Öne Çıkan Yayın

Beni Her Yerde Bulun (BU YAZI BAŞA İLİŞTİRİLMİŞTİR)

İletişim için: semender101@gmail.com Şahsi blog: E, burası zaten. ~Gerektikçe güncellenecektir.~

5 Kasım 2020 Perşembe

Ejderha ve Mühür ~ 15+0. Bölüm ~ 1. (Ve Umarım Tek) Açıklama ve Düzeltme

Diğer Bölümler İçin

Öhöm, öhöm... Şimdi, eski bölümlere "Ne yazmışım lan buraya?" diye bakmadan yazmanın çilesini çekiyorum şu anda. Utpa ve Kyouka'nın yaş farklarında gümledim. Çin burçlarıyla yaş farkları uyuşmuyor, iyi ki "Lan bir bakayım şu tarihlere" deyip bakmışım. Utpa ve Kyouka'nın ya aynı yaşta olması ya Kyouka'nın 1 yaş büyük olması ya da 11 yaş küçük (Oha!) olması gerekiyor. E, Kyouka 1 yaş büyük olunca da hem Kimlik Kontrolü bölümündeki bazı diyaloglar güme gidiyor hem de çoktan okunup hikayenin parçası kabul edildiler. Ulan o değil o kısmı yazarken çok düşündüm "Kyouka mı büyük olsa acaba?" diye; insan bir Çin burçları tarihlerine bakar aq ya. Aslında bu hikaye hakkında (muhtemelen asla gerçekleştirmeyeceğim) bazı ek planlarım var, onlar olunca o tür kısımları törpülemek için de fırsat doğacak ama buranın böyle kalmasına gönlüm razı olmadı.

Hazır yeri gelmişken İzmir depremini yaşayanlara geçmiş olsun, depremde yakınlarını kaybedenlere de baş sağlığı diliyorum. Ulan bunu buraya böyle yazınca da samimiyetsiz siyasiler gibi oldu ama bu tür şeyleri ifade etmekte iyi değilim.

Sonuç olarak oradaki bazı diyalogları, henüz üstünden (çok şükür) pek bölüm de geçmemişken, düzenledim. Böyle kabul edin. Daha önce dediğim gibi: "Yazar, gerekli durumlarda kitaba müdahale eder." (O böyle bir şey değil lan, J.K. Rowling misin sen?) Bu da gerekli bir durum; ya mantık hatası ya da bizim dünyamızdan farklı kuralları olan bir yer ve zaman olacak; Kyouka ve Utpa'nın Çin burçları o şekilde denk gelecek mesela. E, her şeyi gerçek mitolojiden alırken öyle bir şey yapamam. Gerçi Erlik perisi (buna da daha dandik bir isim bulamazmışım, muhteşem bir başarı gerçekten), et golemi falan işin içine dahil olduğundan beri halihazırda hikaye bizim evrenimizden farklı bir mitoloji üstüne kurulu (Üçlü Şehirler zaten gizli olduğundan bizim dünyamız kapsamıyla çelişmiyor, Kapadokya, Atlantis veya İllüminati gibi düşünün). Onları asli mitolojiye bir şekilde bağlıyorum ama; bağını koparıp bir tarafımdan ekstra kural eklemiyorum (Fantastik eserde eklesem ne olur eklemesem ne olur o da ayrı bir konu tabii).

Birinci olarak yaş diyalogu şu şekilde (O bölümde kırmızı renk verdim buna, linkten bakarsınız):

***

"Benden büyükmüşsün, aynı yaştayız sanıyordum."

Bir yaş büyükmüş.

Kyouka: "Aha, o bakışı biliyorum! Hayır, asla olmaz!"

"Daha hiçbir şey dememiştim ki ama."

Olabilecek en masum ses tonum ve masum bakışımla süsledim cümlemi. Yani, ne kadar oluyorsa artık.

Kyouka: "Hiç uğraşma, bana öyle hitap etmen için cesedimi çiğnemen lazım!"

"Senpai desem?"

Kyouka: "Rahatsız edici, o yüzden lütfen söyleme."

Peki, istemiyorsa istemiyordur. Zorlamanın alemi yok.

Kyouka: "Ayrıca o iki kelimeden birini Kyou'nun ardına katıp söylersen Shiro'nun bir sonraki yemeği sen olursun."

Vay, çok ciddi gözüküyor.

"Bana kıyamazsın bence."

Kyouka: "Öyle mi?"

Kulağına eğilip fısıldadım.

"Seni seviyorum."

Evet, tahmin ettiğim gibi şu an ayakta bile duramıyor. Haksızlık ama bu! Neden bu kadar sevimlisin ki! Bunun silah sayılması lazım! Ben de onun kadar utanıyorum ya, şimdilik idare etmeye çalışıyorum.

***

Sonrasında Kyouka'nın "Seninle baş edemiyorum" kısmındaki diyalogu (Bu da kırmızı, yine link):

---

Kyouka: "Ben buradan eve gidiyorum. Evde görüşürüz."

Sonrasında yanıma sokulup fısıldadı.

Kyouka: "Hayatım."

Tek attı, bir de gülüyor.

"Görüşürüz, Kyou-nee."

Kyouka: "Adımı kısaltma!"

"Ama dibime sokulup öyle bir şey söylemen senin suçundu! Ben burada tatlılığın yüzünden ölüp kalırsam ne yapacaksın? Bu vicdan azabıyla yaşayabilecek misin?"

Bu tür şeyleri her zaman abartılı oyunculuğun işareti olan büyük hareketlerle süslerim. Bir çeşit hayatta kalma yolu, intihara meyilli ama intihar edemeyecek kadar korkak biri olarak kendimi bu şekilde uzaklaştırıyordum. Ama şimdi Kyouka'yla kutsandım, dolayısıyla bu tür şeylere ihtiyacım yok. Eh; alışkanlıklar kolay bırakılmıyor, zaten "alışkanlık" kelimesi de tam olarak buna vurgu yapar.

---

Demişken, 15. bölümdeki soyağacı hakkında da (Bu düzeltme değil, açıklama; ne gerek varsa artık): Aslında daha ileri bir bölümde kullanmak için hazırladım onu ama 15. bölümde Ateş'in muhabbetleri falan geçince yapıştırdım oraya, Temür'ü, Bakşı Satuk'u falan tanıyacaktınız aslında (Batıryabgu'dan zaten bahsedildi). Hazır 15. bölüm demişken: Ateş, Ayçiçek'e herhangi bir şey hissetmiyor ki Utpa da "Altında bir anlam yoktur muhtemelen ama eğlenelim biraz" diye ona sardığını belirtti zaten. "Bırak ona biz karar verelim." deme hakkınız saklı elbet ama konu bu, belki -en fazla- çekici/güzel/şirin vs. buluyordur. Doğrusu ben de bilmiyorum, Ateş karakterini hikayenin şu anki halinde ya da o bahsettiğim planlarda tekrar kullanıp kullanmayacağımı bile bilmiyorum zaten yani bunun herhangi bir önemi ya da anlamı olmayabilir bile. Mete'yi zaten kullandım, Gece'nin ağzından anlatılan bölümdeki simyacının o olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek. O soyağacı da pek sikik oldu be, Bilge Salçuk tamam da Baba-Amca şeklinde altına koymak falan... Onu da düzenleyeceğim, asıl yerinde öyle kullanacağım (Bir de ekstra bir yerde daha kullanacağım ama orası için daha farklı bir şey lazım); değişmeyecek, sadece düzenlenecek o. Aynı yani temelde, sadece dandik değil.

Diğer Bölümler İçin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder