Öne Çıkan Yayın

Beni Her Yerde Bulun (BU YAZI BAŞA İLİŞTİRİLMİŞTİR)

İletişim için: semender101@gmail.com Şahsi blog: E, burası zaten. ~Gerektikçe güncellenecektir.~

4 Eylül 2020 Cuma

Ejderha ve Mühür ~ 8,1. Bölüm: Sevgili

Diğer Bölümler İçin

Araştırma yapmaya karar verdiğim için kullanmadığım izin günlerimi de kullanma talebinde bulundum, aslında zaten kullanmam için verildiğinden izin verdiler. Teknik olarak haftada dört izin günüm var: Çarşamba, cuma, cumartesi ve pazar. Son üç gün İnanç Bürosu'nun düzenlemelerinden, çarşamba da gücüm o gün kontrolden çıktığından dolayı. Dolayısıyla çarşamba günümü araştırma yaparak geçiriyorum, büyük caddelerden birinden ara bir sokağa dönüyordum ki tanıdık bir sima gördüm, derhal köşeye sotelendim. Ne yapıyor ki burada? Bula bula burayı mı bulmuş gezecek? Ben düşüncelerle boğuşurken iki tanıdık yüz daha çıkageldi. Ayçiçek bir sokağa baktı, bir bana baktı ve...

Ayçiçek: "Neden ablandan saklanıyorsun ki?"

Gereksiz sorular sorma lütfen. Ne olduğunu fark edemeden kendimi Ayçiçek ve Kyouka ile ablamın önünde buldum. Ah, tanıdık dalgacı gülümseme, gelecek soruyu biliyorum.

Yaprak: "Adın ne?"

Beklendik bir soru, ses tonu buz gibi ve muhatabı tabii ki Kyouka. Beni ve Ayçiçek'i zaten tanıyor.

Kyouka: "Mizuno Kyouka. Mizuno soyadım. Puklinya Yamagami Tapınağı'nın İnanç Bürosu'na bağlı tapınak hizmetçisiyim."

Buyurun cenaze namazına, kendini yaktın. Artık benim yapabileceğim bir şey yok. Yeri gelmişken söyleyeyim, gerçek güçleri olan "miko"lar da şamandır ve Kyouka, gerçek güçlere sahip olmasaydı zaten Puklinya'ya alınmazdı. Ve o Jinsan cidden dağın ruhuymuş. Ablam haince sırıtıyor; Kyouka, kaç kurtar kendini.

Yaprak: "Sevgilin mi?"

Bana yönelik bir soru ve kastettiğinin Ayçiçek olmadığı aşikar. Yeniden buz gibi bir soru ama Kanın Dürüstlüğü'nü kullandığım andan itibaren biliyorum: Şu anda içinde kutlama yapıyor olmalı, belki biraz da kardeşinin elinden alındığını düşünüyordur. Cevap vermeye hazırlanıyordum ki...

Kyouka: "Evet, öyleyim."

Kyouka, ne yapıyorsun? Bundan öyle kolayca paçayı sıyıramazsın. Hayatını karartacaksın.

Yaprak: "Hmm..."

"Hayır" cevabı almayı bekliyordun ama ben de senin kadar şaşırdım, abla. Ayrıca bu sefer tonu soğuk değildi, "dere" moduna mı geçti ki?

Yaprak: "Peki o zaman, düğün ne zaman?"

İşte başlıyoruz, Kyouka bana bakıyor. Ablam ise... Soruyu soran kendisi olmasına rağmen hiç umurunda değilmiş gibi davranıyor. Eminim ki umurunda! Artık bir şey yapamam, neden sevgili olduğumuzu söyledin ki?

Kyouka: "Daha yeni çıkmaya başladık."

Evet, az önce! Tek taraflı olarak sen başlattın! Sorsan kabul ederdim gerçi. Cesur bir cevap olmasına rağmen ablam tatmin olmuş gibi görünmüyor ama yine de çok kurcalamadan yoluna gitti, "Yengemle bu kadar erken tanışmayı beklemiyordum." Demeyi ihmal etmedi tabii. Birkaç gün burada kalacaksa beni özel olarak darlayacaktır, tsun kısmından taviz verecek mi vermeyecek mi belli değil elbet. Ablam gittikten sonra Kyouka bana döndü.

Kyouka: "Özür dilerim."

"Yok, sorun değil."

Kyouka: "Sadece soruyorum ama... Bunun gerçek olmasını ister miydin?"

Beni bu kadar zor durumda bırakma. Buna "hayır" dememin bir yolu yok ama "Evet" dersem beni adını bilmediğim beyaz püsküllü arındırma sopasıyla kovalama ihtimalin var.

"Gerçekten sorsan kabul ederdim."

Kesin yargı belirtmeden insanlar arasında bunca yıl yaşadım, kesin yargı belirtmiş olsam şimdiye kafayı kırmıştım. Kyouka gülümsüyor, bekle, gerçekten mutlu musun? Ah, böyle bir şeye hiç ihtimal vermemiştim... Açık söylüyorum: Kız olsam kendimi görünce yolumu değiştirirdim. Görünüşümün berbat olması bir yana kişiliğim de hiç hoş değil. Peki, bu gerçekten sevgili bulmak için son şansım; aynı zamanda ilki olması bir şeyi değiştirmiyor. Hissettiğim şeye aşk diyecek kadar ileri gidemem, hatta hoşlantı bile olamayacak kadar hafif ama eğer Puklinya'da tanıdığım kızlar arasından seçim yapmak gibi bir duruma girseydim Kyouka'yı seçerdim. O yüzden soracağım.

"Peki o zaman, Kyouka... Benimle çıkar mısın?"

Cidden şu flört olayını beceremiyorum, bunun gibi tek bir soru için bile cesaretimi toplamam zor. Şimdi... Muhtemelen reddedileceğim ama...

Kyouka: "Evet."

Utangaç ve neredeyse duyulamayacak bir cevap ama onaylandım mı az önce? Nasıl oldu ki o? Hayır, hayır, böyle bir şey mümkün değil; rüya görüyor olmalıyım. Evet, evet, kesin rüya görüyorum. Öyleyse bu işin sonu pek hoş yerlere varmayacak sanırım. Lan şerefsiz succubuslar, baştan söylüyorum: Kyouka'yı öyle rüyalara alet etmeyin. Her neyse, uyanınca her şeyin kaybolacak olması çok kötü ya... Yok, hayır, rüya falan değil. Öyle olsa bilirdim, şaman kanının getirileri. Her rüya benim için lüsid rüyaya dönüyor, gerçi rüyalarımı hiçbir zaman kontrol edemedim ama rüya gördüğümde bunun farkında oluyorum. Bu gerçek ama mümkün değil. Gerçekten, bu nedir? İddia falan mı kaybetti bu kız? Elimi tuttu. Peki, cidden... Bu nasıl oldu ki? Kimse kendi iradesiyle benimle sevgili olmayı kabul etmez. Bir çeşit kötücül kopya falan mısın sen? Kyouka kulağıma kadar eğildi.

Kyouka: "Emrivaki için üzgünüm."

Emrivaki mi? Hayır, şaşkınım sadece. Böyle emrivakiye can kurban. Gerçekten benden hoşlanan biri var olabiliyor muymuş dünya üzerinde? Tamam, benden günah gitti o zaman. Dönüp sarıldım. Aslında öpmeyi düşünüyordum ama hem fazla hızlı olacağına karar verdim hem de Ayçiçek ablamı hatırlatır bir şekilde sırıtıyor, o yüzden sarılmakla yetindim.

Kyouka: "Ablanın dediği şeyle ilgili... Benim için hemen evlenmek bir sorun değil."

Çok hızlı gitmiyor musun? Benim için sorun değil, seni yeterince tanıyorum ama bence benimle uğraşıp uğraşamayacağını ölçüp tartman gerek, aile kavramı içinde çok talepkarımdır. Kimse beni yeterince iyi tanıyamaz ve ailem dışındakilerden hiç kimse ne kadar katlanılmaz biri olduğumdan haberdar değil. Of ya, mutlu olmam gerekiyor ama düşünmekten kafayı yiyeceğim. Yine de... Lütfen, sahte bir şey üzerine kuruluysa bile birazcık mutlu olmama izin ver, olur mu? Daha sonra günahkârlığım için beni cezalandırmaya ve komedi malzemesi gibi kullanmaya devam edebilirsin. Sıkıntıyla göğe baktım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder