Ama öyle bahar yağmuru, yaz yağmuru filan değil ha; bildiğin fırtına, ben kışın bile bu kadar şiddetli yağmur... Gördüm gerçi ama daha şiddetlisini görmedim. Bir sürü gök gürültüsü, sağanak...
Lan ilkbaharın son haftasındayız, mevsimler iklimler kafayı yedi iyice. Aslında, şu Şubat'la oynayıp 29 filan olayını yapmadan yıl belli zamanlarda geri ya da ileri giderek ve tüm aylar 30 gün halde bıraksaydık, muhtemelen şu an bu havaya uygun bir ayda olacaktık. Ne bileyim, Mart ya da Eylül'de mesela.
Bir başka konu, pazartesi finallerim başladığı halde benim yazma ve izlemeye devam etme konusunda anlamsız bir ısrarım olması. Çalışıyorum da ama çalışmıyorum değil.
FRP'lerde "Kaotik nötral" diye bir kavram vardır, şimdi bunu açıklamakla uğraşamayacağım ama bilinmesi gereken, gerçek hayata uygun tek kişilik tipi kaotik olanlardır. Ve insanların neredeyse tamamı kaotik nötral'dır. Bunu da araya sıkıştırdığımıza göre sonraki konuya geçiyoruz.
Danganronpa 3: Zetsubou-hen'in ilk birkaç bölümü komedi tarzıydı, hani "Bu gerçekten Danganronpa mı?" gibisinden, karakterler de farklı olunca. Nihayet Danganronpa'nın alameti farikası umutsuzluk ve pembe-mor kan geri döndü de doğru olduğunu anladım. Tabii SIBNET dışında hiçbir kaynaktan izleyememem feci sinirimi bozuyor, nesi var şu lanet Odnoklasniki'nin? VK zaten gıcıklık yapıyordu da Odnok niye böyle delirdi?
Bir başka konu, bu sezon oldukça ilginç bir sezon. Hani öyle "Ya arada bakarım..." ya da "Bir ara izlerim." diyeceğin bir şey yok, ya izliyorsun ya da "Bu izlenir mi lan?" diyorsun. Hop, ne sezonu olduğundan pek bahsetmedim sanırım; 2018 bahar anime sezonunu kastediyorum. Myanimelist spring season 2018 diye aratırsanız bu sezondaki animeleri rahatça görürsünüz.
Şu dizi olayında, izleme yerlerinin gıcık biçimde takılıp durması ve yabancı dizilerden izleyeceklerimi zaten bir yere kadar da olsa izlediğim, yerli dizilerse hayvan gibi bölüm uzunluğuna sahip olduğu için "Eeeh eytera bea" şeklinde cinnet geçirmiş Şener Şen koşuşu eşliğinde "İzlemiyorum ulan dizi mizi, anime yeter bana." şeklinde bir düşünce vuku bularak cümleyi daha fazla uzatamayacağım da belli olduğuna göre karar verdim işte. Bu cümleyi çevirecek olan Translate ya da Blogger hangi çeviri sistemini kullanıyorsa o sisteme feci acıyorum.
Saat henüz beş ama hava deli gibi karanlık, çünkü yağmur bulutları bütün göğü kapatıyor. Şu yazma mazma işlerine verdiğim arayı bitirdim uzu süre önce, aksi takdirde kafayı yiyecektim çünkü. İçimi, duygu, düşünce ve deliliğimi boşaltmak için yazıyorum sonuçta.
Yaşasın tam bağımsız ruh hastaları!
Bir ara Face'te böyle bir sayfa vardı, muhtemelen hâlâ vardır, elbette paylaşım filan hak getire. Neticede Facebook şu an terk edilmiş ve çeşitli grupların hayatta kalma mücadelesi ile kendi içine kapanarak birbirine savaş açtığı bir şehir kıvamında. Grup derken Facebook gruplarını kastediyorum, onlar hala yaşıyor. Kastetmek birleşik mi yazılır ki, "kasıt" olduğuna göre birleşik, evet.
Bir başka konu, bir süredir mustarip olduğum, bu arada "mustarip"in bu şekilde yazılması çok tuhaf değil mi ya, söylerken açıkça "muzdarip" diyoruz. Ama şu şekilde baktığımızda mustarip doğru; mustarip, Arapça "Mu" ön-eki, ki doğrudan çevrilemez ama sahiplik benzeri bir anlam verir, mesela "Muhakeme" yani "Hakeme'ye sahip olan, hakeme yapan, hakeme ile alakalı, hakeme'yi içeren.", hakeme de hakim, hakem ve mahkeme'nin kökü, ayrıca tek başına Arap harfleriyle yazıldığında "Hüküm" diye okunuyor. Neyse, işte mustarip de aynı mantıkla "Mu" ön eki ve Istırap sözlerinden oluşuyor, haliyle doğru yazımı "mustarip." Yalnız şimdi baktım, Arapça yazılışı Dad-Tı-Ra-Be'den oluşuyormuş, Arapça'dan geçen ve B ile biten bütün sözler Günümüz Türkiye Türkçesi'nde P'ye dönüştüğü için orada sıkıntı yok; ancak Osmanlıca'da Dad ekseriyetle Z diye okunur, Tı da çoğu durumda D diye okunur, bu yüzden aslında ızdırap şeklinde yazmak daha doğru ki söylerken zaten öyle söylüyoruz ama TDK ne hikmetse ıstırap şeklinin doğru olduğunu söylemiş. Neyse, bir süredir mustarip olduğum zırhsızlık ve kılıçsızlık olayının yakın zamanda inşallah bitecek olması. Ulan hâlâ neleri kovalıyorum ya, hey Allah'ım...
Hadi ben artık kaçtım, Danganronpa'ya devam etmeli, Gintama ve Saiki Kusuo izlemeli, Hoshi no Samidare okumalı, yayınlanınca Re:Zero'nun çevrilen son bölümünü okumalı, Youtube'da dolaşmalıyım. Yani yapacak bir sürü işim var, öte yandan çalışma konusuna gelirsek ders çalıştım bile yani bunun konumuzla bir ilgisi yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder