Giji Harem en sevdiğim romantik komedi mangalarından biriydi, bakalım animesini nasıl yansıtmışlar? Bu arada adına aldanmayın, harem falan değil, düz romantik komedi. "Giji" zaten Latince "pseudo" kelimesinin bire bir Japonca karşılığı (zaten animenin İngilizce adı da "Pseudo Harem"). Yalnız bu mangayla ilgili hatırlamadığım bir şey var, o da sonu. Hayır yani final yaptı da mı bıraktım (belli belirsiz finalimsi bir şeyler hatırlıyorum) ya da SoL romantik komedilerin %90'ı gibi bölümler sallapati atıldığından "Tamam ya, bu saatten sonra bölüm gelecekse de hiç gelmesin." deyip mi bıraktım onu hatırlamıyorum. Daha bu sabah "Lan Giji Harem'in animesi çıkacaktı sanki, bir bakayım ayın kaçında çıkıyormuş?" diye düşündüm ha. Bu arada animeyi zaten en kötü nasıl yansıtabilirlerdi ki (diyeceğim, aklıma 2021 yapımı Horimiya rezaletiyle fanservisin suyunu çıkarıp animeyi mangadan alakasız şekilde ecchiye çevirmiş olan Mieruko-chan geliyor) ama mangasını okurken ne hissettiysem tamamen aynılarını hissediyorum. Son zamanlarda gördüğüm en başarılı uyarlamalardan biri. Ana karakter ikilimizin sesleri de tam uymuş, cidden bu ikiliyi başka bir sesle hayal bile edemiyorum. Eveeet, "geyikli kız animesi" Shikanoko Nokonoko Koshitantan (Bu ne biçim ad lan tekerleme gibi?) nihayet geldi. Gerçi Giji Harem'den önce çıktı da ben biraz öteledim. Yalnız bunun absürt komedi olacağını biliyordum (zaten böyle fragmanları olan animeden başka bir beklentim olması saçma olurdu) ama ta openingden önce dördüncü duvarın kırılmasını da beklemiyordum. Ayrıca seifukunun ne kadar harika bir giysi olduğuna tekrar dikkat çeken mangakaya da buradan tebriklerimi sunuyorum. 26 yıl boyunca yalnız olup ana mekan olarak okul kullanan bir sürü CGDCT izleyince insanda ister istemez seifuku fetişi oluşuyor (pileli etek için ona bile gerek yok, direkt doğuştan yükleniyor; Ekşi'ye bir bakarsanız erkeklerde pileli etek sevdasının doğuştan geldiğini görürsünüz). Yalnız daha 3. dakikadayım ve animedeki trollük seviyesine şimdiden bayıldım. Hayır bak bu da Alysa-san gibi, bunu da daha çıkmadan önce "Bakayım, absürt komedi SoL. Tamam, kesin izlerim." kapsamında koymuştum ama bunun da bu kadar iyi olmasını beklemiyordum. Aslında fragmanlardan falan bana hissettiren aşırı dandik, iki ay sonra adını bile hatırlamayacağım bir seri olmasını bekliyordum ama acayip iyi lan. 2.5-jigen no Ririsa'nın (erkek) ana karakteri biraz daha (yaklaşık bir dört yıl daha) yalnız kalırsam bürüneceğim hâl amk lfllsfşs (Bunu yaklaşık 5 yıldır falan söylüyorum, umarım gerçekleşmez amk. Hani birini bulamamak hadi neyse de bir de bu hâle dönüşeceğime kendimi keseyim daha iyi.). Daha 3. dakikada öldüm lan gülmekten. Bu "otaku/geek romantizmi"ne de ayrı bayılıyorum. Bu arada taglarda harem var, yani bu manga kulübü ilk gördüğümüz ve hikaye eğer sonlanırsa -ki sonlanmaması çok daha muhtemel- muhtemelen esas kız olacak kız haricinde de kızlarla dolacak. Bu arada tam da ideal harem ana çiftinin bileşimini bulmuşlar ha: 3D kızlara ilgi duymadığını iddia eden otaku erkek (o kızarmalardan sonra külahıma anlatsın) ve otakudan çok lezbiyenmiş gibi duran (bölümün başından beri düşünüyorum, bunu böyle yazınca hatırladım: Konata bu) ama taglarda harem olduğuna göre erkek başkaraktere âşık olması kaçınılmaz olan otaku vekili. Bu arada sırf bu ikiliyle bile çok acayip atraksiyonlara girişebilirlermiş, diğer kızlar hikayeye girince fikrim büyük ihtimalle değişecek olsa da bence harem olması çok gereksiz olmuş. Düz romantik komedi bu çiftte daha iyi çalışmaz mıydı ki? Gerçi "harem" aşamasını Nagatoro'da olduğu seviyede tutacaklarsa (gerçi o zaman harem tagı olur muydu ki?) en iyi biçimde çalışır.
Amerika çok acayip bir kıta. Hayır yani resmen "kim buldu"ya gitmiş durumda ("kim vurdu"yu yanlış yazdığımı düşünenler cümleyi tekrar okusun). Ve hayır, o saçma sapan "Berberi sultan" hikayesinden bahsetmiyorum. Şimdi her şeyden önce Kızılderililer, daha doğrusu sonrasında Kızılderililer, Hawaii yerlileri ve Amazon kabileleri dahil tüm Amerikan yerlilerinin atası olacak olan Kuzeydoğu Asyalı göçebeler var. Bu arada bu göçebelerin Bering Boğazı'nın bu tarafında kalmış olanları daha sonra İrani halkların ataları arasında da yer alan bazı göçebe topluluklarla bir araya gelip Türk (Törük->Töreye bağlı) olarak adlandırılacak "belli bir töreye bağlı olan akıncılar"ın ataları arasında da bulunacaklar, "Kızılderililer Türk'müş" muhabbetinin çıkış noktası da bu zaten. Bu arada söz konusu göçebeler sonrasında Tunguzların, Korelilerin, Koreliler üzerinden Japonların ve Ural halklarının da ataları arasında yer alacaklar (bak "atası olacaklar" demedim çünkü herhangi bir halkın tek bir atası olmaz, modern Avrupalılarda Neandartel geni varken Anadolu'nun doğusunda hiç yok mesela ama sonuçta Hintler de İngilizler de Hint-Avrupa kök dilini konuşan yarı-ortak bir kültüre sahip olan aynı toplulukların doğrudan torunu, oysa İngiliz'de Neandartel DNA'sı varken Hint'te yok), başka milletlere dönüşmeyenler de sonrasında coğrafi izolasyon, göç, daha sonra farklı milletlerle karşılaşıp en azından kültürel açıdan karışma gibi şeyler sonucunda Eskimolara, Kuzey Çin'in birtakım etnik gruplarına ve Cengiz Han'ın Moğol adı altında toplayıp tek bir etnik gruba indirgeyeceği çeşitli yarı-bağımsız göçebe topluluklara da dönüşecekler. Ha tabii bunların Çin-Tibet etnik gruplarının arasında eriyip kaybolanları, daha da güneye inip Hindistan'ın kuzeydoğusundaki çeşitli topluluklarla karışarak çekik gözlü, beyaz tenli Hintlerin varlığına sebep olanları (tabii fenotipi belirlemede coğrafya, genetiğe kıyasla yüz kat falan daha etkili ama şu an konu bu değil), güneye inme işini abartıp yanlarında sonrasında dingo olarak anılacak bir köpek türüyle Avustralya'ya kadar gidip Aborjinlere dönüşenleri falan da var ama onlar şu konu özelinde önemsiz. Konuya dönersek hadi Kızılderililer (daha doğrusu onların ataları) farklı bir kıtaya geçtiklerinin bile farkında değildi, sırf hayatta kalabilmek için gidebilecekleri tek yön olan Bering Boğazı'na gittiler, o tamam. Sonrasında bir Viking efsanesi var, aynı zamanla Grönland'ın kâşifi de bu Viking efsanesinin başrolü, kendisinin Grönland'dan kaptırıp başka bir yere kadar gittiğine dair bir efsane. O "başka bir yer" neresi? Amerika. Ne belli? Çünkü Amerika'da Viking yerleşimlerinin kalıntıları var. Bayağı gidip koloni kurmuşlar yani; ama tabii o dönemin gemi teknolojisi yeterince gelişkin olmadığından ya Avrupa'ya dönmüşler ya da bir sebepten soyları tükenmiş, orası net değil ama sonucunda Amerika'da Viking varlığı son bulmuş. Vikingler -Kızılderilerin ataları olan göçebelerin aksine- gittikleri yerin farklı bir yer olduğunu, bambaşka bir coğrafyada olduklarını biliyorlardı. Ha ama onlar da tutunamadı, tutunabilseler şu an Amerika kıtasında İspanyolca, İngilizce ve Portekizce yerine İskandinav dili kategorisine giren ve muhtemelen özgün bir adı olan bir (veya birkaç) dil konuşuluyor olurdu, o da tamam. E iyi de o zaman bu öküz Kristof Kolomb da bambaşka bir coğrafyada olduğunu bilmiyordu, Amerigo Vespucci "Lan oğlum burası Hindistan falan değil, yeni ada keşfetmişsin." diye uyandırana kadar gittiği yeri Hindistan sanıyordu. Bu arada evet, ada. Kolomb'un çıktığı yer bugün Amerika der demez aklımıza gelen Kuzey Amerika kıyıları değildi, gemisi Karayipler'de bir yerde kıyıya çıktı. Eee, sonuç ne oldu şimdi? Pratikte Güney Amerika'yı İspanyollar ve Portekizliler, Kuzey Amerika'yı İngilizler keşfetmiş oldu. Kolomb nedir, necidir? İtalyan! Ha gerçi aslında Cenevizli de sonrasında Cenevizli diye bir şey kalmıyor, alayı İtalyan'a dönüşüyor (İtalya'da çok geç döneme kadar etnik birlikten bahsedilemiyor zaten, Romalı -şehir olan Roma- kendine Romalı deyip Kuzey İtalya'dan olanı beğenmiyor, Cenevizli desen ikisine de gıcık, Sicilyalı bugün bile kendini zar zor İtalyan'dan sayıyor falan...). Tabii bir de Fenikelilerden kalma çömleklerde Amerika kıtasına özgü bitki kalıntılarının bulunması falan gibi durumlar var ama ta o dönemin teknolojisiyle okyanusu aşmak (Vikingler bile her adada mola vere vere, kıyıdan kıyıdan gidip Kanada'nın doğusunda sıralanan adalar gruplarında bahsettiğim kolonileri kurdular; söz konusu efsanede de bire bir böyle anlatılıyor) bana pek mümkün gelmiyor (Kızılderililerin ataları o sırada donuk olan Bering Boğazı'ndan geçti, ki soğuğu görmezden gelirsek donmasa da yüzerek geçersin oradan. Alaska bir zamanlar Rusya'nındı, "Bomboş yer, bir halt da yetişmiyor." diye Amerika'ya sattılar, oradan hesap edin.). Ama tabii bir de teknolojinin düzenli olarak sıfırlandığı teorileri falan var, o konulara hiç girmeyeceğim. Liseden sonra bu tür konular hakkında "Olur abi, niye olmasın? Öte yandan niye olsun?" gibi "agnostik" bir duruşa büründüm.
Bak birkaç gündür bir bozkurt işareti tartışmasıdır gidiyor. İbretle izliyorum lan, bundan böyle her ortama bozkurt selamıyla dalasım var. Niye var? Çünkü bu "Bozkurt işareti Türklüğün işareti değil MHP'nin işareti, Madımak'ta milleti yakanlar da bunu yapmıştı." diyenlerin altını azıcık kazısan "Zafer işareti PKK'nın değil amk mal mısınız, tüm dünyada kullanılan işaret." diyenlerle aynı tipler çıkıyor. Eee amk, sizin "gerilla" deyip durduklarınız da o zafer işaretini çarşı iznindeki askerin, trafik polisinin falan arkasından yaklaşıp ensesine sıktıktan sonra yapıp duruyor? Bu zafer işaretini karalamıyor da (ve evet karalamaz, Japonlar aynı işarete "barış işareti" deyip her fotoğraf çekiminde kullanıyor mesela -ki son zamanlarda Amerika'nın baskısı yüzünden bu işareti fazlaca benimseyen belli bir İrani etnik gruptan epey çekiyorlar-) kitlesi bile kalmamış, iktidarın ortağı olmasa batacak partinin yapması karalıyor mu? Bu arada bizdeki bu bozkurt işaretini Japonlar da tilki anlamında kullanıyor, yeterince anime izlediyseniz illaki denk gelmişsinizdir. Hatta Türk anime topluluğunda bunun sık sık "Türkçü/ülkücü anime kızı" diye esprisi yapılır. Azıcık samimi olun amk, zafer işareti genel sembol ama bozkurt işareti belli bir siyasi görüşün güdümünde ne tür bir mantık? Ha bak ikisini de siyasi simge olarak kabul edip ikisine de karşı çıkanı anlarım, hatta saygı bile duyarım, aynı şekilde ikisini de siyasetten bağımsız kabul edeni de anlayıp saygı duyarım ama bu bahsettiğim, üç gündür tutuşan götlerin amacı farklı. Bunların iki derdi var: 1. Türk alerjisi olan götler olduklarından Türk'le azıcık bile ilişkili olan her şeyi ya yok etmek ya da olumsuz anlama çevirmek. Belgelerle dayak yiyip durmalarına rağmen "Türkiye'de Türk yokmuş hacı." saçmalığını ısıtıp ısıtıp öne sürme sebepleri de bu, Türkler kendi varlıklarını inkar ederlerse Türk varlığını yok etmek için uğraşmalarına bile gerek kalmaz. Utanmasalar ülkede kurtların soyunu tüketmek için av kampanyası bile başlatırlar. 2. Dikkati Türk'ün adını bu topraklardan silmeye ant içmiş ama iktidarda kalıp da hamlelerine devam edebilmek için milliyetçi (Tabii o zamanlar milliyetçi. Şu an MHP'de kitle falan yok zaten, daha "yumuşak" olanlar İYİP'e, daha radikal/sert olanlar Zafer'e kaydı; artık MHP'ye sadece "malum partili olmayan malum partililer" falan gibi ne olduklarını kendileri bile bilmeyen saçma sapan bir grup oy veriyor.) partiyle ittifak kurmak zorunda kalmış, sözde muhalif oldukları partinin göz göre göre yaptığı hainliklerden başka tarafa çevirip "malum parti"ye hareket alanı sağlamak (Konuyu sulandırmak gibi olacak ama yapmadan duramazdım: Bu cümledeki dolaylı tümleci bulunuz. Evet, "Türk'ün adını" diye başlayıp "başka tarafa" diye biten kısmın tamamı.). Ha bir de bunlar (çok fazla kesişim noktası ve inanılmaz sayıda ortak üyesi olan ama aslında iki ayrı grup olan bu iki ayrı grup) tarafından kandırılmaya doymayan ama utanmadan malum partililere koyun diyebilen geri zekalı Cihangir solcuları (zengin solcu mu olur amk?), liberalliği vatan-millet düşmanlığı olarak algılamış geri zekalı liboşlar, doğası gereği doğuştan geri zekalı ve insanlığın düşmanı olup bu yollara sırf güdülmeden yaşayamadıkları (ha bir de "ekmeğinin peşinde" olanlar var, düz geri zekalı olanlardan daha mı iyiler yoksa daha mı kötüler emin değilim) SJW'ler falan var işte. SJW'lerin neden ve ne kadar işe yaramaz salaklar olduğunu henüz yeni bir olayla anlatayım: Stonehenge'i turuncuya boyamanın doğaya tam olarak ne faydası var amk? Bak ben bir ay DEKAMER'de gönüllülük yaptım, deniz kaplumbağalarının soyunun tükenmemesi için uğraşan bir organizasyon kendisi. Orada her tipten insan vardı (İslamcı bile vardı amk, ortamın "kozmopolitliğini" sen düşün.) ama hangi tipten yoktu, biliyor musunuz? SJW yoktu. Sadece "midyelerin hayvandan ziyade bitki olduğunu çünkü hareket etmediklerini" iddia eden -ki şu an akvaryumunda midye olan biri olarak götümle güldüğüm bir iddiadır kendisi- mal bir vegan vardı ama onda da SJW'lik falan yoktu, sadece bir miktar klasik "vegan faşizmi" ile protein eksikliği kaynaklı beyin karmaşası (dediğim, midyelerin hayvan olduğunu kabul etmeme olayı falan) vardı ama gördüğüm en açık fikirli veganlardan biriydi. Niye o ortamda SJW yoktu? Çünkü SJW dediğine gerçekten yararlı olacak bir işi yaptıramazsın da ondan. O sadece trollük yapıp kendini "Ben dünyayı ve insanlığı düşünüyorum!" diye savunur, oysa yapılanı yıkmaktan/bozmaktan başka bir halt bildiği yoktur. "E çok hevesliysen otur kendi hikayeni yaz, istediğini istediğin gibi tasvir et, hepimiz de çenemizi kapayıp okuyalım/izleyelim." desen yapmaz -zaten yapabilecek kapasitesi de yoktur- ama sırf "sosyal adalet" bahanesinin arkasına sığınarak Cermen (dolayısıyla İskandinav) mitlerine dayanan, edebiyatta romandan ziyade kutsal kitaba yakın bir şey olarak görülen, bizzat yazarının "destan" olarak tanımladığı bir eseri canının istediğine göre tahrip etmekten de zerrece çekinmez (hâlâ anlamadıysanız LOTR'dan bahsediyorum). Çünkü bunu idrak edebilecek zekaya sahip olsa zaten kız düşürme ihtimali dışında SJW'lik yapmaz (o durumda da ortaya gurur, haysiyet gibi duyguların yoksunluğu giriyor ama hadi o kısmı şimdilik geçiyoruz), gider toplum kuruluşlarında falan gönüllü olup gerçekten işe yarar bir şeylerle uğraşır. Hazır yeri gelmişken bizde bozkurt sembolü cumhuriyetin başından beri var (Türkiye Cumhuriyeti için basılmış ilk parada bozkurt resmi var) ama kurt işareti Türkeş tarafından Azerbaycan'dan getiriliyor. Azerbaycan nereden almış bunu? Gagavuzlardan. Gagavuzlar da -muhtemelen- Maniheistlerden. Maniheistler kim? İslam öncesi Uygurlar. Onlar da büyük ihtimalle Budistlerden almış. Peki "Türkiyeli" (Bak bu da şu bahsettiğim grupların fetiş kelimelerinden biri. Sanki hepimiz bir anda Türk demeyi bırakıp Türkiyeli demeye başlasak ondan da rahatsız olup "Türkiyeli'nin içinde Türk geçiyor, sen en iyisi Anadoluluyum de." falan demeyeceklermiş gibi...), "Azerbaycanlı" (Azerbaycanlı, Azerbaycan Türk'ü, Azeri kavramlarının karmaşası da ta Şah İsmail'e, hatta belki öncesine kadar bile uzanıyor), Gagavuz ve Uygur arasındaki ortak nokta nedir? Aaa, şu tesadüfe bakın ki dördü de Türk! Bu işaretin Özbekistan'da, Kazakistan'da falan da kullanılmasına (muhtemelen oralara da Azerbaycan'dan -geri- gitmiştir) hiç girmedim dikkat ettiysen, sadece Türkiye'ye geliş (veya Türkiye'de hatırlanış) kanalları üzerinden gittim. Ama bozkurt işaretinin Türklükle alakası yok MHP'yle alakası var, yersen. Bunu yediysen bir de zafer işaretinin PKK'yla alakası yok, her yerde olan sembol. Onu yiyen bunu da yer sonuçta. Bir de sözde ana muhalefet partisi de "Ulan ne yapsak da bir dahaki seçimleri kaybetmeyi garantilesek? Saray'la görüşmeye gittik ama yeterince laf yemedik, seçmeni yeterince küstüremedik." diye kara kara düşünüyordu, iktidarın kendilerini teröristlikle suçlamasına zemin hazırlamak için ummadıkları kadar iyi bir fırsat bulmuş oldular. Bu arada bu paragraf hakkında saçma sapan e-postalar alırsam hiç laf anlatmaya falan uğraşmam (buraya kadar anlamadıysa zaten ya maldır ya da bahsettiğim o iki gruptan birindendir), direkt engellerim.
Delinin teki. Şu sıralar en öncelikli
istekleri aile evinden kurtulmak, Erdem Ö. Hayalî mahlasıyla yazdığı kitabın (Ejderin
Mührü) Türkçe bilmeyen bir editör tarafından mahvedilmemiş olan versiyonunu
yayımlatmak (ve tabii onun üstüne yazdığı diğer şeyleri de; tabii bir de çizgi
roman gibi bir şey için kafa dengi bir çizer veya daha da iyisi edebiyat
dergisi kurabilecek birilerini bulabilse süper olacak ama onlar öncelikli işler
değil) ve(ya) biraz olsun para kazanacak bir yol bulmak. Sadece birini bile
elde edebilse diğer ikisini öne koyacağı farklı bir krize kadar rahat
duracağını düşünüyor ama üçü birden olsa daha iyi tabii. Ha bir de 26 yıldır
yalnız olduğundan umutsuzca bir sevgili istiyor ama bunu buraya yazmak
kendisine evlilik programına çıkmış gibi bir his veriyor, o yüzden boş verin
gitsin.
Bir sebepten iletişime geçmeniz gerekiyorsa. Gerçi niye geçesiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder