Öne Çıkan Yayın

Beni Her Yerde Bulun (BU YAZI BAŞA İLİŞTİRİLMİŞTİR)

İletişim için: semender101@gmail.com Şahsi blog: E, burası zaten. ~Gerektikçe güncellenecektir.~

5 Aralık 2015 Cumartesi

Mutlu bir yazı

Son zamanlarda pek bir şey yazmıyorum. Bunun nedeni, aslında konu bulamamam. (Bunalımdan da çıkınca). Son zamanlarda keyfim yerinde, özellikle yeni bir roman üzerinde çalışıyorum. Hani kitap olsun, film olsun, anime olsun, dizi olsun... Bazı serilerde baştan beri iki kişi hep yakınlaştırılmaya çalışılır, sonra bambaşka bir karakter çıkıp ana karakterle birlikte olur ya? Onu neden yaptıklarını buldum. Acayip zevkli lan, ben de romanda o tekniği kullanacağım. Neyse, sanırım ilk defa mutlu olduğum bir zamanda bu tür bir yazı yazıyorum. Bana ilkleri yaşattığınız için teşekkürler, bir de yorum yapsanız hiç fena olmayacak doğrusu. Neyse, şarkı olarak da vocaloid'e taktım bu ara. Gerçi, Hatsune Miku'nun World is Mine'ından beri vocaloid seviyorum da, Gumi'nin daha az önce keşfettiğim "eye exanimation" şarkısını da bayağı sevdim.

Benim için dans ya da müzikten çok, sözler önemli aslında. (Tabii ki sözsüz müzikleri de severim. Ama şarkılarda, sözlerin anlamlı ve güzel olmasını daha çok seviyorum) Alt yazıyı açmayı unutmayın, benim bir şarkıya vurulmamı sağlayan müzik değil, sözlerdir.
Bu arada; annem çeltik bulmuş. (İşlenmemiş, kabuklu pirinç) Ne zamandır arıyordum, çok iyi oldu. Bir kısmını akvaryuma dikeceğim, hayalimde bir Asya bataklık biyotopu var. Gerçi, Güney Amerika kökenli olduklarından Corydoras'lar bozacak işi ama; onlar da Amazon'un bataklıklarından geldiğinden çok sıkıntı olmayacaktır.
Zaten akvaryum şu an o kıvamda: İki pangasius, bir ramshorn salyangoz, bir düzine kadar adi salyangoz, iki corydoras, saz ve su üstü bitkileri.
Bunun içine pirinçler, bir beta, kuhli ve belki bir kaç iribaş da ekleyince; tam hayalimdeki gibi oluyor. Gerçi, bu işin doğası gereği su biraz bulanacak. Neyse, kendi bulanmasa bile ben bulandıracağım zaten; o yüzden sıkıntı yok. En büyük sıkıntı, pirinçleri çimlendirmek. Pirinçler çimlenecek de, belli bir boya gelecek de, akvaryuma ekilecek...
Ama, akvaryum hobisi ve bonsai (bodur ağaç) sanatının bana öğrettiği bir şey var: Sabreden derviş, muradına ermiş. Üretilmesi en kolay balık olan lepistesi yıllarca üretemeyip, karideslerle birlikte ne de güzel ürettim. Akvaryum hobisinin bana öğrettiği bir başka şey: İşleyen demir ışıldır. Bunun getirisi olarak, işlemeyen demir kararır, paslanır. Akvaryuma bir süre bakmadığım (çeşitli nedenlerle) zaman oldu. O zaman, lepistes ve karideslerin hepsini kaybettim. Zaten, adi salyangozlar da o zaman türedi akvaryumda. Normalde, kendi haline bıraksan bile sonsuz üreyişe sahip olan Lemna minör yani su mercimeklerim yarı yarıya azaldı. Hala eskisi kadar fazla değiller ama en azından kurtarmayı başardım. Ama Pistia, yani su marullarıma acıyorum. Onların hepsi helak oldu o dönemde. Öte yandan, akvaryuma nereden geldiğini bilmediğim; bir su üstü akvaryum yosunu (moss) olan Riccia bitkisi girmiş. İlk başta alg sanıp atıyordum ama, kısa bir araştırmadan sonra gerçek ortaya çıktı. Amma çok konuştum, çenem düştü yine. Mazur görün, kaç aydır yazmıyorum... (Ya da bana bir ömür gibi geldi).
O değil de, şarkıdan akvaryuma nasıl geçtim lan? Neyse... Sanırım, bu pirinç tohumları; hayatta güzel şeyler olduğunu bana yeniden hatırlattı.
Ha, bir de; annem çakmak taşı almış. Ama minicik bir şey, sanırım doğada kullanmak değil; çakmağa takmak için :) Zaten bıçağa sürttüğümde de kıvılcım çıkmadı. Daha doğrusu, eğer tutabilseydim çıkacaktı. Her neyse, görüşürüz. Ha, bu arada; tüm tanıdıklarınıza söyleyin, Akvaryum valisi Semender Han'ın selamı var :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder