Öne Çıkan Yayın

Beni Her Yerde Bulun (BU YAZI BAŞA İLİŞTİRİLMİŞTİR)

İletişim için: semender101@gmail.com Şahsi blog: E, burası zaten. ~Gerektikçe güncellenecektir.~

22 Aralık 2015 Salı

Evcil hayvan 1

Acayip bir şekilde evcil hayvanlarla ilgili yazmak istiyorum. Kedi, köpek gibi klasikler değil ama... Türkiye'de evcil olarak beslediğinizi söyleseniz Ortaçağ Avrupası'nda cadılık yapmış gibi muamele göreceğiniz yılan, sıçan gibi hayvanlardan bahsediyorum. Şimdi, şimdiye dek beslediğim hayvanlarla ilgili bazı bilgiler vereceğim; sonra da beslemek istediklerimle ilgili bilgilere geçeceğim.

Balıklar, balıklar... Öyle çok balık besledim ki şimdiye kadar. Kimini akvaryumun yetmeyeceğini bile bile, aile zoruyla besledim gerçi. 10 litre akvaryuma 10 çiklit koymak da neyin nesi yahu?

Neyse, beslediğim balıklar... Yüzlerce çeşitte balık besledim.

Cüce gurami: Çok hoş bir balık; eğer dişisi de bulunabilseydi üretmek isterdim. Ancak, dişileri erkekleri gibi parlak ve canlı renklere sahip olmadığından bulmak akvarist dünyasında hazine bulmak gibi bir şey. İşte akvaryum dünyası böyledir, bazen değersizler değersiz olduğu için hazinedir.

Beta: Betayı karma akvaryumda besleme şansım oldu. Ne güzel... Sanılanın aksine saldırgan bir balık değil; sadece biraz huysuz. (Ama kendi türüne karşı saldırgan)

İnci gurami: Cüce guramiden çok daha büyük ve daha sade bir tür. Ama bence daha güzel. Ah, ah...

Öpüşen gurami: Bizim zamanımızda "gurami" filan bilinmezdi, Öpücük balığı diye satılırdı bu tür. Gerçi, ben onu daha çok yellow tang gibi görünüyormuş gibi hatırlıyorum ama... Hafıza işte. Eğer benim gibi tırlatma aşamasını yüz kilometre geçmişseniz, bir süre sonra gerçek, hayal, rüya hep birbirine karışıyor. Hayatımın dizi senaryosu olduğunu düşünecek kadar tırlattım yahu! Neyse, bunun konumuzla ilgisi yok. Neyse, işte bu balığı; ben ilk deneyimlerimde besledim hep. Çok net hatırlamıyorum, 7-8 (belki 5-6) yaşlarındaydım. İlk akvaryumum Japonbalıklarıydı; sonra karma akvaryuma geçtim. Tabii daha çocuğum ve aile de akvaryum konusunda cahil, dolayısıyla akvaryumcu ne dese he he diyoruz. Ben sonradan Akvaryum.com, İSAK gibi akvaryum siteleriyle tanıştım da kendimi kurtardım. Artık devir değişti, pet shoplar bazen sizden daha bilgili olabiliyor. Bizim zamanımızda akvaryumcular her balığa birlikte yaşar derdi. Oysa bunun su değeri var, sıcaklığı var, tür uyumu var... Var Allah var... İyice dağıttım konuyu yahu, toparlayayım. İşte bu balıklardan hep tek aldım ben. Manyak mıyım neyim... Gerçi, birden fazla alsam ne olacaktı sanki? İki erkek olsa ağızlarını açıp birbirlerine vurarak (ki öpüşen ismi buradan geliyor) kavga edeceklerdi. Bir de bizim zamanımızda lepistesin bile dişisi, erkeğini ayırt edemezdi akvaryumcular! Gambusyayı dişi lepistes diye satarlardı...

Renkli tetra: Bunları da besledim...

Neon tetra: En az on tane olması gereken balığı, iki-üç tane beslediğim de oldu. Ama zaten bilinçlendikten sonra bunları beslemeye başladım.

Pristella: Bu tetra çeşidini de besledim. Gerçi beslediğim zaman aktif bilinçli akvarist dönemim olsa da tetra çeşidi olduğu hakkında herhangi bir fikrim yoktu.

Kırmızı gözlü tetra (Moenkhausia sanctaefilomenae): Sadece tetra olduğunu bilerek, pasif bilinçli akvarist dönemimde besledim. Kıyıda köşede kullanılmayan bir akvaryumum olsa o dönemki akvaryumu daha iyi kurarım. Ne iyiydi... Bronz çöpçüler, pençeli Afrika kurbağası, ateş karınlı semender, frenatus... Ve tabii ki şimdi bir akvaryumcuda tekrar görsem balıklama atlayacağım RET. (Red eyed tetra)

Neyse, sonra devam ederim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder