Öne Çıkan Yayın

Beni Her Yerde Bulun (BU YAZI BAŞA İLİŞTİRİLMİŞTİR)

İletişim için: semender101@gmail.com Şahsi blog: E, burası zaten. ~Gerektikçe güncellenecektir.~

6 Mayıs 2019 Pazartesi

Öylesine (Bu başlığı daha önce attım mı ben?)

Bir süredir artık üç bin yaşında olmamın mı getirisi bilmiyorum ama sabah ezanıyla uyanıyorum. "Sabah namazını kıl" şeklinde bir işaret olduğuna dair de bir takım şüphelerim var. Ama konumuz bu değil. Konumuz ne? Hiçbir şey, aferin... Dün yiyip yattım, sahura uyandım tekrar. Uyurken ezan okunuyordu, neyse, bu sabah 8'de uyandım. Sekiz ne ya!

Bir de yaklaşık 20 Mart'tan beri canım kiraz, erik falan çekiyor. Zaten meyve seven bir insanım da bu seferki biraz aşırı, çözemedim sebebini.

Şu üç bin yaş mevzusu ne, diyecek olursanız ailemin yanında "Bizim zamanımızda patates yoktu, kumpiri ağaç kökünden yapardık", "Bizim zamanımızda araba yoktu, ata atlar üç günde buradan şuraya giderdik" gibi saçmalamalar yapmayı sevdiğimden ona uygun bir yaş belirlemem gerekiyordu. Geçen gün de "Bir tane harita alacağım da bakacağım" dedim anneme, "İnternetten bak" dedi, "Tabii teknoloji gelişti, herkes benim gibi üç bin yaşında olmadığından..." diye cevap vermek zorunda kaldım tabi. Ama hakikatten teknolojinin gelişimine pek de ayak uyduramıyorum. En azından bazı kısımlarına. Şu sanal gerçeklik şeyinden çok hoşlanmıyorum mesela ama tam dalış teknolojisi/tam dalış sistemi gerçekleşirse gidip kuyruğa gider onu alırım, o iyi. Tamamen oyunu yaşamak, zihin gücünle komutları vermek hoş olurdu. Neyse, konu o değil. Peki konu ne? Yok! Aslında milletin hâlâ kılıçla dolaştığı bir çağa denk gelsem süper olurdu. Okçuluk var, kılıç hareketleri var, hiçbir işe yaramıyorlar. En fazla başka bir manyağı ayartıp birlikte gösteri falan yapmamıza yarar bu çağda. Yine de bu durumdan hoşnutum, zaten istemeseydim gidip öğrenmezdim. Okçuluğu kursta öğrendim ama kılıç için biraz kendi kendine oldu, kurs bulsam gidecektim de bana uygun zamanda ve yerde kurs yoktu. Yine de kafamın üstünden çevirip çeşitli şeyler yapabiliyorum. Henüz elimde çeviremiyorum ama; çünkü korkuyorum. Mal gibi kör bir kılıç yerine bileylenmiş bir kılıç aldığım elimi kesme riskini göze alamam. Öte yandan bu kendi kendine işi, kendi kılıç ekolümü bulmamı sağladı. Tek ihtiyacım olan bir talim kılıcıyla dalabileceğim biri şu an.

FRP oyunlarını severim; her ne kadar oynayacak birilerini bulamadığımdan oynamadığım için tam olarak bilmediğim -Ekşi'de Yaran FRP Enstantaneleri diye başlık var, bayağı da komik ama FRP terimlerini ve bir takım kuralları, yirmilik zar, yüzlük zar gibi şeyleri bilmek gerekiyor- halde masaüstü FRP'leri de, bilgisayar üzerinden oynananları da. Aslında tuş kombinasyonlarından da pek hoşlanmıyorum, tam dalış sisteminin bir an önce icat edilmesini isteme sebebim de o. Bu arada tam dalış sistemini araştırmak için İngilizcesini verecektim ama Türkçe olarak da yeterince kaynak çıkıyor, SAO izleyenler zaten araştırmadan da neyden bahsettiğimi biliyor.

Bayağı konuşmuşum ve bir kere bile şikayet etmemişim, aferin bana. Yok la, başta bir şikayet etmişim hafiften ama gerçekten sekizde uyanmak neymiş arkadaş...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder