Birçok göçebe kökenli ve savaşçı halk ve göçebe ya da
savaşçı olmayan birçok halk, kendini yırtıcı hayvanlarla özdeşleştirmiştir.
Çinliler: Ejderha (Bildiğimiz ejderha gibi ama aynı değil.
Asya ejderhaları, Avrupa ejderhaları gibi yıkıcı ve ateş püskürten değil;
savaşçı ama bilge varlıklar olarak anlatılırdı. Türk, Çin, Kore, Japon ve Moğol
ejderha anlatılarında ejderhalar “suda yaşayan, ayaklı ve bazen kanatlı devasa,
bilge, savaşçı ama barıştan yana, sazan balığı gibi uzun bıyığa sahip dev
yılanlar” olarak tanımlanmıştır.)
Tunguzlar: Yabandomuzu. Biz, günümüzde domuzu hakaret olarak
kullanıyoruz ama bu dediğimiz domuz evcil domuz. Yabandomuzu ise oldukça güçlü
ve zapt etmesi zor bir hayvandır. Ha bu arada, Avrupa’ya evcil domuzu taşıyan
da Hunlarla birlikte giden Macarlar. O domuzları ilk yetiştirenler ise Tunguz
ve Moğollar. (Türkler, İslam’dan önce de pis olduğunu düşündükleri ve birlikte
yaşadıkları halklardan Tunguzlar onların yabanisini kendileriyle
özdeşleştirdiği için domuz yemezdi ama Moğol, Tunguz ve Macarlar eskiden beri
yemeye devam eder)
Moğol ve Türkler: Kurt. Bunu açıklamama gerek yok, herkes
biliyor zaten.
Slavlar: Şimdi “Slavlar mı, nasıl yani?” oldunuz bir, değil
mi? İşin aslı şu ki: Slavlar, Hristiyanlığı benimsemeden önce göçebe olarak
yaşamakta, pek savaşa karışmasalar da Türk ve Vikinglerle ittifak halindelerdi.
(Ne yani? Bulgarların gerçekten alakasız ve tanışmamış iki halktan geldiğini mi
düşünüyordunuz? Bulgarlar, Türk ve Slav ittifakı sonucunda ortaya çıkan bir
halktı) Neyse Slavlar kendilerini hangi hayvanla özdeşleştiriyordu? Aslında
bunun cevabı açık çünkü Türkiye-Rusya krizinde o hayvan bayağı kullanıldı. Ayı…
Evet, bildiğimiz bozayı; hani şu ayı gibi olan.
Vikingler: Vikinglerin kendilerini hangi hayvanla
özdeşleştirdiği pek belli değil aslında; çünkü onlar hakkındaki yegâne
kaynaklar onlarla boyna savaşmış Avrupalılara ait ve o kaynaklarda da
Vikingler’i kötülemekten başka bir şey yapmamışlar. Aslında, Viking kültürü
çoğu kişinin sandığının aksine “Hadi savaşalım”dan ibaret değildi. Gemileri,
ölü törenleri, efsane ve bayramlarıyla oldukça canlı bir göçebe kültürleri
vardı. Ha, barbar oldukları doğru ama o konuya itiraz edemem. Yalnız, Vikingler
tıpkı diğer göçebe halklar gibi sivillere dokunmazdı. Sadece askerleri ve
esirleri öldürürlerdi. Bu arada; savaşta sivilleri öldüren halkları listelersem:
İngilizler, Amerikalılar, Fransızlar, Almanlar, Çinliler, Japonlar, Persler. (Japonları
seviyor olmam, onları bu listeye almayacağım anlamına gelmez. 2. Dünya
savaşında iyice azıtmışlardı) Ulan o kadar konuştum, hangi hayvan olduğunu unutmuşum. Kraken (Muhtemelen)... Saldırgan dev kalamar. Aslında dev kalamarlar gerçekten olan hayvanlar ama saldırgan oldukları pek söylenemez, kraken de bu nedenle "Mitolojik varlık" olarak niteleniyor.
Macarlar: Kartal. Aslında tam kartal değil, daha ziyade
tuğrul yani çakırdoğan. Ama genel olarak yırtıcı kuşlar.
Kızılderililer: Kır kurdu. Kır kurdu, çakala benzeyen ve
özellikleri hemen hemen aynı olan bir hayvandır; İngilizce adı da Kızılderili
dilindeki adından bozma olan Coyote’dir. (Roadrunner çizgi filmindeki coyote,
evet; bu arada roadrunner da özellikleri çizgi filmdekiyle alakasız da olsa
gerçek bir hayvan)
Japonlar: Beyaz yılan. Şaşırdınız mı? Beyaz yılanlar, doğada
pek bulunamaz; bulunanlar da kısa sürede ölür zaten. Bu nedenle Japon
kültüründe beyaz yılan, Şinto tanrılarının hizmetkârıdır. Onlar da Şinto güneş
tanrısı Amaterasu’nun (Evet, aynen, Naruto’da teknik adı olan Amaterasu)
soyundan geldiklerine inandıklarından kendilerini beyaz yılanla
özdeşleştirmişlerdir. Ha bir de Japon beyaz yılanları, yani Shiro-hebi’lerin
insana dönüşme ve insanları hipnotize etme gücü vardı, mitolojik bir varlık yani (Kraken hesabı).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder