Öne Çıkan Yayın

Beni Her Yerde Bulun (BU YAZI BAŞA İLİŞTİRİLMİŞTİR)

İletişim için: semender101@gmail.com Şahsi blog: E, burası zaten. ~Gerektikçe güncellenecektir.~

30 Ocak 2015 Cuma

Günlük tadında edebi denemeler

Mevsimlerden en çok baharı severim... Belki de ikiyüzlü olmasına rağmen iki yüzünü de herkes bildiği için.,

Yalnızlık... İki tür yalnızlık vardır... Biri gerçek, kendinle baş başa kaldığın; öteki ise kalabalıklar arasında yalnızlık. Asıl yalnızlığı severim, kalabalıklar arasındaki yalnızlıktansa korkarım. Aslında, kalabalıklar arasında yalnızdım.

Baharın en sevdiğim yüzü ilkbahardır. En çok kendim olduğum yüzü ise sonbahardır. O dönemde yalnız kalmaya fırsat bulurum. Yağmurda yavaşça yürümek... Onedio'ya sardım son zamanlarda. Şu tam da beni anlatıyor.

Az önce bir hangi meyvesin testi yaptım, çıkan sonuca bak:
Sen girdiğin her ortamda, kurduğun her ilişkide yabancılık çekenlerdensin. Sende bir farklılık var ve ne yaparsan olmuyor. Oldum olası böyleydin ve sıradan birisi olmayı da denemedin değil. Ancak şimdi çok iyi biliyorsun ki, sen istesen de sıradan olamazsın. Bu acayiplik yüzünden çoğu zaman acı çektiğin, yalnız kaldığın da oldu. Ama artık karakterin oturdu ve gönül rahatlığıyla: "Ben Böyleyim!" diyebiliyorsun!

Harbiden de doğru... Zaten doğduğum an yemişim hayatın sillesini... Hep de daha güçlü vuruyor... Neyse...

Onedio'ya sardım şu aralar. 

29 Ocak 2015 Perşembe

Havadan sudan (ortaya karışık)

Aklımda bir kaç konu vardı ben de hepsini kapsayacak ve saçmalarsam sırıtmayacak bir yazı yazmaya karar verdim. Bu başlıkta üç konu düşünüyorum şimdilik. Survial Camping'cinin çok ama gerçekten çok parası olursa ne yapar? Burada Kaan hocam sayesinde aklıma gelen daha doğrusu onun aklıma soktuğu bir fikir var. Ikinci olarak yeni favori anime karakterim olan Kuroki Tomoko'yu ve neden Hinata'nın yerini aldığını açıklayacağım. Üçüncü de saçmalama. Ve bir toplaşma yaptık ona dair saçmalamalar -zira gece benim üç hafta düşünsem yazamayacağım kadar saçmalama havada uçuştu. Gecenin bir yarısı yok dünyanın en şeytani katilleri yok yasaklı videolar diye aramak hangi kafaysa artık. Neyse bu uzun girişten sonra sizi yazıyla baş başa bırakıyorum. Sırıttı mi bu cümle? Ha, bir de çok sevdiğim bir sanat olan "bonsai" ile uyuşturucu olan "bonzai"yi keskin çizgilerle ayırmak istiyorum.

Önce, yazının geri kalanıyla alakası olmadığı için bonsai olayını açacağım. Bonzai, Amerikan kökenli uyuşturucudur. Bonsai ise Uzakdoğu kökenli bitki düzenleme sanatıdır. Kimileri, bonsai diye bir bitki türünün olduğunu sanır oysaki bu yanlıştır. Bonsai, sen onu yapmadan olmaz. Bonsai, fidanları yetişkin ağaç gibi gösterme sanatıdır. Benim de bir adayım var şu an, bir servi. Bonsai'de çok çeşitli teknikler ve tarzlar vardır; ayrıca bunların hiçbiri doğaya aykırı değildir, aksine hepsi doğadan esinlenilmiştir. Ayrıca birbirinin alanına karışmayan tarzları (mesela bir kök tarzı ile bir dal tarzı) kombine edebilir ya da tamamen kendi tarzınızı oluşturabilirsiniz. Bonsai'de esas şudur: Ağaç ne kadar yaşlı görünüyorsa, o kadar iyidir. Ayrıca, doğada kısıtlı olanaklarla büyüyen bitkiler de bonsai halini alır. Bonsai'de Türkiye'de uygun ekipmanı bulmak şimdilik mümkün olmasa da ağacı ölmüş, yıldırım çarpmış, hatta yanmış gibi gösterebilirsiniz Bonsai'de. Bir de; sakın ha marketten bonsai almayın. Onun yerine fidan alıp kendi bonsai'nizi yapın.
Mesela esasen bonsai'de gövde ne kadar kalınsa o kadar iyidir ama aşağıdaki gibi ince kalan istisnalar da olur ve buna Uzakdoğu'da "bunjin" (Okunuş: Buncin), Avrupa'da ise "Literati" tarzı denir.
Aşağıda da gerçek bir "çelebi" (Bu, ağaçlar.net tarafından bunjin stiline verilen Türkçe isimdir) görüyorsunuz; aynı zamanda Şelale stiliyle birleştirilmiş. (Şelale stili Avrupa'da cascade, Uzakdoğu'da Kengai olarak geçer)

Ha; sıra geldi Tomoko'ya. Karakter bu:
Peki, neyini sevdim de sevdiği adamı (Naruto) canı pahasına hem de yenileceğini bile bile korumak için dövüşen Hinata'yı tahtından etti? Aslında, Hinata da Tomoko da kişilik bakımından bana çok benziyor. Ama peki ya Tomoko'yu öne çıkaran ne? Ha, hazır ismi geçmişken; Hinata'nın da resmini koyalım... Ha, yanlış anlaşılmasın; hala Naruto'dan en sevdiğim karakter Hinata.
İkisi de bana benziyor ama şöyle bir fark var; Hinata'nın içi dışı bir ki zaten içini dışarı vuramıyor. Tomoko ise bu bakımdan biraz daha bana benziyor, içinden sövüyor ama dışa bir şey yapmıyor. Ayrıca Hinata devamlı gülümsüyor ama Tomoko'nun gülmeye çalışırken girdiği haller aynı ben. Bir de Hinata utangaçlığına rağmen popüler ve utansa da konuşabiliyor. Ama Tomoko konuşmaya çalışırken... Aynı ortaokuldaki halim ya... Daha lokantada filan ne istediğimi söyleyemezdim. Ha; şöyle, Hinata'nın millet ne der diye düşünmemesi aynı bana benziyor ama Tomoko tam tersi, ayrıca Hinata güzel ama Tomoko şirin. Ha; şu an gözlerimin kaç günlük anime maratonu ve uykusuzluktan Tomoko gibi bakmaya başladığımı da belirteyim. Ha, Tomoko bir otaku ayrıca ve bilgisayar oyunlarında ultra master yapmış biri. 100'den fazla *otome (Bu başına da neden sansür koyuyorlarsa, otome işte; başı yok ki) oyununda master yapmak nedir. Beta testteki Kirito'yu geçtin (SAO gönderme, Gintama'dan teklif aldım da). Evet... Ha, ne diyecektim lan ben?

Evet... Geldik... Ha, Tomoko'nun düşünce tarzı ve kendiyle girdiği kavgalar da aynı ben.
Geldik, SC olayına... Survival Camping'i kısalttım. Şimdi, Survival campingcinin çok ama çok aşırı fazla parası olsa ne yapar? Kendime bir ada alırım; çeşitli hayvanlar; hem tehlikeli, hem yararlanabileceğin; çakmaktaşı sererim ayrıca haftada bir kamufle ederek yardım kutuları. Hem kendim gidip kamp yapacağım, hem de başka kampçılara vizesiz pasaportsuz giriş izni vereceğim ama parayla. Yalnız; parayı sadece canlı çıkanlardan alacağım. Şöyle de bir ayrıntı var, su ve yiyeceğe bir yere kadar izin veriyoruz ama sınırı aşarsan giremiyorsun. Ortada bir tane eski insanlardan kalmış görünen barınak, içinde toprak kaplar, eski şeyler... Ha, içeride ateş yakmak ve avlanmak tamamen serbest; zaten doğal ortam oluşması için bekleyeceğiz. Hem, pahalı da olmayacak. E, zehirli yılanlar, tarantulalar falan olacak. Ha; burada bir gafımı düzeltmem lazım. Etler yazısında, parlak derili kertenkeleler yenmez demişim. Ancak onlar da yenir, sadece iki tür kertenkele zehirlidir ve onlar da Meksika ve Afrika/Arap diyarlarında yaşar. Üstelik, renkleri zehirli bir canlıdan beklenmeyecek biçimde mattır. Ancak, kafa ve pençelerini keserek o ikisini de yiyebilirsiniz. (Bu iki zehirli tür de kelerdir) Aşağıda o ikisi:
Evet, ayrıca bir baraj da yaptırırım içine (eğer halihazırda tatlı su kaynağı yoksa!) çeşitli türler... Gerçi, oranın doğal yapısını bir incelerim; belki hiç dokunmam.

Ee... Hadi bay.

27 Ocak 2015 Salı

Allah rızası için yazılara yorum yapın

Evet... Okuyan var mı yok mu belli değil. Her neyse... Kamp yemekleri: Etler 2 yazısı yazacağım... E... Şey... Ha; abi ve abla kelimelerinin Türkçe'ye özgü olmadığını, bir çok Ural-Altay dilinde, Korece ve Japonca'da da bulunduğunu biliyor muydunuz?

Ha; Japonca ve Türkçe'nin aslında aynı dil olduğuna dair kanıtlar vol 4'ün fragmanı...

Japonca'da Çince kökenli kelimelere Go, Japonca kökenli kelimelere O getirilerek kelime yüceltilebilir.

Kaa: Anne
Okaa: Ana
Kaachan: Annecik
Okaachan: Canım anneciğim gibi bir şey
Kaasan: Anne
Okaasan: Ana
Kaasama: Ana
Okaasama: Anaların anası

Yabancı dillerden gelen kelimelerde sondaki "r" okunmaz. Mesela Sakkaa, Japonca futbol demek ve Soccer kelimesinden gelir. Erdem'in özel isim olarak Japoncası ise Aadem'dir.

26 Ocak 2015 Pazartesi

Çeşitli slaytlarım... Ve bir de bu başlıkla alakası olmayan şeyler, Asya yemekleri falan...

Semenderler

Bir tek bu aslında...

Ha; aquatlantis'te neler görmek istersiniz? Anlatın bakalım, dosyada benim getirteceklerim var.

Ha; su semenderlerine sukeleri de denir.


*********************************************************************************

Yok, bu iş böyle olmayacak. En iyisi Uzakdoğu yemek malzemelerinin bulunabileceği bir yer açmak.

Evet... Bir çeşit market...

Adını düşünürüm... Çok açgözlü gibi görünüyorum ama buralar hobi amaçlı olacak, Uzakdoğu manyaklarına yardım etmek için...

Reyonlar: Et, sebze, sos, hamur, süt, tabak çanak...

Et reyonunda;

Ördek, balon balığı (Fugu), kuru balık (myeolchi bokkeum), ahtapot (canlı olarak satılır), surimi, takabe balığı, unagi (yılan balığı), öküz kuyruğu, kuru karides (마른 새우, ), kamaboko (balık pastası), narutomaki, kurbağa bacağı, wagyu, denizhıyarı, karides cipsi

Sebze reyonunda:

Nori, shiitake mantarı, sansho, su biberi, wakame, tsukemono (japon turşusu), natto, kimchi (Kore turşusu), kongnamul (soya filizi), dasima (Kuru kelp yosunu), zencefil, tatlı patates, beçu (Kore marulu), Çin marulu, soya fasulyesi, bebek mısır, ginseng, wasabi, mikan (Japon mandalina), maitake mantarı, beyaz turp, reishi mantarı, çiçek biber, sukonbu snack, coriander, tamarind, lemongrass, lime, kaffir lime leave, chili pepper, azuki (adzuki), gobou (burdock, Dulavratotu), lotus root, Hijiki, Arame (sea oak), asya armudu, edamame, danmuji

Sos reyonunda:

Wasabi sos, soya sosu, kare (Japon körisi, tatlı köri), miso, gochujang (Kore salçası), dwenjang (doenjang)(Soya ezmesi), susam yağı, pirinç sirkesi, Bulgogi (satmıyoruz kendiniz yapın dedim ama vazgeçtim, satıyoruz; yine de kensiniz yapın siz), oyster (istiridye) sosu, zencefil tozu, chili sos, siyah toz şeker, balık suyu, balık bulyon, gochugaru (Kore pul biberi), tamarind sosu, thai balık sosu, teriyaki sosu, satay sos, tatlı ekşi sos, acı tatlı sos, sukiyaki sosu (Bunu da evde yapın oğlum, zaten sadece soya sosu, şeker/bal ve ya pirinç şarabı ya da et suyu içeriyor.)

Hamur reyonunda:

Ramen, noodle, soba, udon, dang-meon, pirinç unu (Hem tatlı için hem ekmek için), Melon pan (Kavun ekmeği), daifuku, obento, onigiri, uirou (Virou), anmitsu, senbei (Japon kurabiyesi), tempura (Bu Portekizce adı. Japonca'sı Tenpura), dduk (Vallahi bu ne benim de hiç bir fikrim yok), vermicelli, shiratake, fal kurabiyesi
KIMG0758
Süt reyonunda:

Yuba (Soya kaymağı), tofu/dubu, soya sütü

Tabak çanak reyonunda:

Ramen kasesi, hashi, jeosgalak, Kuaizi, waribashi, sumpit, đũa, fantastic chopstick, Japon çay seti, Japon kaşığı, Kore kaşığı, sushi mat, owan (Japon çanağı), zaru (bambu sepet), wok tencere (japon sacı), wok ocak, temaki sushi stand, bamboo sushi serving, nabe kasesi, japanese tamagoyaki pan, Mushiki, seiro, Suribachi, Takoyakikado, Ami shakushi, Oroshigane, Oshizushi Hako, Urokotori, Suihanki

İçecek reyonunda:

Ryoku-ça (Yeşil çay), sen-cha, matcha (抹茶), ban-cha, genmai-cha, houji-cha, mugi-cha, Wulong-cha, Calpis, Calpico


Ha; bir de kıyafetler şeysim... Evim evim güzel evim güncellemesini buraya yazıyorum...

Sizi biraz sıkıyorum lakin; güncellemeler yaptım... Hadi... Bir adet oda olacak. Evet, oda... Artık ek oda lazım olursa; bir de benim koşma ihtiyacım var, onun içün.

KIYAFETLER

Tekrar ediyorum; elimden gelse 7/24 pijamayla dolaşırım lakin son zamanlarda milliyetçi damarım kabardığından mütevellit eski yörük kıyafetlerine bakıyorum. Karakeçili yörüklerindenim; Kayı boyu'ndan.


Hırka, Kazak, Süveter, Yelek (Spor), Sweatshirt, Eşofman, T-Shirt (1 uzun kollu, 1 kısa kollu), Pijama, Arıcı Kıyafeti, Mont, Kaban, Kara lastik (Bence en iyi ayakkabı bu; hem ucuz, hem de kaliteli... Markalı olsa milyon dolarlara satarlar), Çorap, Bot, Sandalet, Kimono (Erkek kimonoları da olduğunu öğrendim ve çok sevindim... Mesela Bleach'deki Shinigami kıyafetleri kimono), Terlik, Balıkçı Çizmesi (Anne tavsiyesi, yabana atılmaz)

Ha; planlarım son derece esnek, o anda kafama eserse değiştiririm; öyle biriyim.

Tabii bir de kıyafetler arasına Kuşak koyacağım... İstediğim kuşağı bulana kadar canım çıktı.Gerçi; en iyisi metrelik kumaş kestirip onu sarmak; böyle olmuyor... Kuşak olayını çözdüm. Atkıyı boyun yerine bele bağlayınca iş bitiyor
 Bir de börk istiyordum ama... Kürk de istemiyorum; nasıl olacak? O vakit; serpuşları sıralıyorum:
Bere, kapüşon, fes (Bunun yerine börk istiyordum)

 Bir de; eski Yörük kıyafetlerinden istiyorum.Çarık, yün çorap (Biz buna kısaca patik diyor ve normal çorabın üstüne sıcak tutsun diye giyiyoruz), depme pantolon, şalvar (Erkeklerde şalvar giyiyor muymuş yav), cepken, göynek işte öyle... Ha, bir de hamaylı kolye ve köstekli saat de olacak. Köstekli saatim zaten var.

Atkı, eldiven, derviş kavuğu,

Off börk işi çok zor ya... En iyisi deri almak... Off... Ama deri kullanmak da istemiyorum... Neyse...

SİLAH
Bir köşede katana duracak. Ayrıca; hançer ve kunai de tutacağım

Yatağan

Ha; devamı...

Poçu (Keyfiye, yörük poşusu)

Tozluk, Pullu Mendil, Takke, Mintan,

Börk işini çözdüm, içi tüylü çıkarılabilir kapüşonlardan kullanacağım. Ayrıca Urahara şapkası... Hm... Aslında zangetsu ve benihime de almak istiyorum ama fiyatlar insafsız...

Şimdi gördüm; tensa zangetsu (Bankai) mı yoksa shikai zangetsu mu? İkisi de süper ya... Of, aslında tüm anime kıyafetleri ve eski kıyafetler süper...

Aslında, Urahara bastonu mu yoksa shikai mi? Aslında baston olursa başımı belaya sokmaz... Of...

Of...

Aslında cosplay bahanesine alacaksın hepsini çaktırmadan giyeceksin.

Aha, Zabimaru shikai de süper. Ama onun bankaisini alamayız. Şimdi baktım, kırmızı kırmızı süper formsuz hali de; Artun sever bunu...

Hmm... Öyle işte... E...

Ha; Gintoki kılıç da süper... Tahta şeylere özel bir ilgim var.

Bir de şöyle bir şey buldum; tahta kısmı kını... O daha iyi...