Öne Çıkan Yayın

Beni Her Yerde Bulun (BU YAZI BAŞA İLİŞTİRİLMİŞTİR)

İletişim için: semender101@gmail.com Şahsi blog: E, burası zaten. ~Gerektikçe güncellenecektir.~

20 Kasım 2014 Perşembe

Sanat

Sanatın her türlüsünü severim. Resim, müzik, edebiyat, sinema... Ama tabii bu; tüm eserleri sevdiğim anlamına gelmiyor. Buyurun; en sevdiğim şiir ve şarkılar.

Ben Orhan Veli

Orhan Veli Kanık
Ben Orhan Veli
"Yazık oldu Süleyman Efendiye"
Mısra-i meşhurunun mübdii..
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela adamım, yani
Sirk hayvanı falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Bir evde otururum,
Bir işte çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır usağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Oktay Rıfat'la Melih Cevdet'tir
En yakın arkadaşlarım.
Bir de sevgilim vardır pek muteber;
İsmini söyleyemem
Edebiyat tarihçisi bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Meşgul olmadığım ehemmiyetsiz
Sadece üdeba arasındadır.
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya?
Onlar da bunlara benzer.
Geçen Dakikalarım 


Kimbilir nerdesiniz,
Geçen dakikalarım
Kimbilir nerdesiniz?

Yıldızların,korkarım,
Düştüğü yerdesiniz;
Geçen dakikalarım?

Acaba tütsü yaksam
Görünür mü yüzünüz?
Acaba tütsü yaksam?

Siz benim yüzümsünüz
Eğilip suya baksam,
Görünür mü yüzünüz?

Gitti bütün güzeller;
Sararmış biri kaldı,
Gitti bütün güzeller.

Gün geldi,saat çaldı,
Aranızda verin yer;
Sararmış biri kaldı!
Necip Fazıl Kısakürek


Salkım Söğüt / Nazım Hikmet

Akıyordu su
gösterip aynasında söğüt ağaçlarını.
Salkımsöğütler yıkıyordu suda saçlarını!
Yanan yalın kılıçları çarparak söğütlere
koşuyordu kızıl atlılar güneşin battığı yere!
Birden
bire kuş gibi
vurulmuş gibi
kanadından
yaralı bir atlı yuvarlandı atından!
Bağırmadı,
gidenleri geri çağırmadı,
baktı yalnız dolu gözlerle
uzaklaşan atlıların parıldayan nallarına!

Ah ne yazık!
Ne yazık ki ona
dörtnal giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak,
beyaz orduların ardında kılıç oynatmayacak!

Nal sesleri sönüyor perde perde,
atlılar kayboluyor güneşin battığı yerde!

Atlılar atlılar kızıl atlılar,
atları rüzgâr kanatlılar! 
Atları rüzgâr kanat...
Atları rüzgâr...
Atları...
At... 

Rüzgâr kanatlı atlılar gibi geçti hayat!

Akar suyun sesi dindi.
Gölgeler gölgelendi
renkler silindi.
Siyah örtüler indi
mavi gözlerine,
sarktı salkımsöğütler
sarı saçlarının 
üzerine!

Ağlama salkımsöğüt 
ağlama,
Kara suyun aynasında el bağlama!
el bağlama!
ağlama!

Ağaçlar Geçtim Ordan
Dün gece kümese bir tilki girdi.
Bütün gece aradık, tilkiyi bulamadık,
Tilkiyi aradık, tilkiyi bulamadık,
Koruyu aradık, tilkiyi bulamadık.
Ne biçim bir tilkiymiş, şaştım gitti.
Kümese girmek için, (işte işin iç yüzü)
İnsan biraz bilet alır, birazcık para verir;
Demir tavında dövülür, ağaç yaşken eğilir.
(…), tilki yaşken eğilir;
Gün olur, kuşlar gelir, kuşlar karla örtülür.
Gün olur, tilki yürür, tilki dereden atlar,
Gözleri ağaçlarda, gözleri elmalarda.
Tilki horozu sever, dere tilkiyi sever.
Dalgın atlayışında alır cebine koyar;
Fısıltıyla yayılır benim gizli ikindim.
Ben tenhalık diye serçeleri bilirim.
Ülkü TAMER
MACERA

Küçüktüm, küçücüktüm,
Oltayı attım denize;
Bir üşüşüverdi balıklar,
Denizi gördüm.
Bir uçurtma yaptım, telli duvaklı;
Kuyruğu ebemkuşağı renginde;
Bir salıverdim gökyüzüne;
Gökyüzünü gördüm.
Büyüdüm, işsiz kaldım, aç kaldım;
Para kazanmak gerekti;
Girdim insanların içine,
İnsanları gördüm.
Ne yârdan geçerim, ne serden;
Ne denizlerden, ne gökyüzünden ama...
Bırakmıyor son gördüğüm,
Bırakmıyor geçim derdi.
Oymuş, diyorum, zavallı şairin
Görüp göreceği.
Orhan VELİ



Git Bahar

Halide Nusret Zorlutuna
Çekil bu gölgeli yolda gezinme,
Bahar bakişlarin yine pek sarhoş.
Yanilip gönlüme misafir inme.
Kapisi kilitli, mihrabi bomboş

Mabettir orasi, meyhane degil...

Işiklar, kokular, sesler, çiçekler...
Ömrünün her günü bir başka dügün,
Bülbüller koynunda açti çiçekler
Güller dökülürler gögsüne bütün!..

Gerçekten güzelsin, efsane degil:

Altinli başinda papatya niçin?
Sari saçlarina pembe gül takin
Git bahar...Gönlümde ibadet için,
Diz çöken kizlari ürkütme sakin,

Kalbime girme, o kaşane degil!..

Git bahar, git bahar ! Uzaklarda gül,
Denize renginden birak hediye,
Ufuklarda gezin, semaya süzül...
Kalbime sokulma "Peymane!" diye,

Gördüklerin kandil, peymane degil!

Şeytan Bunun Neresinde? 
Telli sazdır bunun adı 
Ne ayet dinler, ne kadı 
Bunu çalan anlar kendi 
Şeytan bunun neresinde? 

Abdest alsan aldın demez 
Namaz kılsan kıldın demez 
Kadı gibi haram yemez 
Şeytan bunun neresinde? 

Venedik'ten gelir teli 
Ardıç ağacından kolu 
Be Allahın şaşkın kulu 
Şeytan bunun neresinde? 

İçinde mi, dışında mı 
Burgusunun başında mı 
Göğsünün nakışında mı 
Şeytan bunun neresinde? 

Dut ağacından teknesi 
Girişten bağlı perdesi 
Behey insanın teres'i 
Şeytan bunun neresinde? 

Dertli gibi sarıksızdır 
Ayağı da çarıksızdır 
Boynuzu yok, kuyruksuzdur 
Şeytan bunun neresinde?


Alp Er Tunga Sagusu
Alp Er Tonga öldi mü
İsiz ajun kaldı mu
Ödlek öçin aldı mu
Emdi yürek yırtılur 
Ödlek yarag közetti
Ogrı tuzak uzattı
Begler begin azıttı
Kaçsa kah kurtulur
Ulşıp eren börleyü
Yırtıp yaka urlayu
Sıkrıp üni yurlayu
Sıgtap közi örtülür
Ödlek arıg kevredi
Yunçıg yavuz tavradı
Erdem yeme savradı
Ajun begi çertilür
Bilge bögü yunçıdı
Ajun atı yençidi
Erdem eti tmçıdı
Yerge tegip sürtülür
Günümüz Türkçesiyle
Alp Er Tonga öldü mü,
Kötü dünya kaldı mı,
Zaman öcün aldı mı
Artık yürek yırtılır.
Felek fırsat gözetti,
Gizli tuzak uzattı,
Beyler beyin şaşırttı;
Kaçsa nasıl kurtulur?
Uludu erler kurtça,
Bağırıp yırttılar yaka,
Çığırdılar ıslıkla,
Yaştan gözler örtülür.
Zamane hep bozuldu,
Zayıf tembel güçlendi,
Erdem yine azaldı,
Acun beyi yok olur.
Bilge bilgin yoksul oldu,
Acun atı azgın oldu,
Erdem eti çürük oldu,
Yere değip sürtülür.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder