakacağız. Bu ne böyle "teknik traktör" gibi ya? Ve evet, bilerek "traktör" yazdım; yoksa doğrusunun "direktör" olduğunu biliyorum. Ne? Maç izlemiyorum diye, terimlerden de bihaber mi olacaktım? Bu da size kapak oldu kabul edin. Afedersiniz saçmalıyorum ama açlık ve uykusuzluk önce başıma, şimdi de kalemime vurdu. Şu anda internette ısrarla Japon mutfağını sushi'den ibaret sanan dangalak mekan siteleriyle cebelleşiyorum. Yahu her türlü Japon yemeğiyle gelin ama sushi olmaz, Allah rızası için... Ramen, soba, miso çorbası, dango, akashi-yaki, kare raisu... Bunlar ne? Bunlar da yemek, hem de çoğu Japonya'da sushi'den daha popüler. Al, Japonya'da hem her köşe başında ramenciler var, hem de hazır ramenler. Sobayı, udonu, someni zaten evde yapmıyorlar; gidip lokantada yemen lazım ama sushiyi nori yosunu buldun mu evde de yaparsın, hatta kralını yaparsın. Allah rızası için şu Japon mutfağını çiğ balıktan ibaret sanmaktan vazgeçin. Tamam; balığın, bilhassa çiğ balığın özel bir yeri var Japon mutfağında, kabul ediyorum ama sushi haricinde yemek yemek istiyorum ben. Ama en büyük umudum Kore Gıda Market. İnşallah oradan nori (Tüm Dünya'da nori, Kore'de kimi/gimi diye geçiyor, o da ilginçtir) de, hashi (İng. chopstick) de, hatta ramen bile bulurum.
Gerçi, ben Kore yemeklerine de düşkün olsam da Japon ramenini yani orijinali (Kimvurduya gitmiş aslında, köken olarak çoğunlukla Çin gösterilse de Çin'de ramenin varlığından haberi olmayan insanlar olduğuna eminim. Öte yandan, Japonca katakanayla yazılması ve fonetik benzerliğinden ötürü Kore savaşlarında Ramyeon, Japon damak tadına uyarlanıp ramen olarak geçmiş olabilir. Çünkü katakana, başka dilden geçen kelimeleri yazmakta kullanılır) Ha, aklıma gelmişken; Çin'in iğrençliklerini tüm Uzakdoğu'ya yayanlara da ayrı gıcığım. Tamam, bazı iğrençlikler (gerçi ne gözle baktığına göre değişir) Kore ve Japonya'ya geçmiş, hatta oraya özgü halde yeniden oluşmuş olabilir ama "Uzakdoğulular her şeyi yiyor" diye bir şey yok. Mesela çiğ balık, Japonlarda ortaya çıkmış bir iğrençlik, ipekböceği kızartması, Kore'ye özgü.
Ama canlı canlı akrep yiyenler filan Çinliler. Ha, Çin'in sadece bazı bölgeleri, "varoş" denilebilecek yerleri. Pekin'de öyle değil mesela, portakallı ördeği mideye indiriyorlar.
Mesela çekirge... Tüm uzakdoğululuar, çoğunluktaki Afrikalılar, bir kısım Araplar yer mesela. Bana göre, fetüstür, örümcektir, canlı akreptir iğrenç ama çekirge, ipekböceği hiç de öyle değil. Gerçi bunda Çin'e tüm benliğimle düşman olmamın da payı var. Evet, Çin filmiyle yumuşayan ipler, KungFu ramenle yine ele alındı. Üç gün düşünsem bu kadar saçmalayamazdım, uykusuzluk ve açlık nasıl başıma vurduysa artık
TAMAM. Buradan sonrası, nispeten sağlim kafayla yazılmıştır.
Resim de ekledim... Hadi, uyuyacağım ben.
Evet; sonuç: Beni tanıyanların tahmin edebileceği gibi uyumadım. Anime izledim. Bir de pansuman yaptırdım. Neyse...
Mesela, Uzakdoğu'lular normal mısırı bilmez. Hep şu küçük mısırlardan hani tam olgunlaşmamış. Görselle açıklayayım:
İşte bunlar. Ha, Korelilerin de dubuya tofu dediği sıkça görülür ama Japonlar tofuya asla dubu demezler zaten isteseler de söyleyemezler. Ağız yapıları uygun değil. "Doubu" gibi saçma bir sesimtrak çıkartırlar anca.
Evet; onigiriler... Nori lazım bana nori, yosun çekiyor canım. Hazır aklıma gelmişken; yosunlardan (kara yosunu mu alg mi bilmiyorum ama) puding -evet, puding- yapılabileceğini biliyor musunuz? Başka bir başlıkta açıklayacağım onu... Ya da dur, direkt link vereyim: https://nutukcu.wordpress.com/2011/03/06/igne-yaprakli-cay/
Yorumlarda benim yorumum. Erdem Çelik yazıyor, Urahara resmi var pp'mde.
Tam da şu resim:
Evet; Urahara ve Benihime... Doğru... Urahara'dan sıkılınca Gintoki bankai (xD) yapacağım pp'mi.
Evet, anime molasının ardından ana konuya devam ediyoruz. Gerçi konu Uzakdoğu, bilhassa da Japonlar olunca olay illa ya animelere ya da Kore dizilerine (ki geçen Pasta izleyeyim dedim Japonca'dan sonra Korece-İngilizce karışımı beynimi... Anladınız siz onu. Bir süre Kore müzikleriyle haşır neşir olup sonra bir daha Pasta izleyeceğim) geliyor. Kaçarı yok... Mesela yukarıdaki obentolardan insan figürü içerenleri anlamak için en azından üç efsane shounen'i bilmeniz gerekiyor. Bununla birlikte Death note, gintama ve fairy tail bilmek gerekiyor. Evet... Ha; bu Japonlarda içecek kültürü yok yav. Varsa yoksa çay ya da alkol. Adamlarda alkolsüz soğuk içecek yok.
緑茶 [Ryoku-cha (Ryokuça)]
Yeşil çay.
煎茶 [Sen-cha (Sença)]
Japon çayı.
抹茶 [Ma(tsu)-cha (Maçça)]
Japon çayı.
番茶 [Ban-cha (Bança, bamça)]
Bamça yanlış bir telaffuzdur. Japon çayı.
玄米茶 [Genmai-cha(Gen mayça)]
Japon çayı.
ほうじ茶 [Houji-cha (Hyôciça, Hyôcça)]
Japon çayı.
麦茶 [Mugi-cha(Mugiça)]
Arpa çayı. (Evet, arpa)
ウーロン茶 [Uuroncha(Wûlong Ça)]
Çin çayı. (Okunuşu o yüzden yazılışla alakasız)
アサヒ [Asashi(Asaşi, asaş, asaşy)]
Bira imiş ama Kirin'den ne farkı var çözemedim.
キリン (Kirin)
Bu da bira.
サッポロ (Sapporo)
Bu da bira.
ヱビス [Webisu(Yebisu, Ğebisu, vebis, yebis)]
Sapporo çeşidi.
サントリー [Suntorii(Suntorî, sntori)]
Dalga geçer gibi ama bu da bira.
オリオン [Orion(Oryon, oriyon, oriyong)]
İşte bu da elimizdeki son bira.
水割り [Mizuwari(Mizuhwali)]
Sulandırılmış içecek. Viski böyle içiliyormuş genelde. O değil de, Japonya'da soğuk içecek istesem yurtdışına çıkmam gerekecek. Ha, yok; otomatlarda soğuk içecek var ama Japon işi soğuk içecek yok, neyse.
酒 (Sake)
Pirinç şarabı. (Evet, pirincin suyunu çıkartmışlar. Onu da yapmışlardır kesin ya, neyse)
ホッピー[Hoppii(Hoppî)]
Bira aromalı içki. (Malt mı ne? Bira aromalı içki ne aq)
発泡酒 [Happoshu(Happoşu)]
Düşük alkollü içki, likör filan demekmiş bu da. Ayrıca maltlar için de kullanılıyormuş.
焼酎 [Shouchuu(Şouçuu, Şôçû)]
Damıtılmış içki demekmiş. Hayır ne kasıyorsun, hepsine sake de olsun bitsin... Çaylarda hepsine toptan "Ça" ya da saygılı olmak isterse "Oça" diyor iş bitiyor.
梅酒 [Umeshu(Umeşu)]
Olgunlaşmamış meyveden yapılan likör. Ayrıca pek çok Uzakdoğu yemeği gibi şeker içeriyormuş.
Calpis, Calpico [カルピス(Karupisu)]
Oha lan, Japon kolası bu da. Baharatlar, yoğurt filan içeriyor; asitli ve alkolsüz. Markaymış.
Ayrıca; Japon restoranlarını da yazayım.
Of... Ulan şirin Japon yemekleri koyayım diye açtığım başlık Japonya'da ne yenire döndü. Neyse... Bana da -inşallah- lazım olacak.
中華料理屋 [Chuuka Ryouri-ya(Çûka Ryoriya)]
Çin restoranı (Japonya'da yoktur mu sanmıştınız)
カレー・ショップ[Karee Shoppu(Kare Şoppu)]
Köri dükkanı.
ファミリー・レストラン[Famirii Resutoran(Famirî Restoran)]
Aile restoranı.
ふぐ (Fugu)
Özel izinli bir restoran çeşididir. Japonca'da aynı isimle anılan ve çok zehirli olan balonbalığını pişiren dükkandır. Balığın nehir kesesi ve panzehirler hakkında bilgi sahibi olması gerek. Ayrıca bildiğim kadarıyla bu balık için kullanılan bıçaklar başka şeyde kullanılamıyor.
居酒屋 (İzakaya)
Mezeli meyhane (Bkz. Otose'nin dükkanı)(Bkz. Gintama/Otose)
回転寿司[Kaiten zushi(Kaytenzuşi)]
Yürüyen bantlı sushi restoranı
喫茶店 (Kissaten)
Kafe.
飲み屋 (Nomiya)
Meyhane
お好み焼屋 (Okonomiyakiya)
"Yemeğin hazırlanırken izle lokantası" diyebiliriz.
ラーメン屋 (Ramenya)
Ramen dükkanı. İsim Türkçe'ye çok benziyor di mi?
炉辺焼き (Robatayaki)
Kendin pişir kendin ye kıvamında, kapalı alan pikniği dükkanı. Uğrayayım ben bunlardan birine. İnşallah.
料亭[Ryoutei(Ryotey)]
Lüks restoran ve sığınak olmak üzere iki kısımdan oluşuyor; sığınakta yasaların izin verdiği ölçüde (zira Japon'lar çok ağır sansürcü) geyşalar da bulunuyor. Geyşaları "vermeyen o...pu" olarak tanımlayabiliriz.
しゃぶしゃぶ[Shabu shabu(Şabuşabu, şabuşab, şabşabu, şabşab)]
İnce dilimli sığır etleri az haşlanıp (tercihe göre çok da haşlayabilirsiniz) yenildiği, kendin haşla kendin ye lokantası. Koreli kardeşleri de var bunların ama adını bilmiyorum.
食堂[Shokudou(Şokdoğ, şokudoo, şokdo)]
Kantin
蕎麦屋 (Sobaya)
Soba Dünyası. Ramenya'daki gibi bir ülkesel ek söz konusu. Ah be, Ramenya'yı Ramen diyarı diye çevirmem lazımdı aslında.
寿司屋[Sushi-ya(Suşiya, Suşya)]
Sushi ve sashimi lokantası.
天婦羅屋/天麩羅屋[Temupura-ya(Tempuraya)]
Tempura diyarı. Tempura, aslen Portekiz kökenli olup Japon üsulüyle harmanlanan bir yemektir. Aslında, Japonların biraz üstüne yatması durumu var tempurada.
鉄板焼 (Teppanyaki)
Vikipedinin ilgili sayfası anlayabilirseniz (zira ben bir şey anlamadım): https://tr.wikipedia.org/wiki/Teppanyaki
焼肉屋 (Yakinikuya)
Kore barbeküsü.
焼鳥屋 (Yakitoriya)
Tavuk ızgarası mekanı.
洋食屋[Yoshokuya(Yoşokuya)]
Batı tarzı yemek yapan restoran.
Ha; eğer Japonya'da canınız hamburger çekerse, oradaki Burger King'lerde "Kuro (Siyah) burger" var.
Ekmekler bambu ateşinde közlenip ketçapla renklendiriliyor, Sosu soya sosu içeriyor. Peynirde de bambu tütsüsü kullanılıyor. Ha, bir de sos mürekkep balığının mürekkebi kullanılıyor, ketçabında da.. Gerçi, satışı bitmiş olabilir; çünkü sınırlı süre içinmiş. Ama belki de tamam, tuttu, deyip bırakmışlardır?
Yok ya; Halloween (Böyle de söktüm İngilizceyi. Evet, başka dillere yer açmak için üç ayda unuttuğum İngilizceyi, tek gecede yeniden öğrenmek zorunda kaldım. Hala sevmiyorum ama) içinmiş.
Evet; şimdi... Japon yemekleri ikiye ayrılır: Deniz ürünleri, Deniz ürünü olmayanlar
Deniz ürünleri ikiye ayrılır: Balık, omurgasız
Balıklar ikiye ayrılır: Çiğ, pişmiş
Çiğ balık sashimidir. Sashimi->Surimi->Kamaboko türleri.
Neyse... Ha, evet; başlarken ne demiştik? Zebralar siyah üzerine beyaz çizgilidir. Öyle başlamamıştık da bilin yani, önemli... Ha; evet, malum, karneler zayıf gelebilir... O değil de; saçmalayacak konu bulamıyorum,
En iyisi desteklediğim anime romantic relationships'i yazayım. Ama önce, böyle vurdumduymaz, umursamaz, üşengeç, alaycı, psikopat tiplere bayılıyorum. Evet, Urahara ve Gintoki'den bahsediyorum. Belki de kendimi gördüğümdendir.
Aa; bakın; benim gülüşüm :)
Itachi'nin gülüşü ;<)
Buradan tüm Itachi severlerden özür diliyorum, ki ben de kendisine saygı duyarım (Klanı hallederken Sasuke'yi de öldüreydi iyiydi)
Ve evet, : değil ; Itachi'nin gülüşü. Sharinganı belirtmek için iki nokta yerine noktalı virgül kullandım. <'nın neyi betimlediğini açıklamama gerek yok sanırım. Evet... Hadi bakalım... Önce, bazı bilgilerle Urahara ve Gintoki.
Urahara Kisuke
Bleach'in en saçma adamı. Saçma derken, adam bazen saçmalıyor mu yoksa ciddi mi anlaşılmıyor. (Şeker dükkanı sahibi olduğu için bankai kullanmayı bilmediğini söylediği zaman mesela. Oysa ki Bankai'si vardır ve başkalarını eğitmek için uygun değildir. Yoruichi'ye göre, 3 günde kendi bulduğu teknikle bankai'ye ulaşmıştır.) Bir de; Benihime de tam olmuş...
Sakata Gintoki
Adamı gülme krizine sokabilecek bir adam. Bu yaşında hala manga okuduğundan kendisi dahil herkes şikayetçidir. Tahta kılıcı özel sipariştir ama Shinpachi'ye bir keşişten aldığını söylemiştir. Tahta kılıcını TV reklamından satın almıştır. (Sağlam keskin tahta kılıç) Durmadan çilekli süt içer, içmediği zamanlarda tatlı yer, yemediği zamanda burnunu karıştırır, karıştırmadığı zamanlarda Shounen Jump okur, okumadığı zamanlarda uyur. Devamlı umursamaz bakar, saçının doğuştan perma olmasından şikayetçidir. Para için her şeyi yapar. Ama kesinlikle ciddi tarafı vardır ve o zaman her şeyi yapabilir, özellikle de Jump, arkadaşları ya da çilekli süt söz konusuysa. Gintama her şeyle, en başta da kendiyle dalga geçen bir seri. Gintoki de tüm Shounen manga karakterlerine inat tam zıttı. Sapıktır da. Hiç bir şeyi takmaz. Eskiden amanto savaşında savaşmıştır, şimdi ise çekimserdir; ne hükûmet, ne de muhalefetin tarafındadır ve ikisinden de dostları vardır. (Hükumet: Tüm Shinsengumi'yle dost adam, hem Kagura ve Sadaharu da amanto. Muhalif: Zura ja nai, Katsura da!) Gümüş saçlı samuray, beyaz şeytandır. Oh be...
Aslında Gintama, Japonya'daki gerçek bir dönemin parodisidir. Shinsengumi ismi de o dönemdeki gerçek bir teşkilattan gelir. Gintoki, ne shounen baş karakter ne de samuray özelliklerini gösterir. Adam öyle bir salağa yatar ki, bazen "lan bu galiba gerçekten salak" ya da "Oha! Farkında mıymış?" dedirtir. Urahara da salağa yatar ama üslupları çok çok farklıdır.
Evet; ama acaba Yoruichi ile Urahara sadece arkadaş mı, yoksa sevgili mi? Çok, çok yakınlar ama ilişkilerinin türünü bilmiyoruz. Yoruichi de Urahara'nın dişi versiyonu.
Bu kutulu yemeklere Japonlar "bento" veya "obento" diyorlar. Çok önemli onlar için. Marketlerde satılıyor ama Japonların beslenme çantası bu "obento". Sabahın köründe kalkıp hazırlıyorlar. Obento'nun güzelliği ve harcanan emek, yapanın ne kadar sorumlu olduğunun ölçütü. (Anneler yapıyor genelde). Ha, Japonya'ya giderseniz yemeniz gerekenleri yazıyorum:
Muhakkak ramen yiyin, yemezseniz küserim.
Somen yiyin. Tek bir bölgeye özgü makarna. Şimdi fark ettim de, bu Japonlarda kaç tür çubuk makarna var yahu? Soba, udon, ramen, yakisoba, somen, noodle... Bir de neli oldukları var...
Onigiri ya da pilav yemeyin, evde de yapabilirsiniz.
Miso çorbası için.
Tofu yiyin.
Renkli dangolardan yiyin.
En azından -inşallah- gidersem ben bunlardan yiyeceğim. Bir de dönüşte yanımda yaki nori filan getireceğim. Ha, narutomaki (kamaboko [surimi (yengeç eti imitasyonu balık keki gibi bir şey.)]nun bir çeşidi) de yemek istiyorum. Ve daha önce de söylediğim gibi, balık yemiyorum. (Midye yemişliğim var, yosun da yedim ve yiyeceğim) Gerçi, ramen garnitürü narutomaki. Ama kişiden kişiye farklılık gösteriyor bu ramen denen meret. Bağımlılıkta yapıyor... Al işte, tadı berbat olmasına ve kendisine karşı derin bir antipatim bulunmasına rağmen ayrıca acı sevmememe rağmen baharatlı sığır etli kungfu ramen çekiyor canım. Ramen ve ice tea bağımlısıyım. Rameni noodle'la falan geçiştiriyoruz da... Şunların resmini koyayım ya...
Somen:
Meşhur Matsumaya makarnası.
Miso çorbası:
Pirinçten yapılmayan nadir Japon yemeklerinden (Normal un yerine de pirinç unu kullanıyor adamlar) Miso denen bir çeşit macundan yapılan çorba.
Tofu:
Soya peyniri/eti. Bizden farklı olarak, normal et yerine kullanmıyor, ayrıca yiyorlar. Koreli kardeşi de Dubu. Ha; ramenin koreli kardeşi daha çok Ramyeon olarak geçse de ramen de deseniz aynı şey. Sadece Japonlar biraz tatlıcı-tuzlucu, Koreliler tatlıcı-acıcı.
Renkli dango:
Japoncasını hatırlamıyorum. Pirinç topu şişi, bir tatlı. Bir çok türü var. En popüler ikisi renkli olanları ve sosa banılanları. Sosa banılanı evde de yapabilirsiniz ama soya sosuyla uymuyor, ketçapla yedim ki soya sosunu yumurtaya koymuş adamım.
Narutomaki:
Ramen içine koymak için tasarlanmış girdap şekli nedeniyle "naruto", balıktan yapılması nedeniyle "maki" adı verilir.
Kamaboko:
Suriminin süslü ve imitasyon şekilde olmayanı.
Surimi:
Yengeç eti imitayonu
Noodle:
Ramyeon:
Kore rameni
Miso:
Soya macunu.
Soya:
Bir çeşit fasulye.
Soya sosu:
Japon ve Korelilerin neredeyse her şeye kattığı, tuzlusu ve tatlısı olan, Korelilerin ise tuzlunun içine şeker atarak tatlı yaptığı, soyadan yapılan sos.
Sosa banılan dango:
Yapılışı için: https://www.japonca.com.tr/dango-yapilisi/
Dubu:
Kore usulü tofu.
DİKKAT! Yazının buradan sonraki kısmı, 12 saatlik açlık ve 24 saatlik uykusuzluk sonucu yazılmış olup ramenler hakkında ağır spoiler ve Çin hakkında ağır ithamlarda bulunulmaktadır.
15 tatilde İstanbul'da olma ihtimalim var. İstanbul'da ramen yapan yerleri ararken (Zira Balıkesir'de bırak yapan yeri, hazırını bulamıyoruz) şurada Seoul Restorant ile karşılaştım.
Yorumlarını okurken dedim ki: "Buranın noodle'ı böcek ve ahtapot içeriyorsa, kesinlikle yemeliyim." Eskiden, böcek yemekle itham olunmaya sinir olurdum ama survival camping damarım azdığından beri canım saçma sapan şeyler çekiyor. Bu arada, bırak böceği, karides filan yemişliğim yok daha (Gerçi böcek bedava, karides filan pahalı ama bunun konumuzla bir ilgisi yok) Ramenleri acıymış, özünde Kore restoranı olduğundan başka türlüsü düşünülemezdi zaten. Evet, o böcekten yemek istiyorum. Bir de muhtemelen yoktur ama yılan çorbası istiyorum. Kusura bakmayın, şu an bu satırları yazarken uykusuzluk ve açlık çekiyorum, gün boyu kağıtlara yazıp akşama bloga geçireceğim. Aslında Japon restoranları var ama hepsi sushi üzerine. Balık sevmiyorum ki ben. Sevmeyi bırak, canlı balıkları ne kadar seviyorsam, pişiş balıktan da o kadar nefret ediyorum ve çiğ olarak yenenden de. Ha; ama her şeyde yosun varmış, o süper. Koyun önüme yosunu, hapur hupur götüreyim. Zaten sırf içinde yosun da vardır diye -ki haklı da çıktım- karidesli KungFu Ramen almış adamım, beni yosunla sınamayın, üzülürsünüz. (İlahi sınav burada konu edinilmemiştir)
Dur, az daha araştırayım. Geçen sefer -tek bir sefer var zaten aq- KungFu Ramen mallığını yaptığımız yerde üstünde kanjiyle, hangılla filan bir şeyler yazan kutular vardı. Şimdi, kanjinin ne olduğundan haberdar kitle sordu: Kanjiyle klasik Çin alfabesini nasıl ayırt ediyorsun? Tabii ki araya karışmış "kana" hecelerden. Shin cup noodle mı diyorsun?
O klasik Çin alfabesi ya da hangıl, hatırlamıyorum şimdi. Ama muhtemelen Çince idi. Of ya, hangıllılar kesin Leader ramendi.
Neyse... Artık önümüzdeki makarnalara bakacağız. Bu ne böyle "teknik traktör" gibi ya? Ve evet, bilerek "traktör" yazdım; yoksa doğrusunun "direktör" olduğunu biliyorum. Ne? Maç izlemiyorum diye, terimlerden de bihaber mi olacaktım? Bu da size kapak oldu kabul edin. Afedersiniz saçmalıyorum ama açlık ve uykusuzluk önce başıma, şimdi de kalemime vurdu. Şu anda internette ısrarla Japon mutfağını sushi'den ibaret sanan dangalak mekan siteleriyle cebelleşiyorum. Yahu her türlü Japon yemeğiyle gelin ama sushi olmaz, Allah rızası için... Ramen, soba, miso çorbası, dango, akashi-yaki, kare raisu... Bunlar ne? Bunlar da yemek, hem de çoğu Japonya'da sushi'den daha popüler. Al, Japonya'da hem her köşe başında ramenciler var, hem de hazır ramenler. Sobayı, udonu, someni zaten evde yapmıyorlar; gidip lokantada yemen lazım ama sushiyi nori yosunu buldun mu evde de yaparsın, hatta kralını yaparsın. Allah rızası için şu Japon mutfağını çiğ balıktan ibaret sanmaktan vazgeçin. Tamam; balığın, bilhassa çiğ balığın özel bir yeri var Japon mutfağında, kabul ediyorum ama sushi haricinde yemek yemek istiyorum ben. Ama en büyük umudum Kore Gıda Market. İnşallah oradan nori (Tüm Dünya'da nori, Kore'de kimi/gimi diye geçiyor, o da ilginçtir) de, hashi (İng. chopstick) de, hatta ramen bile bulurum.
Gerçi, ben Kore yemeklerine de düşkün olsam da Japon ramenini yani orijinali (Kimvurduya gitmiş aslında, köken olarak çoğunlukla Çin gösterilse de Çin'de ramenin varlığından haberi olmayan insanlar olduğuna eminim. Öte yandan, Japonca katakanayla yazılması ve fonetik benzerliğinden ötürü Kore savaşlarında Ramyeon, Japon damak tadına uyarlanıp ramen olarak geçmiş olabilir. Çünkü katakana, başka dilden geçen kelimeleri yazmakta kullanılır) Ha, aklıma gelmişken; Çin'in iğrençliklerini tüm Uzakdoğu'ya yayanlara da ayrı gıcığım. Tamam, bazı iğrençlikler (gerçi ne gözle baktığına göre değişir) Kore ve Japonya'ya geçmiş, hatta oraya özgü halde yeniden oluşmuş olabilir ama "Uzakdoğulular her şeyi yiyor" diye bir şey yok. Mesela çiğ balık, Japonlarda ortaya çıkmış bir iğrençlik, ipekböceği kızartması, Kore'ye özgü.
Ama canlı canlı akrep yiyenler filan Çinliler. Ha, Çin'in sadece bazı bölgeleri, "varoş" denilebilecek yerleri. Pekin'de öyle değil mesela, portakallı ördeği mideye indiriyorlar.
Mesela çekirge... Tüm uzakdoğululuar, çoğunluktaki Afrikalılar, bir kısım Araplar yer mesela. Bana göre, fetüstür, örümcektir, canlı akreptir iğrenç ama çekirge, ipekböceği hiç de öyle değil. Gerçi bunda Çin'e tüm benliğimle düşman olmamın da payı var. Evet, Çin filmiyle yumuşayan ipler, KungFu ramenle yine ele alındı. Üç gün düşünsem bu kadar saçmalayamazdım, uykusuzluk ve açlık nasıl başıma vurduysa artık
TAMAM. Buradan sonrası, nispeten sağlim kafayla yazılmıştır.
Resim de ekledim... Hadi, uyuyacağım ben.
Evet; sonuç: Beni tanıyanların tahmin edebileceği gibi uyumadım. Anime izledim. Bir de pansuman yaptırdım. Neyse...
Mesela, Uzakdoğu'lular normal mısırı bilmez. Hep şu küçük mısırlardan hani tam olgunlaşmamış. Görselle açıklayayım:
İşte bunlar. Ha, Korelilerin de dubuya tofu dediği sıkça görülür ama Japonlar tofuya asla dubu demezler zaten isteseler de söyleyemezler. Ağız yapıları uygun değil. "Doubu" gibi saçma bir sesimtrak çıkartırlar anca.
Evet; onigiriler... Nori lazım bana nori, yosun çekiyor canım. Hazır aklıma gelmişken; yosunlardan (kara yosunu mu alg mi bilmiyorum ama) puding -evet, puding- yapılabileceğini biliyor musunuz? Başka bir başlıkta açıklayacağım onu... Ya da dur, direkt link vereyim: https://nutukcu.wordpress.com/2011/03/06/igne-yaprakli-cay/
Yorumlarda benim yorumum. Erdem Çelik yazıyor, Urahara resmi var pp'mde.
Tam da şu resim:
Evet; Urahara ve Benihime... Doğru... Urahara'dan sıkılınca Gintoki bankai (xD) yapacağım pp'mi.
Evet, anime molasının ardından ana konuya devam ediyoruz. Gerçi konu Uzakdoğu, bilhassa da Japonlar olunca olay illa ya animelere ya da Kore dizilerine (ki geçen Pasta izleyeyim dedim Japonca'dan sonra Korece-İngilizce karışımı beynimi... Anladınız siz onu. Bir süre Kore müzikleriyle haşır neşir olup sonra bir daha Pasta izleyeceğim) geliyor. Kaçarı yok... Mesela yukarıdaki obentolardan insan figürü içerenleri anlamak için en azından üç efsane shounen'i bilmeniz gerekiyor. Bununla birlikte Death note, gintama ve fairy tail bilmek gerekiyor. Evet... Ha; bu Japonlarda içecek kültürü yok yav. Varsa yoksa çay ya da alkol. Adamlarda alkolsüz soğuk içecek yok.
緑茶 [Ryoku-cha (Ryokuça)]
Yeşil çay.
煎茶 [Sen-cha (Sença)]
Japon çayı.
抹茶 [Ma(tsu)-cha (Maçça)]
Japon çayı.
番茶 [Ban-cha (Bança, bamça)]
Bamça yanlış bir telaffuzdur. Japon çayı.
玄米茶 [Genmai-cha(Gen mayça)]
Japon çayı.
ほうじ茶 [Houji-cha (Hyôciça, Hyôcça)]
Japon çayı.
麦茶 [Mugi-cha(Mugiça)]
Arpa çayı. (Evet, arpa)
ウーロン茶 [Uuroncha(Wûlong Ça)]
Çin çayı. (Okunuşu o yüzden yazılışla alakasız)
アサヒ [Asashi(Asaşi, asaş, asaşy)]
Bira imiş ama Kirin'den ne farkı var çözemedim.
キリン (Kirin)
Bu da bira.
サッポロ (Sapporo)
Bu da bira.
ヱビス [Webisu(Yebisu, Ğebisu, vebis, yebis)]
Sapporo çeşidi.
サントリー [Suntorii(Suntorî, sntori)]
Dalga geçer gibi ama bu da bira.
オリオン [Orion(Oryon, oriyon, oriyong)]
İşte bu da elimizdeki son bira.
水割り [Mizuwari(Mizuhwali)]
Sulandırılmış içecek. Viski böyle içiliyormuş genelde. O değil de, Japonya'da soğuk içecek istesem yurtdışına çıkmam gerekecek. Ha, yok; otomatlarda soğuk içecek var ama Japon işi soğuk içecek yok, neyse.
酒 (Sake)
Pirinç şarabı. (Evet, pirincin suyunu çıkartmışlar. Onu da yapmışlardır kesin ya, neyse)
ホッピー[Hoppii(Hoppî)]
Bira aromalı içki. (Malt mı ne? Bira aromalı içki ne aq)
発泡酒 [Happoshu(Happoşu)]
Düşük alkollü içki, likör filan demekmiş bu da. Ayrıca maltlar için de kullanılıyormuş.
焼酎 [Shouchuu(Şouçuu, Şôçû)]
Damıtılmış içki demekmiş. Hayır ne kasıyorsun, hepsine sake de olsun bitsin... Çaylarda hepsine toptan "Ça" ya da saygılı olmak isterse "Oça" diyor iş bitiyor.
梅酒 [Umeshu(Umeşu)]
Olgunlaşmamış meyveden yapılan likör. Ayrıca pek çok Uzakdoğu yemeği gibi şeker içeriyormuş.
Calpis, Calpico [カルピス(Karupisu)]
Oha lan, Japon kolası bu da. Baharatlar, yoğurt filan içeriyor; asitli ve alkolsüz. Markaymış.
Ayrıca; Japon restoranlarını da yazayım.
Of... Ulan şirin Japon yemekleri koyayım diye açtığım başlık Japonya'da ne yenire döndü. Neyse... Bana da -inşallah- lazım olacak.
中華料理屋 [Chuuka Ryouri-ya(Çûka Ryoriya)]
Çin restoranı (Japonya'da yoktur mu sanmıştınız)
カレー・ショップ[Karee Shoppu(Kare Şoppu)]
Köri dükkanı.
ファミリー・レストラン[Famirii Resutoran(Famirî Restoran)]
Aile restoranı.
ふぐ (Fugu)
Özel izinli bir restoran çeşididir. Japonca'da aynı isimle anılan ve çok zehirli olan balonbalığını pişiren dükkandır. Balığın nehir kesesi ve panzehirler hakkında bilgi sahibi olması gerek. Ayrıca bildiğim kadarıyla bu balık için kullanılan bıçaklar başka şeyde kullanılamıyor.
居酒屋 (İzakaya)
Mezeli meyhane (Bkz. Otose'nin dükkanı)(Bkz. Gintama/Otose)
回転寿司[Kaiten zushi(Kaytenzuşi)]
Yürüyen bantlı sushi restoranı
喫茶店 (Kissaten)
Kafe.
飲み屋 (Nomiya)
Meyhane
お好み焼屋 (Okonomiyakiya)
"Yemeğin hazırlanırken izle lokantası" diyebiliriz.
ラーメン屋 (Ramenya)
Ramen dükkanı. İsim Türkçe'ye çok benziyor di mi?
炉辺焼き (Robatayaki)
Kendin pişir kendin ye kıvamında, kapalı alan pikniği dükkanı. Uğrayayım ben bunlardan birine. İnşallah.
料亭[Ryoutei(Ryotey)]
Lüks restoran ve sığınak olmak üzere iki kısımdan oluşuyor; sığınakta yasaların izin verdiği ölçüde (zira Japon'lar çok ağır sansürcü) geyşalar da bulunuyor. Geyşaları "vermeyen o...pu" olarak tanımlayabiliriz.
しゃぶしゃぶ[Shabu shabu(Şabuşabu, şabuşab, şabşabu, şabşab)]
İnce dilimli sığır etleri az haşlanıp (tercihe göre çok da haşlayabilirsiniz) yenildiği, kendin haşla kendin ye lokantası. Koreli kardeşleri de var bunların ama adını bilmiyorum.
食堂[Shokudou(Şokdoğ, şokudoo, şokdo)]
Kantin
蕎麦屋 (Sobaya)
Soba Dünyası. Ramenya'daki gibi bir ülkesel ek söz konusu. Ah be, Ramenya'yı Ramen diyarı diye çevirmem lazımdı aslında.
寿司屋[Sushi-ya(Suşiya, Suşya)]
Sushi ve sashimi lokantası.
天婦羅屋/天麩羅屋[Temupura-ya(Tempuraya)]
Tempura diyarı. Tempura, aslen Portekiz kökenli olup Japon üsulüyle harmanlanan bir yemektir. Aslında, Japonların biraz üstüne yatması durumu var tempurada.
鉄板焼 (Teppanyaki)
Vikipedinin ilgili sayfası anlayabilirseniz (zira ben bir şey anlamadım): https://tr.wikipedia.org/wiki/Teppanyaki
焼肉屋 (Yakinikuya)
Kore barbeküsü.
焼鳥屋 (Yakitoriya)
Tavuk ızgarası mekanı.
洋食屋[Yoshokuya(Yoşokuya)]
Batı tarzı yemek yapan restoran.
Ha; eğer Japonya'da canınız hamburger çekerse, oradaki Burger King'lerde "Kuro (Siyah) burger" var.
Ekmekler bambu ateşinde közlenip ketçapla renklendiriliyor, Sosu soya sosu içeriyor. Peynirde de bambu tütsüsü kullanılıyor. Ha, bir de sos mürekkep balığının mürekkebi kullanılıyor, ketçabında da.. Gerçi, satışı bitmiş olabilir; çünkü sınırlı süre içinmiş. Ama belki de tamam, tuttu, deyip bırakmışlardır?
Yok ya; Halloween (Böyle de söktüm İngilizceyi. Evet, başka dillere yer açmak için üç ayda unuttuğum İngilizceyi, tek gecede yeniden öğrenmek zorunda kaldım. Hala sevmiyorum ama) içinmiş.
Evet; şimdi... Japon yemekleri ikiye ayrılır: Deniz ürünleri, Deniz ürünü olmayanlar
Deniz ürünleri ikiye ayrılır: Balık, omurgasız
Balıklar ikiye ayrılır: Çiğ, pişmiş
Çiğ balık sashimidir. Sashimi->Surimi->Kamaboko türleri.
Neyse... Ha, evet; başlarken ne demiştik? Zebralar siyah üzerine beyaz çizgilidir. Öyle başlamamıştık da bilin yani, önemli... Ha; evet, malum, karneler zayıf gelebilir... O değil de; saçmalayacak konu bulamıyorum,
En iyisi desteklediğim anime romantic relationships'i yazayım. Ama önce, böyle vurdumduymaz, umursamaz, üşengeç, alaycı, psikopat tiplere bayılıyorum. Evet, Urahara ve Gintoki'den bahsediyorum. Belki de kendimi gördüğümdendir.
Aa; bakın; benim gülüşüm :)
Itachi'nin gülüşü ;<)
Buradan tüm Itachi severlerden özür diliyorum, ki ben de kendisine saygı duyarım (Klanı hallederken Sasuke'yi de öldüreydi iyiydi)
Ve evet, : değil ; Itachi'nin gülüşü. Sharinganı belirtmek için iki nokta yerine noktalı virgül kullandım. <'nın neyi betimlediğini açıklamama gerek yok sanırım. Evet... Hadi bakalım... Önce, bazı bilgilerle Urahara ve Gintoki.
Urahara Kisuke
Bleach'in en saçma adamı. Saçma derken, adam bazen saçmalıyor mu yoksa ciddi mi anlaşılmıyor. (Şeker dükkanı sahibi olduğu için bankai kullanmayı bilmediğini söylediği zaman mesela. Oysa ki Bankai'si vardır ve başkalarını eğitmek için uygun değildir. Yoruichi'ye göre, 3 günde kendi bulduğu teknikle bankai'ye ulaşmıştır.) Bir de; Benihime de tam olmuş...
Sakata Gintoki
Adamı gülme krizine sokabilecek bir adam. Bu yaşında hala manga okuduğundan kendisi dahil herkes şikayetçidir. Tahta kılıcı özel sipariştir ama Shinpachi'ye bir keşişten aldığını söylemiştir. Tahta kılıcını TV reklamından satın almıştır. (Sağlam keskin tahta kılıç) Durmadan çilekli süt içer, içmediği zamanlarda tatlı yer, yemediği zamanda burnunu karıştırır, karıştırmadığı zamanlarda Shounen Jump okur, okumadığı zamanlarda uyur. Devamlı umursamaz bakar, saçının doğuştan perma olmasından şikayetçidir. Para için her şeyi yapar. Ama kesinlikle ciddi tarafı vardır ve o zaman her şeyi yapabilir, özellikle de Jump, arkadaşları ya da çilekli süt söz konusuysa. Gintama her şeyle, en başta da kendiyle dalga geçen bir seri. Gintoki de tüm Shounen manga karakterlerine inat tam zıttı. Sapıktır da. Hiç bir şeyi takmaz. Eskiden amanto savaşında savaşmıştır, şimdi ise çekimserdir; ne hükûmet, ne de muhalefetin tarafındadır ve ikisinden de dostları vardır. (Hükumet: Tüm Shinsengumi'yle dost adam, hem Kagura ve Sadaharu da amanto. Muhalif: Zura ja nai, Katsura da!) Gümüş saçlı samuray, beyaz şeytandır. Oh be...
Aslında Gintama, Japonya'daki gerçek bir dönemin parodisidir. Shinsengumi ismi de o dönemdeki gerçek bir teşkilattan gelir. Gintoki, ne shounen baş karakter ne de samuray özelliklerini gösterir. Adam öyle bir salağa yatar ki, bazen "lan bu galiba gerçekten salak" ya da "Oha! Farkında mıymış?" dedirtir. Urahara da salağa yatar ama üslupları çok çok farklıdır.
Evet; ama acaba Yoruichi ile Urahara sadece arkadaş mı, yoksa sevgili mi? Çok, çok yakınlar ama ilişkilerinin türünü bilmiyoruz. Yoruichi de Urahara'nın dişi versiyonu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder