Öne Çıkan Yayın

Beni Her Yerde Bulun (BU YAZI BAŞA İLİŞTİRİLMİŞTİR)

İletişim için: semender101@gmail.com Şahsi blog: E, burası zaten. ~Gerektikçe güncellenecektir.~

30 Nisan 2015 Perşembe

Anime Türleri

Türkçe kaynaklar, her şeyde olduğu gibi bunda da eksik.

Shounen: Genç erkekler için yapılan seriler. Doğaüstü özellikler ve kısmi ecchi unsurlar (örn. büyük göğüsler) sıkça kullanılır. Her ne kadar erkekler için yapılsa da bayan takipçi sayısı da hayli fazladır. Örnek: Naruto, One Piece, Bleach, Fairy Tail, Dragonball
Kelime anlamı: Genç erkek

Shoujo: Genç kızlar için yapılan seriler. İstisnalar olsa da genelde aptal ve sevgi yumağı kızlar ve yakışıklı, efendi erkekler arasında, kadınların gözünden romantik bir şekilde döner. Bu bahsettiğim istisna da Tonari no Kaibutsu-kun'dur.
Örnek: Sailor moon
Kelime anlamı: "Shou" genç, "jo" ise dişil eki

Seinen: Yetişkin erkeklere yönelik seriler. Daha gerçekçi yapılırlar.
Örnek: Death note, Arakawa under the Bridge
Kelime anlamı: Yetişkin erkek

Josei: Yetişkin kadınlara yönelik seriler.
Örnek: Loveless
Kelime anlamı: Kadın. "Sei" yani "yetişkin" ekini sona koyarak "seijo" olması gerekeni anlamı "kadın" olan "josei" yapmışlar.

Kodomomuke: Çocuklara yönelik seriler.
Örnek: Doraemon
Kelime anlamı: Çocuklar için. Evet, kelime anlamı tam olarak bu.

Ecchi: Cinsel içerikli seriler. Bu serilerde de olay örgüsü, karakter derinliği vs. vardır ve çoğu aynı zamanda Shounen olarak sınıflandırılabilir.
Örnek: Highschool DxD
Kelime anlamı: Sapık (isim)

Hentai: Zaten var olan anime karakterleriyle yapılan ecchi'ler. Bunlarda olay örgüsü vs. olmaz, yeni karakter de oluşturulmaz. Ecchi'den daha ağır bir cinselliği vardır ve genelde tecavüz gösterilir; ayrıca insan x hayvan/canavar ilişkileri de hentaidir.
Örnek: Naruto hentaileri, Hestia hentaileri, Rias hentaileri vs.
Kelime anlamı: Sapık (Fiil)
(Hentai resmi koymayacağım, merak eden google'dan baksın; telekomünasyon bilmem nesiyle uğraşamam)

Mecha: Devasa robotları konu alan anime.
Örnek: Voltran
Kelime anlamı: "Mekanik"ten geliyor.

Harem: Bir erkeğin tek kızla yetinmediği ecchi'ler. Ecchi olmayanları da vardır.
Örnek: School Days, NouCome
Kelime anlamı: Harem

Yaoi: Erkek x Erkek birlikteliğini anlatan animelerdir. Ecchi içerirler.
Örnek: Boku no Pico
Kelime anlamı: Pek bir anlamı yoko

Shounen Ai: Erkek x Erkek aşkını ecchi olmadan anlatan seriler.
Kelime anlamı: "Shounen aşkı" Ama buradaki "ai" kelimesi önemli. Çok güçlü bir kelime, hatta "sonsuz, devasa aşk" olarak çevirirsek ancak gerçek anlamına yaklaşıyor. Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin vs. için kullanabiliriz.

Yuri: Yaoi'nin kız versiyonu.
Kelime anlamı: Pek bir anlamı yok

Shoujo ai: İsminden anlamışsınızdır.
Kelime anlamı: "Shoujo aşkı"

Ayrıca komedi, parodi, dram, korku vs. türler de vardır.

29 Nisan 2015 Çarşamba

Zavallı N...

Bu bir Death Note yazısıdır ve spoiler içerir.

La oğlum bu Near size ne etti? Tamam, Kiracılar sevmiyor onu anladık da; L'ciler niye sevmiyor lan? Tamam, L'in ölmesini ben de istemezdim ama N, Raito'yu (Light) yakalamasaydı L boşuna ölmüş olacaktı.

Zaten bunların büyüdüğü yetimhane mi neresiyse artık Watari tarafından yeni L'ler yetiştirmek için kurulmadı mı? L'in varisi değil mi bu N? Hem Mello ne alaka la? Bu da ne alakaysa...

Lan bi dur! Uzun lafın kısası;

Kardeş bu N size ne etti?

28 Nisan 2015 Salı

Buradan yetkililere sesleniyorum: La oğlum niye böyle yapıyorsunuz?

Ya da Japoncasıyla (Nihongo): Toko ore no otokonoko wa naze ga sono you na yatteimasu ka.
(Japonca'sını neden yazdığımı yazı sonunda anlayacaksınız)

La oğlum, neden güzel serilerin içine ediyorsunuz? Size de yazık, bize de yazık. Yapmayın böyle şeyler.

Bak, NouCome'yi yarım bıraktınız, o kadar şey merak ediyorduk ulan! Şunun ikinci sezonunu çıkarın; mangaya uyarlanmış bir ranobe'nin 2. sezonunu çekmek ne kadar zor olabilir ki lan!?

Bak, Naruto'yu da filler'la dolduruyorsunuz zaten.

La oğlum niye kendinize böyle eziyet ediyorsunuz?

Niye bizi üzüyorsunuz?

Harakiri talep ediyorum lan! Seppuku yapın!

Şu filler'ları bitirin, hele bir 700. sayı olsun; Gaiden'de bölüm birikene kadar istediğiniz kadar filler verin. Ne oldu, yemedi mi? Ha? İzlenmez diye di mi, çakaaaal...

Ulan ayrıca sen niye filler'la normal bölümü birbirine karıştırıyorsun? Bleach'in ikinci sezonunu çekin lan!

La oğlum sen niye SAO'nun, o güzelim animenin, güzelim ranobe'nin içine ettin? Bak GGO çekme/yazma demiyorum, ALO çekme/yazma demiyorum. Hobi olarak yine yaz/çek ama bunu SAO'dan ayrı yürüt. Bak, ayrı anime çek; ayrı kitap yaz. Sen neden?.. Hayır, aynı karakterleri kullanmak için sakız gibi uzatmak nedir?

Ulan Oda malı, o gemiden ne istiyorsun?

27 Nisan 2015 Pazartesi

La yazamıyom

Olum yazcak konu kalmadı lan. Napiyim face durumu gibi yazı mı paylaşiyim? İyi ulan... Piiiiiiii... Of öf üf...

Buradan Gasai Ece ve Kaida Toya'ya sesleniyorum, ana sayfamı ...meyi bırakın.

23 Nisan 2015 Perşembe

Survival Denemeleri Serisi: Hayatta Kalmak vs. Yaşamak

Hayatta kalma ve yaşama tamamen farklı şeylerdir. Yaşarken, "hayatta kalabilecek miyim" diye bir düşüncemiz yoktur. Bir gün aç karnına ormana gidin ve bir kaç gün orada kalın. İşte o zaman farkı anlarsınız. Peki ya, doğada "yaşamak" mümkün mü; yoksa sadece hayatta mı kalabiliriz? Evet dostlar; doğada "yaşamak", son derece mümkündür. Çünkü insan, aslında doğanın aciz bir parçasından başka bir şey değildir ve oraya döndüğünde pekala yaşayabilir. Ama; elbette şehir yaşamı gibi değildir. Artılar vs. Eksiler.
Şehir yaşamında her şey elimizin altındayken, doğada toplamak, avlanmak ve yetiştirmek zorunda kalırız.
Şehirde iş, kalabalık, sınav gibi streslerden streslere koşup kaygı ve intihar teşebbüsü rekoru kırarken, doğada asla böyle bir derdimiz yoktur.
Şehirde yaşamak için para denen bir lanet lazımken, doğa karşılıksız her şeyi verir. Ancak şehirde her şey varken, doğada her şey yoktur.
Dört artı ve dört eksi...
Karar sizin. Şahsen ben olsam, doğa yaşamını seçerdim. Elbette, bu kadarla bitmiyor. Şehirde olmayıp doğada olan şeyler de var. Nedir bunlar?
Çeşit çeşit süt; fare sütü, tilki sütü...
Yılan köftesi
Börtü böcek (Yenilebilir olanlar)
Melki, gızıli, mutbaşı mantarları... (Gızıli ve mutbaşı yöresel isim olup hiç bir şekilde başka yörelerde o mantarlar bulunmamaktadır. Konum Bilecik, Pazaryeri, Ağı dağı -bu da yöresel isim, benim köyün üstüne kurulduğu dağ-)

Neyse...

22 Nisan 2015 Çarşamba

Survival Denemeleri Serisi: 1. Bölüm. Doğaya Hakimiyet Güdüsü Üzerine

Şu yazımda, insanın içgüdülerinden birinin doğaya hakimiyet olduğunu söyledim. Ama buna dair fazla bir şey yazıp çizmedim.

Doğaya hakimiyet güdüsü hakkında sanırım hemfikiriz... Peki, doğaya hakimiyet güdüsü doğal bir güdü müdür? İhtiyaç mıdır? Yönelim midir? Yoksa sadece bir his, istek, arzu mudur?

Doğaya hakimiyet güdüsü, insanda hep vardır. Başlangıçta linkini verdiğim yazıda da söylediğim gibi; bu güdü, bir kaç farklı şekilde tezahür eder. Sormamız gereken soru şu: Bu eğer tek bir "güdü" ise, neden farklı insanlarda farklı tezahür ediyor? Cevabı "kişilik" diyerek geçiştirebiliriz ya da tezahürlerin derinine inebiliriz. Sizi bilmem ama azizim, ben derinine ineceğim.

1. Yok edici
Güdü bu şekilde tezahür ettiğinde insan, doğayı yok ederek onu hakimiyet altına alabileceğini sanır. Nedeni, zarar vererek hakimiyet altına alma "bilgisinden" kaynaklanır. Bir insanı tehdit ettiğinizde, onu hakimiyet altına alabilirsiniz. Ama, bu tezahür çok yanlıştır. Her şeyden önce, doğa, meydan okumalardan ve tehditlerden hoşlanmaz. Bir yılanı tehdit ederseniz, size saldırır. Kelerler de aynı şekilde. Ve tabii ki diğer tüm etçil canlılar da aynı şekilde. (Hem et hem ot yiyen canlılar ve böcekçil canlılar bunun dışındadır)

2. Avcılık vs. Hayvan Besleme, Bitki Dikme

Bu ikisini ayrı ayrı inceleyeceğim ama aynı kategoridir.
2.a. Avcılık

Yine tehdit olayı. Ama, burada, "yemek için avcılık" ile "zevk avcılığını" ayırt etmek gerekiyor. Zevk avcılığı, 1. aşamanın alt dalıyken; yemek için avcılık, doğanın bize sunduğu nimetlerden faydalanmanın bir yoludur.
2.b. Tarla, bağ bahçe işleri

Doğayı "değiştirerek" hakimiyet kurma, "ben senden üstünüm; bak, senin yıllar içinde yaptığını ben iki ayda yaptım" deme şeklidir. İşin ilginç yanı, doğa bu meydan okumaya sinsi bir gülümsemeyle karşılık verir.
2.c. Hayvan Besleme

Bkz. 2.b. Bu da yine "bak, sana güvense en fazla on yıl yaşayabilecek olan hayvanı ben on beş yıl yaşattım" deme şeklidir. İşin ilginç yanı, doğa, bu meydan okumadan asla haberdar olmaz.

3. Kamp Yapma

Bu, "özüne dönme" ve "doğaya hakimiyet"güdüsünün bir arada tezahür etmesi ve birbiriyle senkronize gitmesi üzerine bir tezahürdür. Ve işin en ilginç yanı da budur: Doğa, bu meydan okumaya karşılık tüm silahlarını çeker (bir kaç casus haricinde) ve tüm nimetlerini sunar. Görmesini bilene, elbette.

21 Nisan 2015 Salı

Nichijou Tanıtım

Nichijou

Kısa isim:
Diğer isim: Benim olağan hayatım
İsmin Türkçesi: "Benim olağan hayatım" diye çevirmişler. Aslında iyi bir çeviri. Nichijou'nun tam karşılığı yok, gündelik sıradan hayatı tanımlamak için kullanılan bir kelime.
Tür: Komedi, okul
Kısaca konu: Liselilerin günlük hayatı
Detaylı konu: Tam bir konusu yok. İki-üç dakikalık skeçler halinde, üç yarı-ana karakter ve yarı-yan karakterlerin sıradan hayatı ve başından geçen komik olaylar anlatılıyor.
Diğer karakterler: Mio, Nano (Robot), Profesör, Yuuko, Sakamoto (Kedi), Mai, Sakurai sensei ve diğerleri
Benim yorumum: Komedi ya...

20 Nisan 2015 Pazartesi

Mirai Nikki Tanıtım

Mirai Nikki

Kısa isim:
Diğer isim: The Future Diaries
İsmin Türkçesi: Gelecek günlüğü
Tür: Aksiyon, Gizem, Shounen, Doğaüstü-Güçler, Psikolojik, Gerilim
Kısaca konu: Kahinlerin savaşı
Detaylı konu: Amano Yukiteru, yalnız ve korkak bir ortaokul öğrencisidir. Tek arkadaşı ise hayali arkadaşı olan zaman-akış tanrısı Deus ex Machina'dır. Bir gün Yuki, Deus ex Machina'nın yaptığı düzenlemelerle kendini geleceği görebilen bir günlükle bulur (Önceden de günlük tutmaktadır). Böylece bir ölüm oyunu başlar ve insanlar, yeni kami olmak için birbirini öldürmeye başlar. Her günlük sahibinin günlüğü, önceden tuttuğu günlüğe benzerdir (Pisliğin tekinin haricinde, o ise sonlara doğru). Ayrıca günlük sahiplerinin geleceği görme artısından başka, bir de eksileri vardır: Günlükleri yok olursa kendileri de yok olur.
Diğer karakterler: Yuno (Yandere kraliçesi, muhakkak adını ve bir spo'yu duymuşsunuzdur), diğer günlük sahipleri, Akise Aru, Hihata, Mao
Benim yorumum: Muhakkak izlenmeli. "Yandere" türünü tanımak açısından da iyi.

19 Nisan 2015 Pazar

Türkçe'deki Harf Eksiğinden Dolayı Yanlış Yazdığımız Kelimeler

Tawuk
Yawru
Hawlu
İncä/İncə (Günümüz İstanbul Türkçesinde ä/æ/ə sesi ile E sesinin ayrımı ortadan kalkmıştır. Ancak Azeri Türkçesinde hala bu ses vardır)
Sälçuk/Səlcuk
Ämäk/Эmək/Əmək
Ämir/Эmir/Əmir
Äsas/Əsas/Эsas
(Günümüz İstanbul Türkçesinde ä/æ/ə ve ë sesi ortadan kalkmıştır)
Ël (İl, yurt)
Dawul
Yawaş
Qomşu
Qağan
Qaan
Xaqan
Qadın
Qalın
Ⱪurt/Ķurt (Bu ses, Q'ya çok yakındır. Hatta günümüz İstanbul Türkçesinde Q ile farkı tamamen ortadan kalkmıştır. Aslında, hiç bir zaman Türkçede Ⱪ/Ķ/Q sesleri farklı olmamıştır)
Ⱪardäş/Ķardäş
Ⱪoyun/Ķoyun
Qayın/Ķayın/Ⱪayın
Xalı
Xala
Xoroz
Ⱨacı/Ḩacı (Ⱨ/Ḩ harflerinin günümüz Türkçesinde ve Göktürkçe'de ses değeri X ile aynıdır. Arapça'daki Ha harfini gösterir.)
Maⱨrem
Deñiz
Tañrı
Məñ (Ben)

Bir de Türkçe'deki eksik harflerden başka, Arapça'daki gereğinden fazla ses değeri var, yukarıda da bazı örneklerini gördüğünüz gibi. Bir de şunlar var ki çok uçlar:

Čv-Čv (Civciv. Č harfi CCİ gibi okunan tek bir harftir. J - C ve G - C arası sesleri de karşılar.)
Abeš

Neden bahsediyor bu, diyenleri şöyle alalım: http://erdeminblogu.blogspot.com.tr/2015/03/baz-diller-hakknda-ilginc-bilgiler.html

18 Nisan 2015 Cumartesi

NouCome Tanıtım

Ore no Nounai Sentakushi ga, Gakuen Love Comedy wo Zenryoku de Jama Shiteiru

Kısa isim: NouCome
Diğer isim: Ore no Nounai Sentakushi ga, Gakuen Rabu Kome wo Zenryoku de Jama Shiteiru
İsmin Türkçesi: Beynim, seçimlerle tam güçte okul romantik komedisiyle uğraşmak zorunda (WTF?)
Tür: Romantik komedi, okul, harem (Ecchi yok)
Kısaca konu: Seçim yapmakla lanetlenmiş gencin dramı :(
Detaylı konu: Amakusa Kanade, "mutlak seçim" adlı bir lanetle lanetlenmiş bir öğrencidir. Bu lanete göre; kendisine iki seçenek verir. Bu seçeneklerin biri kötü, diğeri ise berbattır. Eğer seçmeyi reddeder ya da seçimin gereğini tam olarak yerine getirmezse, acı çekmektedir. Bu seçim hayatına girdikten sonra "dışlanmış beşli" isimli bir gruba atılır. Bu "dışlanmış beşli", her aşamada aşağılanır ve görmezden gelinir. Ancak Kanade'nin yardımına önceden bu seçimle lanetlenmiş olan chibi-loli-sensei (Adını unuttum) yetişir. Ancak bu yetmez ve Kanade, laneti bozmasına yardımcı olması gereken ama durmadan tıkınan Chocolat (Shokora) adlı bir kızla (Sarışın diyorlar ama saçı karamel rengi lan bunun) yaşamak zorunda kalır.
Diğer karakterler: Yukihira Furono (Dandere/kuudere karakterimiz. Ama kawai şeylere karşı zaafı var. Dışlanmış beşliden), Yuuouji Ouka (Ünlü bir şirketin patronunun kızı. Hiç ağlamamış ama bir hassasiyeti var, onu da izleyince görün), Kokubyoukin Seira (Muhteşem beşli'nin başkanı. Ama bununla ilgili süper spo veresim geldi, animede veriyorlar o spoi'yi; dikkatli olan), Douraku Utage (Chibi-loli-sensei), Hakoniwa Yuragi (Abi-abla manyağı), Reikadou Ayame (Sadist bir muhteşem beşli üyesi), Yawakaze Konagi (Muhteşem beşliden mütevazi bir karakter), Küstah tanrı (Ulan her seferinde şu isme gülüyorum)
Benim yorumum: Yarıda kesilmiş animesi, manga ya da light novel'ını bulup okumak lazım. (Hem mangası, hem light novel'ı varmış). Aslında güzel ama çıktığı sezon yanlış olduğundan kimse yüzüne bakmamış.

17 Nisan 2015 Cuma

Animelere Şiirler Yazdım

Evet, yine bir işsizlikle karşınızdayım. Ama bu sefer edebiyat soslu.

Neyse...

Önce, Mirai Nikki, Yuno Sagusu.
Bu bir sagu olduğu için de Göktürkçe yazdım.

Gasay Yuno öldi mi
Esiz acun kaldi mi
Gelçek öçün aldi mi
İmdi ürek irtulur

Günlükler kopti mi
Yuki teñri oldi mi
Deus ekı maçina yerin bırakti mi
İmdi ürek irtulur

Günümüz türkçesi:

Gasai Yuno öldü mü
Hain dünya kaldı mı
Gelecek öcünü aldı mı
Şimdi yürek yırtılır

Günlükler koptu mu
Yuki Tanrı oldu mu
Deus ex Machina yerini bıraktı mı
Şimdi yürek yırtılır.

Neyse, daha fazla devam edemeyeceğim ben...

16 Nisan 2015 Perşembe

Of... Yazacak konu yok. Kısaltacak link yok... Of of...

Puf...

Ne yazacağım ne yazsam?

Lan!?

Hm...

Püf...

Ay ay ay...

Hm...

Ulan ya...

Neyse, bazı şeyler koyayım bari.

Hm...

Pöf...

Hmm...

Üf...

Atnalı yengeçleri çok şirin oluyor. Aha bunlar:


Size, İstanbul akvaryumda geçen bir hikaye anlatayım.

Bir havuzda at nalı yengeçleri vardı. "Bunlar ne?" diye sordular, tabii bilgiliyim ben de... "At nalı yengeci." dedim. Yok artık, atıyordur, diye düşündü bunlar tabii. Sonra oradaki görevliye sorup aldılar mı "at nalı yengeci" cevabını...

Un kurtları geldi, semenderle kurbağa yiyor.

Bu arada; semendere Natsu, kurbağaya da Happy adını koydum. (Bu da otaku sorunlarından biri)

Hm...

Neyse...

Hmm...

Neyse, bay.

15 Nisan 2015 Çarşamba

Siparişiniz hazır: Tam karışık saçmalama

Of...

Yine yayınlayacak yazı yok...

Yine ben...

Ve yine saçmalama...

Saçmalama konusu bulsam iyiydi de...

Neyse...

Şu aralar yeni kitabımla (Sanki yirmi tane kitabım yayınlandı) çok meşgulüm...

Of...

Bugünde bunla idare edin...



Ben de Türkçe ve Japonca'nın Aynı Dil olmasından mütevellit diyorum ki:

BURASI TÜRKİYE! KOKUŞMUŞ İNGİLİZCE'YE İHTİYACIMIZ YOK!

Şu üç yazımı koyayım bari:
http://erdeminblogu.blogspot.com.tr/2015/01/turkce-ve-japoncann-aslnda-ayn-dil.html
http://erdeminblogu.blogspot.com.tr/2015/01/turkce-ve-japoncann-aslnda-ayn-dil_8.html
http://erdeminblogu.blogspot.com.tr/2015/01/turkce-ve-japoncann-aslnda-ayn-dil_9.html
Ulan var ya...

Aslında bu devirde Çince öğreneceksin (Ki ben Çinlilerden nefret ederim); zaten Avrupa markalarının bile ürünleri Çin'de üretiliyor. Çin'den kısa sürede ve çok daha ucuza malzeme alabilirsin.

Bu arada; Çince tek bir değil.

Çince, aslında bine yakın birbirine çok benzeyen dilin ortak adı. Türkçe'deki şivenin ultra master'ı gibi düşünün. Çince denince ilk akla gelen ise diğerlerinin arasından sıyrılıp Çin'in en büyük kısımlarında konuşulan Mandarin.

Şovumu ve saçmalamamı yaptığıma ve İngilizce'ye küfrettiğime göre, bu yazıyı da yayınlayabilirim.

14 Nisan 2015 Salı

İlk defa yayınlayacak yazı olmamasına seviniyorum. Burada sizin için kaç aydır kendimi heba ediyorum, bir ses verin yahu. Neyse... Site arşivi paylaşacağım; ama... Neyse, ne diyordum? Hah... E... Neyse, ne diyorum? Ulan, şuna döndüm:
Of, internet yok; telden bağlanıyorum... Of of.

Neyse...

Abayo! Sayanora! Ja ne!

Bu arada;

Watashi no burogu wa Torukogo desu. Ya da yok, siz yabancı değilsiniz;

Watashi no burogu wa Torukogo da!

13 Nisan 2015 Pazartesi

Hotarubi no Mori e Tanıtım

Hotarubi no Mori e

Kısa isim:
Diğer isim: Into the Forest of Fireflies
İsmin Türkçe'si: Hotarubi'nin Mori'sine (Hotarubi ne, mori ne; benim de hiç bir fikrim yok). İngilizce ismin çevirisi ise Translate'e göre Fireflies ormanında
Tür: Doğaüstü
Kısaca konu: Öcü ile kızın aşkı
Detaylı konu: Gin, ormanda lanetlenmiş ve öcü olarak ölümsüzlüğe atılmıştır. Eğer bir insan evladı ona dokunursa sonsuza dek yok olacaktır. Şimdi adını unuttuğum o küçük kız da dedesinin yanına gittiği köyde, ormanda öcülerin yaşadığını öğrenir (Benim "öcü" dediğim şey genelde "gulyabani" olarak çevriliyor ama öcü, o varlığa daha uygun bir isim. "Gulyabani" diye çevirebileceğimiz yegane kelimeler ise Kuushuu (Kûşû) ve Guuru (Gûr). Guuru zaten İngilizce Ghoul kelimesinden geliyor. "Öcü" dediğim kelime ise Youkai (Yôkay). Aslında bunu "orman iyesi" diye de çevirebiliriz, ya da direkt "iye" diye de çevirebiliriz. Ama yok, öcü daha iyi). Ve bunu kontrol etmek için ormana gider. Ve orada Gin ile tanışır. Zamanla bunu alışkanlık edinir ve Hotaru (kız) büyüdükçe yakınlıkları dostluktan, aşka dönüşmeye başlar (Gin ölümsüzlükle lanetlendiği için yaşlanmıyor)
Baş karakter: Hotaru, Gin
Diğer karakterler: Hotaru'nun annesi, Hotaru'nun dedesi, insan evladı (Sonunu izlediğinizde ne demek istediğimi anlayacaksınız), diğer öcüler
Benim yorumum: Sonu çok fena...

12 Nisan 2015 Pazar

Kocakarı ilacı vs. Sentetik ilaç

Doğa, ihtiyacımız olan her şeyi bize verir. Siz, bu sentetik ilaçların içeriğinin ne olduğunu sanıyorsunuz? Otlar, böcekler, koruyucular ve mikroplar. Sentetik ilaçlar bunlardan oluşur. Kocakarı ilacı tabir ettiğimiz şeyler ise ilaçlar, böcekler ve mikroplardan oluşur. Yani tek farkı içinde aslında son derece zararlı olan kimyasal koruyucuların olmamasıdır. Ha, bir de işlenmemiş olması ki; aslında bu işlem sonucunda içeriğin kimyasal yapısı değişir ve sizi iyileştirmesi gereken ilaç, mikropları güçlendirir. Ha; bir de bazı ilaçlarda zehirler vardır ki, özellikle yılan zehri kocakarı ilaçlarında sıkça kullanılan bir şeydir. Zehirli otları saymıyorum bile. Mesela diş macunları ve fırçaları; söğüt ağacının iç yüzeyi, misvak çalısının dış yüzeyi ve bal peteği; tarih boyunca diş bakımında kullanılmıştır. Özellikle bal başta olmak üzere böcek ürünleri, ilaçlarda sıkça kullanılan şeylerdir. Sentetik ilaçlar var olmadan önce, insanlar daha az hasta olurdu; hatta ilaçlar ortaya çıktıkça, hastalıklar arttı. Neden? Çünkü sentetik ilaçlar bir şeyi düzeltirken, başka bir şeyi bozar ve sonunda insan ilaç bağımlısı haline gelir. Oysa kocakarı ilaçları nettir; bir kısmı düzeltir, diğer kısımlara elleşmez. Mesela kirpi eti, tarihte egzama tedavisinde; kirpi tüyü ise psikolojik rahatsızlıklarda kullanılmıştır. Şimdi, gelelim aküpunktür dediğimiz şeye... Bunun nasıl bulunduğundan habersiz sosyeteler, arı sokmasından hoşlanmazlar. Ben size "aküpunktür"ün nasıl bulunduğunu anlatayım.

Koreli manyak bir doktor var, tabii o zaman Kore'de bir tane büyük hanedan var. Bu doktor da saray doktoru. Ayrıca hobi olarak arı besliyor -daha doğrusu arı ürünlerinin inanılmaz özelliklerini araştırıyor. O zamanlar tabii savaşlar, salgın hastalıklar... Bu doktor, kendisine gelen her hastayı arıların arasına atıp sokturtuyor. Baş komutan tarafından idamı isteniyor hatta. Sonra bakıyorlar ki, bu hastalar iyileşmeye başlıyor.

İşte dostlar, aküpunktür denilen şey; arı sokmasından başka bir şey değildir. Günümüzdeki gibi özel iğneler ne arasın; o özel iğneler üretilene kadar dikiş iğnesine arı zehri sürüp yapıyorlar.

Belki çoğunuz biliyordur, bal, karabiber ve limon karışımı çoğu kişide öksürüğü şıp diye keser. Ama bazılarında işe yaramaz, bu da bünyeyle ilgili.

Mesela; çikolata, tarih boyunca grip ilacı olarak kullanılmıştır. Hayır, sentetik çikolatalar değil; orijinal Aztek sıcak çikolatasını diyorum. Kakao, su ve baharatlardan oluşur; bir de bir miktar baldan. Günümüzün sentetik çikolataları bile, grip üzerinde çok da olmasa da etkilidir...

Doğada her şeyin tedavisi vardır. Daha önce de söyledim, doğanın dilini öğrenin! Doğa, insana istediğini verir; ama karşılık bekler. Bu karşılık ise sadece doğaya saygı duymaktan geçer. Ve insan doğanın dilini anladığında, onun gerçek halini fark eder. Hiç bir inancı olmayanlar, doğayı asla tam olarak anlayamazlar; çünkü doğa, yaşayan, düşünen bir yapıdır ve din sahibidir. Ancak ben size "doğaya tapın" demiyorum, hayır; bu, onu kızdırır, aksine. Sadece doğaya saygı duyun. Onun okulundan geçin. Yılan sokmasını geçirmenin çok kolay bir yolu vardır; hiç panzehire falan gerek yok. Yılanı aynı yerden bir daha sokturmak; ama aynı yılan olmalı (Aynı türde farklı bir yılan da işe yaramaz, farklı tür yılan zaten yaramaz) ve tam olarak aynı yerden sokturmalısınız; aksi halde iki kez zehirlenirsiniz. Ayrıca, doğayla anlaşırsanız ve onunla zıtlaşmaz, onu kontrol altına almak gibi salakça şeyler yapmaya kalkmazsanız; doğa ve onun canlıları da size bulaşmaz. Doğa, yememiz için yiyecek verir; ancak eğer zevk için avlanırsanız, kafanıza dalı yersiniz!

Doğanın dilini öğrenin. Doğanın öğretmenliğini kabul edin, ona teslim olun ve bunu gönülden isteyin. Kısa sürede doğanın dilini öğreneceksiniz, ancak kişiliğiniz ve benzeri şeylerle en çok işinize yarayacak şive ve lehçeleri öğreneceksiniz. Ben, unsur (4 element) ve bazı hayvan, azıcık da bitki şivesi biliyorum. Yaban yulafları ve çavdarlar kızarmaya başlamış, yaz zor geldi; ama çok pis gelecek. Oldukça sıcak olacağını tahmin ediyorum; ama o sıcaklar ta ne zaman gelir, bunu bilmiyorum. Meteoroloji'de %90 yanılma payı vardır, doğayla konuşmayı öğrenir ve bunlardan çıkarım üretirseniz; yanılma payınız %45'e düşer. O da yüksek bir oran elbette, ama bu benim yanılma payım. Eğer siz olayı ilerletir ve doğanın tüm lehçe ve şivelerini öğrenirseniz, tahmin ediyorum, bu yanılma payı %10'a kadar düşecektir. Peki, neden %0 değil? Üzgünüm ama yanılma payının %0'a düşmesi, imkansıza yakın bir ihtimal. Çünkü doğa, her ne kadar yardım sever olduğu kadar; şakacıdır da ve ters köşeye yatırmayı sever. Dolu, asla tahmin edilemez. Yağacağına dair hiç bir işaret yoktur -belki de vardır ama bu sırra vakıf değilimdir-; aniden yağar ve aniden sona erer. Hatta, aniden de erir; ortada yağdığına dair hiç bir işaret bırakmaz. Kırılmış dallar, ezilmiş hayvanlar ve korkmuş insanlar dışında. Her neyse, yine çenem düştü... Demem o ki dostlar, doğaya güvenin. O, güvenilirdir. Ve inanın; Hakk dine inanın. Tanrı'nın varlığına inanın; adına ister Allah deyin, ister Yahve, ister başka bir şey.

11 Nisan 2015 Cumartesi

Paludaryumun paludaryum günlüğü

Sanırım blogu okuyanlar arasında (sanki çok var da) adımın Erdem olduğunu bilmeyen kalmadığını varsayarak; ironi olsun diye nick'im olan Paludaryum'u kullandım.

17.01.2015: Karasal alanı oluşturacak straforların temin ve kesim işlemleri ile ön yüzlerine derz sürülmesi yapıldı. Lazım olan malzemeler listelendi.

18.01.2015: Bugün havanın güzel olmasını fırsat bilip Değirmenboğazı'na gittik. Önce bayağı bir yürüyüp yukarı, çıkılması zor, inilmesi imkansız olan bir yere, çıktık. Sonra geri indik. Bulduğum her deliğe çomak sokmama rağmen yılan ya da kertenkele bulamadım. Neyse... Ama; çok güzel malzemeler buldum. İki çeşit kara yosunu, tahta parçalar, likenler, çiçek şeklinde kopmuş kozalak... Ayrıca; uzun zamandır etrafta göremediğim ballıbabalarla da karşılaştım. Bir de, çok güzel bonsai olacak bir fidan kökledik. Gövdesi yeterli kalınlıktaydı.

03.03.2015: kapak hemen hemen halledildi

09.04.2015: Kapak, filtre, karasal alan halledildi. Su dinlenmeye bırakıldı, yarın da inşallah paludaryumumuzun ilk konuğu gelecek. Eğer Hobby Petshop'taki gıcığı alt edebilirsem ilk konuğumuz şirin bir tarantula olacak. Resimler daha sonra paylaşılacak.

10.04.2015: Paludaryumun ilk konukları Natsu ve Happy (Bkz. Otaku bir akvarist balıklarına ne isim koyar?). Natsu, otakuların anlayabildiği gibi semender; Happy de albino pençeli Afrika kurbağası. Semenderin yandaşı yani. İkinci bir semender (Adı Igneel ya da Wendy olacak. Neden Lucy değil diye sorarsanız da; Lucy dragon slayer değil.) ve Yabani form pençeli kurbağa var; ondan da alacağım. Ama o zaman beyazın adını "Charle" olarak değiştirip yabani forma "Happy" diyeceğim. Şimdilik yana yakıla un kurdu arıyorum.

Evet, devam edecek :)

Edit: Vazgeçtim, beyazın adını Happy bırakacağım. Yabani formdakinin adını da "Gray" koyacağım. Hep Fairy Tail'den gidiyoruz, hadi hayırlısı. Un kurdu ararken akvaryum.com'da başka bir akvarist otaku ile karşılaştım; tarantulasının adını Erza koymuş. Kırmızımsı kahverengi tüyleri var, neyse... Şimdilik tarantula koymayacağım ama bulabildiğim kadar acayip türde kertenkele, kurbağa, semenderler dolduracağım paludaryumu. Paludaryuma da isim koydum: Feyruteyru. Anlayan anladı :) Aslında feiruteiru... Neyse, yine çenem düştü; bay. (Resiemleri ekleyeceğim, şu an telefonun internetinden bağlanıyorum, Google'ı zar zor açıyor)

10 Nisan 2015 Cuma

Another Tanıtım

Another

Kısa isim:
Diğer isim:
İsmin Türkçe'si: Öteki
Tür: Gizem, korku, dram, okul
Kısaca konu: Lanetlenmiş sınıfta okuyan gençlerin dramı
Detaylı konu: Lanetlenmiş bir sınıf... Herkesin görmezden geldiği biri... Masum Sakakibara... Korku tünelini geçtiğimize göre, tanıtıma gelelim. Mei Misaki, arkadaşları tarafından çok sevilen, başarılı bir öğrencidir. Ancak bir gün talihsiz bir kaza sonucu ölür ancak arkadaşları, o ölmemiş gibi davranmaya devam eder. Ve mezuniyet fotosunda, o da çıkar... O olaydan sonra 3-3 sınıfı ölüme yakınlaşır ve her sene sınıfa bir ölü eklenir. Ve bu yüzden ölümler başlar. Ancak san no san (3-3), bundan kurtulmanın yolunu bulmuştur: Başka birini "olmayan" yapmak. Sakakibara Kouichi, annesinin kasabasına döner ve burada 3-3 sınıfına konulur. Ve burada herkesin çekindiği Misaki Mei ile tanışır. Daha sonra korku başlar...
Baş karakter: Sakakibara Kouichi ve Misaki Mei
Diğer karakterler: Önlem alma sorumlusu (Hiç sevmedim bunu), onun yanlısı (Bundan ekstra nefret ediyorum), Reiko (Sakakibara'nın teyzesi), devamlı "Rei-chan, dou shite" diyen bir papağan, öğretmenler, şemsiyeli kız (Bunun spo'sunu muhakkak yemişsinizdir)...
Benim yorumum: İnsanı öyle bir geriyor ki...Süper... Ve "ölü", sizi kesinlikle ters köşeye yatıracak. Bir tatil kısmı var filler babında ama onda bile ölüm var; manga değil de roman uyarlaması olduğundan istedikleri kadar sallayabiliyorlar; eğer bu bir anime değil de Hollywood filmi olsaydı "kesin kitabı daha güzeldir" derdim ama Japon yapımı, belli olmaz. İkinci sezon gelse keşke ya...

9 Nisan 2015 Perşembe

Bakuman Tanıtım

Bakuman


Kısa isim:
Diğer isim:
İsmin Türkçe'si: Pek bir anlamı yok, rastgele konmuş bir isim
Tür: Komedi, okul, dram, romantizm
Kısaca konu: Mangakalığın adımları
Detaylı konu: Mashiro, çizimde yetenekli ve amcası bir mangaka olan sıradan bir gençtir. Gelecek planları yetişkinlerin istediği bir okula gidip işe girmektir. Takagi ise derslerde başarılı, hikaye yazmayı seven ve mangaka olmak isteyen ancak çizimleri kötü bir gençtir. Takagi, bir gün okulda Mashiro'nun defterini bulur ve ona çizeri olmasını teklif eder. Ancak Mashiro, amcası nedeniyle bunu reddeder; bilmediği şey ise sevdiği kız Azuki'nin (Bu arada "tatlı fasulye" anlamına gelen ismi kabul etmeleri dolayısıyla tüm Japon halkını tebrik ediyorum) bir seiyuu yani seslendirme sanatçısı olmak istediğidir. Takagi, bunu Azuki'nin arkadaşı Kaya'dan öğrenir ve Mashiro'yu bu şekilde ikna eder. Daha sonra iki "kumarbaz"ın Jump'ta maceraları başlar.
Baş karakter: Mashiro gibi duruyor ama aslında Mashiro, Takagi ve Azuki. Hatta Kaya'yı da ekleyebiliriz.
Diğer karakterler: Editörler, adını unuttuğum amca, Niizuma Eiji (Bizimkilerin en büyük destekçisi ve rakibi), başka mangakalar, Azuki'nin annesi, Mashiro'nun ailesi, falan filan...
Benim yorumum: Manga çizme isteğiyle yanıp tutuşuyorsanız, kesinlikle bu seriyi izleyin. Bir yandan kuşak çatışmasına dokundururken, "manga"nın karanlık tarafını da gözler önüne seriyor; ayrıca gençler arasındaki etkileşimler ve ortaklığın zorluğunu da es geçmiyor. Mangasını yazıp çizenler de bunlar gibi ortak, Death Note'un man; hiç anime sevmeyenlerin bile bayıldığı bir seridir Death Note.

8 Nisan 2015 Çarşamba

Survival Camping: "Ben burada kalıcı olacağım arkadaş" dediğinizde yapmanız gerekenler

Evet, kampta bile işler yeterince zorken; orada yaşamaya karar verdiniz. -Bu, benim de aklımı epey meşgul ettiydi bir zamanlar-... Tüm sene avla, ot toplamakla geçmez... Ne yapmalısınız ve nasıl yapabilirsiniz?

1. Akvaryum yapın
"Orada bir de onla mı uğraşacağız?" ve "yok artık" tarzı serzenişleri duyduğuma ve bir kaç da küfür yediğime göre, hemen açıklıyorum: Akvaryumu zevk için değil, balık üretmek için yapacaksınız. Aslında tam olarak akvaryum da değil... Bir nehir ya da etrafta nehir yoksa gölün ince-uzun koluna (öyle bir kol da yoksa artık gölün kıyısına) bulacaksınız... (Amma düzensiz cümle oldu, hadi translate, bunu çevir bakalım!) Buranın bir ucundan bir ucuna, arası 2 m.yi geçecek iki set yapacaksınız. Ama bunu yaparken içerideki balıkları dışarı kaçırmamaya dikkat edin... Sonra içine dalıyor ve ne diğerlerine yem olacak, ne de yenebilecek balıkları (Tatlısularda renkli balıklarında çoğu yenilebilirdir! Denizdekinin aksine) dışarı atıyoruz. Ve o balıkları bir yıl (Eğer bu işi baharda yaptıysanız sonraki bahara kadar) boyunca rahat bırakıp eski metotlarla avlanmaya, toplamaya devam ediyoruz.

2. Bitki ve mantar yetiştirin
Bu maddeyi açıklama gereği duymuyorum, illa ki tohum nedir bitki nedir biliyorsunuzdur.

3. Hayvan ehlileştirin

Ehlileştirme işlemi pek kolay değildir: Binek hayvanlarının üstüne binersiniz, atar, kaçar, yine binersiniz vs. vs. Çok uzun süreç... Ama çitlerden geniş bir alan yapıp içine kaçamayacak (uçmayan, tırmanmayan) hayvanları koyun. Her gün elinizle yem su verin, bakımlarını yapın; zaten doğa yavrular ehli olacaktır. ("Ehli ne ola ki?" diyenlere: Evcil değil ama yabani de değil, çiftlikte bakılmaya uygun)

4. Tilki, kurt vs. edinin

Tilkiyi tavsiye ediyorum. Hem kurtlardan daha kolay evcilleşiyorlar, hem de daha iyi koku alıyorlar. Hatta kurtlar evcilleşmiyor, hep bir yabanilikleri kalıyor. Oysa tilkiyi yavruyken alıp beslediğinizde çok sadık bir dost edinmiş olursunuz. Ve eğer orada nesliniz olursa (Bir de o iş vardı de mi diyenleri duyuyorum, fısıldaşmayın kendi aranızda; komik bir şey varsa söyleyin de hep beraber gülelim) 8 nesil sonra tilkiler köpek oluyor, bilginize (Zaten köpek diye bir hayvan doğada yok; evcil kurt onların hepsi). Böyle köpek gibi üste çıkmalar, havlamalar, yalamalar, kuyruk sallamalar... Tabii gidip en hırçınınından nesil yaparsanız elde edeceğiniz pitbull, kangal vs. olur. Ama gidip yumuşaklardan yaparsanız golden retriever, fino filan elde edersiniz. Yani ne tür istiyorsanız -tabii bir de görünüş- o özelliklere sahip olanlardan nesil yapacaksınız. Aslında senede bir kere yavrulasa, 8 sene hayatta kalarak siz bile o köpekleri oluşturabilirsiniz. (Dikkat ederseniz "yaratmak" demedim; köpek zaten yapılabilen bir şey; yoğurt, peynir vs. gibi düşünün. Onları yaratmış mı oluyorsunuz? Ortada tilki, kurt, sırtlan vs. bir şey vardı; siz sadece buna bir şeyler katıp özünü değiştirerek köpek yaptınız)

7 Nisan 2015 Salı

Seitokai Yakuindomo Tanıtım

Evet, yine tanıtım... Önce şablonu hatırlayalım...

Anime adı
Resim
Kısa isim
Diğer isim
İsmin Türkçe'si
Tür
Kısaca konu
Detaylı konu
Baş karakter
Diğer karakterler
Benim yorumum

Evet...

Seitokai Yakuindomo

Kısa isim:
Diğer isim:
İsmin Türkçe'si: Belli bir anlamı yok; öğrenci konseyi filan bir kaç kelimenin ilk kanjilerini birleştirmişler
Tür: Komedi, okul, shounen
Kısaca konu: Üç sapık ve bir kompleksli kızın ortasına düşen masum oğlanın dramı
Detaylı konu: Tsuda Takatoshi, evine yakın bir liseye yazılmıştır; ancak bu lise geçen seneye kadar kız lisesi olduğunu bilmiyordur. İlk gün, öğrenci konseyinden üç kızla karşılaşır ve başkan onu erkek öğrencileri temsil etmesi için zorla öğrenci konseyine üye yapar... Ve Tsuda, başkanın bel altı şakalarıyla mücadele etmeye çalışır; bir yandan da başkan kadar sapık bir kız kardeş ile mücadele etmeye çalışır...
Baş karakter: Başta Tsuda gibi görünüyor ama belli bir baş karakter yok... Hani bazı animelerde iki ana karakter olur ya; bu öyle değil, dört mü beş mi... Hatta tüm karakterler baş karakter...
Diğer karakterler: Tsuda Takatoshi, Amakusa Shino (Başkan, her şeyde başarılı, ultra fesat), Shichijou Aria (Konsey sekreteri, manken vücut, iyi aile eğitimi; başkan kadar olmasa da fesat), Hagimura Suzu (Loli, boy kompleksli, 180 IQ, konsey muhasebecisi), Naruko sensei (Konsey baş danışmanı... Başkandan bile daha fesat, hatta öğrencileri hafta sonları uyuduğunu öğrenince "kiminle?" diye soruyor; fesatlıkla kalmıyor, direkt sapıklığa dökmüş işi...), Hata Ranko (Fotoğraf kulübü başkanı, erotik pozlar çekmeyi seviyor ve bunları satıyor, dedikoducu ve kısmen fesat; hafiften de bir lezbiyen havası var), Mitsuba Mitsubi (Dövüş sporlarına bayılıyor, biraz safça hatta bayağı saf; saf hem temiz, hem de alık anlamında), Igarashi Kaede (Ahlak komitesi başkanı, erkeklerden korkuyor), Uomi (Kardeş okulun konsey başkanı), Tsuda Kotomi (Tsuda'nın Naruko sensei kadar fesat kız kardeşi; onun cinsel yaşamı için endişeleniyor ve Naruko onu varisi olabilecek seviyede -sapıklık konusunda- görüyor)
Benim yorumum: Acayip bir komedi... Ama tüm komiklikler bel-altı yanlış anlamalardan çıkıyor.

6 Nisan 2015 Pazartesi

Neden?

Neden bu soktuğumun hayatını istediğimiz gibi yaşayıp istediğimiz zaman ölemiyoruz? Neden bu hayatı yaşamak zorundayız?

Bir anime tanıtımı daha

Ulan şunu gördükçe gülesim geliyor ya:

Hepsi de doğru... Hayır, Boku no Pico tanıtımı yapmayacağım.
Sword Art Online

Kısa isim: SAO
Diğer isim:
İsmin Türkçesi: Kılıç Sanatı Çevrim içi
Tür: Aksiyon, macera, fantazi, oyun, romantizm, shounen
Kısaca konu: Bir MMORPG oyununun içine hapsolan gençlerin dramı...
Detaylı konu: Kirigaya Kazuto, 2022 yılında Sword Art Online adlı oyunun beta sürümü için seçilmiş gençlerden biridir. Ancak asıl oyuna girdiklerinde, çıkış tuşunun olmadığını fark ederler. Sonra admin ortaya çıkar ve "benim puştluğum... Burada ölürseniz, gerçekte de ölürsünüz" açıklamasını yapar. Böylece bir ölüm oyunu başlar...
Baş karakter: Kirito
Diğer karakterler: Yuuki Asuna (Kirito'nun yavuklusu), Lizbeth (Demirci), Silica (Ejderha terbiyecisi), Suguha (Kirito'nun kız kardeşi; daha doğrusu kuzeni), Yui (Bunun kim olduğunu söylesem bile izlemeden anlamayacaksınız zaten), bir kaç kişi daha (Adlarını unuttu)
Benim yorumum: Kesinlikle izlenmeli, insanı çok pis gaza getiriyor. Sırf bu anime yüzünden RPG yükledim. Ama bu tür oyunlar hakkında pek bir fikriniz yoksa çok anlamayabilirsiniz.

5 Nisan 2015 Pazar

Ulan madem yazacak konu bulamıyorum, ben de anime tanıtımı yaparım

Evet ezikler :) Thug life... Öyle çok bilinen animelerin tanıtımını yapmayacağım Naruto, Bleach, OP gibi :) Belki ileride, belki ona özel blog olunca... (Bu blogu deneme tahtası gibi kullandığımı fark etmişsinizdir :)

Evet... Turkanime'deki sırayla gideceğim ama önce Tomoko-chan'ımın animesi ile başlayalım...

Şablon bu olacak:

Anime ismi
Resim
Kısa isim: W
Diğer isim:
İsmin Türkçesi:
Kısaca konu:
Detaylı konu:
Baş karakter:

watashi ga motenai no wa dou kangaetemo omaera ga warui

Kısa isim: WataMote
Diğer isim: it's not my fault that i'm not popular
İsmin Türkçesi: Popüler olamamamın tek sebebi sizsiniz!
Tür: Komedi, okul, shounen
Kısaca konu: Utangaç ve içine kapanık bir otakunun lise ile imtihanı
Detaylı konu: Kuroki Tomoko, otome oyunlarında çok hayat tecrübesi kazanmış ama bunları gerçek hayata yansıtamamıştır. Liseye geçince çok popüler olacağını düşünen Tomoko, ilk dönem boyunca anime izlemeye, en arka cam kenarında oturmaya -anime karakterlerinin hep oturduğu yer- ve yalnız kalmaya devam eder. Acaba bu popülerlik çabasında kendini gösterebilecek mi?
Baş karakter: Kuroki Tomoko
Diğer karakterler: Kuroki Tomoki (Tomoko'nun erkek kardeşi, kendisi de konsol oyunlarına hasta), Kii-chan (Tomoko'nun kuzeni), Yuruse Yuu (Tomoko'nun tek arkadaşı; ayrıca kendisi de anime izliyor ama otaku değil... Daha doğrusu çıkmış), Tomoko'nun annesi ve adını bilmediğimiz bir çocuk
Benim yorumum: Her ne kadar "komedi" olarak geçse de trajedi bence... Kesinlikle izlenmeli; Shounen sınıflamasından ziyade aslında "ecchi" diyebilirlerdi. Tomoko çok fesat :(

4 Nisan 2015 Cumartesi

Öff

Ulan yazacak konu kalmadı; Kaan sen yaz azıcık... Reklam yaptın gittin, reklam gelir de getirmedi... Ha; inşallah kitabım çıkacak. Başvurumu yaptım, bekliyorum. Burada tanıtımını yaparım kitabın hatta küçük bir kesit bile paylaşırım belki (Ama önemsiz bir kesit) Neyse... Ulan ne yazsam ne yazsam? Of of...

3 Nisan 2015 Cuma

Ördekle Kaz Arasındaki Farklar

Facebook'ta "Dünyanın en zararsız hayvanı ördektir" paylaşımının altında "Beni kovaladı" yorumlar görünce; bu yazıyı yazmadan edemedim.

1. Şive

Daha önce doğanın dili ve hayvan şivelerinden bahsetmiştim, değil mi? Ördek ve kaz şiveleri tamamen farklıdır. Ördekler sadece vaklar ama kazlar tıslar, havlar, her türlü acayip, ürkütücü sesi çıkartır. Elbette kazlar da vaklar ama ördek vaklamasına hiç benzemez.
2. Görünüş
Bunu görsellerle açıklayacağım.
Kaz:

Pekin ördeği (Pekin ördeği kazla ördek arasıdır):

Ördek:

3. Ördekler tamamen zararsızdır

Ama kazlar her türlü pisliği yapar. Kovalar, ısırır... Hiç bir şey yapamıyorsa ölü taklidi yapar. Ama ördek saftır, temizdir. Pekin ördeklerinde de bu ölü taklidi olayı var.
4. Kazlar yüzebilecek olmasına rağmen kuru alanları tercih ederler

Ördekler ise susuz, çamursuz yapamaz.
5. Kazların boynu uzun incedir, ördeklerin ise kısa ve kalın.

Bir kazla ve bir de ördekle karşılaşırsanız, artık kesinlikle ayırt edebilirsiniz. Şu an elimde canlı modeller olmadığı için atladığım ayrıntılar olabilir.

2 Nisan 2015 Perşembe

Etkinlik

Hadi ulan etkinlik yapıyorum. Etkinliğimiz üç farklı kategoride olacak;

SC
A
UM

Evet... Aslında, SC kategorisi de Y ve LH olarak ayrılacak.

SC-Y

Evet, tamamen doğadan elde edilen malzemelerle yaptığınız doğaçlama yemekleri gönderin... Ben de paylaşayım. Hem okuyan var mı yok mu çıkar ortaya. Süre sınırsız; ama tarifler bu blogda değil, Doğadan Yemekler'de paylaşılacak.

SC-LH

Survival Camping'de işe yarayacak fikirler, eşyalar vs. için yarışma. Bu yarışmayı Artun değerlendirse daha iyi aslında.

A

Bir akvaryum/paludaryum/teraryum/aquaterrarium vs. tasarımı gönderin; tercihen de yapın.

UM

Buna karar veremedim... Tamam... Hm... Neyse, siz fikrinizi belirtin.

NASIL ULAŞIRIM?

semender101@gmail.com

Buraya göndereceksiniz.
Ödül mödül yok; blogda paylaşılacak.
Neyse...
Hadi bay... (Ve evet, hala o RPG'nin açılmasını bekliyorum)

1 Nisan 2015 Çarşamba

Biraz daha saçmalamayla idare edin

Yaklaşık bir hafta daha; sonra bomba yazılarla karşınızdayım. Ördek ve kazlar hakkında bir yazı yazacağım; aslında öteki blogda da (Doğadan Tarifler) süper yazılar var ama; tarifler artık o blogda, biliyorsunuz. İnşallah Kaan da yakın zamanda şiirdir, hikayedir, bir şeydir paylaşacak. Bakın, yazarlar; maksat blog güncel kalsın, ne paylaştığınız önemli değil. Bakın bana, yazacak konu bulamamamı bile yazıp yazı olarak yayınlıyorum. Buna "Saçmalama Turanı" adını verdim. ("Turan" kısmı SAO II 2. bölüm de çevirmenin Sinon'un dediğini "ayrılıp turan taktiği uygulayacağız" diye çevirmesinden geliyor. Eşek yüküyle çevirmen var gerçi, benim izlediğimde demiyordu ama dediğinin screenshot'ları var.)

Bakın, bundan bile yazı elde ettim. Sizde bu taktiği uygulayın; ayrıca yeni blogger'lara da tavsiyemdir bu :) Benim temam da ilerleyen bir çok yazar zaten öyle yapıyor. Sırf anime tanıtımı olan bir blog yazsam mı? Gerçi yazılar çok kısa, tweet tadında olur. (Tweet'in "Cik" (Kuş sesi) demek olduğunu biliyor muydunuz?)

Bakın, siz takip etmiyorsunuz diye önceden saçmalama yazmaya başladım.