Öne Çıkan Yayın

Beni Her Yerde Bulun (BU YAZI BAŞA İLİŞTİRİLMİŞTİR)

İletişim için: semender101@gmail.com Şahsi blog: E, burası zaten. ~Gerektikçe güncellenecektir.~

6 Mayıs 2020 Çarşamba

Ramazan Saçmalamacası 2 (Çalışır Bu Başlık, Ramazan Boyunca Başlığımız Bu)

"Galeri haberciliği" çok sinir bozucu bir şey. Bir başlık atıyor, "Bakın neye iyi geliyor?" "Bakın ne oldu?" "Seyahat yasağı ne zaman kalkıyor?" İnsaflıysa 5-10, insafsızca (çoğunluğu da bırak insafsızı, direkt Allahsız oluyor bunların) 25+ fotoğrafı sana gezdiriyor. Başlıkta vaat edilen bilgi? Ortada yok. E sıçarım bacağınıza ama! Ne tak yemeye o başlığı atıyorsun o zaman?

Televizyon kanalları sansürde hiç kantarın topuzunu ayarlayamıyorlar. Bazen sansürlemesi gerekeni bile sansürlemiyor, bazen "lan"ı, "köpek"i sansürlüyor. (Ha ben sansüre toptan karşıyım o ayrı bir konu) Yok mu kardeşim şu işin bir ayarı, standardı? TDK kanallara farklı tarife mi uyguluyor? (Cümleyi "lan" diye bitirmiyorum zira günümüz şartlarında bu gayet mümkün, öyleyse şaşırmam)

Takip ettiklerimden birkaç Youtube kanalı mı anlatsam? Ya da neyse, boş ver.

Aslında bunu yazıp yazmamak için kendime epey cebelleştim zira blogda özellikle yazmadığım bir konu. Neden yazmaktan kaçındığımı da söyleyeyim hatta: Çünkü bunun özel olması ve öyle her yerde her ayrıntısıyla söylenmemesi gerekiyor, aynı "aşk hayatı" lafında olduğu gibi öylece anlatıverince olayı basitleştirip küçültüyor: O hassasiyeti, masumiyeti, kutsallığı götürüyor. Benim için böyle, farklı düşünen de istediği gibi düşünebilir, bana ne? Hah, ne diyordum? Aşk (ya da ilişkiler diyelim) konusunda şansım tam olarak şu şekilde: Bugün bir kızla "Otuz (otuz beş, kırk, kırk beş, elli, altmış -oha!- neyse artık) yaşımıza gelene kadar kimseyi bulamazsak evlenelim." diye sözleşsem bir hafta sonra sevgili bulur, bir yıla kalmadan da evlenip çoluk çocuğa karışır; sonsuza kadar da mutlu yaşarlar kesin. Ben de kimseye salça olmadan gider elma kemiririm, hani şu gökten düşenlerden. (Allah da benim belamı versin diyeceğim ama son zamanlarda zaten bunun Allah belamı vermiş halim olabileceğini de düşünmeye başladım) Hoş böyle bir şey yapmak da olayı küçültüp basitleştirir ya, zaten öyle bir şey yapacak cesaretim olsa düzgünce aşkımı itiraf eder, edebimle reddedilirim, ne böyle abik gubik şeylerle uğraşayım? Nasıl? Bir şey hissetmediğim ya da halihazırda sevgilisi olan kızla neden öyle bir sözleşme yapayım ("sözleşme yapmak" deyince de şirket gibi oldu), bir şey hissetmiyorsam hiç öyle bir şeye bulaşmam, halihazırda sevgilisi varsa da aşkımı kalbime gömer hayatıma kızdan olabildiğince uzak durarak devam ederim, bu kadar basit. Ha "Kaç kere aşık oldun ki len?" derseniz çok az ama aşık olmayıp hoşlandığım kişiler de oldu. (Arada fark var, evet) Biriyle tanış, buluş, tanımaya çalış... olayı da bana uygun değil. Belki hoşlanmaya başlayacağım ama o zamana kadar ne olacak? Ya da o arada başka birine kapılırsam ne olacak? İlişki peşinde değilim, duygu peşindeyim. Bunu da bir daha bu kadar açık, net yazmam burada, konuyu bile ya nadiren açar ya üstü kapalı söylerim.

İğrenç hisler vardır. Mesela hapşırığın gelir de hapşıramazsın, uykusuzluktan ölüyorsundur ama uyuyamazsın... Neden bu duruma sardım? Bilmiyorum. Herhalde bir üst paragraftaki durumu fazla düşünmemek için.

Biraz gecikmeli ama Ramazan'ın olmazsa olmazları vardır. Mesela Nihat Hatipoğlu, mesela "Sakız çiğnemek orucu bozar mı?" sorusu, mesela bu:
Zıbın on Twitter: "ramazan bereket ayıdır… "

Koymadan duramadım, ne yapayım?

Ekşi'de öylesine gezinirken "etsiz çiğ köfte" başlığına denk geldim, her 5 giriden biri "İçinde et yoksa çiğ olan ne o zaman?" biri "Et yoksa adı neden köfte?" bir diğeri de "Yemeyin bunu, etli çiğ köfte yiyin." Diğer ikisi de bunlara benim aşağıda yazdığım cevapları verenler zaten:

Birincisi: Çiğ köftenin içindeki et çiğ değildir, baharatın acısı ve yoğurma nedeniyle pişer. Zaten çiğ köftenin ortaya çıkış amacı eti ateşsiz olarak pişirebilmektir, yemeğin amacıyla çelişiyorsunuz bunu diyerek! O kadar çiğ et meraklısıysanız gidin kasaptan kıyma alıp pişirmeden yiyin!
İkincisi: Bulgur köftesi? Mercimek köftesi? Patates köftesi? Kabak köftesi? Nohut köftesi? Bunların da hiçbirinde et yok ama kimse "Adı niye köfte?" demiyor? "Etsiz çiğ köfte" mi battı yani? "Acılı bulgur köftesi" falan dense kimse aynısını demeyecek ama? Her türlü iddiaya da girerim!
Üçüncüsü: Arkadaşım, etli çiğ köftenin (özel sipariş vs. haricinde) satışı YASAK. Bak harf harf söylüyorum: Y-A-S-A-K. İlla kendimiz mi yoğuralım? Ha ben etli çiğ köfte yapıp yemiş biri olarak tercih hakkım olsa etliyi tercih ederim, doğruya doğru. Ama madem orijinale bu kadar takıntılıyız, o zaman koyun, sığır eti yerine ceylan eti kullanın! Orijinali o sonuçta. N'oldu, hani orijinal takıntınız vardı? Yemedi mi? "Nereden bulacağız şimdi?" mi diyorsunuz? ETLİ ÇİĞ KÖFTE DE BULUNAMIYOR ZATEN!

Kusura bakmayın, sabah ezanından 3 saat sonra hâlâ uyuyamamış bir oruçlu olarak okuduğum için o girileri biraz bilendim.

"İzleyecek anime bulamıyorum, kalmadı" diyenler var, şaşırıyorum. İnanmadığımdan değil, sadece anlam veremiyorum. Ben "Bu listedekiler nasıl bitecek ulan?" diye düşünüyorum çünkü "izlenecekler listem" hakkında. Hayır öyle çok az anime izlemiş bir insan da değilim, lise ikide mi ne başladım (öncesinde Beyblade, Bakugan falan var da onları geçiyorum), devam sezonlarını vs. saymasak bile rahat 200'ü geçmiştir. Muhtemelen 300'ü bile geçmiştir. Ve hâlâ "Nasıl bitecek ulan bu izleme listesi?" durumundayım. Ki ben günde 7 bölüm izliyorum, 7'si de farklı animeden. Aynı anda 4-7 anime izliyorum yani, e buna günceller falan da ekleniyor. Bu arada saydım (Türkanime sağ olsun) devam sezonları ve filmleri de 1 adet saydığımız durumda 421 tane izlemişim. Gün içinde bir sürü farklı şey daha yapıyorum bir de, bütün günümü anime izleyerek geçirmiyorum. (Asosyalim ama rafine zevkleri olan bir asosyalim)

Tam olarak neden kapatıldığını/yasaklandığını kimsenin bilmediği İmgur açılmış ama şimdi de resimler görünmüyor. Eee, ne anlamı var o zaman?

Bizim millet "Bilgisayar oyunu" deyince kafayı yiyor nedense. Mesela şu Minecraft'ın yasaklanmaya çalışılması olayı. Neymiş, "Sığır, koyun kesiyorlar, psikolojileri bozuluyor çocukların." Arkadaş kurban bayramında camideki hoca "Kurban keserken çocuğunuza izletin" diyor, o bozmuyor da oyun mu bozuyor? Bu arada kurbana karşı falan değilim, zaten Müslüman olarak karşı olmam saçma olurdu. Vejetaryen ya da vegan olmayıp da "Ben kurbana karşıyım" diyen kimseyi de samimi bulmuyorum ayrıca, ha et yemiyorsa istediği kadar karşı olabilir, hak veririm. Daha örnek var da en basit olayı verdim. Bilgisayar oyunu oynayıp etrafta milleti kesen insanlar olsa GTA oynamış hiçbir insan evladı hayatına devam edemezdi ama hiçbirimiz roket atarla markete dalan psikopatlar olmadık, değil mi? Bir de hâlâ şu "Mavi Balina" denen şeyi indirilip oynanan bir bilgisayar oyunu sananlar var ki onlara hiçbir şey demiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder