Öne Çıkan Yayın

Beni Her Yerde Bulun (BU YAZI BAŞA İLİŞTİRİLMİŞTİR)

İletişim için: semender101@gmail.com Şahsi blog: E, burası zaten. ~Gerektikçe güncellenecektir.~

14 Kasım 2020 Cumartesi

Ejderha ve Mühür ~ 16+1. Bölüm ~ 3. Ekstra: Diyalog

Diğer Bölümler İçin

Utpa, Yaprak abladan raporu dinlemek üzere gitmişken ben Ayçiçek ve ailemizin en yeni üyelerinden Kyouka bir odada oturuyorduk.

"Öncelikle sana teşekkür etmeme izin ver."

Kyouka: "?"

"Utpa'ya katlandığın için. Onu tehdit ederken terk etme konusuna fazla sığınıyorsun ama ona nasıl baktığını gördüm, kesinlikle uzaklaşmak istemiyorsun; haksız mıyım?"

Kyouka: "Utpa'yı hizada tutmanın en iyi, belki de tek, yolu onu bununla tehdit etmek çünkü. Benim iyi özelliklerimi, kendisinin de kötü özelliklerini abartmaya meyilli. Bazen dünyanın sırrını çözmüş gibi görünüyor ve iki saniye sonra ayağı bir taşa takılıp düşüyor. Bir an asla aklıma gelmeyecek romantik bir laf söylüyor, hemen ardından onu mahvedecek bir şey yapıyor. Bazen yanındaki varlığım bile yeterken bazen kibirli bir tanrıdan daha talepkâr oluyor. Bir an hiç tanımadığı bir kişinin yarasına ilkyardım yapıyor, hemen ardından tanıdığı birine böcekmişçesine davranıyor. Bazen... Gece ve Utpa adında iki çocuğa bakıcılık yapıyormuşum gibi geliyor. Utpa... Ya bana muhtaçmış gibi ya da varlığımın farkında değilmiş gibi davranıyor; kesinlikle ayarı ya da ortası yok."

"Evet, Utpa'ya benziyor. Ne diyorsun sonuç olarak?"

Kyouka: "Utpa'nın başına bela olmaya devam edeceğim."

"İyi fikir; ama akrabalarımıza karşı dikkatli ol. Kardelen, muhtemelen onu kendisinden çaldığını düşünüyordur. Abi demesine rağmen Utpa'yı abisi olarak gördüğünü sanmıyorum."

Kyouka: "Senin de kuzenin olarak görmediğini varsayabilir miyim?"

"Uzak bir akraba olması bunu değiştirmiyor, Utpa'yla kuzeniz. Tanıştığımızda on iki... Hayır, on bir yaşındaydım. Yaşındaydık, ikimiz de. Başlangıçta da onu kuzenim diye tanıtmama rağmen gerekli açıklamayı kendim yapıyordum, sorulduğu müddetçe yani."

Kyouka: "Nereye varacaksın?"

"Onu kuzenim olarak gördüğüme ikna etmeye çalışmaya ne zaman başladım, biliyor musun? Kendisi gidip başka hiç kimse kalmamış gibi bana aşık olduğunda."

Kyouka: "Söylemekten çekinmiyor musun?"

"Aptal kuzenimi uzun süredir tanıyorum, eminim ki sana anlatmıştır ve -yine- eminim ki benim fark edemediğimi sanıyordur. İkimizin de Erlikli olması çok da önemli değil, Erlikliler çok kalabalık ve uzun süredir çoğunlukla iç evlilikler yapıyorlar zaten; Utpa ile kan bağımın yok denecek kadar az olduğu konusunda da herkes haklı. Sorun, Utpa'nın kesinlikle ilgi duyabileceğim biri olmamasıydı. Neyse, bir süre sonra kendi oyunuma düştüm ve gerçekten Utpa'yı kuzen olarak görmeye başladım; Kardelen ise ben onunla tanıştığımda -ki o zamanlar on dört yaşındaydık- Utpa'ya adıyla hitap ediyordu. Zaten eğer ay farkını bahane olarak kullanacaksak benim ikisine abla ve abi demem gerekiyor, ikisi Mart'ta doğdu; bense Ocak'ta. Ocak'ın başında hatta."

Kyouka: "..."

"Kelime esprisi yapacak kadar Türkçe bilmen beni geriyor. Daha önce elli defa duydum, o yüzden lütfen kendine sakla. Neyse, Kardelen, Utpa'ya ilk kez abi diye hitap ettiğinde basitçe dili sürçmüştü. Gerçi... Onun için Utpa gerçekten de bir abi figürü muhtemelen. Tek çocuk muydun?"

Kyouka: "Evet."

"O zaman belki anlamayabilirsin ama... Kardelen için Utpa, onu öyle görse de görmese de tam bir abi figürüydü: Öğretici, koruyucu, sırdaş, en yakın ve en zalim. Dediğim gibi Utpa'ya ilk kez abi diye hitap ettiğinde basitçe dili sürçmüştü; Utpa'nın itiraz etmediğini ya da iğrenmediğini görünce buna devam etti. Kardelen, muhtemelen seni hayatta en yakın olduğu ve asla kopmayacak bir bağla bağlı olduğu kişiyi çalan bir düşman olarak görüyordur."

Kyouka: "Kocama yakın olan birinin beni düşman olarak görmesi hoşuma gitmez."

"Kardelen'le daha çok iletişim kur, Utpa'yla birlikte görüş... Kısa sürede sana ısınacaktır, o özgün yakınlık bağı onun kıskanman gereken biri olmasını engelliyor zaten. Yaprak ablayı kıskanmıyorsan onu da kıskanmamalısın. (İç çekme). Şu anki haliyle inanması zor biliyorum ama Utpa'nın bile daha masum ve daha saf olduğu zamanlar vardı. Başlangıçta Kardelen'in ona abi demesinden zevk almıyordu, sadece nasıl hitap ettiği umurunda değildi. Şimdiki gibi bir sürü şeyden nefret etmediği zamanlar, toplumca daha kabul edilebilir zevk ve görüşlerinin olduğu zamanlar, hayatı az da olsa sevdiği zamanlar... Sen olduğundan beri, hayatı tekrar sevmeye çalışıyor ama bence pek başarılı olamıyor. Benim için ona yardımcı ol, tamam mı?"

Kyouka: "(İç çekti). Bu diyaloğu kendime saklamak zorundayım sanırım."

"Evet, Utpa'ya anlatman pek iyi olmaz. Ah, ah, doğru. Bunu fark etmiş miydin bilmiyorum ama ilişkiniz başlamadan önce de Utpa sana bir şeyler hissediyordu."

Kyouka: "Hayır, fark etmemiştim. Ayrıca ilişkimiz başladıktan sonra aşık olduğunu söyledi."

"Kendini kasıyordu, seni 'Sadece tercih edilebilir biri' seviyesinde tuttukça üzülmeyeceğini düşünüyordu; kendini tutmayı bıraksa kısa sürede aşık olurdu, ilişkiniz başladıktan sonra kendini tutmayı bıraktığı için öyle oldu zaten. Neden sana bir şeyler hissediyordu, onu düşündün mü?"

Kyouka: "Aşık olduğu başka bir kişiyle kendimi karşılaştırma fırsatım var şu an, dolayısıyla... Belli bir temayı takip ediyor gibi. Görünüşümüz neredeyse aynı, kişiliğimiz de ayrıntılara takılırsan farklı gibi gözükse de biraz benziyor."

"Pek değil. Görünüşümüz ve kişiliğimiz konusunda haklı olsan da daha çok gidip gidip asla kendisini sevmeyecek kızlardan hoşlanıp öyle kızlara aşık oluyor, bu onun kendisi savunma mekanizması. 'Zaten reddedilirim.' bilinciyle kendisine tembellik hakkı doğuruyor ve açılmaktan, sorumluluktan, onun gibi şeylerden kaçıyor. Sonunda da aynı savunma mekanizması onu içten içe bitiriyor. Senin de ona asla bakmayacağını düşünüyordu."

Kyouka: "Hâlâ ikna olmuş değil. Sevgimden şüphe etmediğini söylese de tam olarak nesini sevdiğim hakkında beni sorguluyor. Ben biliyorum sanki!"

"Senin de asla ona bakmayacağını düşündüğü için öncelikli tercih sebebi sendin ama dediğim gibi kendini kasıyordu."

Kyouka: "Sadece ulaşılamaz olduğum için mi seviliyorum yani? Acı veriyor."

"Hayır, sen olduğun için seviliyorsun."

Kyouka: "Az önce öyle demedin ama?"

"Utpa, sevdiği kişileri kendinden üste koymaya meyilli. Ben de sen de onun gözünde onun erişemeyeceği kadar iyi niyetli ve nazik, onun asla olamayacağı kadar bilge ve yetenekli, onu gölgeyi bırak zifiri karanlıkta bırakacak kadar iyi görünen, zarif kişileriz. Utpa'ya göre kendi ruhu çürümüş durumda, insanların çoğununkiler de; ama bize gelince... Saf bir ruhumuz olduğunu düşünüyor, bizi insandan çok melek benzeri bir şekilde gördüğünü varsayabilirsin. Tabii ki bu durum da temelde kendi özelliklerimize bağlı olarak gelişiyor, Utpa kesinlikle saygı duymadığı kimsenin yanında durmaz. İşte o yüzden, Kyouka; sen, Kyouka olduğun için Utpa'nın gözünde erişilmezdin ve erişilmez olduğun için sana vuruldu. Matematikteki sadeleştirme gibi düşünürsek: Basitçe Utpa, sana sen olduğun için aşık oldu."

Kyouka: "Evde ve dışarıda çok farklı. 'Gece' ve gündüz de çok farklı. Gece derken... Ne kastettiğimi anlamışsın diye umuyorum." 

"Utpa olsa anlarım ama sen niye açıkça söyleyemiyorsun?"

Kyouka: "Utandırıcı çünkü!"

"Söylemek, yapmaktan daha mı utandırıcı?"

Kyouka mırıldandı: "Yaparken biri izlese o daha utandırıcı olur."

Kyouka: "Kocamla ne yapıp ne yapmayacağımı sana mı soracağım ayrıca! Beni seçtiği için kıskanıyor musun?"

"Evli çiftlerin zamanla birbirine benzemeye başladığı doğruymuş demek, Utpa'ya sorsam o da böyle derdi; kıskançlık kısmına kadar."

Kyouka: "Konuyu kapatabilir miyiz artık? Neyse: Evde dibimden ayrılmıyor, dışarıdaysa..."

"Utpa, muhtemelen senin düşündüğünden çok daha fazla seviyor seni. Utangaç bir yönü var, fark etmiş miydin? Fikirleri... Bazen zorlayıcı olabilir ama lütfen onu desteklemeye devam et, Utpa... Yapabileceğini iddia etse de birinin samimi desteği olmadan yaşayamaz ve bunu gayet iyi bildiği için devamlı melankolikti senin varlığına dek. Kendinden nefret etmesinin sebeplerinden biri de bu, bunu aciz olduğunun kanıtı olarak görüyor ve kendi başına var olamayan benliğinden ölümüne tiksiniyor."

Kyouka: "Onu çok iyi tanıyorsun."

"Dediğim gibi on bir yaşından beri tanışıyoruz, on dört yaşından beri de bir aradayız; bazı şeyleri fark edebilmeliyim. Şimdiye kadar en gerçek hallerini gören ben vardım, senin varlığından önce. Şimdiyse sana, kendini benden bile çok açıyor olmalı ve bazen bazı fikirleri zorlayıcı olsa da ona karşı nazik ol, olur mu? Romantik olarak kesinlikle ilgi alanımda değil ama Utpa'ya değer veriyorum. Arkadaş olarak yani."

Kyouka: "Zorlayıcı fikir derken, insanların haftada sadece üç gün çalışması gerektiğine dair fikri gibi mi?"

"O iddiayı sürdürüyor mu? Okula gitmeyi reddettiği zamanlar oldu sırf o dediğinin doğru olduğunu kanıtlamak için. 'İnsanlar sadece Pazartesi, Salı ve Perşembe çalışmalı.' Bir de sırtını inanca yaslayıp gerekçe açıklıyor!"

Kyouka: "Çarşamba kara gün, Cuma mübarek gün, Cumartesi şabat, Pazar günü de bir zahmet çalışmayalım!"

"..."

"Taklit yeteneğin amma iyi, Utpa geldi sandım."

Kyouka: "O da öyle söyledi ama bence o kadar da kayda değer bir taklit yeteneğim yok."

"Yo', yo', kesinlikle var. Stand Up yapmayı düşünmüş müydün?"

Kyouka: "Sadece taklitle mi?"

"Olmaz, doğru. Neyse, konuşma fırsatımız olduğuna sevindim."

Kyouka: "Ben de."

Diğer Bölümler İçin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder