Öne Çıkan Yayın

Beni Her Yerde Bulun (BU YAZI BAŞA İLİŞTİRİLMİŞTİR)

İletişim için: semender101@gmail.com Şahsi blog: E, burası zaten. ~Gerektikçe güncellenecektir.~

6 Kasım 2018 Salı

Şelale ve yazılışı belirsiz sözler

Bir "Şelalede yıkanma" fantezisi vardır, ekşide başlığı bile var hatta. Başlığı yokmuş da şöyle bir entry varmış. Değişik bir durum, aslında bunu biraz denemek istiyorum. Gerçi denemek istediğim daha bir ton şey var. Kutup ışıklarını izlemek, zoe kitsune-mura'da tilki sevmek (tilkilere hastayım, nedenini ben de bilmiyorum), geyiğe binmek... Bu arada evet, tarih boyunca geyik kimi zaman binek hayvanı olarak kullanılmıştır. Özellikle Sibirya ve İskandinavya'da, Moğolistan'da Duha denen bir halk hâlâ geyik biner mesela. Duhalar, Tuhalar veya Tsaatan (okunuşu Çâtan bu arada) diye ararsanız daha ayrıntılı bilgi bulabilirsiniz. Neyse, konumuz bu değil; şelalede yıkanmaktan bahsediyorduk. Çok güzel, organik, zeytinyağı temelli bir şampuanı çok ucuza buldum Gökçeada'da. Ada Rüzgarı denen dükkanda satılıyor ki markası da o zaten, gerçi şelalenin soğuğundan da tırsıyorum. Bu şelale sahnelerinin alayının (yani en azından yabancı filmlerdeki alayının) Sibirya veya Kanada'da değil de tropikal adalarda geçmesi de bununla alakalı bence, diyerek bir tespitte bulunuyorum, hatta tespit s...ç...yorum. Böyle de tespitörümdür işte. (tespitör ne lan? Kelime uyduracaksan bari mantıklı olsun, bakınız Ziya Gökalp)

Bu arada bir süre önce ıstırap-ızdırap konusunda biraz çekinceye düşmüştüm, meğer kendisi TDK ve TDD'nin de yazılışında anlaşamadığı kelamdanmış. Temel olarak ayrı-bitişik yazımda böyle bir sıkıntı var.

TDK'ye göre (evet, "-ye", o harfin adı Ke) Ana dil ve Alt yazı gibi sözler ayrı yazılıyor, Türk Dil Örgütü'ne göre ise birleşik. Ben Türk Dil Derneği'ni dinleyeceğim şahsen, onlarınki en azından bu iki sözde daha mantıklı geldi.

Bak TDK'ye göre Ambulans iken TDD'ye göre "Ambülans"mış. Ambülans ne lan, burada TDK'yi dinleyeceğim şahsen, zaten kim ambülans yazıyordu ki şimdiye dek?

Mesela Diaspora=TDK, Diyaspora=TDD imiş. Okunuşuna baktığımızda TDD daha iyi gibi yabancı dilden geçen sözlerde o dilde nasıl yazıldığına ve orijinal haline bakmalıyız bence, o yüzden TDK'yi dinleyeceğim.

Dil bilgisi, dilbilgisi. Ayrı yazan tabii ki TDK, ben TDD'ye uyarım artık.

TDK'ye göre Hemşehri, TDD'ye göre Hemşeri imiş. Okunuşu Hemşeri şeklinde ama sözün aslı Farsça "aynı şeyin parçası" anlamında "hem" ve "şehr" yani "şehir" kelimelerinden oluşuyor. Hatta sanırım Farsça'da o sondaki "i" de yok, direkt "Hemşehr" yani. O yüzden TDK daha mantıklı bence.

TDK'ye göre Hristiyan, TDD'ye göre Hıristiyan. Söz Latince "Christ" kökenli ve Türkçe'ye de "Hristo" diye yazılıp söylenen Rumca'dan geçmiş. Latincesi Christiani, Rumcasından emin değilim ama biraz daha farklı sanırım. Hristianos imiş Rumcası ki Türkçe'de kelime alınırken genelde ekler atılır zaten. Örneğin Rumca'dan geçen ve Os diye biten her kelimenin "os" kısmı atılır, yine Arapça'da alınan sözlerde aslen artikel olan "El" ön-eki atılır. Arapçadan bir şekilde Avrupa dillerine geçmiş bütün sözlerde El lafı korunur. Sadece İngilizce'den örnek verirsem Elixir=El-iksir; Alchemy=El-Semya (Simya), Algebra=El-cebr yani bildiğimiz cebir (matematikte olan). O yüzden TDK'ye uyacağım. Şu -ye eki beni de sinir etmeye başladı ama hem TDK hem TDD böyle diyor, yapacak bir şey yok.

TDK'ye göre Hükûmet, TDD'ye göre Hükümet. Kelimenin aslı Arapça Hûkümeet aslında, H kalın ve K ince olarak yazılıyor; sondaki Et de sadece çoğul eki olarak kullanılan özel bir T harfi ile yazılıyor. Türkçe'ye hüküm de girmiş ve kimse hükûm demiyor, o yüzden TDD'ye uyacağım. Gerçi konuşma dilinde Hükümet değil de Hükûmet diyoruz, TDK'ye uyayım ben yine.

TDK'ye göre Izdırap, TDD'ye göre Istırap. Kelime yine Arapça ve E-D-T-R-E-B diye yazılıyor, bunda Osmanlıca okunuş kurallarına bakmamız gerekiyor, çünkü işin içinden başka türlü çıkmak zor. Osmanlıca'da, Arapça ve hatta Farsça'dan biraz farklı bir okunuş kuralı vardır: Dad harfi Z diye, Tı harfi ise bazı istisnalar dışında D diye okunur. Ve burada kullanılan T, "Tı", D ise "Dad". Başka bir deyişle kelime, Arapça Iztırâb diye, Osmanlıca Izdırâb diye okunuyordu. O yüzden de TDK diyip geçiyorum. Diyip mi deyip mi, "Diyorum" o zaman "Diyip" Ha bu arada bu Osmanlıca'daki Dad harfinin Z diye okunması olayı, Ramazan kelimesi ve Ramadan kelimesi arasındaki çekişmenin de sorumlusu. Kelime Dad ile yazıldığından bizim dışımızda herkes Ramadan diyor, biz o harfi Z diye kanıksadığımızdan Ramazan diyoruz.

Geldik yine bir birleşime... TDK'ye göre Orta çağ, TDD'ye göre Ortaçağ. Ben bu birleşik sözlerin ne olursa olsun bitişik yazılması taraftarıyım, o yüzden TDD.

Ortadoğu da aynı, yine TDK Orta doğu, TDD Ortadoğu demiş.

TDK'ye göre "Öge", TDD'ye göre "Öğe". Aslında her ikisini de günlük hayatta duyabiliyoruz ve kelime zaten Türkçe, ek bir kökeni yok. Bu durumda hangisi en eskiden beri kullanılıyorsa onu kullanma taraftarıyım: Baktığımızda öğe hakkında pek bir şey çıkmıyor ama Öge'nin eski dilde akıllı, yaşlı bilge anlamında da kullanıldığını görüyoruz: Mesela Ögeday ismi de bu kökten geliyor. Ben de karar veremedim buna, hangisini canım çekerse onu kullanırım.

Ön söz, önsöz. Hangisinin hangisi olduğunu ve hangisini tercih ettiğimi söylememe gerek yok sanırım.

Ön yargı, önyargı. Bunu da geçiyorum.

TDK'ye göre Ropdöşambır, TDD'ye göre Ropdöşambr. Şimdi, sözcük Fransızca ve kelimenin kökeni Robe, Robe da bizdeki kaftana karşılık gelen bir Ortaçağ Avrupa kıyafeti. Robe de chambre, kelimenin Fransızca aslı, yani aslında bir tamlama. Türkçe'de üç sessiz harf, genel anlamda, bazı istisnalar (ng, nğ, ny, nç, lt, ld; ki aslında tek bir sesle ifade edilir bunlar, ses birbirine geçer ve tek harf gibi algılanır) dışında yan yana gelmez, gelse de Türkçe'nin yapısından dolayı doğru düzgün seslendirilemez. O yüzden ben TDK'nin yazımını kullanacağım. Bir de şöyle bir şey var ki Fransızca'daki R ile Türkçe'deki R'nin farklı olduğu bilinir, Türkçe'de tek bir tane ve oldukça sert bir R sesi varken Fransızca'da birkaç farklı R sesi vardır ama genel olarak yumuşak ve hatta hafif, yarı-sesli bir harftir. (Bizde de yarı-sesli Y ve H çeşitleri ile daima yarı-sesli olan Ğ var)

TDK'ye göre Sekülarizm, TDD'ye göre Sekülerizm. Fransızca Secularisme'den gelmiş, onun da kökeni pek tabii ki Latince. Ama hem TDK hem TDD'ye göre "Seküler" ve kökeni doğal olarak Fransızca séculaire ya da séculier. Buna da Fransızlar karar verememiş, tabiri caizse Fransız kalmışlar (keh keh) ama biz Seküler diye sabitlemişiz. Fransızca kökenine baktığımızda TDK daha doğru gibi ama Türkçe okunuş kurallarında (ünlü uyumları) ve Seküler diye sabitlenmesine bağlı olarak TDD'ye uyacağım.

Bu arada şu an neye uyacağımı belirleyen bir çalışma yapıyorum, siz istediğinize uyun, isterseniz hiçbirine uymayın.

Son olarak Sömestir TDK, sömestr TDD. İkinize de uymayacağım bu sefer, "Sömestır" diye yazacağım, dolu dolu. Hadi bakalım. Change my Mind vardı bir ara, ne biçim karikatürler (caps'e bu kadar Türkçe karşılık oluyor, "Büyük yazı" mı diyeyim, "Altyazılı resim" mi diyeyim, ne diyeyim başka?) yapıldı. İşte o kadar, hadi bay...

O değil de ben başta şelale olayını yazacak, az biraz saçmalayacak sonra yayınlayacaktım, bir ızdıraptan nerelere geldi olay... Hadi ben kaçtım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder