Fuufu Ijou'nun konusunu okur okumaz bir "öeeh"ledim. Aşırı derecede "yeni nesil Toradora" havası veren bir konusu var ki ben Toradora'yı severim ama Toradora misal bir Hyouka veya Takagi-san gibi değil. "Yaptık bitti, benzer bir yeni seriye hiç gerek yok." biçiminde bir anime. Aynı/benzer temayı tekrar tekrar kullanmanın işlemeyeceği bir seri yani. Eh, ilk bölümü izleyince belki fikrim değişir ama... Bakalım. Ulan esas kız da Shikimori-san'ın gyaru versiyonu; daha doğrusu Shikimori-san'ın dış görünüşüyle Kitagawa Marin'in (soyadı kesin yanlış amk) kişiliğini birleştirmişler gibi. Ben bile bu kadar toplama senaryo yazmıyorum lan (Bahsettiğim o toplama senaryoları genelde yazıya geçirmiyorum bu arada. Kafamın içindeki bir isekai muamelesi görüyorlar.). Daha üçüncü dakikadayım ve evet, Toradora bu. Bildiğin acı çekiyorum amk ki bak ben romantik komedi olsun SoL olsun böyle temalara ömrümü adarım. Tabii bir hayatım olmamasının da bununla ilgisi var ama konu bu değil. Cidden resmen acı çekiyorum ya. İlk bölümü bitirmeye bile hiç kasmasam mı ki? Ben Iruma-kun'a geçiyorum lan, sikerler. Fuufu'ya psikolojik savaşa hazırlanır gibi hazırlanıp başlamam lazım. Aksi takdirde eğer anime ilk bölümden Toradora'dan ayrışırsa bile bunu göremeyeceğim. Iruma-kun'un mangasını okuduğum için rahatım zaten, oh be. O neymiş öyle... Bu arada bir süredir gördüğüm Do It Yourself! diye bir anime var ve daha Türkçesi gelmedi. Niye gelmedi merak ediyorum ama hiç çevrilmeme ihtimali de var. Belki de daha internete düşmemiştir ama... Bilemedim. "Ne çevireceğiz lan bunu?" demiş olabilirler yani. Ben güvenmiyorum bu fansublara. Sadece birkaç tanesiyle gönül bağım var, Puzzle'la da küsüm ama bağım olanlara bile güvenmiyorum. Ya bu arada "Haftalık En İyi Animeler" şeyleri var... Bu haftanınkinde beklediğim, isminden veya fragmanından "Eh, bir bakarım" dediğim birkaç anime var... ki hiçbirinin çevirisi yok. Ne yapalım amk, illa gidip İngilizce altyazılı mı izleyelim? Neyin peşindesiniz lan, çevirsenize şunları? Haftalık listeye giriyorsa bölüm de gelmiştir demek olmuyor mu bu? Akiba Maid Wars ve Akuyaku Reijou Nanode Rasubosu wo Katte Mimashita'dan bahsediyorum. Nerede lan bunlar?
Son zamanlarda uyku hakkında karmaşık hislere sahibim. Uykunun getirdiği o mahmurluk ve uyuşukluk hissini, bu yoz dünyadan biraz olsun koparıp hayatın, dünyanın, gündemin, insanların keşmekeşinden, kötücül dramasından, korkunç iğrençliğinden en azından bir süre kaçırıp muhatap olmamanı sağlamasını hâlâ seviyorum ama aynı zamanda sanki uyurken vaktimi boş yere harcıyormuşum gibi geliyor. Ha uyumasam çok mu kritik bir şeyler yapacağım? Bir beş sayfa daha fazla okuyacak, bir bölüm daha fazla izleyecek, üç satır daha fazla yazacak, bir yır daha fazla dinleyecek, hiçbiri olmazsa oyun oynayacak veya elimde, ne zamandır ertelediğim iki-üç elişine bakacağım. Yani nereden baktığınıza ve kim olduğunuza göre aşırı derecede önemli veya feci önemsiz olabilir. Benim için nasıl olduğunu soruyorsanız önemli ama o kadar da kritik değil. Hani uyumasam da vatanı -olmadı kendimi- kurtarmayacağım sonuçta; ama yine de son zamanlardaki o "Bunca zaman uyumak yerine başka bir şeyler yapardım." hissinden bir türlü kurtulamıyorum. Bir de yaşlanıyorum artık. Valla bak! Eskiden iki gün iki gece sıfır uykuyla neredeyse hiç performans düşüklüğüm olmadan koşturabilirdim, üç gün uyumamışlığım bile vardı; şimdi bir gece uyumadıktan sonra ertesi gün öğlene kadar zor dayanıyorum. STA'm düştü hep, yerlerde. STR'm de feci düştü, bir şeyi taşırken zorlanıyorum. Acilen tekrar ok talimi yapmaya başlamam lazım; gücü -özellikle kol kuvvetini- tahmin edebileceğinizden çok daha fazla artırıyor. Makaralı yayların kullanıldığı modern olimpik okçuluktan bahsetmiyorum tabii; makaralı yayın olayı zaten olabildiğince güçlü yayı olabildiğince az kuvvet uygulayarak çekmek. Makaralı yaya makara koyulmasının sebebi bile o. Eh, bünyeyle ("constitution") inatlaşılmaz, adamı aşağı alıverir; haliyle uykum gelince uyuyorum. Aslında uykusuzluğun o sarhoşluk veren hissini (en azından bana veriyor, sizi bilemem) de seviyorum ama konu bu değil. Açıkçası, şayet bir Tanrı varsa bana fazladan bir hayat borçlu olduğunu düşünüyorum; hatta belli dönemlerde belli yerlerde yaşayan belli kişilerin tümüne. Belki de içgüdüsel bir güvenle bu yüzden alttan alıp işleri savsaklıyorumdur ama sonuçta ölmeden önce öldükten sonra ne olduğunu bilebilmemizin bir yolu yok. Ancak inanabiliriz.
Bak mesela, bazı dillerde bazı kavramlar o dilin dışına anlamı küçülmüş olarak geçmiş. Bu arada bu cümleyi yazan kişi ben olsam ne dediğimi anlamazdım ama düzeltmeye çalışırsam daha da fena olacağından, bu kez imlanın falan da kayacağından emin olduğumdan dokunmuyorum. Dediğim şey özetle bazı dillerde bazı kelimeler... Yok, buradan da kuramayacağım ben o cümleyi. Şöyle yapalım... Örnek verelim. Mesela Türkçedeki "kılıç" -ki Türkçenin en ortak kelimelerindendir, hemen hemen bütün Türk dillerinde çok da değişmeden bulunur- her türden kılıcı kastediyor, değil mi? Ama bir Avrupalıya, Amerikalıya vs. "kılıç" dediğinde aklına direkt yalmanlı kılıç geliyor, düz kılıç onun için "kılıç (Biz Arap kökenli harfleri kullanırken romanize edilip Avrupa dillerine, özellikle de İngilizceye öyle geçmiş haliyle "kilij")" değil. Kılıç (kilij), onun için Türk/Osmanlı kılıcı. Hatta sadece belli bir türü. Yatağan da Avrupalıya göre "kilij" değil, hatta karabela bile "kilij" değil. Bak aynısı şemşirde de var. Farsçada şemşir/şimşir doğrudan "kılıç" demek ama Türkçe de dahil geri kalan bütün dillerde esasen Soğd kültür haznesine ait belli, eğri bir kılıca atıfta bulunuluyor. Bir "sword" kelimesinde bu yok mesela; "sword", herkes için "sword"; kimse "sword" deyince sadece İngiliz kılıcını düşünmüyor. Ha gerçi "saber/sabre" kelimesinde var bak; esasen her türden süvari kılıcını, eğri kılıcı vs. kastediyor ama Avrupalılar dışındakiler bu kelimeyi özel olarak Avrupaî süvari kılıcını kastetmekte kullanıyor. Bu özellikle savaş terminolojisinde çok var, bir örneği de Japoncadaki "yumi" yani yay. Japonlar biyokompozit Türk yayına da makaralı yaya da İngiliz uzun yayına da Avrupa tipi av yayına da "yumi" diyor ama Japon olmayan biri bu kelimeyi daima Japonların bambudan yapılan özgün, asimetrik kabzalı uzun yayı için kullanıyor. Aklıma savaş terminolojisi dışında örnek gelmese de böyle bir şeyler var yani. Bana bir yandan garip bir yandan da aşırı normal geliyor, onu da tam çözemedim. Hani bir an "Lan çok acayip değil mi?" diyorum, sonra "E, ya ne olaca'dı?" diyorum. Garip yani. Bu durum değil benim bu duruma tavrım garip. Çözemedim.
Bak yukarıda STR, STA, CONS falan demişken kendime bir karakter kâğıdı oluşturmak istedim. "Neden?" diye sorarsan sırf işsizlikten. Uyumadığımda bunlarla uğraşıyorum işte. Hah, konuya dönelim; karakter kâğıdı. Tek FRP deneyimim hiçbiri daha önce hiç oynamamış bir gruba DM'lik yapmaktan ibaret olduğu için (Bazen sırf kutu oyunu, FRP, kart oyunu falan oynamak için arkadaşım olmasını istiyorum. İşin ilginç yanı görüştüğüm arkadaşlarım varken de birlikte bu tür şeyler yapmıyorduk. Ta sonunda gemi maketi yapmaya başlayacağım, o olacak. Şişe içinde gemi maketleri pahalı mı lan acaba? Şu an kesin pahalıdır da -temel ihtiyaçlar bile ateş pahası, hobi ürünlerine bindirilen vergiler falan da cabası- ekonominin ayvayı yememiş olduğu "normal" zamanları kastediyorum. O zamanlarda da pahalı mıydı acaba?) FRP.net'in karakter kâğıdı sistemini/düzenini araklayacağım. Bu arada bu, anlık karakter kâğıdı. Hani yazdığım zamandan bahsediyor yani.
İsim: Hayatta da söylemem bu arada.
Oyuncu: Tanrı? Yani... Bunu koymasam daha iyiydi belki.
Sınıf: Kolcu ("Ranger". Bu arada bu kelime FRP, fantastik evren vs. ortamlarında geleneksel olarak "kolcu" diye çevrilir ama aslında "korucu" demek. Kolcu bambaşka bir şey korucu bambaşka bir şey. Bir de Power Rangers var ki onun konumuzla şu aşamada hiç ilgisi yok.). Ne, ne var? Ne bakıyorsunuz öyle? Hişt arka sıra, kendi aranda gülüşme. Olamaz mıyım kardeşim? Belki öyleyim? Ne biliyo'nuz? Tamam, tamam; "İşsiz". Memnun musunuz şimdi?
Irk: Elf. Evet? Ne belli? Nereden biliyo'nuz olmadığımı? Ben bir yere fotoğrafımı falan vermediğime göre? Hem Galadriel'in Galadriel olduğunu anlamak için kulaklarına bakılan bir çağda (Oha be! Ağaçların ışığını görmüş son elf ulan o, cadde kenarı travestisi mi?) nasıl anlayacaksınız ki? İyi ulan yarı-elfim. Hadi buna da itiraz edin. Tamam tamam insan. İki dakika havaya sokmuyorsunuz insanı.
Seviye: 24.
XP: 3865? Ne bileyim lan, kendi hayatımın XP'sini nasıl ölçeceğim ki? 100 XP'de bir seviye atlıyoruz desek... ama o öyle olmuyor.
STR 0 (Sürünüyo'm dedim ama ben) DEX 1 ("Reca ederim bu bahsi kapatalım") CONS 31 (Bu kadar yüksek olmasına şaşırdınız, değil mi? Göründüğümden daha dayanıklıyım. Gerçi nasıl göründüğümü de bilmiyorsunuz ama konu bu değil.) INT 42 (Pek de mütevazıyım gördüğünüz gibi.) WIS 7 (Evet, düşük biraz... Üstüme gelmeyin lan.) CH 0 (Yani... Eksi bence de... Hadi neyse.)
Zırh: Aynası zincirli deri kedim ("lamellar") göğüslük (Ulan buraya görsel koymayı acayip isterdim ha... Dur aslında, bulabilirsem koyayım. Yok, uğraşılmaz onunla. Galerinin feci diplerinde.)
AC: Şimdi çevikliğe 4 desek, zırhtan da artı gelse... 9 ediyor gal'ba.
Hareket: 12
HP -1 (Ölmedim, sürünüyorum.) DMG 15 (Silahlardan hep... Yoksa yani çıplak elle vurduğum DMG 1 falandır.) GP 3 SP 0 CP 6 (E, TR'de yaşıyoruz; boru değil. Ben de hâlâ ailemden harçlık alıyorum. Ayrıca gerçekten kur hesabı kullandım. Reddit'te elemanın biri GP-USD kurunu ayarlamış. Her şeyi bakıra çevirirsek 306 CP yapıyor. Ulan hâlâ az, en azından biraz fazla görünür diye bu işe girişmiştim halbuki.)
Özel Yetenekler: Doğal engellerin hız düşürmesinden %50 oranda (Sen bir zar at bakayım...) muafiyet, ormanda STA daha yavaş düşer (Oraya laf olsun diye elf kolcu yazmadık.), eski alfabe okuyucusu (Bunun DnD'de özel bir adı vardı sanki ama... "Ancient"li "language"lı bir şeydi...), doğuştan cenabet (Bizim Yeşilçam "reca"ları 2 oldu...)
Ekipman: Kamp bıçağı, yalmanlı kılıç, yarı kompozit süvari yayı, genel koruma tılsımı
Büyüler: Lanetli maşallah (Hani şu 3 gün yaşatmayandan)
Yönelim: Kaotik nötral (Bak aşağıda da yazıyor)
Delinin teki. Israrla umut
etmeye çalışıyor. Gölgesini kovalamakla meşgul. Erdem Ö. Hayali mahlasıyla
kitap* yazdı.
*Ejderin Mührü (ALMAYIN!
Benim yazdığım kitap değil bu, editörün kafasına göre yaptığı değişiklikler ve
hatalarıyla dolu bir saçmalık sadece. Bu kitabın imlası düzenlenmeden önce daha
düzgündü lan? Ortadan bölünmüş cümle yoktu en azından. Düzelteceğiz.
Halihazırda aldıysanız da düzeltme işini yaptıktan sonra bir şeyler
ayarlayacağım.)
𐰲𐰓𐰼𐰭:𐰢𐰜𐰼𐰇
ᠡᠵᠲᠡᠷᠢᠩ ᠮᠥᠭ᠍ᠷᠥ اژدريڭ مهرى
INFP 6w5 sp/sx 694 (6w5-9w8-4w3)*
EII-Ne RLUEI EFVL melankolik-flegmatik Kaotik nötral
*Üçlü tip teorisinde
kanatlar yok biliyorum ama teori devamlı değişip yenileniyor zaten.
☉♓︎ ☽♌︎ Asc♊︎ ☿♈︎♀♒︎♂♈︎♃♓︎♄♈︎♅♒︎♆♒︎♇♐︎⚷♏︎⚸♎︎☊♍︎🜊♏︎
𐰼𐰓𐰢:𐰇𐰢𐰼 ᠡᠷᠲᠡᠮ ᠥᠮᠧᠷ اردم عمر Erdem Ömer
ㅔㄹ뎀 ㅓ맬 エルデム・ヨマー ᛖᚱᛞᛖᛗ ᛟᛗᚫᚱ
埃德姆歐瑪爾 Ердем Өме́р