Öne Çıkan Yayın

Beni Her Yerde Bulun (BU YAZI BAŞA İLİŞTİRİLMİŞTİR)

İletişim için: semender101@gmail.com Şahsi blog: E, burası zaten. ~Gerektikçe güncellenecektir.~

16 Mart 2022 Çarşamba

Durum Raporu: Çekişme, Beklenti, Ejderin Mührü (Evet, Taktım), Öfkem Kendime, Leah (SW'deki)

Kendimle çekişmem hâlâ devam ediyor ama depresif müzikler dinlemek ve her şeye sövmek dışında bir şey yapamadığım dönemlerin birini daha atlattım nihayet. Ben zaten kendimle çekişmemin bitmeyeceğini kabullendim. Bütün dilek ve arzularımı yerine getirsem ve bana kendimi sevmeyi öğretebilecek bir hatun bulsam bile kendimle çekişmem bitmeyecek. Öylesine kemiklerime işlemiş ki bu artık ruhumun bir parçası, beni tamamlayan, beni ben yapan şeylerden biri. Önemli olan şu: Kendi kendimi sabote ettiğim, yani raundun kazananının başta kendisi olmak üzere neredeyse her şeyden nefret eden, depresif ve umutsuz olan versiyonum olduğu dönemler oluyor. Bu arada ikiden fazlasının mücadelesi var içimde. Çoklu kişilik bozukluğunun her şeyin farkında olduğum bir versiyonu gibi bir şey yaşıyorum aq. Neyse. Kendi kendimi sabote edince kısır döngüye giriyorum. Hiçbir şey yapamıyorum, hiçbir şey yapamadığım için sinirleniyorum, sinirlenince yine hiçbir şey yapamıyorum... Gerçi tam olarak beni taşıyabilecek olanlar, yani iflah olmaz romantik veya idealist sanatçı vs. kazanmış değil. Depresif şerefsiz kaybetmiş de değil, hâlâ direniyor ama en azından gördüğüm her bıçağa veya ipe "Bununla intihar etsem canım çok acır mı acaba?" dediğim dönemi geride bıraktım gibi gibi.

Artık ilişkiler ve onlar gibi konulardaki beklentim de netleşti. Cümle anlatmak istediğimi asla anlatmıyor lan, müthiş gerçekten. Neyse. Özetle şunu diyorum: Eğer bana kendimi sevmeyi öğretecek bir kız bulup mutlu bir ilişkim olsaydı -veya başka herhangi bir şekilde mutlu olsaydım- artık yazamayacağımdan korkuyordum ki bunu daha önce bu blogda birkaç kere, değilse de en az bir kere söylemiş olmalıyım. Şu var ki yalnızlığım bitse ve benim için her şey yoluna girse bile dünya saçma sapan, dandik bir yer olmaya devam edecek. Arada kalmışlık, çarpıklık... Bunlar yine bitmeyecek. Ayrıca, ben rahat batan bir insanım: Her şey yolunda gitse moralimi bozacak bir şeyi illaki bulup çıkarırım. Hiçbir şey bulamazsam "Niye Afrika'da su kuyusu yok lan?" veya "Bu dizideki karakterler niye bu kadar mutlu aq?" diye şeyler bile bulabilirim. Kendi kendimi aşağı çekmede tam bir dünya markasıyım. Zaten şu elimdeki işleri de tamamlayıp edebiyatla işimi bitirmeyi düşünüyorum ama yazmakla değil, edebiyatla. Bitirmeyebilirim de. Duruma bağlı.

Ejderin Mührü hakkında editöre sövmenin bana bir yararı olmayacak. O yüzden 2. baskıda editör hatalarından arındırılmış bir versiyon göndermek, gerekirse yayınevine "Durdurun baskıyı!" demek niyetindeyim ama 1. baskıyı alanlar ne olacak o zaman? 1. baskı satılmazsa 2. baskı asla var olamaz ama 2. baskı düzeltilmiş bir versiyon olursa 1. baskıyı alanlar paralarını çöpe atmış olacak. Bak kendi yayınevim vs. olsa -zaten ne yazsam oradan çıkarırdım öyle olsa- bu konuyu "1. baskıyı aldığınızı gösterin, düzeltilmiş 2. baskıyı ücretsiz/indirimli verelim." şekline getiririm ama 630 sayfa hesapladığı kitabı saat öğlen üçte atıp "Akşama kadar kontrol edin." diyen bir yayınevinden çok şey bekliyor olurum öyle bir şey beklersem. Gerçi bunu diyen editörümdü ama muhtemelen onun da bir süre sınırı vs. vardır, yani bu konuda onu suçlamıyorum. Bu da aklınıza gelebilecek "Neden o zaman itiraz etmedin? Baskıdan önce kitaba bir bakmadın mı?" sorusunu cevaplıyor: Kontrol etmeye vaktim yoktu ki! Ulan ayrıca, editörün var olma sebebi yazarın hatalarını düzeltmek değil mi? Editörünün hatalarını düzelten yazar mı olur? Buradan bütün editörlere sesleniyorum: Sizin göreviniz yazarın kelimelerini kafanıza göre değiştirmek ("Hak din" ifadesini neden "her din" şekline çevirir ki bir insan?), bitmemiş cümleyi ortadan bölmek (Bak editörüm olsa şu hemen "bitmemiş"ten önceki virgülü noktaya çevirirdi.), pasajları saçma sapan değiştirip bağlamından çıkarmak veya yazarın yazdıkları hakkında fikir belirtmek değildir. Mesela ASOIAF'ın çevirmenine çok laf edilir "Lan kafasına göre kitaptan cümle atmış, yalan yanlış çevirmiş" vs. diye... Bence çevirmende değil editörde sorun var, bu yaşadığım deneyimden onu anladım. ASOIAF çevirilerinin dandik olma sebebini ben artık editörde ararım. ASOIAF çevirileri kitabın orijinal, İngilizce halini bilmediğiniz sürece kalitelidir bu arada. Okuduğumdan değil, bir ara deli gibi ASOIAF/GoT forumunda takılırdım ama geçen sene "Kitabı bu yıl bitiremezsem beni hapse atın." deyip bu sene oyuncularla fotoğraf çektiren herif bir türlü yeni kitabı yazamadığı için o forum kapandı. Editöre dönersek: Oraya o kelime lazım olmasa yazmam onu değil mi? Cümle bitse virgül değil nokta koyarım? Orada o soru-cevap diyaloğun parçası olsa diyaloğun parçası olarak yazarım. Eğer o cümle kurulmuş olsa "...ne ben söyledim..." demem, değil mi? Ayrıca cümlelerimi kafana göre değiştirirken nasıl yanlış yazılmış şeyler hâlâ var olabiliyor? Görev tanımının dışına çıkmaktan kendi işini yapmaya mı vakit bulamadın? Bu arada Filmograf'ın "Siyahi Elf Olur mu?" videosundan sonra bu kafasına göre cümle değiştirmenin genel bir editör eğilimi olduğunu fark ettiğim için böyle sallayıp duruyorum. Hani sıkıntı benim editörümde de değil, genel olarak editörler görevlerinin sınırlarını pek bilmiyor gibi. Arkadaşım zaten yeterince önemli ve olmazsa olmaz bir görev tanımınız var, ne diye rolünüzü büyütüp ana karakter olmaya çalışıyorsunuz ki? Ne gerek var yani? Hayır ben kendimden çok okuyucuya üzülüyorum, kendimden çok okuyucu için sinirleniyorum. Benim yazdığım kitap değil ki bu. Aslında daha ilk kısımda değiştirilmiş bir cümle vardı, yaz işte kenarına "Cümlelerimi değiştirme." diye. 2. baskı düzeltilmiş olursa 1. baskıyı alanlara daha çok üzüleceğim ama 1. baskı alınmazsa da ikinci baskı çıkamaz. 1. baskıyı aldıktan sonra "Hataları düzeltilmiş" bir 2. baskı çıksa ve bana yeniden 73 mü ne TL verdirse ben acayip sinirlenirdim şahsen. Hay ben böyle işin... Bu arada bu dediğim işe cidden girişirsem kendi hatalarımı da düzelteceğim, tespit ettiğim iki tane var: Biri Göktürkçe cümle (Ulan niye bakmıyorsun, kontrol etmiyorsun hiç?), öbürü de Kyouka'nın notu. Kan oluklu yatağan olur çünkü. Olurmuş yani.

Cidden çok canımı sıkıyor ama bu durum. Durup durup buna sinir oluyorum. Hayır öfkem de aslında editörüme değil, kendime ve kitaba. Bir başarı elde ettiğime inanmıştım... Tabii, benim elde edeceğim başarı anca bu kadar olur. Kaybedenin tekiyim işte. Kabullendim bunu. Lan astrologlar, "Bu yıl balık burcunun yılı..." deyip duruyorsunuz ama tarihi devamlı ileri atıyorsunuz. Önce Mart dediniz, şimdi Mayıs diyorsunuz... Aralık ayında bu durum "Lan 2023 vallahi sizin yılınız olacak, bak aha buraya yazıyorum... Zaten Lozan'ın gizli maddeleri..." diyeceksiniz diye korkuyorum. Bu arada "Bu yıl sizin yılınız olacak." dedikten sonra felaket tellallığına başlıyorlar ki onu çözemedim. Lan ağzından tek bir olumlu laf çıkmadı, nasıl "bizim yılımız" bu? Alayımız mazoşist miyiz sizin gözünüzde? Ha benim mazo eğilimlerim var o ayrı ama... "Astrologları takip etme sen de?" diyebilirsiniz tabii. Zaten etmiyorum efendim. Onedio, test yayınlarsa çözmek durumundayım. Onedio testi bağımlısıyım ben. Son zamanlardaki testlerde iş yok gerçi, eskiden ne güzeldi. Hem umut etmek yine de güzel, "Bu ay burcunuzun başına ne gelecek?" testlerini de o yüzden çözüyorum zaten. Youtube'da da karşıma çıkıyorlar, "Mutlaka izleyin!" diye başlık atınca "Ulan ne kaybederim ki? İşim gücüm yok zaten." deyip tıklıyorum videoya. O videoya tıklayınca da ana sayfama daha çok astrolog düşüyor, böyle bir kısır döngü (Ne user!).

Stardew Valley'de gözlemlediğim bir şey var: Herkes ilk oyununda Leah ile evleniyor. Hayır anlamadım ki hatunla ilişki ilerletmek mi kolay yoksa iyi niyetine mi kapılıyor millet... Şimdi baktığında en sevdiği şeyler çiftlikle ve çiftçilikle ilgili şeyler (keçi peyniri, salata, şarap, yermantarı falan). Abby'yle ilişkileri ilerletebilmek için madene gidip hatuna yesin diye kuvars getirmen gerekiyor, o yüzden muhtemelen ilk kez oynayanlar Abby ile pek fazla yakınlık kuramıyorlar en azından oyunun başlarında. E ama Penny de haşhaş seviyor... Gerçi "Haşhaşta para yok." diye (E ama yok gerçekten) ekmiyor çoğu kişi (Ulan blog mu yazıyorum Bursa şeker pancarı üreticileri derneği lokalinde miyim belli değil... Bu arada dediğim yer Balıkesir'de. İznik'te de Afyon'un mu Kütahya'nın mı ne bilmem ne üreticileri şeysi var.), haliyle Penny'ye hediye vermek için zümrüt mümrüt bulana kadar bekliyor. Haşhaş görevi de olmadığı için tabii... En azından benim Vadi'de geçirdiğim 4 yılda öyle bir görev gelmedi. Bu arada erkek karakterlerden en yakın yakınlık kurulabilen kim lan acaba? Elliot tam "kimse beni anlamıyor ve ben de yazdıklarıma, onları insanlara sunacak kadar, güvenmiyorum yazarı (E Elliot benmiş?)", o yüzden de ördek tüyü gibi anca biraz ilerledikçe elde edebileceğiniz garip garip şeyler seviyor. Galiba Linus ve Shane en kolay ilişkinin ilerletilebileceği erkek karakterler. Linus zaten ormanda yaşıyor, yürüyen Fi (Bu arada PDB'de Stardew karakterlerinin çoğunu doğru tiplemişler bence. Muhtemelen kesişim kümesi teoriyi bilen, "Bu konuşup duruyor Ixxx olamaz..." demeyenlerden oluşuyor.); dolayısıyla kolayca yakınlık kurabiliyorsun. Shane zaten... daya Gus'tan aldığın birayı, oh. Ulan ben Leah'ten (Nasıl okunuyor lan bu hatunun adı? Ben Lëíh gibi bir şey diyorum ama... Liyah diyen var, Léa' gibi bir şey diyen var...) bahsediyordum, konu nerelere geldi? Bu arada Leah vejetaryen olabilir ha. Şimdi aklıma geldi. "Şehirden kaçmış sanatçı" profiline de tam uygun zaten. Ulan tam "Mum ışığında trüf mantarlı makarna yiyip şarap içelim, sonra şömine ateşinin ışığında sevişiriz (Ulan konu oraya nasıl geldi? Yalnızlıktan hep. Dilime vuruyor.)" hatunu. "İnsan içine çıkmıyordun ki sen, bunlar nasıl tiplemeler, nasıl tespitler?" derseniz... Eh, ben insanların ne mal olduklarını artık çözdüğüm için insan içine çıkmıyorum. Bahsettiğiniz insanlar Leah, Abby, Sebo, Maru, Elliot, Emily, Linus gibi olsa ben de karışırım insan içine (taam taam inandık). Alayı Haley (Gerçi onun da fotoğrafçılık motoğrafçılık olayı var.), alayı Alex, alayı Pierre, alayı Kel (hani şu, Leah'ın şerrrrrefsiz eski sevgilisi) lan.

Delinin teki. Umut etmeye çalışıyor. Gölgesini kovalamakla meşgul. Erdem Ö. Hayali mahlasıyla kitap* yazdı.

*Ejderin Mührü

INFP 6w5 sp/sx 694 IEI RLUEI EFVL melankolik-flegmatik 

☉♓︎   ☽♌︎   Asc♊︎   ☿♈︎♀♒︎♂♈︎♃♓︎♄♈︎♅♒︎♆♒︎♇♐︎⚷♏︎⚸♎︎☊♍︎🜊♏︎

 𐰼𐰓𐰢:𐰇𐰢𐰼 ᠶᠡᠷᠦᠳᠧᠮ ᠥᠮᠧᠷ اردم عمر Erdem Ömer

ㅔㄹ뎀 ㅓ맬 エルデム・ヨマー 埃德姆歐瑪爾 ᛖᚱᛞᛖᛗ ᛟᛗᚫᚱ Ердем Өме́р

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder