Şimdi, neden böyle atarlı bir başlık attım? Nihayet beklediğim fırsatı buldum ve yaklaşık bir aydır planladığım Uzakdoğu restoranı ziyaretini gerçekleştirdim. Ama hiç mi hiç memnun kalmadım. Bir kere; ortam hiç Japonya, Çin veya Tayland esintisi taşımıyordu. Çubuklar waribashi'ydi ama onlar güzeldi, bir de daha kolay tutmamız için bir aparat getirdiler. Kabul, deyip başladık. Miso çorbası, tavuklu ramen ve bento no 6 söyledik. Miso çorbası için o küçük kaşıklardan getirdiler, onu da cebe atmayı düşündüm bir an. Seramikti sanırım, parlak siyahtı.
Önce ramenler geldi. Ama ramen çorbası ve ramen noodle diye iki ayrı şey olmasından kıllanmalıydık zaten, susuz ramen mi olur lan? Burada; zaten size noodle, udon, ramen, soba dersi verdim. Bu "ramen"ler de, Bento no 6'daki sebzeli noodle da spagettidendi. Arkadaşım al bir NUDO, hepsini ondan yap bari ama spagetti nedir Allah aşkına? Kendi markalı waribashi'nizi üretmeyi biliyorsunuz ama. Ramenler spagettiden olması dışında güzeldi. Aslında, waribashi'yi sorduk nereden alıyorsunuz, diye; adamın cevap süper: "Bilmiyorum ki..." Tamam, bbilemeyebilirsin; ama o kendi markanızın paketinde arkadaşım, Allah Allah... Neyse... Ha, waribashi istedik; beş tane daha verdiler sağ olsunlar. Bu arada mekan adı Sushico. Miso çorbası geldi. İçinde miso, deniz yosunu ve tofu vardı. Ama tofuları bütün koymuşlar. Bir damla tattım, hemen Emre'nin (Kuzenim) önüne attım. O kokladı, hala burnum yanıyor, diye. Herkes birbirine paslıyor. Ama mümkünatı yok yenmezdi o çorba. Yosunu da berbattı. Tofu'yu sonradan bulduk zaten, üstüne çorbanın iğrenç kokusu çökmese yenilebilecek gibiydi o. Neyse... Ha, yanında Japon çayı istedik, yemekten sonra biz hatırlatınca "hala istiyor musunuz?" diye kayıtsızca sorarak getirdiler. Neyse... Bento no 4 geldi. (6 söylemiştim ama belli bir saatten sonra servisleri yokmuş. Aslında, bu biraz da benim mallığım; 6'da edadame, Çin mantısı, tatlı ekşi soslu tavuk, sebzeli pilav vardı. Ama ben mal gibi sebzeli noodle, ebi ten roll sushi, sake ten roll sushi ve tavuk topu içeren bento no 4'ü seçtim. Oysa Çin Böreği, İnce Kıyım Biberli Dana Eti, Sebzeli Pilav, Acı Lahana Salatası içeren Bento no 1 ya da Çin Mantısı, Zencefil Soslu Çıtır Tavuk, Sebzeli Noodle, Acı Lahana Salatası içeren bento no 2 almamak benim mallığım, kabul.
Üstteki benim aldığım. Yeşil şey wasabi, yanındaki de zencefil. Turuncu üstlüler sake ten roll sushi. İçinde somon tempura, avokado, hıyar, marul ve masago (bu da neyse. Üstündeki havyarı diyor herhalde) var. Diğerleri ise ebiten roll sushi; içinde karides tempura, avokado, masago (aynı turuncular bunda da vardı ama üstünde değil içindeydi) ve üstünde de susam vardı. Siyah şeyler de yosun.
Ramen... Susuz ve spagettiden... Evet, masago Japon havyarı yani roe imiş. Sushiden ikisinden de iki tane yedim, midem ağzıma geldi. Soya filizinin tadı berbattı, sanırım çiğdi. Wasabi... Çubuğu önce wasabi'ye, sonra ağzımıza değdiriyoruz. Sonuç mu? O an dilini koparıp atma isteği...
Ebiten roll:
sake ten roll:
Orada foto çekmedim bu arada, resimlerin hepsi net'ten. Tavuk topları güzeldi, ona lafım yok. Eve dönünce bu iğrençliği bastırmak için Gohan, oyako donburi, andong jjim dak (Aslında bu da bir çeşit ramen, aslında ramyeon çeşidi. Aha, al işte; susuz ramen varmış, ne artistlik yapıyon?) ve yakisoba yapacağım. Oh... Ne güzel... Belki omuraisu da yaparım... Hem Kore hem Japon yemeği, Çin'de de yeniyordur muhtemelen. Aslında ördek söyleyecektik ya...
Gohan:
Japon yapışkan pilav.
Oyako donburi:
Uğruna elimi kestiğim, gohan üstünde servis edilen ve pek lezzetli olan tavuklu mantar yemeği.
Andong jjim dak:
Tavuklu patates artı eser miktarda ramen.
Yakisoba:
Kızarmış soba ya da noodle.
Omuraisu:
Pirinçli omlet.
Portakallı pekin ördeği:
Oh... Ne güzel evde yapar yerim arkadaş, hem de spagettiden değil noodle'dan yaparım. Canım soba çekerse eşek değilim ya, gider karabuğday makarnası alırım...
Bak...
Noodle:
Aslında ramen de, udon da, soba da noodle çeşidi ama normal noodle.
Ramen:
Sarı renkli, kıvırcık, çok ince ve kalıplı noodle. (Şimdi fark ettim, NUDO noodle filan değil, bildiğin ramen)
Soba:
Karabuğdaydan yapılan kahverengi çubuk makarna.
Udon:
Kalın ve bembeyaz noodle çeşidi.
Ha, adamların boş yere günahını almışım; spagetti değil, normal noodle'dan yapmış adamlar. Ama rameni normal noodle'dan yaparsan ne anladım ben o işten?
Nigiri de sadece sushi halinde vardı, hem hiç yemeğe saygıları yok; onigiri, obento yerine nigiri, bento demişler. Tavuk topları:
Oh... Kore usulü patates kroket de yaparım evde... Oh...
Aslında restoranda Japonca show yapacaktım da aşçı Japon değildi galiba. Ama Uzakdoğulu'ydu, ondan eminim. Dönerken donut aldık, teyzemlerde de sulu köfte, yaprak sarma (Sushi etkisi olsa gerek zorlandım yerken ki normal zamanda tencerenin yarısını göçürmüş adamım) ve şimdi hatırlamadığım bir şey daha yiyip sessiz sinema oynadık ki Uğur abinin anlatışları süper oluyor. Ha, zoo tycon ortamlarına da geri döndüm; uyarayım (Bir GTA yükleyeyim dedim 13 gün sonra dedi amk. Bir de süre azalmak yerine artıyor. Lan n'oluyo' oldum yani.)
Önce ramenler geldi. Ama ramen çorbası ve ramen noodle diye iki ayrı şey olmasından kıllanmalıydık zaten, susuz ramen mi olur lan? Burada; zaten size noodle, udon, ramen, soba dersi verdim. Bu "ramen"ler de, Bento no 6'daki sebzeli noodle da spagettidendi. Arkadaşım al bir NUDO, hepsini ondan yap bari ama spagetti nedir Allah aşkına? Kendi markalı waribashi'nizi üretmeyi biliyorsunuz ama. Ramenler spagettiden olması dışında güzeldi. Aslında, waribashi'yi sorduk nereden alıyorsunuz, diye; adamın cevap süper: "Bilmiyorum ki..." Tamam, bbilemeyebilirsin; ama o kendi markanızın paketinde arkadaşım, Allah Allah... Neyse... Ha, waribashi istedik; beş tane daha verdiler sağ olsunlar. Bu arada mekan adı Sushico. Miso çorbası geldi. İçinde miso, deniz yosunu ve tofu vardı. Ama tofuları bütün koymuşlar. Bir damla tattım, hemen Emre'nin (Kuzenim) önüne attım. O kokladı, hala burnum yanıyor, diye. Herkes birbirine paslıyor. Ama mümkünatı yok yenmezdi o çorba. Yosunu da berbattı. Tofu'yu sonradan bulduk zaten, üstüne çorbanın iğrenç kokusu çökmese yenilebilecek gibiydi o. Neyse... Ha, yanında Japon çayı istedik, yemekten sonra biz hatırlatınca "hala istiyor musunuz?" diye kayıtsızca sorarak getirdiler. Neyse... Bento no 4 geldi. (6 söylemiştim ama belli bir saatten sonra servisleri yokmuş. Aslında, bu biraz da benim mallığım; 6'da edadame, Çin mantısı, tatlı ekşi soslu tavuk, sebzeli pilav vardı. Ama ben mal gibi sebzeli noodle, ebi ten roll sushi, sake ten roll sushi ve tavuk topu içeren bento no 4'ü seçtim. Oysa Çin Böreği, İnce Kıyım Biberli Dana Eti, Sebzeli Pilav, Acı Lahana Salatası içeren Bento no 1 ya da Çin Mantısı, Zencefil Soslu Çıtır Tavuk, Sebzeli Noodle, Acı Lahana Salatası içeren bento no 2 almamak benim mallığım, kabul.
Üstteki benim aldığım. Yeşil şey wasabi, yanındaki de zencefil. Turuncu üstlüler sake ten roll sushi. İçinde somon tempura, avokado, hıyar, marul ve masago (bu da neyse. Üstündeki havyarı diyor herhalde) var. Diğerleri ise ebiten roll sushi; içinde karides tempura, avokado, masago (aynı turuncular bunda da vardı ama üstünde değil içindeydi) ve üstünde de susam vardı. Siyah şeyler de yosun.
Ramen... Susuz ve spagettiden... Evet, masago Japon havyarı yani roe imiş. Sushiden ikisinden de iki tane yedim, midem ağzıma geldi. Soya filizinin tadı berbattı, sanırım çiğdi. Wasabi... Çubuğu önce wasabi'ye, sonra ağzımıza değdiriyoruz. Sonuç mu? O an dilini koparıp atma isteği...
Ebiten roll:
sake ten roll:
Orada foto çekmedim bu arada, resimlerin hepsi net'ten. Tavuk topları güzeldi, ona lafım yok. Eve dönünce bu iğrençliği bastırmak için Gohan, oyako donburi, andong jjim dak (Aslında bu da bir çeşit ramen, aslında ramyeon çeşidi. Aha, al işte; susuz ramen varmış, ne artistlik yapıyon?) ve yakisoba yapacağım. Oh... Ne güzel... Belki omuraisu da yaparım... Hem Kore hem Japon yemeği, Çin'de de yeniyordur muhtemelen. Aslında ördek söyleyecektik ya...
Gohan:
Japon yapışkan pilav.
Oyako donburi:
Uğruna elimi kestiğim, gohan üstünde servis edilen ve pek lezzetli olan tavuklu mantar yemeği.
Andong jjim dak:
Tavuklu patates artı eser miktarda ramen.
Yakisoba:
Kızarmış soba ya da noodle.
Omuraisu:
Pirinçli omlet.
Portakallı pekin ördeği:
Oh... Ne güzel evde yapar yerim arkadaş, hem de spagettiden değil noodle'dan yaparım. Canım soba çekerse eşek değilim ya, gider karabuğday makarnası alırım...
Bak...
Noodle:
Aslında ramen de, udon da, soba da noodle çeşidi ama normal noodle.
Ramen:
Sarı renkli, kıvırcık, çok ince ve kalıplı noodle. (Şimdi fark ettim, NUDO noodle filan değil, bildiğin ramen)
Soba:
Karabuğdaydan yapılan kahverengi çubuk makarna.
Udon:
Kalın ve bembeyaz noodle çeşidi.
Ha, adamların boş yere günahını almışım; spagetti değil, normal noodle'dan yapmış adamlar. Ama rameni normal noodle'dan yaparsan ne anladım ben o işten?
Nigiri de sadece sushi halinde vardı, hem hiç yemeğe saygıları yok; onigiri, obento yerine nigiri, bento demişler. Tavuk topları:
Oh... Kore usulü patates kroket de yaparım evde... Oh...
Aslında restoranda Japonca show yapacaktım da aşçı Japon değildi galiba. Ama Uzakdoğulu'ydu, ondan eminim. Dönerken donut aldık, teyzemlerde de sulu köfte, yaprak sarma (Sushi etkisi olsa gerek zorlandım yerken ki normal zamanda tencerenin yarısını göçürmüş adamım) ve şimdi hatırlamadığım bir şey daha yiyip sessiz sinema oynadık ki Uğur abinin anlatışları süper oluyor. Ha, zoo tycon ortamlarına da geri döndüm; uyarayım (Bir GTA yükleyeyim dedim 13 gün sonra dedi amk. Bir de süre azalmak yerine artıyor. Lan n'oluyo' oldum yani.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder