İçgüdünün hayvanlara özgü olduğunu mu düşünüyorsunuz? Hayır, tüm canlılarda -insan da dahil- içgüdü vardır. Ama insan doğadan uzaklaştıkça, içgüdüleri körelmiş ve yerini arzulara, kurallara bırakmıştır. İnsanın doğaya dönme içgüdüsü bir kaç farklı şekilde tezahür eder. İlki, insanda ezelden beri olan "doğaya hakimiyet" içgüdüsünün insan aklını karıştırarak onu yok ederek hakim olabileceğini sanmaktır. İkincisi, doğaya hakimiyet duygusunun avcılık ya da hayvan besleme, bahçe düzenleme biçiminde tezahür etmesidir. Üçüncüsü, doğaya dönme içgüdüsünün kamp yapma biçiminde tezahürüdür.
İnsan doğadan uzaklaştıkça, çeşitli bağımlılıklar geliştirmeye başladı... Önceden her hastalığı çeşitli bitkiler ve bal, kudret helvası gibi böcek kaynaklı besinlerden yapılan kürlerle geçirebilirken, doğadan uzaklaştıkça içgüdüleri köreldi ve buna bağlı olarak doğuştan gelen "doğayı kontrol" duyguları yok oldu. Sonucunda da acayip ve (sözde) tedavisi olmayan hastalıklar baş gösterdi. İnsan, eskiden zehirli canlıların zehrini savaşta, ilaçlarda kullanabiliyorken; içgüdüleri köreldikçe onlardan korkmaya başladı. Bunun en güzel örneği, dünyada oldukça yaygın bir fobi olan yılan korkusudur. Önceden insan, yılan sokmasında yılanı tutar; aynı yerden tekrar soktururdu. Yahut zehriyle çeşitli bitki, bal gibi şeyleri karıştırıp panzehir yapar ve onu içerdi. Bir başka örneği, böcek korkusudur. Önceden insan; böcekleri yemek, ilaç gibi pek çok şeyde kullanırdı. Günümüzde de pek çok gıda boyasının yapımında böceklerden yararlanılır.
Bir diğer örnek, fare korkusudur. Önceden insan, fareleri sadece tarla zararlısı ve yılan varken hiç bir şey yapamayacak canlılar olarak bilirken; zamanla onlardan korkmaya başladı. Nedeni, içgüdüleri köreldikçe geliştirdiği fobiler içgüdülerin önüne geçti ve olmayacak korkular gelişti. Bununla birlikte, bazı fobiler de hayatta kalma içgüdümüzün tezahürüdür. Örneğin hamam böceği korkusu. günümüzde saçma görünse de aslında hamam böcekleri pek çok canlıdan daha tehlikelidir. Ve bu korkunun bize saçma gelmesi de içgüdülerin körelmesi ve insanın antik doğa bilgilerini kaybetmesinin, sonucunda da zeka düzeyinin azalıp kurallara bağımlı hale gelmesinin sonucudur. İnsanın en temel isteği özgürlük, aslında doğada yaşamakla elde edilir.
İnsan doğadan uzaklaştıkça, çeşitli bağımlılıklar geliştirmeye başladı... Önceden her hastalığı çeşitli bitkiler ve bal, kudret helvası gibi böcek kaynaklı besinlerden yapılan kürlerle geçirebilirken, doğadan uzaklaştıkça içgüdüleri köreldi ve buna bağlı olarak doğuştan gelen "doğayı kontrol" duyguları yok oldu. Sonucunda da acayip ve (sözde) tedavisi olmayan hastalıklar baş gösterdi. İnsan, eskiden zehirli canlıların zehrini savaşta, ilaçlarda kullanabiliyorken; içgüdüleri köreldikçe onlardan korkmaya başladı. Bunun en güzel örneği, dünyada oldukça yaygın bir fobi olan yılan korkusudur. Önceden insan, yılan sokmasında yılanı tutar; aynı yerden tekrar soktururdu. Yahut zehriyle çeşitli bitki, bal gibi şeyleri karıştırıp panzehir yapar ve onu içerdi. Bir başka örneği, böcek korkusudur. Önceden insan; böcekleri yemek, ilaç gibi pek çok şeyde kullanırdı. Günümüzde de pek çok gıda boyasının yapımında böceklerden yararlanılır.
Bir diğer örnek, fare korkusudur. Önceden insan, fareleri sadece tarla zararlısı ve yılan varken hiç bir şey yapamayacak canlılar olarak bilirken; zamanla onlardan korkmaya başladı. Nedeni, içgüdüleri köreldikçe geliştirdiği fobiler içgüdülerin önüne geçti ve olmayacak korkular gelişti. Bununla birlikte, bazı fobiler de hayatta kalma içgüdümüzün tezahürüdür. Örneğin hamam böceği korkusu. günümüzde saçma görünse de aslında hamam böcekleri pek çok canlıdan daha tehlikelidir. Ve bu korkunun bize saçma gelmesi de içgüdülerin körelmesi ve insanın antik doğa bilgilerini kaybetmesinin, sonucunda da zeka düzeyinin azalıp kurallara bağımlı hale gelmesinin sonucudur. İnsanın en temel isteği özgürlük, aslında doğada yaşamakla elde edilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder