Öne Çıkan Yayın

Beni Her Yerde Bulun (BU YAZI BAŞA İLİŞTİRİLMİŞTİR)

İletişim için: semender101@gmail.com Şahsi blog: E, burası zaten. ~Gerektikçe güncellenecektir.~

21 Ekim 2022 Cuma

Durum Raporu: Anime, Gemide Uğursuzluk (Film Adı Gibi Oldu Lan), Görüş ve Mensupları (Bu da Fıkra Adı Gibi), Grup Çalışması

Shinobi no Ittoki durumunun farkına varıp 3. bölümü biraz daha mizahi tonda yapmış. Bu arada adını unuttuğum MC, yanında Kousetsu gibi hatun varken önüne gelene yazıyorsun ya... Neyse. Kousetsu da kıskandı yalnız kasnlas. Sırf üç kız ve başkarakterin amcası için 5. bölüme kadar dayanmaya çalışacağım bakalım. Hazır animeden bahsediyorken SAO kadar kendi kendini çöp eden başka bir seri olamaz ya. SAO, Supernatural ile birlikte (Tabii ranobeden uyarlama bir animeyle hiçbir şeyden uyarlama olmayan [Kitapları var ama sonra çıktı. Dizide de kitapları var. Kitaplar diziden uyarlama yani.] bir Amerikan dizisini karşılaştırmak ne kadar doğru bilemiyorum ama...) "Başyapıt olabilecek bir seri nasıl çöp edilir?" sorusuna verilen en mükemmel cevaptır. Ulan seri resmen "Oyun evreninde geçen ama 'Gerçek Dünya'nın da bir şekilde kurguplana (lore) dahil olduğu bir hikâye nasıl yazılır?" sorusuna verilen "Aha böyle!" biçimindeki mükemmel cevaptan "Bitmek bilmeyen bir harem animesi nasıl yazılır?" rehberine evrildi. Kendi kendini bu derece dinamitleyen bir seri olamaz ya.

Şimdi şu artık Hollywood etkisinden mi hangi nedenden bilemiyorum ama tüm dünyada bilinen bir "gemide kadın uğursuzluk getirir" şeysi (Ne denir buna? En uygun tabir "hurafe" herhalde. Efsane vs. değil çünkü.) vardır. Bunun tayfanın işini gücünü yapmak yerine hatuna yazılmasından yılmış bir kaptanın cin fikri olduğunu düşünüyorum. Tabii sevgililerini birbiriyle karşılaştırmak istemeyen (Her limanda bir sevgili olayı nereden çıktı lan acaba?) bir kaptan veya yönelimiyle yaftalanmamak için böyle bir bahane bulan (E, bundan çok değil yüz yıl önce dünyanın bazı yerlerinde hangi cinsiyetten hoşlandığın idam sebebi olabiliyordu. Lan düşündüm de yüz yıl geriye gitmeye de gerek yok.) bir kaptan da olabilir.

Ülkedeki yaygın geri zekalılıklardan biri de kendi siyasi görüşü haricinde her görüşün sorunlarını kendine yıkmak ama kendi siyasi görüşüne toz kondurmamak. Bu daha çok sosyalistlerde var, zaten o yüzden geçen "Ülkenin solcusu solcu değil..." dedim. Hah, neyse: Dincilerin yaptıkları dinin, milliyetçilerin yaptıkları milliyetçiliğin, liberallerin yaptıkları liberalizmin, kapitalistlerin yaptıkları kapitalizmin sorunu oluyor da komünistlerin yaptığı neden komünizmin sorunu olmuyor? Bu görüşü özel, dokunulmaz, eylemlerden bağımsız kılan nedir? Yok eğer şahısların yaptığı görüşün kendisini bağlamazsa bu şekilde Hitler'i bile savunabilirsiniz. Açın bakın nasyonal sosyalizmin (Evet, Hitler de kendine sosyalist diyordu.) argümanlarına ama bir zamanlar hâkim olup katliamlara, 2. dünya savaşına neden olduğunu bir an unutarak bakın, içinde gayet mantıklı şeyler olduğunu göreceksiniz. Ümmetçilerin yaptıkları ortada ama sırf teoriye bakarsanız ümmetçilik de sosyalizm veya liberalizm kadar mantıklı ve sorun çıkarmaya değil çözüm bulmaya çalışan argümanlara sahip. Eylemler mi önemli teori mi, bir karar verin. Teori önemliyse SJW'liği başlatan teorik açıklamalar da gayet mantıklı mesela ama bu, onların geri zekalı sürüsü olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Hani belli bir görüşü diğerlerinden özel kılan, ayıran nedir? Gördüğünüz gibi bu son cümlede herhangi bir görüşü yükleme koymadım. Bu soru herkes için geçerli. Cevap mı? Ben cevabımı uzun süre önce buldum: İnsanlar kusurlu, bencil ve büyük oranda geri zekalı varlıklardır; bu nedenle kurdukları her sistem de eksik, kusurlu, kişiye göre yontulmaya teşne olacaktır. Bu sistemin ilahi kaynaklı olduğuna inansalar hatta gerçekten öyle olsa bile sonuç değişmeyecektir. Sorun nadiren görüşlerdedir, neredeyse her zaman insanlığın kendisindedir.

Bu arada bu grup ödevleri, grup çalışmaları falan hakkında konuşmak istiyorum çünkü neden? Çünkü kendi kendime düşünürken sinir oldum. Bunlar dünyanın en saçma salak şeyleri. Kullanılan argümanlar genellikle toplumda yaşamayı, takım çalışmasını öğretmek vs. ama introvert öğrencilere aslan sürüsünün içine atılan gladyatör gibi davranmaktan başka bir şey değil. Bu işlerde organizasyon da daima sıkıntı olur zaten. Kim ne yapacağını asla bilmez, hatta bazen ödev bittikten sonra bile kim tam olarak ne yaptığını bilmez. Sunum munum işleri de sahne korkusu olanlar, asosyaller vs. için sıkıntı bak ama onun gerekçelerini bir şekilde mantığa oturtabilirsin. Bu siktiğimin grup ödevleri sırf hoca daha az ödev okumak istediği için uydurduğu, bunu da ekstrovert düzenin kılıfına (hani o minareyi çalmadan önce hazırladıkları kılıf) soktuğu bir saçmalıktan başka bir şey değil. Lan bir bırakın da kendi performansımızı gösterelim. Ulan ayrıca, takım çalışmasını öğretmenin yolu insanları bir arada bir şeylere zorlamak değildir. Bunları hoca kendi belirlese ayrı dert öğrencilere bıraksa ayrı dert. Hoca belirlese sınıfın en anlaşamayan iki öğrencisinin aynı gruba düşme ihtimali var, kendileri belirlense girişken olmayan öğrenciler yalnız kalıyor. Her halükârda sıkıntı amk şeyi. Takım çalışmasını öğretmenin yolu çeşitli ortak görüşleri, zevkleri, güdüleri vs. yani en az bir ortak noktaları (Sınıf arkadaşlığı bir ortak nokta değildir. Bir AKP'li ile bir CHP'linin bile ortalama iki sınıf arkadaşına kıyasla daha çok ortak noktası var lan.) olan öğrencileri bir araya getirip onları rahat bırakırsın, onlar kendileri takım çalışmasını öğrenirler, merak etme. İşte Amerika'daki, Japonya'daki falan okul kulüpleri bu işe yarıyor. Bizde ilkokulda ne karın ağrısı olduğu meçhul kollar var, lisede zaten kulüp mulüp hiç yok (Gerekçe de eminim ki "otursunlar sınava çalışsınlar"dır amk. Ben böyle eğitim sistemini... Üniversiteye meslek lisesi muamelesi yaparsan böyle olur işte.), üniversiteler... Yani... Bizim kampüste (ana okuldan ayrı, ta ebesinin şeyindeydi) tiyatro kulübünden başka bir şey yoktu mesela. Ayrıca herkes gruba uymak zorunda diye bir kaide mi var birader? Belki ben tek tabanca takılmaktan memnunum, olamaz mı? Her şey sizin Fe-Si güdülerinize göre mi olacak? Biz "aykırılar" sizin bu takıntılarınız yüzünden acı çekiyoruz ve intihar ettiğimizde de suçu oynadığımız oyunlara (bkz. "FRP öldürüyor"), izlediğimiz şeylere, dinlediğimiz müziklere, giydiğimiz giysilere, okuduğumuz kitaplara atarak sorumluluktan kaçıyorsunuz şerefsizler. Takım çalışması öyle geçici gruplarla öğretilmez. Kabile kurarak öğretilir. Bir kabile de ya en az bir ortak noktası olan kişilerin bir araya gelmesiyle ya da gerçek hayatta kalma durumunda kurulur. Takım çalışmasını öğretmek istiyorsan bir grup öğrenciyi alıp ormanın ortasında bırakır ve orada hayatta kalmalarını beklersin. Ölenleri de "Kampçılık yasaklansın! Ölüme sürüklüyor!" diye açıklarsınız. Nasılsa yapmadığınız şey değil. Bu amk sisteminin delirttiği herkesin intiharını öyle aklıyorsunuz zaten. Ayrıca intihar eden kişilerin %99'unun katili kendisi değil ya toplum ya da ailesidir, bu kadar da netim bu konuda.

Delinin teki. Israrla umut etmeye çalışıyor. Gölgesini kovalamakla meşgul. Erdem Ö. Hayali mahlasıyla kitap* yazdı.

*Ejderin Mührü (ALMAYIN! Benim yazdığım kitap değil bu, editörün kafasına göre yaptığı değişiklikler ve hatalarıyla dolu bir saçmalık sadece. Bu kitabın imlası düzenlenmeden önce daha düzgündü lan? Ortadan bölünmüş cümle yoktu en azından. Düzelteceğiz. Halihazırda aldıysanız da düzeltme işini yaptıktan sonra bir şeyler ayarlayacağım.)

𐰲𐰓𐰼𐰭:𐰢𐰜𐰼𐰇 ᠡᠵᠲ‍ᠡᠷᠢᠩ ᠮᠥᠭ᠍‍ᠷᠥ اژدريڭ مهرى

INFP 6w5 sp/sx 694 (6w5-9w8-4w3)* EII-Ne RLUEI EFVL melankolik-flegmatik Kaotik nötral

*Üçlü tip teorisinde kanatlar yok biliyorum ama teori devamlı değişip yenileniyor zaten.

☉♓︎   ☽♌︎   Asc♊︎   ☿♈︎♀♒︎♂♈︎♃♓︎♄♈︎♅♒︎♆♒︎♇♐︎⚷♏︎⚸♎︎☊♍︎🜊♏︎

 𐰼𐰓𐰢:𐰇𐰢𐰼 ᠡᠷᠲ‍ᠡᠮ ᠥᠮᠧᠷ اردم عمر Erdem Ömer

ㅔㄹ뎀 ㅓ맬 エルデム・ヨマー ᛖᚱᛞᛖᛗ ᛟᛗᚫᚱ

埃德姆歐瑪爾 Ердем Өме́р

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder