Öne Çıkan Yayın

Beni Her Yerde Bulun (BU YAZI BAŞA İLİŞTİRİLMİŞTİR)

İletişim için: semender101@gmail.com Şahsi blog: E, burası zaten. ~Gerektikçe güncellenecektir.~

23 Mayıs 2022 Pazartesi

Durum Raporu: İşte... Anime... Yani... Konum Bitti İşte Ya, Üstüme Gelmeyin

Geçen yazıda "tam romantik komedi" için aklıma Takagi-san örneği geldi ya gele gele. Shikimori-san de, Horimiya de, Wotakoi falan de... Takagi-san nedir ya? Ha Takagi-san hâlâ "tam romantik komedi" o ayrı ama buna bu örneği vermek feci dandik oldu. Bir de "bütün günü geçirmek" şeyinde "balık tutayım, kamp yapayım, oyun oynayayım..." da var. Devamlı güncelleme geliyor. Delirdim artık.

Non Non Biyori'yi bitirip başka SoL'a geçmek istemiyorum ben ya... Sonsuza kadar Non Non Biyori'yi çevirmek istiyorum. Oradaki köy okulu (he, binanın kendisi) olmaya bile razıyım, valla bak. Bu arada Natsumi'nin çayır çimen, aksiyon, pratik konusunda neredeyse alim olup da (Başkarakter grubundan ağustos böceklerinin yerde yuvaladığını ve topraktan çıktıktan kısa süre sonra deri değiştirip kanatlarının çıktığını bilen tek kişi kendisi misal. Balık nasıl tutulur, triopslar nereye yumurta bırakır, hangi ot yenir, hangi hayvan gece dolaşır, yengeç akvaryumu nasıl kurulur vs. onlara da hâkim.) derslere asla kafası basmaması bitiriyor beni ya... Su piresine bilmem kimin büyükannesi dedi kız andllslf. Şimdiye kadar "Keşke hafızamdan silseler de sıfırdan izlesem" dediğim bir şey olmamıştı, hatta bu güdüyü/isteği birazcık da salakça bulurdum ama harbi Non Non Biyori hakkında böyle hissediyorum. Şimdiye kadar buna en çok yaklaşan seri Yuru Camp idi ama onun hakkında bile böyle düşünmemiştim. Ekranın birkaç saniye donuk kalmasına da ayrı hastayım. Karakterle (genelde Renge'yle) bakışıp istemsizce gülüyorsun. Dagashiya'nın Ren-chon'a hiç dayanamaması da ayrı bitiriyor beni esfödf. Zamanında bunu ilk bölümün çeyreğinden bırakan kafamı sikeyim. Gerçi kanser "shounen"ci olduğum zamanlara rastlıyor o zamanlar, böyle "SoL olsun isterse çamurdan olsun" kafasında değildim. Şimdi taglarında aynı zamanda komedi olmayan veya çok yükseldiğim, bayağı tanıtılmış, acayip ilgi çekici ve/veya farklı olmadıkça (mesela Tomodachi Game konusundan ve ilk bölümden klişe gibi görünüyordu ama ilerledikçe değeri bilinmemiş cevher haline geldi) "shounen"lere "Senle mi uğraşacağım aq?" deyip hiç bakmıyorum aldlçs. Peki Hotarun'un "Komagurumi"leri ajdbKAÖ. Ulan sabahlara kadar animeyi övebilirim. Non Non Biyori olmak istiyo'm ben. Evet, direkt animenin kendisi. SoL hayranları arasında zaten bu anime efsanedir (10 saatlik nyanpasu kawsköa), nedenini çok rahat anlayabiliyorum. Ben Sakura Quest'i niye yarım bıraktım (yarım derken 3. bölüm mü ne) bu arada ya? Tam kanser "shounen"ciden SoL bağımlısına geçiş sürecime denk geldi o anime ama saldım nedense. Gerçi o dönem bir sürü işle uğraşıyordum, başım doluydu epey. Abinin asla sesinin çıkmaması da alfnlfsasdş. Renge gibi kızım olsun istiyo'm ben. Okulun öğretmeninin okulun en tembel öğrencisinden (Bu arada en sevdiğim karakter Natsumi ki ilginç bir şekilde animenin genel anlamda en az sevilen karakteri Natsumi. Bu parantez niye burada? E çünkü bahsettiğim "en tembel öğrenci" Natsumi. Şimdi düşündüm de en sevdiğim karakter Dagashiya galiba ya... Neyse.) daha tembel olması peki shbaksnksdl. "Uygulamalı eğitim" adıyla pirinç ektiriyor kardeşine akjösnlçs. Bu arada Natsumi'nin "Şair burada ne demek istemiş?" sorularına getirdiği yorum kalp ben cidden ya. O değil de Hotarun'un köpeğine kedi programı izletmesi de aklımdan çıkmıyor kjanfls. Başka komediye geçmeyeceğim ben ya, Non Non Biyori'yi baştan izleyeceğim. Yirmi kere izleyeceğim ben Non Non Biyori'yi. Renge'nin yaşını aşkın zekası ve buna bağlı sanatsal yönü de ayrı bitiriyor beni sdlmşsd. Çocuksu Hotarun kesinlikle ciddi Hotarun'dan çok daha iyi bir karakter bu arada.

Birdie Wing diye anime başlamış. Daha doğrusu çevrilmeye yeni başlamış galiba, ondan emin değilim. Spor animesi hiç sevmem (gerçi spor-komedi-SoL severim ama SoL olsun da ister çamurdan olsun kafasındayım) ama ilginç şekilde ilgimi çekti anime. Hayır çok bir olayı da yok, yani her şeyini bir başka spor animesine öyle ya da böyle benzetebilirsin ama hikâye seni içine çekiyor. Üç bölüm oldu, üç bölümde de bir önceki bölümden çok daha ilgi çekici hale geldi anime ama neden ilgi çekici hale geldiğinin bir cevabı yok. Su gibi akıyor; hani eskiden çıkıp tamamlanmış seri olsaydı birkaç günde bitirirdim. Gerçi öyle olsaydı "Aman spor animesi mi? Benden uzak olsun." deyip hiç bulaşmazdım muhtemelen.

Delinin teki. Israrla umut etmeye çalışıyor. Gölgesini kovalamakla meşgul. Erdem Ö. Hayali mahlasıyla kitap* yazdı.

*Ejderin Mührü (ALMAYIN! Benim yazdığım kitap değil bu, editörün kafasına göre yaptığı değişiklikler ve hatalarıyla dolu bir saçmalık sadece. Bu kitabın imlası düzenlenmeden önce daha düzgündü lan? Ortadan bölünmüş cümle yoktu en azından.)

Kaotik nötral INFP 6w5 sp/sx 694 (6w5-9w8-4w3) EII-Ne RLUEI EFVL melankolik-flegmatik.

☉♓︎   ☽♌︎   Asc♊︎   ☿♈︎♀♒︎♂♈︎♃♓︎♄♈︎♅♒︎♆♒︎♇♐︎⚷♏︎⚸♎︎☊♍︎🜊♏︎

☣ ☪ ۞ 🏹 𐰾𐰠𐰾 🐏 🍎

 𐰼𐰓𐰢:𐰇𐰢𐰼 ᠶᠡᠷᠦᠳᠧᠮ ᠥᠮᠧᠷ اردم عمر Erdem Ömer

ㅔㄹ뎀 ㅓ맬 エルデム・ヨマー ᛖᚱᛞᛖᛗ ᛟᛗᚫᚱ

埃德姆歐瑪爾 Ердем Өме́р