Neden yaşadığımı düşündüm bugün. Benim gibi topluma uymayan, devamlı ağlayan. sinir krizlerine giren, en ağır eziyetlere katlanan, intihar etmeyi bile beceremeyen benim gibi birinin neden ölmediğini. Hayat! Bana acı çektirmekten zevk mi alıyorsun? Biraz gülmüş! Neye güleyim lan!? Gülünecek bir şey olsa zaten gülerim. A. koduğum hayatımda iyi olan çok az şey var. Bugüne kadar intihar etmemiş olmamın nedeni; başta ailem ve arkadaşlarım (gerçi yakın zamana kadar hiç arkadaşım yoktu), sonra da beceremememdi. Şu anda da ağlıyorum. Neyle ilgili, bilmiyorum. Garip... Aslında; bugün Survival denemeleri serisine yeni bir yazı yazacaktım: Yaşamak için öldür.
Yağmurla mı ilgili? Belki de kimsenin sevgisini tam anlamıyla göstermemesindendir. Belki de hiçbir isteğimin gerçekleşmemesindendir.
Ben karamsar mıyım? Asla... Sadece hayatımdaki lanet olası bardağın dolu bir tarafı yok. İçinde bir yudum ya vardır ya yoktur...
Neden... Bu kadar çabalamak lazım?
Neden...
Neden kötü insanlar istediğini yapabiliyorken, iyiler kaybediyor? Masallar, gerçek olamayacak kadar güzel sonlarla biter. Ama bu bir hikaye... Kötü ya da iyi, sonu gerçekçi olmalı. Peki, benim çektiğim gerçeküstü acılar da neyin nesi? Tüm evren... Her şey ve herkes... Benden bu kadar mı nefret ediyor? Bu dünyaya gelmeyi ben seçmedim, belki de seçtim; hatırlamıyorum. Ama eğer bu konuda bilgilendirilseydim, bir yolunu bulur doğmadan önce kaçardım. Mutsuzluğu ben seçmedim... Aksine, hep sevdiğim, beni mutlu eden şeyleri kendime yakın tutup; onları getirecek şeyler denedim. Sonuç ortada...
Bu noktaya beni ne getirdi? Seçimlerim? Bu kadar zorluğu ve üzüntüyü seçmedim ben! Ve hak da etmedim. Kafasına esen, her günahı işleyenler özgür ve mutluyken; en ufak fenalıkta kalbi sıkışan ben... Neden bunu çekiyorum?
Kader? Belki... Ama bu kadar mutsuz olmayı hak edecek ne yapmış olabilirim ki?
Asla kötü biri olmaya çalışmadım, asla inancımı kaybetmedim. Ama... Daha fazla dayanabilir miyim? Bilmiyorum...
Daha söylenecek çok şey var; ama ne ellerimin yazmaya, ne gözlerimin ağlamaya, ne de beynimin düşünmeye mecali var...
Çok şey mi istiyorum? Mutlu olmayı hak etmiyor muyum?
Yağmurla mı ilgili? Belki de kimsenin sevgisini tam anlamıyla göstermemesindendir. Belki de hiçbir isteğimin gerçekleşmemesindendir.
Ben karamsar mıyım? Asla... Sadece hayatımdaki lanet olası bardağın dolu bir tarafı yok. İçinde bir yudum ya vardır ya yoktur...
Neden... Bu kadar çabalamak lazım?
Neden...
Neden kötü insanlar istediğini yapabiliyorken, iyiler kaybediyor? Masallar, gerçek olamayacak kadar güzel sonlarla biter. Ama bu bir hikaye... Kötü ya da iyi, sonu gerçekçi olmalı. Peki, benim çektiğim gerçeküstü acılar da neyin nesi? Tüm evren... Her şey ve herkes... Benden bu kadar mı nefret ediyor? Bu dünyaya gelmeyi ben seçmedim, belki de seçtim; hatırlamıyorum. Ama eğer bu konuda bilgilendirilseydim, bir yolunu bulur doğmadan önce kaçardım. Mutsuzluğu ben seçmedim... Aksine, hep sevdiğim, beni mutlu eden şeyleri kendime yakın tutup; onları getirecek şeyler denedim. Sonuç ortada...
Bu noktaya beni ne getirdi? Seçimlerim? Bu kadar zorluğu ve üzüntüyü seçmedim ben! Ve hak da etmedim. Kafasına esen, her günahı işleyenler özgür ve mutluyken; en ufak fenalıkta kalbi sıkışan ben... Neden bunu çekiyorum?
Kader? Belki... Ama bu kadar mutsuz olmayı hak edecek ne yapmış olabilirim ki?
Asla kötü biri olmaya çalışmadım, asla inancımı kaybetmedim. Ama... Daha fazla dayanabilir miyim? Bilmiyorum...
Daha söylenecek çok şey var; ama ne ellerimin yazmaya, ne gözlerimin ağlamaya, ne de beynimin düşünmeye mecali var...
Çok şey mi istiyorum? Mutlu olmayı hak etmiyor muyum?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder