Öne Çıkan Yayın

Beni Her Yerde Bulun (BU YAZI BAŞA İLİŞTİRİLMİŞTİR)

İletişim için: semender101@gmail.com Şahsi blog: E, burası zaten. ~Gerektikçe güncellenecektir.~

29 Eylül 2015 Salı

Survival Denemeleri Serisi: Yaşamak için öldür

Dün biraz kötüydüm; şimdi daha iyiyim.

"Yaşamak için öldür" ya da daha keskin, net ve acımasız tabirle "öl ya da öldür", doğanın en temel kurallarından biridir. Et yemek için hayvanları öldürüyoruz, doğru. Ama bu kadar basit değil. Örneğin, domates düşünün. Bir domateste yüzlerce çekirdek var. Bir domatesi yediğimizde, yüzlerce domatese kürtaj uygulamış oluruz. Mantarlar... Mantarlar, topraktan çıkarıldıklarında; tam anlamıyla ölmezler. Ve çürürken bile hala canlıdırlar. Yani mantarları, canlı canlı pişiririz. Sonuç olarak; yaşamak için öldürmek, doğanın en temel kurallarından biridir ve her canlıda bunu sağlayan içgüdüler vardır. Bitkilerde bile... Bu içgüdü; yine tüm canlılarda olan diğer içgüdüler ve duygularla çarpışır ve ortaya iyilik ve kötülük çıkar. Kimi canlılar; doğrudan öldürmek yerine, önceden ölmüş ya da başkalarınca öldürülmüş olanları yemeği tercih eder. Bunu yapan pek fazla canlı yoktur... Tilkiler, bitkiler, bir de köpekler. O kadar... İnsanlar, doğadan uzaklaştıkça; bu içgüdü evrilip vejetaryenlik, kendi beslediğin hayvanı yeme ya da başkasının öldürdüğünü yeme gibi şeyler ortaya çıkmıştır. Ancak; bu içgüdü, insan bunlara ulaştıktan sonra bile var olmaya devam etmiştir. Bu, etkisini; savaşlarda göstermiştir. Günümüzde, insanların bir kısmında bu içgüdü sineye çekilmişken; kimisinde hala vardır. Sineye çekilmişten kastım; uykudadır. Zamanının gelmesini ve uyanmayı bekler. Kimi insan, asla onu uyandıracak koşulda bulunmaz. Kimisi ise devamlı o koşulda yaşar, hatta kendini bilerek o koşulun içine atar. (bkz. Alexander Supertramp)(bkz. ben)

28 Eylül 2015 Pazartesi

Böyle hayatın ta...

Neden yaşadığımı düşündüm bugün. Benim gibi topluma uymayan, devamlı ağlayan. sinir krizlerine giren, en ağır eziyetlere katlanan, intihar etmeyi bile beceremeyen benim gibi birinin neden ölmediğini. Hayat! Bana acı çektirmekten zevk mi alıyorsun? Biraz gülmüş! Neye güleyim lan!? Gülünecek bir şey olsa zaten gülerim. A. koduğum hayatımda iyi olan çok az şey var. Bugüne kadar intihar etmemiş olmamın nedeni; başta ailem ve arkadaşlarım (gerçi yakın zamana kadar hiç arkadaşım yoktu), sonra da beceremememdi. Şu anda da ağlıyorum. Neyle ilgili, bilmiyorum. Garip... Aslında; bugün Survival denemeleri serisine yeni bir yazı yazacaktım: Yaşamak için öldür.

Yağmurla mı ilgili? Belki de kimsenin sevgisini tam anlamıyla göstermemesindendir. Belki de hiçbir isteğimin gerçekleşmemesindendir.

Ben karamsar mıyım? Asla... Sadece hayatımdaki lanet olası bardağın dolu bir tarafı yok. İçinde bir yudum ya vardır ya yoktur...

Neden... Bu kadar çabalamak lazım?

Neden...

Neden kötü insanlar istediğini yapabiliyorken, iyiler kaybediyor? Masallar, gerçek olamayacak kadar güzel sonlarla biter. Ama bu bir hikaye... Kötü ya da iyi, sonu gerçekçi olmalı. Peki, benim çektiğim gerçeküstü acılar da neyin nesi? Tüm evren... Her şey ve herkes... Benden bu kadar mı nefret ediyor? Bu dünyaya gelmeyi ben seçmedim, belki de seçtim; hatırlamıyorum. Ama eğer bu konuda bilgilendirilseydim, bir yolunu bulur doğmadan önce kaçardım. Mutsuzluğu ben seçmedim... Aksine, hep sevdiğim, beni mutlu eden şeyleri kendime yakın tutup; onları getirecek şeyler denedim. Sonuç ortada...

Bu noktaya beni ne getirdi? Seçimlerim? Bu kadar zorluğu ve üzüntüyü seçmedim ben! Ve hak da etmedim. Kafasına esen, her günahı işleyenler özgür ve mutluyken; en ufak fenalıkta kalbi sıkışan ben... Neden bunu çekiyorum?

Kader? Belki... Ama bu kadar mutsuz olmayı hak edecek ne yapmış olabilirim ki?

Asla kötü biri olmaya çalışmadım, asla inancımı kaybetmedim. Ama... Daha fazla dayanabilir miyim? Bilmiyorum...

Daha söylenecek çok şey var; ama ne ellerimin yazmaya, ne gözlerimin ağlamaya, ne de beynimin düşünmeye mecali var...

Çok şey mi istiyorum? Mutlu olmayı hak etmiyor muyum?

26 Eylül 2015 Cumartesi

Liseye Yeni Başlayanlar İçin Tavsiyeler -2 -

Değerli okurlarımız, liseye yeni başlayacak kardeşlerim için hazırladığım yazı dizisinin ikinci ve son bölümünde karşınızdayım. İlk yazımızı okumadıysanız ya da hatırlamak istiyorsanız http://erdeminblogu.blogspot.com.tr/2015/09/liseye-yeni-baslayanlar-icin-tavsiyeler.html adresini kullanabilirsiniz. İlk yazımın sonunda söz verdiğim konuları size açıklamaya çalışacağım. İnşallah size faydalı olacaktır. Değerli dostlarım, erkenden gittiğiniz ve arkadaş aramak için fırsatları kolladığınız ilk günümüzde otururken dikkat etmemiz gereken, sıramızın ne önde, ne arkada, ortada ama öne yakın bir yerde bulunmasıdır. Eğer tavsiyemi dinleyecek olursanız ne sınıf üzerinde inek-asosyal öğrenci tipini çizersiniz ne de öğretmenler üzerinde umursamaz adam görüntüsünü. Her şey mükemmel, okula erkenden geldiniz, sınıfınızı buldunuz, (yıllar öncesi iyi ki yapmışım dediğim hatayı yapmadınız) lakin üzerinizdeki tedirginliğin üst dönemlerin rahatsız edici bakışlarıyla arttığını fark ettiniz. Bu noktada hatırlamanız gereken, bunun sizin kısa ömrünüzün özel günlerinden biri olduğu ve tadını çıkarmanız gerektiğidir. Günlük hayatta kavgaya ve münakaşaya yatkın biri bile olsanız bugün çevrenize vereceğiniz görüntünün olumlu da olsa olumsuz da olsa etrafınızdakilerin hafızasından kolay kolay silinmeyeceğini unutmamalısınız. Hiçbirimiz kötü bir başlangıcı istemeyiz. Yıl boyunca saldırgan ve kavgacı çocuk izlenimini yıkmak için mücadele vermek zorunda kalmayı istemeyiz. Bu yüzden ne olursa olsun, yaşayacağınızdan değil ama belki olur diye söylüyorum, kasıtlı olarak tahrik edilmeye çalışılsanız bile bunlara aldırış etmeyin. Sorun yaşayacağınızı düşündüğünüz bir okula başlıyorsanız, kendi sınıfınız dışında kimseyle göz teması kurmamak önleyici olabilir. Sözlü sataşmalara maruz kalırsanız unutmamanız gereken şey bu davranışın zaten sizi sinir etmek ve bunun üzerinden eğlence sağlamak amaçlı olduğudur. Ciddi anlamda söylüyorum ki arkadaşça olanlar hariç ( zaten onları siz ayırt edersiniz elbette) kasıtlı bir sözlü tacize maruz kalırsanız hiç duymamış gibi yapabilirsiniz. Bu onlara, sözlü olarak vereceğiniz en iyi cevaptan daha rahatsız edici olacaktır. Yıllar öncesinde şuanda yaşadığınız gibi heyecan dolu günlerime geri döndüğümde, Allah'a şükr etmeme sebep olan bir çevrem ve anılarım oldu. Katılabileceğim hemen hemen her sosyal oluşumda en azından bir kere de olsa görüldüm. Gittiğim yerler arttığında gördüm ki bu şehirin her köşesinde tanıdığım bir insana rastlayabiliyorum. Bu kendimi gerçekten iyi hissetmemi sağlıyor. Popüler olma davanız size rezil olmaktan başka hiçbir şey getirmeyecektir. En azından şuanda popüler olduğu öne sürülen insanların hiçbirinin çevremdeki aklı başında bireylerce kabul edilmediğine şahidim. Bu noktada ayrımını yapmamız gereken bir nokta var :

-Popüler olmak
-Sosyal olmak

Siz ikinicisi için çaba gösterin. Popülerlikten ne anlaşıldığı tartışılır lakin, tanınmışlık kast ediliyorsa zaten ikincisini elde ettiğinizde diğeri doğal olarak ellerinizde olacaktır. Sosyal biri olmak için bunu istedikten sonra özgüveninizi herkesle sohbet edecek ve girilmesi gereken yerlere girecek kadar geliştirmeniz gerekiyor. Özgüven eksikliği konusuna ve yarısını kendi geliştirdiğim tedavi yöntemine psikolojik bir denememde değinmeyi düşünüyorum. Japonyada bir senede kişi başına yirmi kitap düşerken Türkiye'de iki kişiye bir kitap düşüyor. Bu örnekten de anlaşılacağı gibi okumayı az seven bir milletiz. Bu yüzden yazıyı daha fazla uzatıp okunma oranını düşürmeye hiç niyetim yok. Konu geniş kapsamlı olduğu için yazmaya başladığım zaman aklıma onlarca şey geliyor. Sizleri sıkmak da istemiyorum. Bu iki yazı dizimde verdiğim bilgiler, sizleri bir iki hafta kadar idare edecektir. Geriye kalan tek önemli konu bayanlara karşı olan tutumunuz yazısını ayrı bir başlıkla yine bu blogtan yayınlayacağım inşallah. Akabinde lise hayatı boyunca öğretmenlerin ve idarenin bir numaralı adamı olarak, öğretmenlerin gözüne girme yöntemlerimi açıklamayı düşünüyorum. Takipte kalın. Selam...

Soul Hunted 2. Bölüm

2. Bölüm: Aşkın Eli*

Sabah hazırlanıp evden çıktım, o sırada tuhaf bir dalgalanma hissettim ve yan sokağa saptım. Lanet olsun, bu saçma sapan yere ne zaman gelsem ruhum çekiliyor gibi oluyor. Orada, onu gördüm... Aiko...

Aiko
Cinsiyet: Kız
Saç rengi: Yeşil
Göz rengi: Sarı

Aiko, güldü. "Hihihi... Hala onların safında mısın?" dedi. Ben senin gibi değilim, diye bağırdım. "Ben... Senin... Senin gibi... Aşağılık bir ayakashi değilim!" Ooo, dedi. "Demek, onu inkar ediyorsun?" Kalbimin üstünde bulunan kızıl elmastan yapılma kolyeyi tutup sıktım. Aiko ise güldü. "Ya..." dedikten sonra, sağ elini yumruk yapıp üst tarafını bana doğrulttu. Bunu zaten bilmeme rağmen, elinin üstündeki gözü görünce şaşırdım. Çünkü, aklıma Bairu'nun çemberi geldi.O, onunla karşılaşan... Onu durdurma ihtimali olanlar diye düşünmüştüm... Ama, Aiko, kötü ruhlara yani Bairu'ya hizmet ediyordu. Elindeki göz, bir anda gerildi ve ona doğru girdap halinde rüzgarlanma oluştu. Saçlarımı ve kıyafetlerimi uçuşturan bu rüzgarı iyi biliyordum. Aiko, benim işimi hiç bir ayakashi'ye bırakmadan bizzat kendisi bitirmek istiyordu. Şey, ben de onun işini hiç bir ruh avcısına bırakmadan bizzat kendim bitirmek istiyordum. Ama şimdi saldıramazdım. "Hey..." dedim. "Bu işi daha sonra konuşalım mı, abla?" Bir anda kızarıp elini düşürdü. İşte fırsat! Shinki'yi çekmeye çalıştım ama o da ne, çekilmiyordu! Tamam, demek ki onunla yüzleşmem gerekiyordu. "Sen.. Ba-bana... A-abla.. Dedin..." diye sayıkladı. Aslında, abla demem çok doğru değil; çünkü aynı gün doğmuştuk. Aiko ve Aiki isimlerimiz, bundan geliyordu. Ama... O artık karanlık tarafta. Ne olursa olsun... İşini bitirmeliyim! Ama Shinju, kınından çıkmayı reddediyordu. Shinki'ler efendilerini kendi seçerler; ama her zaman onlara itaat etmezler. Kimi zaman, kendilerine yeni efendiler bulurlar. Birden fazla efendisi olan shinki'kilerin gücü gitgide azalır ve "noraemon" adıyla bilinip, aşağılanırlar. Ama; kimi zaman shinki'lerin itaatsizliğinin ardındaki sebep, efendilerinin iyiliği içindir. Shinju ile uzun süredir birlikte değilim; ama o beni seçti ve daha önceki herkesi reddetti, bazılarını yaraladı hatta. Ayrıca, Shinju... Ah! Ben bunları düşünürken, Aiko karnıma bir yumruk geçirmişti. Tamam, Shinju bu savaşta benim yanımda yer almıyorsa; ben de ellerimle dövüşürdüm. Bir dakika.. Aiko'ya vuramazdım. Birinci olarak, ben bir erkektim ve o bir kızdı. İkinci olarak, birlikte büyümüştük. Ruhsal güçlerimiz ortaya çıkana kadar tabi.. Daha sonra, yollarımız ayrıldı. O ruhların tarafına geçip bir lord olmuştu, bense insan tarafına geçip ruh avcısı. İkimizde de... Neyse, bu konu önemli değil. Şimdi, onu öldürmem gerekiyordu. Düz elle savaşırken; bir anda hatırlayıp shinju'yu çektim ve yere sapladım. Shinki'ler, efendisinin sözüyle saldırgan hale gelip ayakashi ve diğer her şeyi kesebilirlerdi ama her shinki'nin gizli teknikleri ve alternatif yönleri de vardı. Hatsune Tsu'nun shinki'si Saimingo'nun çok güçlü gizli teknikleri vardır. Ama Hatsune Tsu, bir sebepten o teknikleri kullanmıyordu. Ben ise daha yeni bir shinki sahibi olmuştum. Ama; artık teknik kullanmam gerekliydi. "Gizli teknik #123: Hava koruması. Ezip geç!" diye bağırdım ve Aiko'ya doğru kılıç, havayı keserek saldırmaya başladı. Keskin hava... Ama, tıpkı ondan bekleneceği gibi Aiko, hepsinden kurtuldu ve benim arka tarafıma geçti. Ona fırsat vermeden, Shinju'yu yerden çekip arkama döndüm ama o, çoktan ayakashi parçalarından yaptığı bir mızrakla saldırıya geçmişti. Bende geçtim... Savaştım, Biz savaştıkça, bir fırtına koptu. Bulutlar karardı, rüzgarlar sertleşti... Anladım. Demek, bizim gibi magatsunin*'lerin kavgası böyle oluyordu. Felaket insanları... Biz çarpıştıkça, fırtınanın şiddeti artıyordu. Sanırım, bununla ilgili bir şeyler okumuştum. Ah... Aiko çok güçlü. O sırada; yukarıdan kurşunlar geldi ve Aiko kaçtı. Yukarı baktım, Kou Tei'di. "Hey!" diye bağırdım. "Beni de mi öldürmeye çalışıyorsun?" Ne, diye anlamaz gibi baktı. "Gen'in mermileri insanlara işlemez ki?" Of... "Ama benim kaçınmam gerekiyor, kaç kez söyleyeceğim!" Sonunda, kendimizi kafa tokuşturup kavga ederken bulduk. Her neyse, okula gittik. Orada, Kim bizi karşıladı. "Merhaba," dedi Kou Tei. Merhaba, diye cevap verdi Kim ve yürümeye başladılar. Of, bu her zaman oluyor... Onların ilişkisinin ceremesini ben çekiyorum. Her neyse... Ah! Bu yoldan gidemem, ileride Tomoko var. Şimdi onunla karşılaşırsam... Bekle! Yanında tanımadığım bir erkek var. Kim o?

Tomoko'nun gözünden:

Kuzenimle, Aiki-kun hakkında konuşuyorduk. Onu düşünmek bile kızarmama yetiyor. Neden? Belki.. Ama, benim gibi bir asosyale bakar mı ki? Aslında, onun hakkında pek bir şey bilmiyordum. O da muhtemelen benim hakkımda pek fazla şey bilmiyordu. Kuzenim, benim kadar asosyal olmasa da; oyunları sosyal hayata tercih eden biriydi. Öte yandan, Aiki-kun sadece Hatsune Tsu ve Kou Tei ile samimi görünüyordu. Bir de Kim var ama o Kou Tei'in sevgilisi, bu yüzden... Kıskanmama... Acıyor... Kalbim... Bekle! Neden bu kadar hızlandı?

Aiki'nin gözünden:

Yanlarına gidemem... Onu tanımak istiyorum ama... Ah! Bekle... Görünüşleri çok benzemiyor mu? Belki de kardeştirler.
İyi ama; öyle bile olsa, Tomoko-chan... Benim gibi bir otaku'ya bakar mı? Dur! O Tomoko'nun yanındaki erkeğin sırtındaki ceketin işlemesi.. Şüphe yok! O, üç ay önce beni yenerek en iyi gamer'lar listesine girmiş, Geimu Teigu. Tabii ki, bu sadece bir nick. Muhtemelen.

Sınıfa girince, Anzu, bize o kişiyi tanıştırdı: "Bu, Daisuke. Yeni öğrencimiz ve... Bunu da söyleyeyim mi?" diye sorup baktı. Evet anlamında başını salladı. "Ayrıca, Tomoko'nun kuzeni."

Oh, kuzeniymiş.. Bekle, niye rahatladım ki? Ama, öyle bile olsa... Ben... Kanımdaki uğursuzluk... Magatsunin... Bu konu... Ah, kalbim sıkışıyor...

*Jap. felaket insanları
*Aiko'nun ismindeki ai, "aşk" anlamına geliyor.

20 Eylül 2015 Pazar

Kore Dizisi sevenler buraya!


Merhaba çingular ben Zeliş. Bu yazımda size şimdiye kadar izlediğim Kore dizilerini tamamen kendi yorumlarımla tanıtacağım. Umarım izlerken en az benim aldığım kadar keyif alırsınız. :) Takip etmeyi ve yorum yapmayı unutmayalım lütfen. 

A'dan Z'ye Şimdiye Kadar İzlediğim Kore Dizileri

1-After School BokbulbokOkul dizisi seviyorsanız izleyin. Ben bayıla bayıla izledim diyemem. Ama eğlenceliydi. Yaz tatilinde kuzenimin önerisi üzerine 'Aç bakalım nasılmış bir izleyelim' diyerek izleme kararı verdiğim bir mini dizi. Kim So Eun adındaki liseli kızımız Bokbulbok adlı popüler bir guruba davet alır birbirinden ilginç özelliklere sahip olan bu gurup üyeleri sayesinde dizinin sonunda çekingenliğini üstünden atar. İlk baştaki kız gider yerini bambaşka haldeki bir kız alır :) daha fazlası için izlemenizi tavsiye ederim :)
























2-
Angry MomBu diziyi sadece birkaç gün önce bitirdim. Okulda zorbalık gören Oh Ah Ran'ın annesi ne yaptıysa da bu işi bir çözüme kavuşturamaz. Lise hayatında okulun Bad Girl'ü olan Jo Gang Hee kolları sıvayıp çok çılgınca bir işe girişir. Kızının gittiği okula yazılır. ''Ne? E annesi olduğunu nasıl anlamadılar?!!'' dediğinizi duyar gibi oldum. Kadının bebek gibi yüzü var maşallah. Herkes liseli sanıyor hatta bara filan girerken 18 yaşından küçükleri almıyoruz diye uyarıyorlar :D Çok duygusal ve çok komik sahneleri var sizi salya sümük ağlarken kahkahaya boğabilecek bir dizi. Neyse daha fazla spoiler vermesem iyi olur izlemelisiniz. 10 üzerinden 8 verdim ben bu diziye.
Kızına zorbalık edenlere kök söktürürkene :D

3-Big

Bu diziye sırf Suzy Bae var diye başladığım doğrudur ama kızın rolü çok azdı, yüzünü gören cennetlik doğrusu. 18 yaşındaki Kang Gyung Joon'un ruhu 30 yaşındaki Seo Yoon Jae'nin vücuduna girer. Böyle anlatınca çok karmaşık geliyor bee. Sonra bir de Gil Da Ran var çok şapşal bir şey böyle. Öğretmen. Bunların karmakarışık bir ilişkisi oluyor. ''Derken ?!!'' Gil Da Ran Kang Gyung'un öğretmeni. Seo Yoon Jae'nin de nişanlısı. Ya neyse gerçekten çok güzel dizi. Eğlenceli ... Ben anlatamadım neyse siz bunu da ekleyin mutlaka izlemem gereken diziler listenize.


4-Boys Over Flowers
Bu diziyi izlemeyip de gelip ben Kore dizilerini izliyorum severim filan diyen çıkmaz herhalde. Kore dizisi denildiğinde akla gelen dizilerin başını çeker. Kısaca Bof diye de bilinir. sağda solda görürseniz ''O ne ya?'' demeyin. En güzel okul dizilerinden. Eski meski ama klasikler vazgeçilmez abi. F4 diye popüler bir gurubumuz var. Ve Goo Joon  Pyo'muzun kalbini çalan şu meşhur Geum Jan Di. Oğlan zengin ve kaba. Kız kahraman oluyor haberlere çıkıyor. Bunun ilerleyen bölümlerde bir görümcesi var nasıl tatlış nasıl. İzlemediyseniz yazıyı yarıda bırakıp izleyip devamını okumaya öyle devam edin püü. Bof izlememiş gelmiş burada şey yapıyor. Türkçe dublaj bile yapıldı buna. Tabi orjinal dil her zaman tercihimdir bilginize.



5-City Hunter
İlk izlediğim siyaset içeren Kore dizisi. O kadar eğlenceliydi ki. Şimdi bir daha izleyesim geldi. Lee Yoon Sung bebekken kaçırılıp öç almak için yurt dışında onu kaçıran adam tarafından tam bir savaşçı olarak eğitiliyor. Sonra Seul'e döndüğünde dizinin romantik kısmı başlıyor. Polisiye olduğu için başta ''İzlemesem mi ki ?'' dedim. İzleyince de bu dediğime pişman oldum tabi. Her şey tam dozunda olmuş muhteşem maceralar, bol aksiyon içeriyor. Bu da mutlaka izlenmesi gereken bir dizi.





6-Coffee Prince
Goo Eun Chan ağır hayat şartları yüzünden erkek kılığına girip çalışan annesi ve Türk kızlarının tripli hallerini sık sık bize hatırlatacak olan kız kardeşi dışında kimsesi olmayan bir genç kızdır. Hayatı boyunca bolluk bereket içinde yaşamış olan Choi Han Kyul da esas oğlanımız. Büyük annesi başının etini yiyiyor bir işin ucundan tutsun diye. Sonra bu bir cafe açıyor ama erkek çalışanlar arıyor. Kızımız erkek kılığında bu işe giriyor. Ama işler kızışmaya başlıyor. Asıl bomba Goo Eun Chan'ın kız olduğu ortaya çıkınca patlıyor. Romantik - Komedi sevenler : izlemeden geçmeyin! Ben izlerken gülme krizlerine girdim.

















7-Delightful Girl Choon Hyang

Bu dizimiz de eski okul dizilerinden. Eski meski ama benim çok hoşuma gitti. Hatta bir çok saçma yeni diziden daha çok sevdim. Lee Mong Ryong cep telefonuyla gezdiği bir yerin fotoğrafını çekerken yolu kısaltmak için duvardan atlayan Sung Chun Hyang adlı çılgın kızımız adamın üzerine düşer ve resimde çıkar. Bunun üzerine çıldırıp telefonunu ezer. Lee Mong Ryong çok sinirlenir. Kızdan telefonu bir görüşme yapmak şartıyla ister ama ortadan kaybolur. Her şey böyle başlıyor ve işler aynı okula transfer olmasıyla daha da kızışıyor. Açıkçası izleyeli çook uzun zaman geçti detayları hatırlamıyorum neyse siz izleyin. Hele izleyecek dizi bulamıyorsanız iyi gider.





8-Dream High
Dizi yine bir okul dizisi ama bu sefer daha farklı. Sanat ve eğlence okulu. Go Hye Mi buraya girmek için çok çalışmış çok başarılı bir kız. Ancak hep ezdiği kankası Yoon Baek Hee kıza son anda ihanet edip ondan önce giriyor bu okula. Ve bunlar farklı farklı kişilerle tanışıyor. Fazla söyleyecek bir şey yok. Dizinin OST'u çok hoş. Şarkılarını gerçekten çok beğendim. Diziyi çok eğlenerek izledim. Hele bir Kim Pil Sook var öyle sevdim ki onu. Öyle bir şeker öyle bir sevimli ki. Bu gençlerin macerasını da kaçırmamalısınız. (Bu dizinin 2.si de var ama izlemedim şuan için izlemeyi de düşünmüyorum çünkü oyuncular değişmiş.)  



Kim Pil Sook ile Go Hye Mi :)

9-Exo Next Door

Bunu izlemeyi bir Exotic olan kuzenim yaz tatilinde önerdi. Bu da bir mini dizi. (Kuzenimi de Kore dizilerine bulaştıran bendim :D ) Exo L iseniz ve bunu izlemediyseniz ölün bir zahmet. Exotic olmasam da dizi çok beğendim ben bunu yaa. Bir süreliğine Exo gurubu üyeleri farklı bir evde kalmak zorundadır. Taşındıkları yerde yan komşularının kızı Yoon Hee'yi  onları gözetlerken yakalarlar. Kız çok tuhaf bir şey ya. Çok komik olaylar dönüyor. Kızın kardeşi desen favorim zaten. En çok güldüren de o oldu. Gülmek istiyorsanız hala ne duruyorsunuz? İzleyin, eğlencenin ve komedinin tadını çıkarın :)



10-Flower Boy Next Door

Dizinin senaryosu ''Her gün seni gözetliyorum'' adlı ünlü bir webtoondan alıntıdır. Oh Boy serisinin 3. dizisi.dir.Evden çıkmayıp hayatını dört duvar arasında geçiren Go Dok Mi karşı dairesindeki doktor komşusuna kafayı takmıştır. Her gün onu gözetliyorken bir gün camda farklı biriyle karşılaşır. Bu kişi komşusu Han Tae Joon'un (kardeşi mi kuzeni mi öyle bir şey) kuzeni olan Enrique Geum'dır. İspanya'dan gelen ünlü Enrique bir çok oyun tasarlamış çok sevimli bir o kadar da çocuk gibi olan karakterimizdir. Go Dok Mi'nin onu gözetlediğini sanarak kapısına dayanır. Olay çıkarır. Komşusu olan herkes tepki gösterir tabii. ''Yahu bu kız evden çıkmıyor öyle bir asosyal psikopat insanlardan kaçıyor. Seni niye gözetlesin?!!'' dedim ben. Daha sonra bu Enrique kıza hayatın güzelliğini farkettirir ona dış dünyayı sevdirir. Anlattıkça anlatasım geliyor ama izlemezseniz olmaz diyeceğim dizilerden biri bu da. Yeni izledim zaten ben de. İzlemeden geçmeyin :) 





Evet arkadaşlar şimdilik bu kadar. Lütfen okuduysanız yorum yapmayı unutmayın. Emeğe saygı olarak en azından takip edebilirsiniz. Eğer gerçekten ilgi görürse aşağıda listesini yaptığım diziler ile devam edeceğim. Ve daha sonra izlemeyi düşündüklerimi de tanıtacağım.


11-Heartstrings
12-High School Love On
13-Hyde, Jekyll, Me
14-I Miss You
15-I'm Sorry I Love You
16-Love Rain
17-Mimi
18-My Girlfirend Is a Gumiho
19-Orange Marmelade
20-Pinocchio
21-Playful kiss
22-School 2015
23-Secret Garden
24-The Heirs
25-The Prime Minister And I
26-You Are Beautiful

19 Eylül 2015 Cumartesi

Soul Hunted

ÖNSÖZ

Bir light novel yazmaya karar verdim.

1. BÖLÜM: Aşkın kılıcı*

Uzun zaman önce, ruh ve insan dünyaları birbirinden ayrıldı. Ama; kötü niyetli bazı ruhlar, insan dünyasına geçmeye devam etti. Şimdi, hala onları görebilen kişiler; onlarla savaşmak için shinki denen aletler kullanıp, savaş departmanları kuruyorlar.

Ajizu-sen Lisesinin, 2-6 sınıfı, tamamen ruh avcılarından oluşuyor. Tabii ki öğretmenleri de.

Aiki'nin gözünden:

Öğretmenimiz Anzu, sınıfa girdi.

Anzu (27)
Cinsiyet: Kadın
Saç rengi: Pembe
Göz rengi: Gümüşi gri
2-6 sınıfının öğretmeni ve kıdemli ruh avcısı.

Öğretmen, bana dönüp "tanıtım yapmayı kes" dedi. Ve tahtaya bir şekil çizdi. "Bu, Bairu'nun çemberidir."

Bairu? Çember? Artık tüm sınıfımız (ben hariç) ruhlarla savaşabildiğimiz halde, daha önce bu konuda bir şey duymamıştık.

Hatsune Tsu elini kaldırıp, "Bu nedir?" diye sordu.

Hatsune Tsu
Cinsiyet: Erkek
Saç rengi: Turuncu
Göz rengi: Kırmızı
Ruhları öldürmeye gerek yok, sadece boyutlarına geri gönderelim (RÖGYSBGG) departmanının başı.

Öğretmen, "illa tanıtım yapacaksan önce kendini tanıt!" diye bağırıp kafama bir tane geçirdi. Of, çok pis ağrıyor.

Ben; Aiki
Cinsiyetim: Erkek
Saç rengim: Mavi
Göz rengim: Siyah

TARAFSIZ

Anzu, konuşmaya devam etti: "Bairu, çok güçlü bir ruhtur. Belki de en güçlüsü. Kötü ruhların başıdır. Bildiğiniz gibi, bir ruh ne kadar güçlüyse; bizim dünyamıza geçebilme gücü o kadar azalır. Bu ruh, bırakın bizim dünyamıza geçmeyi; yakınına dahi gelemeyecek kadar güçlü. Onunla karşılaşan önemli kişiler, çemberindeki şekillerde belirtilir."

Kou Tei, "Peki o en üstteki, bir ayakashi resmi değil mi?" diye sordu.

Kou Tei
Cinsiyet: Erkek
Saç rengi: Gri
Göz rengi: Siyah
Ruhlara karşı teknolojik savaş departmanının başı.

Anzu, "büyük ihtimalle bir yarı-ayakashi. Ruh ve insan birleşimleri alışık olmadığımız bir konu değil." Aiki yutkundu.

Tomoko, Anzu'ya "Peki ya bu çember sürekli yenileniyor mu?" Anzu, "Yenileniyor ama sürekli değil. Yaklaşık 100 yıldır yenilenmemişti. Bu arada..." deyip Aiki'ye döndü: "Hala bir shinki'n yok, değil mi?"

Tomoko
Cinsiyet: Kız
Saç rengi: Siyah
Göz rengi: Yeşil

Aiki'nin gözünden:

Evet, diye cevap verdim. Öğretmen ile birlikte alt kattaki depoya indik. Bir kılıç vardı. Bir test yapılacaktı. Shinki, efendisini kendi seçer; buna karşılık onu kullanan da ona bir isim verirdi. Bu işlemi defalarca görmüştüm. Kou Tei, Hatsune Tsu... Sınıfta shinki'si olmayan tek kişi bendim.

Kılıcın kınındaki ve tutacağındaki işlemeler, beni adeta kendine çekiyordu. Simsiyah kın parlıyordu. Odanın kan kırmızısı duvarları, normalde üstüme üstüme gelirken; şu an adeta parlıyordu. Bir anda hayal dünyasına daldım. Bir savaş... Ama ruhlarla değil, insanlarla... Mavi gökyüzü kızıl kana bulanıyordu... Öğretmen, elini omzuma koyup: "Nasıl? Kendine çekiyor, değil mi? Bildiğin gibi shinki'ler; efendisini kendileri seçerler. Ama shinki'lerin, efendilerini Tanrılaştırması gibi korkutucu bir yönü de vardır." Ah, demek hissettiğim o tuhaf duygu buydu. Kılıcı çektim ve iki parmağımla sağdan sola doğru çekerek, bir anda içime doğan sözleri söyledim: "Bu toprakları reddeden sen... Reddedilmeye hazır ol!" Kılıcı öne doğru savurdum ve bir ışık çizgisi ileri gidip duvara çarptı ve parçalanarak duvarın boyalarını kaldırdı. "Vay canına... Bu his... Tüm ruh avcıları bunu mu hissediyor?" Diye sordum. "Sadece shinki kullanıcıları" dedi. "Bükücüler shinki kullanıcısı sayılmazlar, shinki'yle doğarlar." Ah... Tomoko-chan... Su bükücüydü.

Sınıfa döndük. "Vay, shinki!" dedi Hatsune Tsu. "Bildiğin gibi, benim shinki'm ruhları öldürmek yerine; geldikleri dünyaya geri gönderiyor." diye ekledi. Güldüm. Shinki'si, 10 İmparator Shinki'sinden biriydi. 10 İmparator shinki'si; bine yakın shinki'nin içinde en güçlü olanlarıdır. "Peki, ona ne ad verdin?" dedi Kou Tei. Henüz ad vermemiştim. Ad ritüelini yapmamız gerekiyordu. "Şey... Henüz adı yok." Hadi be, dedi Tomoko-chan utangaç bir biçimde. Olamaz, kızardım mı ben? Sanırım; isim vermeliydim. Kınından çektim, elimi kestim ve çıkan kanla havaya yazarak bağırdım: "Silah olarak, Shinkeshou. Ruh olarak, Shinju. Karakter olarak; Shinju Shougun!"


İçeri doğru bir rüzgar geldi. "Olamaz," dedi öğretmen. Hepimiz biliyorduk. Ruhlar saldırıya geçmişti. Dışarıda bir sürü ayakashi vardı. Neyse ki hiç cin, akuma ya da ölüm yiyici yoktu. Dışarı çıktık. Güzel... İşte Shinkeshou'yu kullanmam için fırsat. Kılıcı kınından çektim ve sözü söyledim: "Bu toprakları reddeden sen... Reddedilmeye hazır ol!" Zıpladım, duvardan zıpladım ve ayakashi'nin tepesine çıkarak onu kestim. Yok oldu ve Bairu çemberlerinin kesiştiği bir şey ortaya çıktı. Her ruh, yok olduktan sonra bu ortaya çıkardı ama şimdiye kadar dikkat etmemiştim. Tomoko, su şişesini çıkarıp suyu döktü ve ardından eliyle suyu hareket ettirip sözünü söyledi: "Bu toprakları donduran sen... Buharlaşmaya hazır ol!" Sudan mızrak, ayakashi'nin kalbine saplanıp; arkasından çıktı ve çapraz bağlarla ayakashi sarılıp, yok edildi. Sıra, Hatsune Tsu'daydı. Shinki'sini çıkarıp salladı ve ruhu içine hapsedip, shinki'yi kırarak kendi boyutuna gönderdi. Daha sonra; shinki'yi yeniden topladı. Onun shinki'si, Saimingo; efendisi tarafından parçalandıktan sonra kendini toparlayabilirdi. Ve şimdi Kou Tei. Ateşli silah şeklindeki Shinki'si, Gen, ortaya çıktı ve ateş ederek ayakashi'yi delik deşik etti. Bu silahın mermileri, insanlara zarar vermiyor ama benim onlardan kaçınmam gerekiyor. Sıra, Anzu sensei'deydi. Ok-yay biçimindeki shinki'si, Seikaku'yu çıkarıp sözünü söyledikten sonra okunu attı: "Kutsal okun düştüğü
bu toprakları delen hain... Yarılmaya hazır ol!" Ok, ayakashi'yi delip geçti ve ayakasi patladı. Sıra Chi'deydi.

Chi
Cinsiyet: Kız
Saç rengi: Kırmızı
Göz rengi: Beyaz
Kendisi, bir şekilde devamlı yaralı.

Chi, hançer biçimli shinki'sini (Sınıftaki kısa mesafe shinki'lerinden en uzunu sanırım benimkiydi) eline alıp yere doğru tuttu ve sözünü söyledi: "Bu kutsi alanı yaralayan sen... Akıttığın kanda boğul!" Sonra yerinden zıpladı, ayakashi'nin altına geldi ve Ayakashi'ni baştan başa yardı. Ama, bu yeterli değildi. Kuyruğunu tutup, bir de üstten yarıp tam kafasını parçaladı ve ayakashi yok oldu. O da yere düştü. Şimdi sıra, Sui'deydi. Sui, elindeki tuhaf silahla; adeta uçuyormuş gibi gökyüzünde dolanarak üç ayakashi'yi yok etti. Sıra Kim'deydi. Hashi biçimli shinki'sini çıkarıp, sözünü söyledi: "Bu kutsal kaseyi döken sen... Karış!" Ardından shinki'sini fırlattı ve Ayakashi'yi delerek yok etti.

Kim
Cinsiyet: Kız
Saç rengi: Kahverengi
Göz rengi: Kahverengi
Güney Kore'li.

Sıra Airi'deydi. İki adet hilal şeklindeki shinki'sini çıkarıp, "Buraları karartan kafir... Yansıtmasını önlediğin ayla yüzleş!" sözünü söyleyip zıplayarak ayakashi'yi yok etti.

Airi
Cinsiyet: Kız
Saç rengi: Mor
Göz rengi: Mor
Loli

Şimdi sıra, Isao'daydı. Shinki'sini çıkarıp sözünü söyledi: "Kutsal haçı gölgeleyen sen... Kutsal ışıkla yok ol!" Haça benzeyen shinki'sini ayakashi'ye doğru tuttu ve çıkan ışınlar ayakashi'yi içten parçalayarak yok etti.

Isao
Cinsiyet: Erkek
Saç rengi: Lacivert
Göz rengi: Mavi

Ve şimdi sınıftaki son kişi, Itachi... Yılan ağzı biçimindeki shinki'sini çıkararak sözünü söyledi: "Bu arınmış dünyayı zehirleyen sinsi.. Zehirlenmeye hazır ol!" Zıpladı, ayakashi'den bir parça kopardı ve ayakashi yok oldu. Onun shinki'si, Hebine. 10 İmparatorluk Shinki'si, 1 numara.

Itachi
Cinsiyet: Erkek
Saç rengi: Siyah
Göz rengi: Kırmızı
Yılan besliyor.

*Aiki'nin ismindeki Ai "aşk" anlamına geliyor.

18 Eylül 2015 Cuma

Liseye Yeni Başlayanlar İçin Tavsiyeler

 Herkese merhaba. Ben Kaan. Hani dostumun sürekli yazı yazmıyorlar diye şikayet edip durduğu biri var ya o işte :). Bir yazı oluştumak için fazla düşünmeme gerek kalmadı aslına bakarsanız. Okulun her başlangıç günü ve başlangıç haftası, bana lisenin ilk günlerinde duyduğum heyecanı anımsatıyor. Ne çok iyi bir liseye gittiğimdendi bu heyecan ne de hayatımda çok büyük bir değişiklik olacağından. Sadece önümde bembeyaz bir sayfa vardı ve bu, benim gibi kısa süreler için pek çok şehir değiştirmiş bir memur çocuğu için bile yeteri kadar heyecan vericiydi. Her insan yaşamak için hayallere ihtiyaç duyar. Hepimiz hayallerin peşinden koşup giderken oyalanırız küçük dünyalarımızda. Lise için yeni başlayacak kardeşlerime, hayallerin açıldığı bir kapı diyemem lakin geriye dönüp anılarınızı düşündüğünüzde, bunların arasında güzel bir yeri kaplayacağının teminatını verebilirim. Dünyanın neresinde ya da hangi zaman diliminde olursanız olun, yaşayacağınız şeylerden alacağınız tad, sizin dünyayı algılama ve anlamlandırma biçiminize bağlıdır. Bu yüzden şuanda benim üç yıl öncesi bugünlerde yaşadığım heyecanı yaşayan kardeşlerime tavsiyem, lise ile ilgili planlarınız ve beklentinizi yüksek tutmayın aksi takdirde düş kırıklığına uğrayacaksınız. Bu lise yıllarının geçmişte geride kalan yıllarınız gibi geçeceği anlamına gelmiyor. Lise yıllarını diğer yıllardan farklı kılacak en büyük değişiklik, kuşkusuz genişleyecek çevreniz ve sıklaşacak ilişkileriniz. Hayatınızın en güzel yıllarının bir kısmını oluşturacak lise çağının nasıl geçeceği tamamen çevrenizdeki insanları doğru belirlemenize bağlı. Bundan sonra sosyal biri olacaksınız. Haftasonu en az bir gün arkadaşlarınızla buluşup vakit geçirmeniz, sizin yaşayacağınız anıların temelini oluşturacak, birbirinizi daha iyi tanımanızı ve kimlere el uzatıp kimlere el sallayacağınıza karar vermenizi sağlayacak. Sizlere arkadaşlarınızı belirlerken şu gibi faktörlere dikkat edin demek gibi bir ukalalığa girmek istemiyorum. Tecrübelerime paylaşmak açısından ifade etmek isterim ki, sosyal ve popüler bir lise hayatı yaşamak istiyorsanız bunun ilk adımı okulun ilk günü olacaktır. Evet okulun ilk günü. Lise hayatımız boyunca yanımızda olacak kişilere şans vermeye ya da vermemeye ilk bugün başlarız. Doğru kişilere bugün karar veremezseniz ve bu konuda geç kalırsanız her sınıfta mutlak görülen guruplaşmanın etkisine kapılıp ne yapacağınızı şaşırabilirsiniz. Bu yüzden ilk gün ortama tamamıyla hakim olmanız gerekmektedir.  İlk yapacağımız şey, okula en az yirmi dakika erken gitmektir. Bunu gerçekleştirmeniz durumunda sizin gibi arkadaş aramak için radarlarını açmış birkaç kişiyi yakalayabilirsiniz [Bkz: Artun Çakır (Erdem hiçbir zaman o moda girmedi)]. Kesinlikle aktif olun. Hayatımda yüzlerce kişiyle sohbet ettim ve bunların azımsanmayacak bir kesimiyle konuşurken ortada hiçbir sebep yokken sohbet için çaba harcadım. Bir kere bile kimse beni terslemedi. Okulun bahçesine girdiğinizde, herkesin birbiriyle kaynaştığını düşünebilir, kendinizi yalnız hissedebilirsiniz. Bu konuda hiç endişe etmemenizi  tavsiye ediyorum çünkü gördüğünüz gruplar ufak tefek istisnalar hariç üst dönemlerdir.


2. Yazımda, sınıfta oturulması gereken yeri seçmek için dikkate alınması gereken unsurlar, üst dönemlerin alaycı (bazen saldırgan) tavırlarına karşı takınacağınız tutum ve kızlara karşı bulunulması gereken konum, başlıklarına değinmeye çalışacağım.  İkinci yazıyı yazma hızım, sizden gelen geri dönüşlerin yoğunluğuna bağlı olarak serileşecek. Sevgilerimle...

Bana reva mı lan bu?

Niye Haru'yu bu kadar kendine benzetiyorsun diye soruyorlar. (Kim sordu aq?)
Ama ben, bu sorulmamış soruya cevap vereceğim.

Önce Haru'nun hikayesi:

Okulun ilk günü suçsuz olduğu bir kavgada okul tarafından gelişigüzel cezalandırılınca, okula gelmeyi bırakır.

Şimdi benim hikayem:

Lise 3'ün ilk yarısının son günleri suçsuz olduğu bir kavgada okul tarafından gelişigüzel cezalandırılınca, okula gitmeyi bıraktım.

Haru'nun hikayesinin devamı:

Sınıf arkadaşı ve ayrıca komşusu Mizutani Shizuku, ona ders notlarını götürür ve arkadaş olurlar. Daha sonra Haru ona aşık olur ve ardından mutlu son.

Benim hikayemin devamı:

Psikolojik destek, ilaç... Okuldan ayrılıp başka bir okulun açık öğretimine geçmek. Mutsuzluk.

Bana reva mı lan bu?

16 Eylül 2015 Çarşamba

YETER

Yeter artık... Bıktım. Dayanacak gücüm kalmadı. Asla mutlu olmadım. Hep bir yanım eksik kaldı. Bir türlü bulamadım...
Hep düşündüm... Neden ben bu kadar mutsuzum da, kötü olan, iğrenç olan herkes mutlu? Mutsuzluğumu, çok gülerek önlemeye çalıştım. Kendime, komik olmayan şakalara... Bu beni sadece daha mutsuz etti.

İnancımı kaybetmedim. Dua ettim... Ama olmadı... Asla, asla mutlu olamadım.

Ben kötü biri değilim...

Ağlıyorum. Defalarca ağladım. Arınamadım... Yoksa arındım mı? Neden?

Hayatın bana karşı tutumu hep bu oldu:

Anladım.. Kendin yerine başkalarını düşünürsen, kaybediyorsun. Ama ben öyle biri değilim... Başkalarını da düşünmek zorundayım.
Görüyorsunuz ya, bu halimle bile komik resim koyuyorum. Dışım hafifçe ağlarken... Ama içim bardaktan boşanırcasına kan ağlıyor.

Şu sözü arıyordum.

"Tanrı insanların ne zaman şanslı yada şanssız olacağına karar verirlermiş. Böylece her şey dengelenmiş olurmuş. Senle tanışmam şanslı anımsa.Önceden olan her şeyi dengelemiş olur."

Tonari no Kaibutsu-kun ya da Ao Haru Ride'den, emin değilim.

Benim önceden olanlar ne zaman dengelenecek lan!?

Hiç bir şey istediğim zaman olmuyor. Bırak istediğim zamanı, çoğu zaman hiç olmuyor. Olduğunda da ya isteğim geçmiş oluyor, ya da misliyle yanıt alıyorum.

HAYAT, BENDEN NE İSTİYORSUN? NEDEN BUNLARI YAŞIYORUM?

Bu...

Bilmiyorum. Belki de abartıyorum. Sadece mutlu olmak istiyorum.

Keşke vahşi doğada yılanlar tarafından büyütülseydim... Hiç olmazsa mutsuzluk nedir bilmezdim.

13 Eylül 2015 Pazar

Ne zamandır yazmıyorum

Neden? diye soracaksınız. Bunun pek çok sebebi var. Öncelikle, takipçim olmadığından şevkim kırıldı.

İkinci olarak, diğer iki blog (Sonradan Gurme ve Anime&Anime) tüm vaktimi alıyor. İşler biraz rahatlayınca (muhtemelen 2016'da rahatlar) bir de akvaryum blogu açmayı düşünüyorum; ama sadece düşünüyorum. Şu an açamam, işler çok yoğun. Diğer iki blog pek yeni olduğundan özel çaba göstermem gerekiyor.

Üçüncü olarak, NouCome light novel'ının çevirisini yapıyorum. Ve bu da benim gibi İngilizce birikimini bir gecede kaybedip, ardından "part part" geri kazanan biri için biraz zor oluyor. (Yeterince kanji bilgim yok, o yüzden Japonca'dan çeviremiyorum)

Dördüncü olarak, diğer iki yazar hala yazmıyor. Bu yüzden blogda yazı kalmıyor.

Beşinci olarak, öyle çok şeyden bahsettim ki; bahsedecek başka bir şey bulamıyorum.

Altıncı olarak, şehit haberleri ve gündem oldukça moralimi bozuyor. Buradan tüm şehitllere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.

7 Eylül 2015 Pazartesi

Bugün doğa gösteriyor ki; sonbahar nihayet gelmiş. Bulutlardan, göğün renginden, akasya ağaçları ve de esintilerden anladım bunu. Ama bu yazıyı yazma amacım bu değil. Beslemeyi planladığım hayvanları yazacağım. Ama önce şimdi beslediğim ve şimdiye kadar beslediğim hayvanları yazacağım.

ŞİMDİ BESLEDİĞİM


1. Akdeniz cüce peygamberdevesi (Ameles spallanzania)
Adı Yuno.

2. Çöpçü balığı (Corydoras)

3. Adi salyangoz

ŞİMDİYE KADAR BESLEDİĞİM


1. Envai çeşit böcek

Uğur böceği, karınca, arı, türünü bilmediğim böcekler, bayağı tahtakurusu

2. Envai çeşit balık

Japon balığı, cüce kefal, lepistes, kuhli, renkli sazan, ters yüzen çöpçü, öpüşen gurami, cüce gurami, inci gurami, melek balığı, frenatus, silver shark, kırmızı kuyruklu köpekbalığı, pangasius, tetra, plati, kılıçkuyruk, moli, velifera, Senegal bişiri, tetrazon, cam balığı, Melanotaenia praecox, Astronot chiclid, Cüce vatoz, leopar vatoz, yaşayan kaya, sarı prenses, beta, kiraz barbus, zebra danio, rasbora, SAE, Çinli alg-yiyen, uçan tilki, leopar danio ve pek çok farklı tür daha.

3. Yumuşakçalar

Kerevit, kiraz karides, rili karides, Afrika fan karidesi, Asya tatlı su midyesi

4. Toprak solucanı

5. Afrika pençeli kurbağası

6. Kırmızı karınlı Japon semenderi

BESLEMEK İSTEDİĞİM


OMURGASIZ


TARANTULA


1. Lampropelma violaceopes

2. Nhandu Chromatus

3. Meksika kırmızı bacaklı tarantulası (Brachypelma smithi)

4. Avicularia versicolor

BÖCEK


1. Peruphasma shultei

2. Orchid mantis

3. Achrioptera fallax

4. Phyllium giganteum

AKREP


1. İmparator akrep

2. Androctonus crassicauda

3. Rhopalurus junceus

4. Ophistothalmus walberghi

DİĞER


1. Achatina fulica

2. Caribbean hermit crab

3. Scolopendra hardwickei

SÜRÜNGEN


YILAN


1. Mısır yılanı

2. Süt yılanı

3. Congo water cobra

4. Telescopus fallax (Kedi-gözlü yılan)

5. Opheodrys aestivus (Böcek-yiyen yılan)

6. Ring necked snake (Boğmaklı yılan)

7. Beauty Rat Snake

8. Mudsnake

9. Ninia sebae

10. Mountain king snake

KERTENKELE


1. Leopar geko

2. Tokay gecko

3. Chinese banded gecko

4. Golden gecko

5. Gargoyle gecko

6. Electric blue day gecko

7. Leaf-tailed gecko (Yaprak kuyruklu keler)

8. Blue tree monitor

9. Blue tongue skink (Mavi dilli skink)

10. Fire skink

11. Panter bukalemunu

12. Golden tegu

13. Abronia

14. Yakalı keler (Frilled dragon)

15. Chinese water dragon

16. Crotaphytus collaris

17. Peacock -day- gecko (Tavus gün keleri)

18. White lined gecko

19. Lygodactylus luteopicturatus

KAPLUMBAĞA


1. Twist-necked turtle (Platemys platycephala)

2. Albino yellow belly slider

3. Red footed tortoise

AMFİBİ


KURBAĞA


1. Kırmızı gözlü ağaç kurbağası

2. Clown tree frog

DİĞER


1. Axolotl

2. Marbled newt

3. Ceacelian

SİNELİ


KÜÇÜK


1. Hamster

2. Sincap

3. Gelincik (Ferret)

4. Su samuru

5. Guinea pig

6. Sugar glider

7. African dwarf hedgehoh (Afrika cüce kirpisi)

8. Gerbil

9. Albino Siberian chipmunk

10. Rattus norvegicus

11. Çinçilya

BÜYÜK


1. Tame fox

2. Golden retriever

3. Kangal

4. Kedi