Ne yapsam, ne yapsam, diye düşünürken; diller hakkında bir şeyler daha yazmaya karar verdim. Çünkü neden yazmayayım?
Öncelikle; R-L dönüşümü. R ve L, devamlı birbirine dönüşen iki sestir ve bu dönüşümün tamamlandığı dillerde iki sesten biri yok olur. Japonca ve Çince'de bu dönüşüm tamamlanmış, Japonca'da L, Çincede de R sesi kaybolmuştur. Korecede de tamamlanmak üzere; vaziyet de L sesinin kalacağını gösteriyor.
Peki ya, dilleri öğrenmenin kolaylığı? Bir dile öylece "kolay" ya da "zor" diye kestirip atamazsınız. Dili öğrenecek kişinin anadili de önemlidir. Mesela Hint-Avrupa dillerinin en kolayları İngilizce ve İspanyolca, en zorları da Hint dilleridir. Ama bizim gibi Altay dillerini konuşanlar için İngilizce ve İspanyolcayı öğrenmek bile epey zordur. Mesela, anadili Çince ya da başka bir Afro-Asyatik dil olan bir kişiye Arapça ya da İbranice zor gelmezken; Hint-Avrupa ve Ural-Altay dillerini konuşanlara epey zor gelecektir. Altay dillerini konuşanların Hint-Avrupa dillerinden en kolay öğrenebilecekleri ise, ilginç bir şekilde Slav dilleridir. Bunun nedeni, her iki dilin de Sibirya civarında doğmuş olması olabilir. Altay dilleri, Avrupa dillerini konuşanlara zor gelecekken; Afro-Asyatik dilleri konuşanlara orta zorlukta, Ural dillerini konuşanlara ise kolay gelecektir. Mesela Türkçe ve Japonca, öğrenmesi en zor dillerden sayılır. (Birinci Çince ama, o kesin. Nedenlerini ve kestirip atma sebeplerini yazacağım) Oysaki Türkçe konuşanlar Moğolca, Japonca ve Korece'yi; bu dilleri konuşanlar da yine Türkçe ve birbirlerini daha kolay öğrenecektir. Ama elbette, Avrupa dillerini konuşanlar için hepsi zor gelecektir. Aynı dil ailesinden Hintçeyi bile zar zor öğrenen insanlar bunlar.
Çince ise öğrenmesi en zor dildir ve açık ara birincidir. Nedeni, Çincenin aslında tek bir dil olmaması; birbirine geçmiş, ortak kökenden gelmesine rağmen zaman içinde tamamen ayrı hallere gelmiş dillerin toplamından oluşmasıdır. Elbette, Tayca konuşan biri; Çinceyi diğer dilleri konuşanlardan çok daha kolay öğrenecektir. Çünkü Çince, Tay-Kaday dil ailesinin Sinik diller bölümündeki tüm dillere verilen ortak isimdir. İşte tam da bu yüzden, 1000'den fazla cümle yapısı, kelime içeriği vs. az-çok farklı dilin birleşimi olduğundan, Çince öğrenmesi en zor dil kabul edilir. Bununla birlikte; Sinik dillerden birini konuşan biri için, başka bir Sinik dili öğrenmek o kadar zor olmayacaktır. Ancak, Çinceyi oluşturan dillerin; Türkçeyi oluşturan lehçe ve şivelerden daha fazla ayrımı olduğunu bilmeliyiz. Örneğin biz Kazakça, Kırgızca gibi dilleri öğrenirken aynı dilin bir başka lehçesini konuştuğumuz için o kadar zorlanmayız. Ama Moğolca öğrenirken, yine çok benzemesine rağmen ayrı bir dil olduğu için daha çok zorlanırız. Bunun gibi. Bunun yanında, Çince tarih boyunca Türkçe, Moğolca, Tunguzca, Japonca, Korece, Tayca, Rusça gibi dillerle kelime alış-verişi yapmıştır. Bu nedenle Çince öğrenmeye çalışırken, tek bir dili değil; bir dil yumağını öğrenmeye çalışırsınız. Zorluğunun ve kestirip atılabilmesinin nedeni budur.
Eril ve dişil ekleri bilir misiniz? Altay dillerinin bazılarında bulunurlar. Ben neredeyse hiç Korece bilmiyorum, Tunguzcayı Tunguzlar bile doğru düzgün konuşmuyor artık. Ama az miktarda Moğolca, ana dilim olduğundan Türkçe ve üzerinde epey çaba harcadığım Japonca üzerinde eril-dişil ekleri anlatacağım. Öncelikle: Altay dillerinde eril-dişil ayrımı yoktur. Bu, şu demektir: Cümleler, öznenin eril-dişil oluşuna göre çekimlenmez. Her şekilde aynı çekimlenir.
Eril ek;
Türkçe: Er
Moğolca: (Bilgi bulamadım ama Türkçe eril ek "er" de kullanılıyor)
Japonca: Nen
Er ve Nen'in benzerliği göze çarpıyor, değil mi? Japonca'da son harfin N haricinde sessiz olamayacağı bilgisini bilirsek, bağlantıları bulmamız kolaylaşır.
Dişil ek:
Türkçe: (Yok. Ancak Moğolcadaki dişil ek olan "İş" de kullanılıyor.)
Moğolca: İş
Japonca: Jo. (Okunuş: Co)
İş ve Jo arasındaki bağlantı açık bence; ama yine de açıklayacağım. Öncelikle, İş "İşi" halini alır. İşi, Şi halini alır. Şi, Ji şeklini alır. Ji->Jı->Ju->Jo biçiminde olacaktır. Tersinden de düşünebiliriz: Jo, önce İjo halini alır. Sonra İju->İjı->İji->İj->İş biçimine gelir.
Öncelikle; R-L dönüşümü. R ve L, devamlı birbirine dönüşen iki sestir ve bu dönüşümün tamamlandığı dillerde iki sesten biri yok olur. Japonca ve Çince'de bu dönüşüm tamamlanmış, Japonca'da L, Çincede de R sesi kaybolmuştur. Korecede de tamamlanmak üzere; vaziyet de L sesinin kalacağını gösteriyor.
Peki ya, dilleri öğrenmenin kolaylığı? Bir dile öylece "kolay" ya da "zor" diye kestirip atamazsınız. Dili öğrenecek kişinin anadili de önemlidir. Mesela Hint-Avrupa dillerinin en kolayları İngilizce ve İspanyolca, en zorları da Hint dilleridir. Ama bizim gibi Altay dillerini konuşanlar için İngilizce ve İspanyolcayı öğrenmek bile epey zordur. Mesela, anadili Çince ya da başka bir Afro-Asyatik dil olan bir kişiye Arapça ya da İbranice zor gelmezken; Hint-Avrupa ve Ural-Altay dillerini konuşanlara epey zor gelecektir. Altay dillerini konuşanların Hint-Avrupa dillerinden en kolay öğrenebilecekleri ise, ilginç bir şekilde Slav dilleridir. Bunun nedeni, her iki dilin de Sibirya civarında doğmuş olması olabilir. Altay dilleri, Avrupa dillerini konuşanlara zor gelecekken; Afro-Asyatik dilleri konuşanlara orta zorlukta, Ural dillerini konuşanlara ise kolay gelecektir. Mesela Türkçe ve Japonca, öğrenmesi en zor dillerden sayılır. (Birinci Çince ama, o kesin. Nedenlerini ve kestirip atma sebeplerini yazacağım) Oysaki Türkçe konuşanlar Moğolca, Japonca ve Korece'yi; bu dilleri konuşanlar da yine Türkçe ve birbirlerini daha kolay öğrenecektir. Ama elbette, Avrupa dillerini konuşanlar için hepsi zor gelecektir. Aynı dil ailesinden Hintçeyi bile zar zor öğrenen insanlar bunlar.
Çince ise öğrenmesi en zor dildir ve açık ara birincidir. Nedeni, Çincenin aslında tek bir dil olmaması; birbirine geçmiş, ortak kökenden gelmesine rağmen zaman içinde tamamen ayrı hallere gelmiş dillerin toplamından oluşmasıdır. Elbette, Tayca konuşan biri; Çinceyi diğer dilleri konuşanlardan çok daha kolay öğrenecektir. Çünkü Çince, Tay-Kaday dil ailesinin Sinik diller bölümündeki tüm dillere verilen ortak isimdir. İşte tam da bu yüzden, 1000'den fazla cümle yapısı, kelime içeriği vs. az-çok farklı dilin birleşimi olduğundan, Çince öğrenmesi en zor dil kabul edilir. Bununla birlikte; Sinik dillerden birini konuşan biri için, başka bir Sinik dili öğrenmek o kadar zor olmayacaktır. Ancak, Çinceyi oluşturan dillerin; Türkçeyi oluşturan lehçe ve şivelerden daha fazla ayrımı olduğunu bilmeliyiz. Örneğin biz Kazakça, Kırgızca gibi dilleri öğrenirken aynı dilin bir başka lehçesini konuştuğumuz için o kadar zorlanmayız. Ama Moğolca öğrenirken, yine çok benzemesine rağmen ayrı bir dil olduğu için daha çok zorlanırız. Bunun gibi. Bunun yanında, Çince tarih boyunca Türkçe, Moğolca, Tunguzca, Japonca, Korece, Tayca, Rusça gibi dillerle kelime alış-verişi yapmıştır. Bu nedenle Çince öğrenmeye çalışırken, tek bir dili değil; bir dil yumağını öğrenmeye çalışırsınız. Zorluğunun ve kestirip atılabilmesinin nedeni budur.
Eril ve dişil ekleri bilir misiniz? Altay dillerinin bazılarında bulunurlar. Ben neredeyse hiç Korece bilmiyorum, Tunguzcayı Tunguzlar bile doğru düzgün konuşmuyor artık. Ama az miktarda Moğolca, ana dilim olduğundan Türkçe ve üzerinde epey çaba harcadığım Japonca üzerinde eril-dişil ekleri anlatacağım. Öncelikle: Altay dillerinde eril-dişil ayrımı yoktur. Bu, şu demektir: Cümleler, öznenin eril-dişil oluşuna göre çekimlenmez. Her şekilde aynı çekimlenir.
Eril ek;
Türkçe: Er
Moğolca: (Bilgi bulamadım ama Türkçe eril ek "er" de kullanılıyor)
Japonca: Nen
Er ve Nen'in benzerliği göze çarpıyor, değil mi? Japonca'da son harfin N haricinde sessiz olamayacağı bilgisini bilirsek, bağlantıları bulmamız kolaylaşır.
Dişil ek:
Türkçe: (Yok. Ancak Moğolcadaki dişil ek olan "İş" de kullanılıyor.)
Moğolca: İş
Japonca: Jo. (Okunuş: Co)
İş ve Jo arasındaki bağlantı açık bence; ama yine de açıklayacağım. Öncelikle, İş "İşi" halini alır. İşi, Şi halini alır. Şi, Ji şeklini alır. Ji->Jı->Ju->Jo biçiminde olacaktır. Tersinden de düşünebiliriz: Jo, önce İjo halini alır. Sonra İju->İjı->İji->İj->İş biçimine gelir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder