Bir şeyler yazasım var ama aklıma pek bir şey gelmiyor. Parça parça başlayayım bari... Neye başlayacaksam...
Korktuğum birkaç ders vardı, baktım onlardan geçmişim. Geçemesem de bütle mütle uğraşamazdım zaten, ne geri döneceğim be?
Her vocaloid'in bir kostümü var yalnız değişik bir şey fark ettim... Miku, Rin, Len, Kaito gibi çoğu vocaloid bazı istisna şarkılar haricinde (Suna no Wakusei ya da Adolescence gibi) kendi kostümlerinde ama Gumi'nin -ki en sevdiğim vocaloid'dir, bence Miku'dan daha iyi- kendi orijinal tasarım kostümünde tek bir şarkısını bile bulamadım. Çoğu şarkısında seifuku ile olduğundan orijinal tasarımını öyle sanmaya başlamıştım. İlginç yani... Ne yaptı bu kız size, neden orijinal kostümü kullanmıyorsunuz? Peki ben bunu niye sıkıntı ettim? İşim gücüm yok çünkü, o yüzden.
Re:Zero'nun novelini okuyorum da -Epiknovel'de Türkçe çevirisi var- Pandora diye bir karakter geldi, işler iyice acayip hale geldi. Bu arada iki günde bir atılıyor artık çevirmen İngilizce kaynağı değiştirdiğinden beri, eski İngilizce çevirmenden epey çekmiştik. Üç ay bölüm atmadığı oluyordu... Neler çektik neler, içimiz içimizi yedi.
Sabahtan beri kafamda Ve ile başlayan şiir tarzı bir şey dönüp duruyor, ne bu anlayamadım. Bir kısmını Sahte Kahramanlar'a yansıttım ama hâlâ devam ediyor. Ve bir krallık kuracağım, dağ başında ahşaptan ve kılıçlardan bir krallık... Ve bir krallık kuracağım, ormandan ve havuzlardan bir krallık... Ne bu şimdi? İyice kafayı yedim... Yo, hayır, her zamanki halim aslında ama neden böyle şiir formatında bu? Ayrıca neden krallık ulan? Burada devlet anlamında bir krallıktan bahsetmiyorum; şu dağ başındaki ev hayali... Bu satırlar onunla ilgili. Tek başıma istediğim gibi yaşayacağım bir krallık. Ama sabahtan beri kafamda dönüp durmasına sinir olmaya başladım. Ha havuzlardan bir krallık kısmı da akvaryumlarla ilgili. Sorun şu ki öylece aklıma geldi bunlar, hala da tilki gibi dönüp duruyorlar. Tilki demişken; tilkiler en sevdiğim köpeksilerdir. Kurttan da köpekten de daha çok seviyorum tilkileri. Bu, kurt ve köpekleri sevmediğim anlamına gelmiyor tabii, sevmediğim, gıcık olduğum sadece üç hayvan var zaten: Hamamböceği -şerefsizler-, sinekler -bunlar daha şerefsiz-, kene -ta kaç sene önceki olayın etkisi-. O değil de bu ne lan ölüm duası gibi? K... Tamam, oraya girmiyorum.
Eskiden beri hep ormansı bir bahçesi olan bir ev istemişimdir. O anlaşılmaz, düzensiz gibi görünen ortam bana çok cazip geliyor. Hele bir de aralarda dolaşan tavuklar, sülünler, tavuskuşları olacak böyle. Ve ırmakların etrafında ördek ve sülünlerin dolaştığı bir orman krallığı... Yok, bunun konuyla pek ilgisi yok. Bahçemde yapay bir ırmak... Hayır demem ama bir koi havuzunun aksine yapmak için uğraşmam. Ve ahşap bir saray ve keçe bir otağ ve altından oklar... Aşağı yukarı böyle yani, "Ve" ile başlayan acayip acayip satırlar. Altından oklar da talimhane ile ilgili bu arada. Saray dediğim de bildiğin ev.
O değil de şunlar aklımda dönerken kendimi Yamalıyüz gibi hissediyorum. Denizin altında ben size rehberlik edeceğim, diye başlamam an meselesi... Neyse, konumuz o değil şimdi. Konumuz ne peki? Yok!
Bilgisayar faresinin orta tuşu bozuk, bu size ne kadar engel olabilir? El-cevab: İnanılmaz derecede fazla! Ekranı aşağı doğru kaydıramıyorum mesela, zaten oyun oynamak ayrı eziyet haline geldi. Sağ-sol tıktan, kenar çubuğundan soğudum yeminle ya. Bu durum nedeniyle Minecraft'ta hâlâ medeniyet kuramadım bu arada. Bütün hevesim şeyim kaçtı. Neyse, konu o değil. Konu yok zaten...
Kafamı kurcalayan bir durum var. Kukri bıçak mıdır kılıç mı? Neredeyse bir yatağan kadar boyu var çünkü, şekli de benziyor. Yatağana kılıç diyorsak kukriye de kılıç demeliyiz. Söylediğim gibi pek işim gücüm yok, o yüzden böyle acayip acayip şeyler düşünüyorum. Şu olayı Sır Eşyaları'na veya en azından Sahte Kahramanlar'a yöneltebilsem süper olacak. Yönetimin fonksiyonlarından biri vardı, Yöneltme. Yönetimin fonksiyonu muydu o? Başka bir şeyin miydi onu da hatırlamıyorum... Sır Eşyaları dediğim şu dört karakterli olan, hâlâ aynı noktadayım. Direkt ilk kısmı yayınlasam mı ne yapsam? Ama düzenli bir yayınlama istiyorum, her hafta şu gün gibisinden.
Benden bu kadar, daha da söyleyeceğim bir şey yok. Aslında aklıma şey geldi... Yok, belki gelir diye yazdım ama gelmedi bir şey. "Bunu gerçekten kendi rızasıyla yiyen/içen var mı?" muhabbeti birilerini gıcık etmiş olmalı ki -ve bence de gıcık edici bir muhabbet- en son şunu yapmışlar -hemen alttaki yorumda da geçen yazıda güvercin kısmında bahsettiğim şakayı ciddiye alan tiplerden çekmişlik var, dikkatinizi çekerim. Yani bunun bu muhabbete tepki olarak yazıldığı belli değil mi arkadaşım, şu beyin denen şeyi biraz kullansanıza? Beynini kullanamayanlara Tate no Yuusha'daki birçok karakter ve figüran da verilebilir ama onlar en azından kurgu, bunlar gerçek ve gayet ciddiler; aslında gereğinden fazla ciddi olduklarından da olabilir bu malca durum-
O kadar işte... Hadi ben gittim.
Edit: Ha bir de aklıma geldi, Boruto diye anime var lan. Tamamen Naruto'nun popülerliğini kullanıp parayı kırmak üzerine bir şey, izlemeyi düşünmüyorum. Zaten Naruto severlerin, Naruto'yu güncelken takip edenlerin çoğu da Boruto'dan nefret ediyor. Hikaye bitmişti çünkü... O kadar. Gittim ben, hadi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder