Dün biraz kötüydüm; şimdi daha iyiyim.
"Yaşamak için öldür" ya da daha keskin, net ve acımasız tabirle "öl ya da öldür", doğanın en temel kurallarından biridir. Et yemek için hayvanları öldürüyoruz, doğru. Ama bu kadar basit değil. Örneğin, domates düşünün. Bir domateste yüzlerce çekirdek var. Bir domatesi yediğimizde, yüzlerce domatese kürtaj uygulamış oluruz. Mantarlar... Mantarlar, topraktan çıkarıldıklarında; tam anlamıyla ölmezler. Ve çürürken bile hala canlıdırlar. Yani mantarları, canlı canlı pişiririz. Sonuç olarak; yaşamak için öldürmek, doğanın en temel kurallarından biridir ve her canlıda bunu sağlayan içgüdüler vardır. Bitkilerde bile... Bu içgüdü; yine tüm canlılarda olan diğer içgüdüler ve duygularla çarpışır ve ortaya iyilik ve kötülük çıkar. Kimi canlılar; doğrudan öldürmek yerine, önceden ölmüş ya da başkalarınca öldürülmüş olanları yemeği tercih eder. Bunu yapan pek fazla canlı yoktur... Tilkiler, bitkiler, bir de köpekler. O kadar... İnsanlar, doğadan uzaklaştıkça; bu içgüdü evrilip vejetaryenlik, kendi beslediğin hayvanı yeme ya da başkasının öldürdüğünü yeme gibi şeyler ortaya çıkmıştır. Ancak; bu içgüdü, insan bunlara ulaştıktan sonra bile var olmaya devam etmiştir. Bu, etkisini; savaşlarda göstermiştir. Günümüzde, insanların bir kısmında bu içgüdü sineye çekilmişken; kimisinde hala vardır. Sineye çekilmişten kastım; uykudadır. Zamanının gelmesini ve uyanmayı bekler. Kimi insan, asla onu uyandıracak koşulda bulunmaz. Kimisi ise devamlı o koşulda yaşar, hatta kendini bilerek o koşulun içine atar. (bkz. Alexander Supertramp)(bkz. ben)
"Yaşamak için öldür" ya da daha keskin, net ve acımasız tabirle "öl ya da öldür", doğanın en temel kurallarından biridir. Et yemek için hayvanları öldürüyoruz, doğru. Ama bu kadar basit değil. Örneğin, domates düşünün. Bir domateste yüzlerce çekirdek var. Bir domatesi yediğimizde, yüzlerce domatese kürtaj uygulamış oluruz. Mantarlar... Mantarlar, topraktan çıkarıldıklarında; tam anlamıyla ölmezler. Ve çürürken bile hala canlıdırlar. Yani mantarları, canlı canlı pişiririz. Sonuç olarak; yaşamak için öldürmek, doğanın en temel kurallarından biridir ve her canlıda bunu sağlayan içgüdüler vardır. Bitkilerde bile... Bu içgüdü; yine tüm canlılarda olan diğer içgüdüler ve duygularla çarpışır ve ortaya iyilik ve kötülük çıkar. Kimi canlılar; doğrudan öldürmek yerine, önceden ölmüş ya da başkalarınca öldürülmüş olanları yemeği tercih eder. Bunu yapan pek fazla canlı yoktur... Tilkiler, bitkiler, bir de köpekler. O kadar... İnsanlar, doğadan uzaklaştıkça; bu içgüdü evrilip vejetaryenlik, kendi beslediğin hayvanı yeme ya da başkasının öldürdüğünü yeme gibi şeyler ortaya çıkmıştır. Ancak; bu içgüdü, insan bunlara ulaştıktan sonra bile var olmaya devam etmiştir. Bu, etkisini; savaşlarda göstermiştir. Günümüzde, insanların bir kısmında bu içgüdü sineye çekilmişken; kimisinde hala vardır. Sineye çekilmişten kastım; uykudadır. Zamanının gelmesini ve uyanmayı bekler. Kimi insan, asla onu uyandıracak koşulda bulunmaz. Kimisi ise devamlı o koşulda yaşar, hatta kendini bilerek o koşulun içine atar. (bkz. Alexander Supertramp)(bkz. ben)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder