Bugün üç ayrı konudan bahsedeceğim. 2'si klasik, kişisel saçmalama; diğeri bilgi. Bir süredir, kurbandan kalma bir koyun derisi parçam vardı. Börk yapmak amacındaydım; ama beceremedim... Yalnız, şöyle bir şey var ki: Börk olmadı, ama papak oldu. Peki, nedir papak? Türk-Kafkas kalpağı denen şeyin daha tüylüsüdür.
Hemen açıklayayım; şu arkadaşa Rus kalpağı, Sibirya kalpağı, kulakçıklı kalpak ya da kulakçıklı börk denir. Türk ve Slavların ortak eşyasıdır:
Şu arkadaşa ise Türk kalpağı ya da Kafkas kalpağı denir. Kafkasya civarındaki, Slavlar dışında neredeyse her halkça kullanılır:
Papak işte, bu yukarıdakinin her yerinden tüy-yün vs. fışkıranına denir; hatta Kafkasya'da Karapapak diye anılan, Kıpçakların Karabörkli boyunun devamı niteliğinde bir Türk halkı da vardır. Papak şu:
Siyasi diye koymayacaktım (foto başbakan olduğu dönemden) ama daha düzgün bir papak fotosu, en azından internette yok.
Aha, siyah da olsa Vikipedide düzgün bir foto buldum:
Ama yukarıyı silmeye üşendiğimden öyle kalacak. Bu arada, papak zaten koyun postundan yapılırmış; iyi oldu onu öğrendiğim. Karapapaklar hakkında bilgi: https://tr.wikipedia.org/wiki/Karapapaklar
Bu arada karıştırmışım; Karapapaklar Oğuz soyluymuş. Kıpçakların Karabörkli soyunun devamı niteliğindeki halk Karakalpaklar imiş.
Bu da başımda papak ve üstümde kurt desenli elbise ile benim fotom:
Neyse, ben yay yapmayı kafaya takmıştım; ama beceremedim. Sonra aradım, çok pahalıydı. Ama en son bir site buldum ki; resmen sevinçten ağlayacaktım. Site şu: http://www.okyaygeleneksel.com/
Çakal dişi, kartal tüyü, ya balık tutkalı yapmaya yarayan hava kesesi bile var! Ki dünyada bulmanın acayip zor olduğu bir malzemedir. Hindi tüyünden kartal tüyü görünümlü ok için hazırlanmış tüyler.... Ulan, zırh, gürz, kılıç bile var! Üstelik de ok-yay malzemelerinin fiyatı geri kalan sitelere göre epey ucuz. Zırh, kılıç vs. elbette daha pahalı ama genele vurduğumuzda onlar da ucuz sayılır. Bir tek antika bölümü pahalı, o da zaten doğal. Antika. Ben o kadar zengin değilim; ama eğer koleksiyonerler filan varsa Roma'dan, antik Çin'den kalma ok uçları var, söyleyeyim.
Telefonun açma-kapama tuşu bozulmuştu, servise götürdük, garantisi vardı Allah'tan. Neyse, her bir şeyim silinmiştim. Evvela sinirlendim elbet; ama sonra gmail, whatsapp derken tüm rehberim vs. geri döndü. Bir tek uygulama ve müzikler dönmedi, ki o da aslında daha iyi oldu. Böylece epeydir ertelediğim müzik araştırmamı yaptım. Şunu fark ettim: Bende müzik zevki diye bir şey yok. Hoşuma giden her haltı dinliyorum. Telefonda şuan bir şaman şarkısı, bir kaç farklı Türk dillerine ait şarkılar, bir kaç türkü, bir kaç Türkçe pop, bir kaç da Anime-Vocaloid şarkısı var. Sevdiğim az miktarda gavurca şarkı da vardı (Gavurca dediğim Avrupa dilleri), ama onları yüklemeye üşendim şimdilik.
Evet, geldik okçu ekipmanlarına. Hazırsanız başlayalım.
Şaft: Okun, tahtadan oluşan esas kısmıdır. Günümüzde plastik, karbon ve alüminyum da kullanılır.
Temren: Okun, delici/kesici olan ucudur. Kemik, metal, taş gibi bir çok şeyden yapılabilir. Boynuz veya dişten yapılanlarına soya denir.
Telek: Okların arkasındaki tüylerdir. En çok kartal ve hindi tüyleri kullanılır.
Gez: Okun arkasındaki çentiktir. Günümüzde, oktan ayrı da yapılır. Eskiden de boynuzdan oktan ayrı yapılırmış ama çentme daha çok kullanılırmış. Boynuz olanın ömrü daha uzunmuş. (Gez bölümünü düzenli olarak zımpralamak gerek, yoksa kapanır)
Zihgir: Okçu yüzüğüdür. Peki, okçular niye yüzüğe ihtiyaç duysun. Bunun için; evvela Avrupa tarzı ve Asya tarzı ok tutuşları anlamak gerek. Avrupa'daki, Macarlar ve Finler gibi Asya kökenli halklar haricinde, okçular oku şöyle tutar; bu, aynı zamanda olimpik okçuluktaki tutuştur:
Bunun artıları şunlardır:
El zedelenmez
Hedefe daha rahat bakarsınız
Eksileri ise şunlardır:
Ok elden kayabilir
Ok daha yavaş ve daha yakına gider.
Asya'daki halklar ve de Macarlar gibi Asya kökenli halklar ise oku şöyle tutar:
Bunun artıları şunlardır:
Ok elden kaymaz,
Ok daha hızlı ve daha uzağa gider; ayrıca daha çok çekebilirsiniz.
Bunun eksileri ise şunlardır:
Başparmağın zedelenme ihtimali vardır
Hedefe çok da rahat bakamazsınız.
İşte, bu yüzden Asyalı okçular zihgiri icat etmiştir. Zihgir, başparmağa takılan ve başparmağın boğumundan elle birleştiği yere kadar kaplayan bir yüzüktür. Zihgirin diğer dillerdeki adını bulamadım; zihgir Farsça adı. Ama kesin öz Türkçe'de, Çince'de vs. bir adı vardır. Zihgir şu şekil görünür:
Tabi daha yuvarlak vs. modelleri de var; ayrıca tahtadan vs. de yapılıyor. Devam edelim.
Tirkeş: Okların taşındığı çantadır. Deri, tahta gibi bir çok farklı malzemeden yapılır.
Sadak: Yayın taşındığı çantadır. Geleneksel Türk yaylarının kurulu kalmaması gerektiği için böyle bir şey icat olunmuştur.
Bilek siperi: Boynuz ya da kaplumbağa kabuğu (Bağa) kullanılarak yapılır; deriden de yapılabilir. Tıpkı zihgir gibi, okun kayması vs. durumunda bileği korumak amaçlı icat edilmiştir. Metalden yapılıp dirseğe kadar tüm kolu koruyan şekilleri de vardır.
Navenk: Naveng de denir. Çincesi Tongah'tır. (Türkçe hile, tuzak anlamında Tonga ve kaplan anlamında Tunga/Tonğa ile ilgisi yok) Kısa okları atma aparatıdır. Yani? Şöyle ki; okun düzgün atılabilmesi için, yayın maksimum çekiş mesafesinden biraz daha uzun olmalıdır. Ama bu, karşı tarafın sizi sizin okunuzla vurabileceği anlamına da gelir. Kısa bir ok ise, atılamaz. İşte bu, kısa okları düzgün atmak için icat edilmiştir. Sadece savaşlarda, ya da elde uzun ok olmaması durumunda kullanılır; av tarzı şeylerde kullanılmazdı. Şu şekil bir şey:
Puta: Asya halklarına ait, insan şekilli; baş, boyun, gövde, boynun hemen yanı gibi hedef noktaları içeren ve asıl hedef 10 olan hedef tahtasıdır. Aslında tahta değil; kum torbasına daha çok benzer. Oturan bir insanı andırır:
Bu kadar.
EDİT
Bu arada bir de "İlkel başparmak tutuşu" vardır. Bunda, oku elinizle kıstırırsınız; Kızılderililer, erken dönemlerde Arap ve Hintliler, Japonlar, Koreliler, Afrika kabileleri ve Aborjinler böyle tutar. Yukarıdaki iki teknikte gerçekte oku değil, kirişi (yayın ipini) tutarsınız; "ilkel başparmak tutuşu"nda ise oku tutarsınız. Bu arada Koreli ve Japonlar bu tutuşu biraz geliştirip daha işlevsel hale getirmişlerdir.
Hemen açıklayayım; şu arkadaşa Rus kalpağı, Sibirya kalpağı, kulakçıklı kalpak ya da kulakçıklı börk denir. Türk ve Slavların ortak eşyasıdır:
Şu arkadaşa ise Türk kalpağı ya da Kafkas kalpağı denir. Kafkasya civarındaki, Slavlar dışında neredeyse her halkça kullanılır:
Papak işte, bu yukarıdakinin her yerinden tüy-yün vs. fışkıranına denir; hatta Kafkasya'da Karapapak diye anılan, Kıpçakların Karabörkli boyunun devamı niteliğinde bir Türk halkı da vardır. Papak şu:
Siyasi diye koymayacaktım (foto başbakan olduğu dönemden) ama daha düzgün bir papak fotosu, en azından internette yok.
Aha, siyah da olsa Vikipedide düzgün bir foto buldum:
Ama yukarıyı silmeye üşendiğimden öyle kalacak. Bu arada, papak zaten koyun postundan yapılırmış; iyi oldu onu öğrendiğim. Karapapaklar hakkında bilgi: https://tr.wikipedia.org/wiki/Karapapaklar
Bu arada karıştırmışım; Karapapaklar Oğuz soyluymuş. Kıpçakların Karabörkli soyunun devamı niteliğindeki halk Karakalpaklar imiş.
Bu da başımda papak ve üstümde kurt desenli elbise ile benim fotom:
Bu foto, henüz yayını tamamlayıp Balıkesir'de kös kös oturduğu dönemden. O sırada istirahatte idi. |
Neyse, ben yay yapmayı kafaya takmıştım; ama beceremedim. Sonra aradım, çok pahalıydı. Ama en son bir site buldum ki; resmen sevinçten ağlayacaktım. Site şu: http://www.okyaygeleneksel.com/
Çakal dişi, kartal tüyü, ya balık tutkalı yapmaya yarayan hava kesesi bile var! Ki dünyada bulmanın acayip zor olduğu bir malzemedir. Hindi tüyünden kartal tüyü görünümlü ok için hazırlanmış tüyler.... Ulan, zırh, gürz, kılıç bile var! Üstelik de ok-yay malzemelerinin fiyatı geri kalan sitelere göre epey ucuz. Zırh, kılıç vs. elbette daha pahalı ama genele vurduğumuzda onlar da ucuz sayılır. Bir tek antika bölümü pahalı, o da zaten doğal. Antika. Ben o kadar zengin değilim; ama eğer koleksiyonerler filan varsa Roma'dan, antik Çin'den kalma ok uçları var, söyleyeyim.
Telefonun açma-kapama tuşu bozulmuştu, servise götürdük, garantisi vardı Allah'tan. Neyse, her bir şeyim silinmiştim. Evvela sinirlendim elbet; ama sonra gmail, whatsapp derken tüm rehberim vs. geri döndü. Bir tek uygulama ve müzikler dönmedi, ki o da aslında daha iyi oldu. Böylece epeydir ertelediğim müzik araştırmamı yaptım. Şunu fark ettim: Bende müzik zevki diye bir şey yok. Hoşuma giden her haltı dinliyorum. Telefonda şuan bir şaman şarkısı, bir kaç farklı Türk dillerine ait şarkılar, bir kaç türkü, bir kaç Türkçe pop, bir kaç da Anime-Vocaloid şarkısı var. Sevdiğim az miktarda gavurca şarkı da vardı (Gavurca dediğim Avrupa dilleri), ama onları yüklemeye üşendim şimdilik.
Evet, geldik okçu ekipmanlarına. Hazırsanız başlayalım.
Şaft: Okun, tahtadan oluşan esas kısmıdır. Günümüzde plastik, karbon ve alüminyum da kullanılır.
Temren: Okun, delici/kesici olan ucudur. Kemik, metal, taş gibi bir çok şeyden yapılabilir. Boynuz veya dişten yapılanlarına soya denir.
Telek: Okların arkasındaki tüylerdir. En çok kartal ve hindi tüyleri kullanılır.
Gez: Okun arkasındaki çentiktir. Günümüzde, oktan ayrı da yapılır. Eskiden de boynuzdan oktan ayrı yapılırmış ama çentme daha çok kullanılırmış. Boynuz olanın ömrü daha uzunmuş. (Gez bölümünü düzenli olarak zımpralamak gerek, yoksa kapanır)
Zihgir: Okçu yüzüğüdür. Peki, okçular niye yüzüğe ihtiyaç duysun. Bunun için; evvela Avrupa tarzı ve Asya tarzı ok tutuşları anlamak gerek. Avrupa'daki, Macarlar ve Finler gibi Asya kökenli halklar haricinde, okçular oku şöyle tutar; bu, aynı zamanda olimpik okçuluktaki tutuştur:
Bunun artıları şunlardır:
El zedelenmez
Hedefe daha rahat bakarsınız
Eksileri ise şunlardır:
Ok elden kayabilir
Ok daha yavaş ve daha yakına gider.
Asya'daki halklar ve de Macarlar gibi Asya kökenli halklar ise oku şöyle tutar:
Bunun artıları şunlardır:
Ok elden kaymaz,
Ok daha hızlı ve daha uzağa gider; ayrıca daha çok çekebilirsiniz.
Bunun eksileri ise şunlardır:
Başparmağın zedelenme ihtimali vardır
Hedefe çok da rahat bakamazsınız.
İşte, bu yüzden Asyalı okçular zihgiri icat etmiştir. Zihgir, başparmağa takılan ve başparmağın boğumundan elle birleştiği yere kadar kaplayan bir yüzüktür. Zihgirin diğer dillerdeki adını bulamadım; zihgir Farsça adı. Ama kesin öz Türkçe'de, Çince'de vs. bir adı vardır. Zihgir şu şekil görünür:
Tabi daha yuvarlak vs. modelleri de var; ayrıca tahtadan vs. de yapılıyor. Devam edelim.
Tirkeş: Okların taşındığı çantadır. Deri, tahta gibi bir çok farklı malzemeden yapılır.
Sadak: Yayın taşındığı çantadır. Geleneksel Türk yaylarının kurulu kalmaması gerektiği için böyle bir şey icat olunmuştur.
Bilek siperi: Boynuz ya da kaplumbağa kabuğu (Bağa) kullanılarak yapılır; deriden de yapılabilir. Tıpkı zihgir gibi, okun kayması vs. durumunda bileği korumak amaçlı icat edilmiştir. Metalden yapılıp dirseğe kadar tüm kolu koruyan şekilleri de vardır.
Navenk: Naveng de denir. Çincesi Tongah'tır. (Türkçe hile, tuzak anlamında Tonga ve kaplan anlamında Tunga/Tonğa ile ilgisi yok) Kısa okları atma aparatıdır. Yani? Şöyle ki; okun düzgün atılabilmesi için, yayın maksimum çekiş mesafesinden biraz daha uzun olmalıdır. Ama bu, karşı tarafın sizi sizin okunuzla vurabileceği anlamına da gelir. Kısa bir ok ise, atılamaz. İşte bu, kısa okları düzgün atmak için icat edilmiştir. Sadece savaşlarda, ya da elde uzun ok olmaması durumunda kullanılır; av tarzı şeylerde kullanılmazdı. Şu şekil bir şey:
Puta: Asya halklarına ait, insan şekilli; baş, boyun, gövde, boynun hemen yanı gibi hedef noktaları içeren ve asıl hedef 10 olan hedef tahtasıdır. Aslında tahta değil; kum torbasına daha çok benzer. Oturan bir insanı andırır:
Bu kadar.
EDİT
Bu arada bir de "İlkel başparmak tutuşu" vardır. Bunda, oku elinizle kıstırırsınız; Kızılderililer, erken dönemlerde Arap ve Hintliler, Japonlar, Koreliler, Afrika kabileleri ve Aborjinler böyle tutar. Yukarıdaki iki teknikte gerçekte oku değil, kirişi (yayın ipini) tutarsınız; "ilkel başparmak tutuşu"nda ise oku tutarsınız. Bu arada Koreli ve Japonlar bu tutuşu biraz geliştirip daha işlevsel hale getirmişlerdir.