Doğada neler gereklidir? Aslında; 4 element, doğada ihtiyacımız olan 4 şeydir: Su, ateş, toprak (barınak) ve hava (oksijen). Barınak yazısını Artun yazacak zaten... Su için yazı yazdı... Ateş...
Her şeyden önce; ateş, yabani hayvanları sizden uzak tutar, odun kömürü üreterek su arıtımına katkıda bulunur, yemek pişirmeyi sağlar (Kim çiğ bir et yemek ister ki?), ısıtır, ışık sağlar ve daha neler neler... (Bkz. başka örnek bilmiyor)
Ateş, nasıl yakılır? Önce; doğada malzemesiz ateş yakmak çok zordur. Çünkü ateş, sürtünmeyle ortaya çıkar. Şu odun üstünde dal yuvarlama yöntemi için bile elinizde oyuk açacak ekipman olmalıdır. Tabii eğer küçük bir oyuğa, girintiye sahip bir odun varsa; o olacaktır...
Ama bu yöntem fena şekilde uzun sürer ve yorar. Bir sır vereyim mi? İnsanların ayak basmadığı yerlerde, insan çöpleri vardır. Ateşi şu malzemelerle yakabilirsiniz:
Çakmaktaşı ve demir
Bulaşık teli ve V9 pil
Kalın kalem pil ve sakız/çikolata kağıdı (içi beyaz)
Alüminyum içecek kutusu ve bez
Pet şişe ve kağıt
Gördüğünüz gibi, ateş tek malzemeyle yakılamıyor. Ama, bazı şeyler... Mesela kömür... Aman, ateş konusunda cahilim arkadaşım... Ama bir yerde ayakkabı bağcığıyla bir ateş yakma görmüştüm, bakalım ona...
Kampçılık türleri diye bir yazı buldum, Doğaya Kaçış'ta. İlk sırada SC var. Hayat idame kampı diye çevirmişler. Kısaltması ne oluyor? HİK? Yok, en iyisi ben SC demeye devam edeyim.
Survival Camping için bir çok kamp malzemesi koydum. Ama Survival Camping'de doğadan elde etmemiz gerekmiyor muydu? En iyisi o malzemelerle başlayıp, yavaş yavaş azaltmak ve sonunda malzeme sayısını 3'e kadar indirmektir. Bu arada, testereli bıçak almayın; onun yerine tel testere kullanın. Ya da direkt bıçağı testere olarak kullanın. Mesela, ben malzemeleri azalttım bile... Çünkü taşımak zor ve pek çoğu doğadan elde edilebilecek şeyler. Aslında, SC'nin en üst aşaması; çadır, uyku tulumu ve bıçak olmadan gitmektir. Ben malzemeleri azalttım ama çadır, uyku tulumu ve bıçak yine var. Aslında, en mantıklısı; şu 3'e indirilmiş malzemeyi bu üçüne indirgemektir ama tecrübeye, ortama göre değişir tabii.
Evet, malzemeleri azalttım; yeni listeye buyurun...
Çadır
Uyku tulumu
Bıçak
Alüminyum tencere
Atık pet şişe
Tuz
Temiz ben
İlkyardıma dair bir kaynak
Kıyafetlerim (Üstümde olanlar sadece)
Misina
Tel testere
İğne
Şimdi, biraz daha indirgeyelim. Çadır yerine barınak, uyku tulumu yerine orman yatağı, alüminyum tencere yerine içe doğru oyuk bir taş, atık pet şişe insan ayağı basmayan yerde bile bulunmasıyla birlikte çeşitli şeylerden aynı görevde şeyler yapılabilir, tuz deniz ve kayalardan elde edilebilir, temiz bez yerine geçirgen yapraklar, tel testere yerine bıçak, iğneyi doğadan elde edebilirsiniz. Yani; bıçak, atık pet şişe, misina kaldı. Misina için de bitkilerden ip çıkarabilirsiniz. Sonuç olarak; malzemeleri yavaştan azaltarak, en sonunda sadece bıçakla doğaya gitmelidir. Nasıl insanın doğadan kopup kendini beton bloklar içine hapsetmesi ve içgüdülerini yok etmesi zaman aldıysa, doğada hayatta kalma başarımını elde etmek de zaman alacaktır. Ve bu birinci olayın asırlar sürdüğü düşünüldüğünde, ikincisi de nesilden nesle aktarılarak zamanla gerçekleşecektir. Ama doğadaki tüm varlıklar -insan da dahil- özüne dönmeye eğilimlidir. Bu yüzden özüne dönmesi, kolay olacaktır. Ayrıca, doğanın farklı yerlerde farklı olması, insanı zorlayacaktır. İnsan, doğanın farklılığından; betonlar içine kaçarak kurtulmak istemiş. Survival Camping ise insanın özüne dönme çabasının bir ürünü... Tıpkı organik tarım gibi, avcılık gibi, vejetaryenlik gibi (Aslında ot-yiyicilik daha doğru olur burada. Kast ettiğim ot yemekle sorunu olmayan insanlar), yüzme gibi... Hepsi insanın özüne dönme çabalarının ürünü. Farklılıklar ve hatta zıtlıklar var; ama hepsi ortak amaca hizmet ediyor... Hepsi daha farklı biçimlerde, daha farklı hızlarda, daha başka yöntemlerle ve daha başka psikolojilerle insanın özüne, doğaya dönüyor. Hatta, insanların köyden şehre gelmesi; birinci etkenin amaç ve sonuçlarındandı... Şimdi ise insanın doğayla zıtlaşması, sürtüşmesi yavaşladı ve pek çok insan içgüdülerini dinleyerek özüne dönmeye başladı. Tabii hala sürtüşmeyi hat safhaya ulaştırmamış ve geri dönme şansı bizlerden çok daha yüksek bireyler olduğu gibi, hat safhadan yükseğe çıkmaya çabalayan ve hala akıllanmayarak doğaya üstünlük kurmaya çalışan bireyler var. Aslında, doğaya üstünlük sağlamaya çalışmak; insanın DOĞASINDA var. Ve bu içgüdü bile insanları SC'ye yöneltebiliyor.
Aslında, insan; doğaya üstünlük kurabilecek tek canlıdır. Buna rağmen, doğadan en çok korkan canlı da insandır. Hatta sadece insanlar ve evcil hayvanlar doğadan korkar.
İnsan, özüne döndükçe; içgüdüleri de geri dönüyor. Günümüzde, insanda sadece iki içgüdü kalmıştır: Hayatta kalma ve bir de burada söylemek istemediğim bir şey. Hayatta kalma içgüdüsü, aslında en temel iç güdümüzken bastırılmış, sindirilmiş, parçalanmış, kaybolmuş ve sadece "savaş ya da kaç" gibi en basit tepkimiz kalmıştır. Oysa hayatta kalma içgüdüsünün en önemli kısmı -ve tercihen en çok bastırılması gereken kısmı- doğaya üstünlük kurma içgüdüsüdür. Ateş, bu içgüdünün sonucu olarak ortaya çıkmıştır. İnsan, yapısı gereği; aslında tüm hayvanların yetenek ve içgüdülerine sahiptir. Ama insanın farkı, zamanla bunları bastırarak aletlere, ekipmanlara muhtaç hale gelmesidir. Şifalı bitkilerden yararlanma, bu hayvan içgüdüleri ve yeteneklerindendir; ilaç yapma ve onlara bağımlı hale gelme de insanın diğer hiç bir canlıda olmayan saçma sapan sebeplerle kendini doğadan soyutlama fantezisinin bir sonucudur.
Doğaya ve kendinize insanın ve onunla eşitlenin! Sonra da kozlarınızı orijinal halinizle paylaşın... Unutmayın, insan; doğaya kaybedeceği kesin olmayan tek canlıdır.
Ve bununla birlikte insan, şu anki haliyle doğanın en kolay alt edeceği canlıdır.
Doğaya kafa tutma ey insan! Onunla bütünleş ve özüne dön!
Her şeyden önce; ateş, yabani hayvanları sizden uzak tutar, odun kömürü üreterek su arıtımına katkıda bulunur, yemek pişirmeyi sağlar (Kim çiğ bir et yemek ister ki?), ısıtır, ışık sağlar ve daha neler neler... (Bkz. başka örnek bilmiyor)
Ateş, nasıl yakılır? Önce; doğada malzemesiz ateş yakmak çok zordur. Çünkü ateş, sürtünmeyle ortaya çıkar. Şu odun üstünde dal yuvarlama yöntemi için bile elinizde oyuk açacak ekipman olmalıdır. Tabii eğer küçük bir oyuğa, girintiye sahip bir odun varsa; o olacaktır...
Ama bu yöntem fena şekilde uzun sürer ve yorar. Bir sır vereyim mi? İnsanların ayak basmadığı yerlerde, insan çöpleri vardır. Ateşi şu malzemelerle yakabilirsiniz:
Çakmaktaşı ve demir
Bulaşık teli ve V9 pil
Kalın kalem pil ve sakız/çikolata kağıdı (içi beyaz)
Alüminyum içecek kutusu ve bez
Pet şişe ve kağıt
Gördüğünüz gibi, ateş tek malzemeyle yakılamıyor. Ama, bazı şeyler... Mesela kömür... Aman, ateş konusunda cahilim arkadaşım... Ama bir yerde ayakkabı bağcığıyla bir ateş yakma görmüştüm, bakalım ona...
Kampçılık türleri diye bir yazı buldum, Doğaya Kaçış'ta. İlk sırada SC var. Hayat idame kampı diye çevirmişler. Kısaltması ne oluyor? HİK? Yok, en iyisi ben SC demeye devam edeyim.
Survival Camping için bir çok kamp malzemesi koydum. Ama Survival Camping'de doğadan elde etmemiz gerekmiyor muydu? En iyisi o malzemelerle başlayıp, yavaş yavaş azaltmak ve sonunda malzeme sayısını 3'e kadar indirmektir. Bu arada, testereli bıçak almayın; onun yerine tel testere kullanın. Ya da direkt bıçağı testere olarak kullanın. Mesela, ben malzemeleri azalttım bile... Çünkü taşımak zor ve pek çoğu doğadan elde edilebilecek şeyler. Aslında, SC'nin en üst aşaması; çadır, uyku tulumu ve bıçak olmadan gitmektir. Ben malzemeleri azalttım ama çadır, uyku tulumu ve bıçak yine var. Aslında, en mantıklısı; şu 3'e indirilmiş malzemeyi bu üçüne indirgemektir ama tecrübeye, ortama göre değişir tabii.
Evet, malzemeleri azalttım; yeni listeye buyurun...
Çadır
Uyku tulumu
Bıçak
Alüminyum tencere
Atık pet şişe
Tuz
Temiz ben
İlkyardıma dair bir kaynak
Kıyafetlerim (Üstümde olanlar sadece)
Misina
Tel testere
İğne
Şimdi, biraz daha indirgeyelim. Çadır yerine barınak, uyku tulumu yerine orman yatağı, alüminyum tencere yerine içe doğru oyuk bir taş, atık pet şişe insan ayağı basmayan yerde bile bulunmasıyla birlikte çeşitli şeylerden aynı görevde şeyler yapılabilir, tuz deniz ve kayalardan elde edilebilir, temiz bez yerine geçirgen yapraklar, tel testere yerine bıçak, iğneyi doğadan elde edebilirsiniz. Yani; bıçak, atık pet şişe, misina kaldı. Misina için de bitkilerden ip çıkarabilirsiniz. Sonuç olarak; malzemeleri yavaştan azaltarak, en sonunda sadece bıçakla doğaya gitmelidir. Nasıl insanın doğadan kopup kendini beton bloklar içine hapsetmesi ve içgüdülerini yok etmesi zaman aldıysa, doğada hayatta kalma başarımını elde etmek de zaman alacaktır. Ve bu birinci olayın asırlar sürdüğü düşünüldüğünde, ikincisi de nesilden nesle aktarılarak zamanla gerçekleşecektir. Ama doğadaki tüm varlıklar -insan da dahil- özüne dönmeye eğilimlidir. Bu yüzden özüne dönmesi, kolay olacaktır. Ayrıca, doğanın farklı yerlerde farklı olması, insanı zorlayacaktır. İnsan, doğanın farklılığından; betonlar içine kaçarak kurtulmak istemiş. Survival Camping ise insanın özüne dönme çabasının bir ürünü... Tıpkı organik tarım gibi, avcılık gibi, vejetaryenlik gibi (Aslında ot-yiyicilik daha doğru olur burada. Kast ettiğim ot yemekle sorunu olmayan insanlar), yüzme gibi... Hepsi insanın özüne dönme çabalarının ürünü. Farklılıklar ve hatta zıtlıklar var; ama hepsi ortak amaca hizmet ediyor... Hepsi daha farklı biçimlerde, daha farklı hızlarda, daha başka yöntemlerle ve daha başka psikolojilerle insanın özüne, doğaya dönüyor. Hatta, insanların köyden şehre gelmesi; birinci etkenin amaç ve sonuçlarındandı... Şimdi ise insanın doğayla zıtlaşması, sürtüşmesi yavaşladı ve pek çok insan içgüdülerini dinleyerek özüne dönmeye başladı. Tabii hala sürtüşmeyi hat safhaya ulaştırmamış ve geri dönme şansı bizlerden çok daha yüksek bireyler olduğu gibi, hat safhadan yükseğe çıkmaya çabalayan ve hala akıllanmayarak doğaya üstünlük kurmaya çalışan bireyler var. Aslında, doğaya üstünlük sağlamaya çalışmak; insanın DOĞASINDA var. Ve bu içgüdü bile insanları SC'ye yöneltebiliyor.
Aslında, insan; doğaya üstünlük kurabilecek tek canlıdır. Buna rağmen, doğadan en çok korkan canlı da insandır. Hatta sadece insanlar ve evcil hayvanlar doğadan korkar.
İnsan, özüne döndükçe; içgüdüleri de geri dönüyor. Günümüzde, insanda sadece iki içgüdü kalmıştır: Hayatta kalma ve bir de burada söylemek istemediğim bir şey. Hayatta kalma içgüdüsü, aslında en temel iç güdümüzken bastırılmış, sindirilmiş, parçalanmış, kaybolmuş ve sadece "savaş ya da kaç" gibi en basit tepkimiz kalmıştır. Oysa hayatta kalma içgüdüsünün en önemli kısmı -ve tercihen en çok bastırılması gereken kısmı- doğaya üstünlük kurma içgüdüsüdür. Ateş, bu içgüdünün sonucu olarak ortaya çıkmıştır. İnsan, yapısı gereği; aslında tüm hayvanların yetenek ve içgüdülerine sahiptir. Ama insanın farkı, zamanla bunları bastırarak aletlere, ekipmanlara muhtaç hale gelmesidir. Şifalı bitkilerden yararlanma, bu hayvan içgüdüleri ve yeteneklerindendir; ilaç yapma ve onlara bağımlı hale gelme de insanın diğer hiç bir canlıda olmayan saçma sapan sebeplerle kendini doğadan soyutlama fantezisinin bir sonucudur.
Doğaya ve kendinize insanın ve onunla eşitlenin! Sonra da kozlarınızı orijinal halinizle paylaşın... Unutmayın, insan; doğaya kaybedeceği kesin olmayan tek canlıdır.
Ve bununla birlikte insan, şu anki haliyle doğanın en kolay alt edeceği canlıdır.
Doğaya kafa tutma ey insan! Onunla bütünleş ve özüne dön!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder