Şu Arkeofili'de özellikle Kral Arthur ile ilgili haberleri/makaleleri çevirenle bir konuşmak istiyorum. Lan niye Breton'u İngiliz diye çeviriyorsun? "Brit"i de İngiliz diye çeviren gördüm ama harbi bambaşkaymışsın be. Bu durum aynı zamanda "Anglo-Sakson işgalcilerle savaşan İngilizler" gibi bir cümleye de sebep oluyor. Ulan Anglosaksonlar İngilizler zaten? Breton'u Breton diye bıraksana? Neyin peşindesin?
Bak şimdi, şu komplo teorisyenleri ve "Öyle saçmalık mı olurmuş?"çular arasında -ki ben ikisinden de değilim, "olabilir; ama olmayabilir de" benim şu hayattaki temel görüşümdür- temel kavgalardan biri, aynı zamanda komplo teorisyenlerinin cevap vermediği halbuki gayet net cevaplanabilecek bir soru var: "Bu İllüminati falan dünyayı yönetiyorsa ne diye kliplere mliplere 'Biz buradayız!' şeyi koyma gereği duyuyor? Ne gerek var?" Dediğim gibi bu aslında komple teorisine göre (Bütün komplo teorilerini gerçek kabul etmeye ne denir? -Komple teorisi! akkadskws) gayet net bir cevap verilebilecek bir soru. Yani İllüminati'nin gerçekliğini bu paragrafta ön kabul alacağım: Cevap "seri katil psikolojisi". Bu konuda bir şeyler okuduysanız bilirsiniz, seri katillerin çoğunun bir "fark edilme arzusu" vardır. Mesela kurbanın kolunu kesip polise gönderir, ankesörlü telefondan arayıp "Yarın şurada şu saatte birini öldüreceğim..." der falan. Var yani bunlar, sadece filmlerde olmuyor. "Seri katil" kavramının içine bu dahildir. Hatta "Bu beceriksizler beni yakalayamayacak ya." diye kendi kendine teslim olan seri katiller var. Adını unuttuğum bir manyak var hele, kendi işlemediği cinayetler hakkında da polise gidip "Ben yaptım." diyor da başkasının yaptığı kanıtlandığından salınıyor. Buradan Amerikan adalet sistemini de kınıyorum, lan böyle bir manyağı niye dışarı salıp duruyo'nuz tekrar tekrar? Hah neyse, İllüminati yetkilileri de aynı ayak işte. Hem fark edilmek istiyorlar hem yakalanmamak. Sonuç da gözlü piramit pelüşü olan pop klipi oluyor.
Geçen nereden geldiysem MSN ile ilgili birtakım başlıklara denk geldim Ekşi'de. Sabaha kadar içim çıkacaktı nostaljiden. Sabah uyuyorum bu arada. Lan ne güzeldi o be... Ekrana su balonu atan göz kırpması (evet, -sı. Onların adı buydu, Ekşi'deki giriye denk gelene dek ben de adlarını hatırlamıyordum.) falan... Ah be. Sonra Skype mkype hiç onun gibi olmadı. Şerefsiz Microsoft. Sosyal medya insana nostalji bombardımanı yaşatabilen bir şey. Lan bir insan 20 senede MSN'in popülerliğini ve çöküşünü, Facebook'un ülkeye gelişini, popülerliğini ve çöküşünü, Insta ve Twitter'ın yükselişini, Facebook'un "tezek" gruplarının himayesinde gizli örgütler, anonimler ve millete cinsiyet fark etmeksizin mesajla yürüyen dedeler karmaşası haline gelmesini, Tiktok'un kuruluşunu, herkesin dalga geçişini ve yükselişini görür mü lan? Bak salgını savaşı hiç saymıyorum. Ne biçim çağ lan bu? 20 seneye bu kadar şey sığdırılamaz arkadaşım. Bu nedir?
Ne acayip yıl lan bu. Ramazan ne ara geldi, kış ne ara bitti... Mart'ın on beşinde kar yağıyordu lan burada! Balıkesir'de senelerdir yağmaz, yağsa da tutmaz normalde. Bir iki çiseledi 2020 yılında, bir de ta 2015'te mi ne yağmıştı. Bu arada Mart'ın 15'i kıştır. Daha geçen donuyorduk, şimdi boğazım kuruyor su içtikten 5 dk. sonra. Acayip yani. Bu sene "Ramazan bereket ayıdır"ı paylaşmayacağım bu arada, yeter lan her sene her sene...
X-Files izliyorum... Ulan Supernatural direkt olay örgüsünü, senaryo matematiğini vs. alıp üstüne yazmış? Gerçi zaten daha ilk bölümlerde olay yerinde olayı X-Files göndermesiyle açıyorlardı "Üstatlara saygı" babında... (Bâb mı?) 6. sezondan sonra bozmaları bile aynı lan!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder