Öne Çıkan Yayın

Beni Her Yerde Bulun (BU YAZI BAŞA İLİŞTİRİLMİŞTİR)

İletişim için: semender101@gmail.com Şahsi blog: E, burası zaten. ~Gerektikçe güncellenecektir.~

19 Mayıs 2018 Cumartesi

Eski Ramazanlardan Durum Güncellemesi

Evet, başlıkta "Eski Ramazanlar" geyiğine göndermemizi yaptığımıza göre yazının geri kalanının o konuyla bir alakası yok.

Ve başlık bulamazsam yapıştırıyorum "Durum güncellemesi"ni, iyi alıştım ha... Neyse.

Ramazan'dan tam bir gün önce, pek Ramazan havasına girememiştim. Tek olunca "Haa" diye kalıyor insan.

Onun dışında, ders olan zamanlar derse gidiyorum, olmayan zamanlar da akşama kadar Facebook-Youtube-anime... Ha, şu aralar Light novel okumaya başladım. Aslında kitap halinde çevrilse çoktan başlayacaktım, hatta Japonya'ya gidersem birkaç tane alıp orijinalinden okumayı bile düşünüyordum. Kanji'lerin furigana'larını belirttikleri sürece sıkıntı yok. Hiragana ve katakanatı tam olarak yazamasam da sorunsuzca okuyabiliyorum. Bak bir de böyle bir durum var, bazı alfabeler böyledir. Mesela Arap alfabesi ve Arap alfabesi kökenli Fars alfabesi ve Fars alfabesi kökenli Osmanlıca alfabe de böyledir. Okuma ve yazmayı aynı anda bilemeyebilirsin. Örneğin Arapça'yı okuyabiliyorum ama yazamıyorum, Osmanlıca'yı yazabiliyorum ama okuyamıyorum. Öte yandan, okuma ve yazmanın bir arada gittiği alfabeler istisnası olmayan ve genelde harf atlanmayan alfabelerdir. Mesela Yunan alfabesi, Yunan alfabesi kökenli Kiril ve Latin kökenli Türk alfabesi ile Latince alfabe böyledir. Latin kökenli İngiliz ve Fransız alfabeleri ise okuma ve yazmanın aynı anda götürülemediği alfabelerdendir. Aklıma gelmişken, Göktürk alfabesi, Latin kökenli Macar ve Alman alfabeleri de okuma ve yazmanın aynı anda götürülebildiği alfabelerdir. Ulan ranobe diyorduk, nereye geçtik.

Ranobe'yi bilgisayardan okumamak konusunda epey inat ettim çünkü gözümü yoruyordu ama telefondan okumak kolaymış, ben de atladım. Bu arada Ranobe, Light novel ya da Japonca yazılış ve okunuşuyla Raito-noberu'nun kısaltması.

Re:Zero'nun ranobesi bayağı ilginçmiş, bu arada animeye yansıtılamayacak birçok duygu geçişi de içeriyor. Mesela Subaru'nun bir zamanlar yavru bir kaplan istediğini tamamen laf arasında, alakasız bir şekilde söylüyor. Bunu animeye çok zorlasalar alabilirler ama yapımcıların genelde önemli yerleri bile atladığı düşünülürse bunları animeye almaları için bir sebep yok. Bu arada, ranobe'yi animenin bittiği yerden çevirmeye başlamışlar.

Şu Re:Zero'da güncele gelirsem, zira bütün kitap halinde değil bölüm bölüm, cilt cilt yayınlanıyorlar, neyse işte güncele gelirsem sırada NHK ni Youkoso -ki animesinin finali çok tatmin ediciydi, sanırım tamamını uyarlamışlar-, Monogatari serisi -bilen biliyor bu serinin ne kadar harika bir şey olduğunu-, Hikigaya'nın ranobe'si, ki adını unuttum ve netten bakmaya üşeniyorum, zaten uzunca bir adı vardı, aklıma gelmişken Yukino'yu da seviyorum ama Yui'yi destekliyorum, Yahari Ore no... ile başlıyor, baktım şimdi, bir de kısaltması vardı bunun, OreGairu, hah, neyse, bir de birkaç tane daha ki bunların animesi henüz yok.

Ramazan diyorduk. A101'de taze hurma buldum, cennet hurması değil yalnız. Bildiğimiz Medine hurmasının kurutulmamış, taze olanı.

Hadi ben kaçtım, Danganronpa acayip sardı, ulan Monokuma, ulan Monokuma... Ha, bir de araya iki üç dizi sıkıştıracaktım ama aklıma gelen diziler Friends, Supernatural ve Rick & Morty oldu, ben de eeeh iftara kadar sizi çekemem, dedim; belki şu... Neydi onun adı... Bir dizi vardı da... Neyse, belki Leyla ile Mecnun atarım araya bir yere.

Hah, The Big Bang Theory. Zaten bu saydıklarım, Gravity Falls ve filmler dışında İngilizce şey izleyemiyorum. Cidden sinirlerime dokunuyor, gıcığım İngilizce'ye. Fransızca'ya daha büyük gıcığım gerçi, Almanca'ya da gıcığım. Sonuç olarak Avrupa dillerinin bu üç büyüğüne gıcığım. Ama Latince, Yunanca, Danca, İsveççe'ye filan gıcık değilim. Fince, Estonca, Laponca ve Macarca'yı zaten Avrupa dili saymadığım için gıcık olmama da gerek yok. Aslında genel olarak Avrupa'ya gıcığım da, neyse.

Ha bir de, ilginç bu durum var. Avrupa'ya gıcığım ama bu, bütün Avrupalılara bireysel ve tek tek gıcık olduğum anlamına gelmiyor. Bir konsept, kavram, üst-birim olarak Avrupa'ya gıcığım ama gayet iyi anlaştığım, hiç gıcık olmadığım, sevdiğim vs. -burada sevmek kelimesini kesin başka yönlere çekenler olacak, insan olarak, arkadaş olarak sevmekten bahsediyorum- Avrupalılar da olabilir. Aklıma gelmişken, Estonya'nın altına ve Macaristan'ın batısına gıcığım, onu fark ettim. Yani Slavlar, Bulgarlar, Yunanlar, Boşnaklar, Sırplar, Ermeniler vs. gıcık olduğum konseptin dışında kalıyor. Batı Avrupa diyelim o zaman ona. Bu arada, Bulgarlar'ı Slavlara dahil etmeme sebebim safkan Slav olmamaları. Slav ve Türk olmak üzere iki kökenleri var, günümüzde Slav kökenleri daha ağır basıyor.

Bir de Çinlilere de gıcığım, o da Batı Avrupa ile aynı şekilde. Hatta Çince'yi ve Çin kültürünü severim. Yalnız Çince hakikatten kulağa doğa seslerinden oluşuyormuş gibi geliyor, tonlamalar biraz sıkıntılı gerçi. Hu ile Huu'nun anlamı alakasız olduğu için tonlu tonlu konuşuyorlar. Hu ve Huu tamamen örnek bu arada, Çince'de kesin bir anlamları vardır gerçi.

O zaman, bir Ramazan klasiğiyle bitirelim:
Ramazan Bereket ayıdır ile ilgili görsel sonucu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder