Merhabalar, ben Kam Erlik soyundan Kurt Nesli'nden İlteriş Kam Ozan oğlu Kam Yıldırım. Toprak mührünün varisi, Yeni Sekizler'in sıradaki ilterişi. Atam İlteriş Kam Utpa, Yeni Sekizler birliğini kurduğunda toprak mührü, Yeni Sekizler'in yöneticisi olan "ilteriş" unvanını almak anlamına gelmeye başladı; Erlikli başkamı artık toprak mühürdarı olmak zorunda olmadığından boşa çıkmış Mühürdar'ı işe koşmak ve biraz da Erlikli başkamının Yeni Sekizler iletirişi olup aşiret içi sıkıntılarda Erliklilerden yana tavır almasını engellemek için alınan bir önlem. Babam kırk gün önce öldü, dolayısıyla etrafımda biraz sinir bozucu olan tahta çıkma hazırlıkları var.
"Önce mühürdarlar, sonra başkamlar, en son da dış temsilciler bağlılıklarını bildirecekler."
Yanımda konuşan kişi tuhaf beyaz ve uzun saçları olan biri, Arda. Kutsal Yılan Shiroryuu'nun soyundan geliyor, atam Mizuno Kyouka'nın evcil hayvanının. Mühürdarlar ateş, su ve hava (gökyüzü) mührünün sahipleridir; başkamlar ise Yeni Sekizler içindeki ailelerin liderleridir. Aslında Erlikliler dışında mühürdarın başkam olması geleneği devam ediyor. Atam Kam Utpa, Sekizler Aşireti'ni bir araya getirmeyi başarmıştı ve üstüne bunlarla ilgili başka kişileri de bulup çıktı. Verdikleri savaş... Yeryüzü hâlâ yerinde duruyor, Tanrı bize bir şans daha verdi. Veya belki de başından beri planı buydu, bozulmuş insanlığı kısmen ortadan kaldırmak; tufanda olduğu gibi. Dış temsilciler ise bir şekilde Yeni Sekizler ile bağlantılı ama onlara dahil olmayan birkaç topluluğun temsilcisidir, örnek olarak Mizu-no-Miko soyunu verebiliriz. Yeni Sekizler, şu anda karargâh olarak Puklinya yakınlarında Zeçise adlı bir köyü kullanıyor (Kam Utpa, bu ismi Zhe Qi Si'den çıkarmış; aslında Zeçisi olacakmış ama kulak tırmaladığını düşünmüş), bir Üçlü Şehir'e bağlı olan ilk yerleşim birimini. Birden karşımda gördüğüm kızla irkildim. Dünyadaki en mükemmel varlık karşımda dikilirken sakin olamam ki ya... Benden iki yaş büyük olan, kadim Mizu-no-Miko soyunun temsilcisi: Tanaka Hina, Tanaka soyadı. Her seferinde belirtiyor. Atalarımdan Mizuno Kyouka'yla aynı soydan gelen biri ve... Cidden, İlteriş Kam Utpa'nın iyi yanları da kötü yanları da anlatılagelir ama ondan bana miras kalan tek şey neden Uzakdoğulu kızlara olan düşkünlük? Gerçi Arda, "Kam Utpa'nın onları çekici bulmadığını söylesem yalan olur ama düşkün olduğu tek kişi Kyouka'ydı, bir de Gece Sora." deyip duruyor bu konu hakkında. Cidden! Ah, bir de yirmi yaşına kadar üst düzey şanssızlıkla lanetlenmemiz var; mührün bir etkisi. Veya "İlteriş Kam Utpa'nın Göçerken Dünyaya Attığı Son Kazık, Ömrü Boyunca Beklediği Gol." Toprak mührü buna neden oluyor, Venüs'ün Reddi'ni yirmilere kadar aktarıp sonra bozuyor. Tabii kendi kızı Mitsuki Nehir, o sıralarda yirmi yaşından büyük olduğundan onu etkilememiş bu durum.
Hina: "Daha evsel eğitimini bile tamamlamamış bir çocuğa diz çökmek istemediklerini söyleyenler şimdiden konuşuyor."
"Sorun değil."
Ama bunu senin söylemen, sadece elçi olsan bile, acıtıyor. Bu şanssızlık bir süre daha benimle olacak, o yüzden yirmi yaşıma gelene kadar, sadece dört sene daha bekle lütfen, tamam mı? O zaman açılacağım.
Hina: "İlteriş Kam Utpa'dan ala ala umursamazlığı aldığına inanamıyorum."
Bir şey daha varmış demek ki. Bir gün ruhunu çağırıp benden nefret edip etmediğini sormalıyım sanırım. Şu kayın ağacından, yılan şeklinde oyulmuş ve zümrütlerle süslenmiş taht beni her seferinde rahatsız hissettiriyor. Adına saray desek de büyük bir çadır ve birkaç ek bina ile kocaman bir bahçeden oluşan, Zeçise'nin ortasındaki bu yer tümüyle İlteriş Kam Utpa'nın zevklerine göre tasarlandı. Bir de Mizuno Kyouka'nın: Sevdiği kıza itiraz edemeyen erkeklerdenmiş anlaşılan benim o Kıyamet Savaşçısı, Yılan Dilli, Kam Erlik'in Ahir Zaman Gölgesi, Şifacıların En Ölümcülü, Kovulmuş Melek'in Lanetli Kutsaması, İzanami'nin Manevi Oğlu, Erlik Han'ın Favorisi, Kovulmuş Şeytan'dan Beter Günahkar ve daha niceleri olan atam. Tahta oturdum ve önümde, ayakta duran insanlara baktım. Önde üç tane, ortada sekiz tane, en arkada da birkaç tane. Benim arkamdaysa İlteriş Kam Utpa tarafından Sekizler Aşireti ve Erliklilerin Gizli Tarihi kitabının "Sekizlerin Birleşmesi ve Yeni Bir Başkam Yapılanması Üzerine: Yeni Sekizler ve Erliklilerin İlteriş Başkamı" bölümünde tasarladığı sancak yer alıyor. En öndeki üçlüden biri itiraz etti.
Kişi: "Evsel eğitimini bile tamamlamamış bir çocuğa diz çökecek değilim! Toprak Mührü bunun için yetersiz!"
Şolomsoyların başkamı Davut.
Davut: "Kanıtla o zaman!"
"Babamın kırkı yeni çıktı, biraz sakin ol. Ateş mührü mü içini böyle yakan? Tamam o zaman."
Davut bir anda yere yığıldı.
"Biraz başına buyruk olsan da babamın en iyi danışmanlarından biriydin, benim de kılıç hocamsın. Şolomsoylar arasında da seviliyorsun, seni Gelmiş Geçmiş En İyi On Şolomsoy Başkamı arasında gösteriyorlar şimdiden. Yaşam ateşini söndürtme bana. Toprak bedendir, ruh ateştir, su kandır ve hava zihindir; o yüzden Toprak mührü diğerlerini kapatabilir. İnsan mı olacaksın yoksa hayalet mi? Seç, Hz. Süleyman soyundan, Erlikli boyundan Demirci Başkam Yusuf oğlu Kemanger Başkam Davut!"
Davut: "İ... İnsan..."
"Bunu bağlılığını bildirmişsin olarak sayıyorum. Tahtına geç ve mührün hüküm sürmeye devam etsin."
Hemen önümde sıralanan ve diğerlerine bakan, bir nevi benim dağlardaki tahtımı alttan koruyan üç tahttan solumdaki, ateş şeklinde oyulmuş bakkam ağacı olana geçip oturdu.
Sıra diğer ikisindeydi.
Umaylı: "Kam Teñri soyundan, Başkam İlker oğlu Başkam Pusat Ali. Sekiz Oğuzların yeni ilterişi Mühürdar Yıldırım'a baş eğip diz çöküyorum. Sözüm ve kılıcım emrinize amadedir."
Hemen önümdeki kayın ağacından yapılma ve kenarları uçan güvercin oymalarıyla süslü tahta oturdu.
Ülgenter: "Kam İlay soyundan, Başkam Seyit kızı Başkam Dilek. Sekiz Oğuzların yeni ilterişi Mühürdar Yıldırım'a baş eğip diz çöküyorum. Sözüm ve kılıcım emrinize amadedir."
Sağ tarafımdaki, söğüt ağacından yapılmış ve üst üste konan balıklar gibi oyulmuş tahta geçti. Şimdi sırada Mühürdar olmayan başkamlar var.
Yafesoğlu: "Kam Tengri'nin hayırsız evladı Korkak Bahadır soyundan, Başkam Gül oğlu Başkam Tunç. Sekiz Oğuzların yeni ilterişi Kam Yıldırım'a baş eğip diz çöküyorum. Sözüm ve kılıcım emrinize amadedir."
Kapıdan sol, bana sağ yanda sıralanmış ejderha şeklindeki iki adet, çam ağacından yapılma tahtlardan bana yakın olana oturdu.
Günseyit: "Hz. Hüseyin soyundan, Ülgenter boyundan İmam Salih oğlu İmam-ı Azam Yunus Emre. Sekiz Oğuzların yeni ilterişi Yıldırım Baba'ya baş eğiyorum lakin Allah'tan başkasına diz çökmem. Sözüm ve kılıcım inanca, adaletim ise emrinize amadedir."
Kapıdan sağ, bana sol yanda sıralanmış kartal şeklindeki, iki adet çam ağacı tahttan bana yakın olana oturdu.
İlterişoğlu: "Kam Aysu soyundan Başkam Gündoğdu kızı Başkam Güneş. Sekiz Oğuzların yeni ilterişi Kam Yıldırım'a baş eğip diz çöküyorum. Sözüm ve kılıcım emrinize amadedir."
Sol tarafımdaki ikinci tahta oturdu.
Kanlıca: "Kılıç Dumrul soyundan Başkam Tuğrul kızı Başkam Ceren. Sekiz Oğuzların yeni ilterişi Kam Yıldırım'a baş eğip diz çöküyorum. Sözüm ve kılıcım emrinize amadedir."
Sağ tarafımdaki çam tahtlardan diğerine oturdu. Çam tahtların ardında ikisi sağda, ikisi solda iki adet daha taht var: Her ikisi de kavak ağacından yapılmış ve her ikisi de gerçek tahtlar gibi oyulmuş. Sıradakiler, Yeni Sekizlerin yeni aileleri.
Yetkiz: "Ozan Gökçen soyundan Bakşıbaşı Çiçek kızı Bakşıbaşı Müge. Sekiz Oğuzların yeni ilterişi Yıldırım Ağa Bey'in korumasını kabul ediyorum. Sözüm ve kılıcım yardımına amadedir."
Yetkizler, bir zamanlar Yedikızlar diye de anılan ve Kam Erlik'in kızlarının soyundan gelen bir aile. İlk Sekizler yapılanmasını nedeni hâlâ bilinmeyen bir şekilde reddedip Kam Utpa'nın çağrısına nedense olumlu cevap veren bir aile. İlteriş için kullandıkları "Ağa Bey" tanımlaması, ağabey çağrışımı oluşturmak için bulunmuş. Kam Erlik'in kızlarının soyundan geldikleri için anaerkile yakın bir yapılanmaları var. Bakşıbaşı Müge, sağımda kalan tahta oturdu.
Seryılan: "Kılıç Tuğrul'un hayırsız evladı Yılancı Serhat soyundan Başkam Hakan oğlu Başkam Orhan. Sekiz Oğuzların yeni ilterişi Kam Yıldırım'a baş eğip diz çöküyorum. Sözüm ve kılıcım emrinize amadedir."
Seryılanlar büyük çaplı bir isyan başlattığı için takipçileriyle birlikte aforoz edilen, sonra da takipçileri sayesinde kendi yapılanmasını kuran bir Kanlıca olan Yılancı Serhat'ın -ve takipçilerinin- soyundan geliyor. Yılancı Serhat'ın kartviziti bayağı kalabalık: Simyacı, cinci hoca, imam, Enderun'da silahlar tarihi hocası, çevirmen, şifacı, zehirci, suikastçı... Seryılan başkamı Orhan, solumda kalan tahta oturdu.
Altıbölük: "Geyikli Baba soyundan, İlterişoğlu boyundan Alpagu İhsan Veli oğlu Alpagu Turgut Veli. Sekiz Oğuzların yeni ilterişi Yıldırım Ata'ya baş eğerim lakin yalnız Allah'a diz çökerim. Sözüm inanca, kılıcım size amadedir."
Altıbölük de bir yandan Geyikli Baba, diğer yandan Kam Aysu soyundan gelen, ailenin kalanının kafir olduğu gerekçesiyle kendi kendini ve altı müridini (ailenin adı da buradan geliyor zaten) aforoz etmiş Şeyh Hami'nin soyundan geliyorlar, Alpagu ... Veli şeklinde ilginç bir aile lideri unvanı kullanıyorlar. Solumda kalan tahta oturdu.
Aykurtluk: "Merlin soyundan, Erlikli boyundan Kam-druid Semih oğlu Kam-druid Utpa Bozkurt. Sekiz Oğuzların yeni ilterişi Mühürdar Yıldırım'ı kabul ediyorum. Sözüm ve kılıcım yardımınıza amadedir."
Aykurtluklar ise Şamandan Çok Druid Ayçiçek'in soyundan geliyorlar. Aslında aforoz olayı yok burada, sayı karışıklığı nedeniyle Kam Utpa ve Druid Ayçiçek'in birlikte aldığı kararlar sonucu bu aile oluşturulmuş. Utpa Bozkurt, sağımda kalan tahta oturdu; boynunda Kam-druid Ayçiçek'ten ve daha eskiden kalma olan, Aykurtluk Kam-druid'i olduğunu belirten "orijinal" Altı İnancın İlahisi var. Sırada temsilciler var, temsilcilerin her birinin tahtları sarayın kapısının yanında, bu tarafa bakan şekilde sıralanmış durumda.
Hina: "Mizu-no-Miko soyundan Tanaka Hina. Damat ailemizle işbirliğinin devamını umuyorum."
Tamamen Japon tarzında yapılmış tahta geçip oturdu. Sonrasında beş diğer kısmen ilgili aile de işbirliğinin devamını dileyip tahtlarına geçti. Kam Utpa'nın ilteriş için hazırladığı özel emanetleri kuşanmakta sıra. Öncelikle başıma, tamamen Kam Utpa'nın zevkine göre yapılmış, adına "Taç" dediğimiz süslü, kotuzlu bir börk takıldı; sonrasında ilteriş kılıcı denen son derece süslü ve zarif, kemeri de kendisine bağlı olan eğri kılıcı kuşandım ve en son da dokuz tuğlu Yeni Sekizler sancağını kuşandım. Sancağın tuğlarından her biri farklı bir malzemeden yapılma: Yılan derisi, kurt kuyruğu, kartal kanadı, at kuyruğu, geyik boynuzu, keçi kılı, pars kuyruğu, kayın ağacı kabuğu ve metal (altın, gümüş, bakır karışık teller). Her bir kişiye, "cülus" dediğimiz ama aslında tek bir tane sembolik, altın bile olmayan ve gerçekte kullanılamayacak bir para verdiğimiz işlem de bittikten sonra ben de şehirde gezmeye çıktım. Muhtemelen bekleyeceğinizin aksine öyle çok da büyük teknoloji yok buralarda. Sebeplerden biri şimdilerde Büyük Yıkım olarak anılan "Kısmî Kıyamet"in dünyadaki teknolojinin içinden geçmiş olması, diğeri de Yeni Sekizlerin alıştıkları bu az teknolojili hayattan taviz vermemesi. Gençler arasında bile dışarıdaki daha yüksek teknolojili yerlere gitmek isteyen pek kişi yok. Zeçise yapay bir dağın üstüne kurulu; aslında ortalarında bir büyük dağ olan dört yönde dört dağın üstünde. Hepsi yapay tabii. Kuzeydeki Su Dağı'nın tepesinde büyük bir göl, her yerinde de bir sürü nehir, dere, göl ve benzeri şey var. Doğudaki Ot Dağı baştan aşağı tarla, bahçe ve bitkilerle kaplı. Şifalısı, sadece güzel görüneni, bal için olanı, tahılı, meyvesi... Ağaçlar ve ağaç kümeleri ile nehirle sulama kanalı arasındaki şeyler de var tabii. Güneydeki Meşe Dağı ise tepeden tırnağa ağaçlarla kaplı: Çoğunluğu meyve ve kuruyemiş ağaçları ile kerestelik ağaçlar oluşturuyor; dilek ağaçları ve benzeri şeyler ile bol bol meyve çalısı ve mantar da var. Batıdaki Altın Dağ'ın üstü Semerkant'tan parça parça taşınan Büyük Kütüphane, Söğüt'ten parça parça taşınan Anadolu Evlilik Otağı, hastane ve onlar gibi şeylerle; ayrıca talimhaneler, restoranlar, yüzme havuzları (ki biri bildiğin yapay deniz), hayvan çiftlikleri gibi şeylerle kaplı. Ortadaki dağ, en yükseği ve Ulular Dağı diyoruz; onun dışında Ulu Dağ, Allahuekber Dağı, Tanrı Dağı, Dağ-ı Âli ve Tengri Dağ ismi de kullanılıyor burası için. En tepesinde saray ile etrafında Yeni Sekizlerin evleri, atölyeleri gibi şeyler var (iş yerleri gibi şeyler ise Altın Dağ'da). Etrafta çok çeşitli hayvanlar var, dağlarda yaşıyor onlar da. Bir kısmı kendi gelmiş, büyük kısmı buralar yapıldıktan sonra salınmış. Geyik, tilki, sincap gibi hayvanların yanı sıra koyun, tavuk, sığır gibi hayvanlar da var. Hele göller tamamen Kam Utpa ve ailesinin (eşi ve çocuklarının) zevkine göre tasarlandığından içindeki bitki ve hayvan çeşitliliğinde coğrafi uygunluk ve çevredeki su kaynaklarının faunası ile florası neredeyse hiç önemsenmemiş. Burası Yeni Sekizlerin yönetim ve köken merkezi ama hâlâ eskisi gibi dünyanın her tarafına yayılmış durumdayız, atam Kam Utpa'ya göre muhtemelen eski, gerçek Sekizler yapılanması da bu durumdaydı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder