Bocchi the Rock!'ın konusunu ilk gördüğümde "Bu ne la, Hitoribocchi no Marumaru Seikatsu'nın spinoffu falan mı?" demiştim ama alakası yokmuş. Gelgelim anime güzel. Bu kadar, ayrıntı vermeyeceğim. Sadece kız hâlim olan anime karakterlerinden bir tane daha buldum. Tomoko'ya (Kuroki Tomoko) hâlâ daha çok benziyorum gerçi. O değil de kendimden nefret etmem ama en sevdiğim anime karakterlerinin yarısının bana benzeyen karakterler olması da çelişki midir kendini koruma içgüdüsü müdür başka bir şey midir vallahi ben anlayamadım. Tekrar psikoloğa, psikiyatra falan gidersem sorarım belki. Gerçi ben Bocchi'nin aksine bir arkadaş için o kadar da umutsuz değilim, yani yana yakıla arkadaş aramıyorum. Sevgili bahsini açanı feci pataklarım bu arada, gelmeyin lan üstüme. Öte yandan aslında birlikte işe girişmek (Hangi iş, nasıl bir iş? Ne bileyim? Youtube olur, Twitch olur, kafe olur, yayınevi [bu konudan daha önce de bahsettim] olur, müzik grubu olur [Gerçi şarkı da söyleyemiyorum herhangi bir müzik aleti de çalamıyorum ama çalgı çalmayı öğreniriz canım lazım olursa, ne olacak... Şarkıya gelince... Tüm dünyanın ve insanlığın iyiliği için söylemesem daha iyi.], başka bir şey olur... Seçenekler her zaman seçenek neticede.) de dahil birtakım şeyler yapacağımız bir arkadaş grubunu da arzulamıyor değilim. Ulan millet internetten tanışıp evleniyor ben IRL bile (Şuna feci IRL'de diyesim geliyor ama -de ekini çiftlemiş gibi oluyorum o zaman da yani "hayattata" gibi bir şeye dönüşüyor. İçinden çıkamadım, sinirimi bozdu.) biriyle tanışamıyorum. Tabii evden çıkmamamın da bununla ilgisi var ama yolda, markette, kitapçıda falan tanışmak mümkün mü ki? Keşke mümkün olsa amk ama en azından benim için değil, tabii insanlarla değil trafo direkleriyle falan arkadaşlık etmeye karar verirsem bol miktarda "romantik komedi çarpışması" yaşadığımı itiraf etmeliyim. Dahası sokakta rastgele tanıştığın birinden ne hayır gelecek ki? Ulan bir ay aynı yerde kaldığım kişilerle bile daha sonra karşılaşıp karşılaşamayacağım meçhul, hiçbirinin herhangi bir iletişim yolu falan da yok bende. Bu arada dikkat ettiyseniz herhangi bir iletişim türünden bahsediyorum. Yok arkadaş; ortaklık olsun, arkadaşlık olsun, sevgililik olsun hiçbiri olmuyor... Bu arada sevgililik eğer arkadaşlığı da içermiyorsa tırttır o sevgililik, bir boka yaramaz. Ben size söyleyeyim. Siz farklı düşünüyorsanız da o sizin bileceğiniz iş, beyninize parazit yerleştirip zorla bana uyduracak değilim neticede. Normlara ölüm! Ulan keşke lisede azılı solcu olarak bir iki ay takılsaydım. Liseyi sol temel üstünde ama ortanın sağında inşa edilmiş, hem otoriter hem liberal (Nasıl oluyorsa...) hem de militarist, dolayısıyla aslında ne bok olduğu belirsiz, esasında bu konuda pek de düşünülmemiş, içinde dünyadaki her türden ideoloji ve siyasi görüşten bir parça katılmış bir ideolojik karmaşa (Ne karmaşası lan? Bildiğin çöplük!) içerisinde geçirince insanın bazen anarşistlik yapası, durduk yerine radikal solcu sloganlar atası falan geliyor. Dört yıllık üniversiteyi beş yılda bitirdim lan ben? Bu arada kalmadım, ilk yıl kaydı dondurup keyfime baktım. Ha şimdiki siyasi görüşüm de bir ideoloji karmaşası ama bu sefer ince elenip sık dokunarak, her görüşün hem teorik hem pratik (Mussolini'ye sorsan "Vatanperver sosyalistim lan ben, ne sağcısı?" derdi mesela. Pratik derken bundan bahsediyorum işte.) özellikleri göz önünde bulundurularak, ülkenin ve dünyanın hâli üstüne kafa yorularak vs. hazırlanmış bir tane. Yani karmaşa ama düzenli karmaşa, düzensizlikteki düzen falan filan... Dağınık denen adamın odasındaki eşyasını -biri "odayı toplama" adı altında bir yerlere saklamadığı sürece- düzenli denenden daha kolay bulması gibi düşünün. İşte bunlar hep entropi. Hah, neyse, iletişim, etkileşim, insanlar falan filan konusuna dönüyorum: Biriyle o türden iletişim için ortak bir sosyal ortamda, zeminde buluşmamız gerekiyor. Facebook grupları falan var gerçi o zaman da. Ha orada hayatını, karakterini IRL tanıdığım herkesten daha iyi bildiğim kişiler de var ama orada da gerçek hayattaki gibi hayalet olduğumdan -üstelik orada gerçekten ve tam anlamıyla hayalet olduğumdan- muhtemelen onlar benim profili görse "Bu kim aw?" (Mark pezevengi A yazana ihlal attığı için İnternet Türkçesinin Facebook'a özgü yeni bir lehçesi oluştu amk. Bu lehçede sinem sik, ahmet am, gökhan göt, mehmet meme anlamında kullanılıyor ve bunlar ek de alıyor. Sinemlemek sikmek demek mesela.) der.
Jashin-chan Dropkick'in üçüncü sezonu çıkmış lan. Yeni sezon çıkacağından falan da hiç haberim olmadı. Garip yani.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder