Öne Çıkan Yayın

Beni Her Yerde Bulun (BU YAZI BAŞA İLİŞTİRİLMİŞTİR)

İletişim için: semender101@gmail.com Şahsi blog: E, burası zaten. ~Gerektikçe güncellenecektir.~

28 Nisan 2022 Perşembe

Durum Raporu: Anime, Şarkı, Umut/Hayal

Kunoichi Tsubaki acayip bir anime. Bir yandan "Ne izliyorum lan ben?" hissi, bir yandan da sarıyor. Ya gidin Türkanime yorumlarına bakın ilk bölümün, bu kez her yoruma katılıyorum. Gerçi bu tür serileri izleyenler zaten genelde benim gibiler olduğundan pek mal görmüyorsunuz yorumlarda, olan da "Ayyy komediymiş bu, kaçayım." (Ulan sizin yüzünüzden ana haber bültenine döndü TV dizileri! Hâlâ "Komedi mi? İstemezük!" kafası.) şeklinde oluyor. Soredemo Ayumu'nun çevirmeni bunun "keşfedilmemiş cevher" olduğunu söylemişti -daha doğrusu İngilizce çevirmenin öyle dediğini söylemişti- ve Takagi-san'ı, Soredemo Ayumu'yu çizen çizerin işlerinin kötü olmasına pek ihtimal vermiyorum ama... Bakalım. Kunoichi Tsubaki'nin ilerleyişi ve geneli tam düşündüğüm gibi oldu. Kakkou no Iinazuke... bjABADK. Yeşilçam animesi shasafasks. Hastanede karıştırılma var, beşik kertmesi var, zorla evlendirilme var, "sahte sevgili" var, tersinden de olsa "Durun siz kardeşsiniz!" var... Bu arada böyle anlatınca töre dizisi gibi oldu ama haremimsi romantik komedi bu. Tam harem değil ama tam romantik komedi de değil. "Tam romantik komedi" Takagi-san gibi olur. Rakip karakter olmasın demiyoruz ama bu "rakip karakter" işini harem sosuyla ekleyince bana böyle bir terim icat ettiriyorsunuz. Ayrıca gına geldi şu haremimsi romantik komedilerden de. Yeter lan. Bunun mangasını okuyordum ama Türkçe fansubun çeşitli hıyarlıkları (Gidip güncelden bölüm çevirip esas sıralamayla üç haftada tek bölüm atmamak. Ulan bir an önce aradaki bölümleri çevir o zaman, ne durduk yere bilmem kaç bölüm atlıyorsun?) nedeniyle salmıştım. Çerezlik zaman geçirme animesi, pek bir olayı yok. İzler miyim ondan emin değilim ama izlenmeyecek kadar kötü bir anime olmayacaktır.

Bazı şarkılarla çok acayip bağlarım var. Mesela Pentagram'ın "Bir" şarkısı. Ulan insan bu şarkıdan hayata devam etme gücü bulur mu? Ne zaman "Öleyim gideyim ya..." desem açıyorum listeden (bu psikoloji için şarkı listem var, evet), bu şarkı açılınca diyorum ki "Lan biraz daha bir bekleyeyim be... Belki iyi bir şeyler olur." Hep o "Eğer göçüp gidersen bugün yarım kalan işin var senin" dizesi yüzünden. Sonra bir de "weeb milli marşı" gibi bir şey olan, Monogatari izlemeyenlerin bile neredeyse ezbere bildiği, yazıresimlere ("meme", "caps") konu olmuş "Renai Circulation" var. Bu aslında Monogatari serisi karakterlerinden Nadeko'nun tema şarkısı, daha doğrusu "Nadeko Medusa" arkının openingi (Bunu tırnağa almayacağım bu arada artık. Terim lan bu?). Bu şarkı benim için ilahi gibi bir şey oldu artık aq. "Nasıl oluyor lan o?" diyorsanız, işte hep o "Kami-sama arigatou/Unmei no itazura demo" kısmından o da. Bu kısmın Türkçe çevirisi bu arada -ki şarkıyı dinlerken öyle yapıyorum. Evet, yabancı şarkıları dinlerken kafamda çeviriyorum- "Tanrı Teala (Bu en iyi böyle çevriliyor kardeşim, ben ne yapayım? "Allah Hazretleri" diye çeviremeyeceğime göre?) teşekkürler/Kader bazen zorlayıcı olsa da" (Birebir çeviriye kafam girsin! Birebir çeviri kötü çeviridir arkadaşım. Kabullenin artık şunu. Bu arada evet, "olsa da" çünkü devamı var bu kısmın.) şeklinde. Hah işte o yüzden, "böyle hayata kafam girsin ama yine de elhamdülillah" gibi bir psikolojiye sokuyor bu şarkı beni. Daha doğrusu bu şarkı da şu Pentagram'ın Bir'inin olduğu listede, o yüzden "Böyle hayata kafam girsin!" psikolojindeyken (Genelde. Zaten ya yolculukta ya mutsuzlukta müzik dinliyorum temel olarak.) "ama yine de elhamdülillah be!" biçiminde bir etkisi oluyor üzerimde. Bu yazıyı da "Keşke uyuyup uyanmasam" diye dua ettiğim bir vakitten sonra uyuyamadığım için (Yıllardır söylüyorum: Tanrı'nın kesinlikle berbat bir espri anlayışı var.) şarkı dinlerken yazıyorum mesela. Saat 07.50 şu an. Kadir Gecesi'nde "Ölsem keşke..." diye dua eden tek insan olarak da tarihe geçmiş olabilirim, neyse. Gerçi arada daha başka saçmalıklar için de dua ettim ama onlar yalnızlıktan kafayı yememin emareleri. İşleme alınmayacağını varsayıyorum. Yani "saçmalıklar için dua" derken şöyle: "Keşke Shibuya Rin'in kolyesi olsam..." gibisinden. Arada bir başka anime kızının dondurması olmak da istedim galiba ama emin değilim. Shibuya Rin de Idolm@ster: Cindrella Girls'ten (errrrrrkek adam animesi lkdaALA) bir karakter bu arada. Orijinal Idolm@ster'ın bir yerden sonrasını tek oynatıcının gıcıklıkları sayesinde bitiremediğimden Cindrella Girls'e de bayağı bir süre "İzlemeyeceğim ulan!" diye gıcıklık yaptım. Bu arada bu seriden tek beklentim Miki veya Hibiki'yi tekrar görmek. Herkes Miki hastasıdır genelde -ki nedenini anlayabiliyorum- ama Hibiki'yi daha çok seviyorum ben. Bak mesela bir de Seksendört'ün "Kendime Yalan Söyledim" ve Second'un "Aklımda Bi Kördüğüm"ü de "Ulan ben sevgili istiyorum ama..." kısmına getiriyor beni. İşte hep o "Yalnızım bunu ben istedim" ve "Olmak istemezdim aranızda" dizelerinden bu da.

İnsan umudunu yeterince kaybedince istekleri de değişiyor. Ben uzun süredir umudumu belirsiz bir bilinmezliğe, hayal edip varlığını umduğum iyi bir "ölüm sonrası geleceğe" (İşin ironisi, benim kendimi cehennemlik olarak görmem. Yani Tanrı/ahiret varsa ben zaten bittim, olmamaları benim için daha iyi aq. Yine de inanıyorum. Neden? Çünkü inanmak istiyorum. İnanmadan hayatta kalamam.) bağlamıştım. Tanrısal irade, dört mevsim çiçekli ve meyveli ağaçları olan bir bahçede bir konak, mükemmel hatunlardan oluşan bir harem... Sonra bir yerde bu, "isekai dünyasında kılıç dükkanı açarak kendimizi geçindirelim"e döndü. Artık tek istediğim ahşap bir evin içinde internet erişimi ve listemin barındığı bir kütüphane. Bütün gün okumak, izlemek, yatmak, yazmak, bahçe çapalamak, akvaryum kurmak, kedi köpek sevmek, gidip beni seven -ve benim de onu sevdiğim- mükemmel bir hatuna (Tek bir tane, evet.) sırnaşmak falan... Böyle basit bir hayat. Bulaşık yıkamayayım, çalışmayayım, karışanım edenim olmasın (hatunum karışabilir, onun kredisi var), sadece canım istediğinde yemek yapayım, tırnak kesmeyeyim... Bu arada fark edebileceğiniz gibi bahsettiğim "her işi hatuna yıkayım" değil, direkt işler kendi kendini yapsın. Şu "günlük hayat angaryaları" kadar nefret ettiğim az şey var. Hani "sadece canım istediğinde yemek yapayım." derken yemekler sihirli bir şekilde hazır olsun veya her yere erişimi olan bir uygulama olsun. Öyle... Tabii bu da detaylanıyor. Son baktığımda sadece benim ve şu bahsettiğim hatunun olduğu bir dünyada gezinmek konusunu hayal ediyordum. Sonra işin içine yerel halk falan girdi, hatun insanlıktan çıkıp "übermensch" gibi bir şey oldu. Bunca yıldır yalnız olunca hayatınıza girecek ve kendinizi tamamen ona adayacağınız kişiden biraz fazla şey bekleyebiliyorsunuz. Gerçekten birine tutulunca bunun bir önemi kalmıyor gerçi ama madem bu bir hayal, hatunumu da kendim tasarlarım. Gölge etme başka ihsan istemez ey Allah Tengri'm, ne verdin ki bugüne kadar bana acı ve çileden başka? Hayır bunca şeyin ardından erip evliyalara karışsam ona da razıyım ama o da yok... Hâlâ yeniden günah işleyeceğini bildiği için tövbe etmekten çekinen cehennem odunu hıyarın tekiyim. Mal geldik, mal gidiyoruz. Mal derken öküz anlamında. Gerçi "mal" kelime anlamı olarak asıl kökeni olan Moğolcada direkt "büyükbaş" anlamına gelir ama Türkçede daha ziyade "sığır", hatta direkt "öküz" olarak sabitlenmiştir. Bak mesela şu "cebehane" (cephane değil) lafındaki "cebe" de -ki anlamı zırhtır- Moğolcadan geçmeymiş, onu öğrenince bayağı şaşırmıştım. Bu arada bunlar ortak kelimeler değil. Ortak (kökenli) kelimeler var tabii: deniz-çingiz (Hiç nazal N bulmakla uğraşamam şu an. Ñ olarak da yazmayacağım zira Ñ, Ny'dir. Göktürkçede o ses de var, evet. Macarcada hâlâ var. Ng deyip geçiyorum.), ulus-uls, bögü-böö (Şamanımsı bir şey; daha doğrusu Türkçede direkt "cadı" gibi bir anlamı var, Moğolcada da "erkek şaman". Bögü, aynı zamanda "büyü" kelimesinin de ilk hali. İlerlemesi şöyle: Bögü->Böğü->Böyü->Büyü.), "teŋri" (E, haliyle. Bir şeyleri teyit etmek için ararken buldum "uluğ eŋlik"i. Bu arada bu kelimenin Türkçedeki modern hali Tanrı, Moğolcadaki modern hali de Tenger.) falan.

Delinin teki. Israrla umut etmeye çalışıyor. Gölgesini kovalamakla meşgul. Erdem Ö. Hayali mahlasıyla kitap* yazdı.

*Ejderin Mührü (ALMAYIN! Benim yazdığım kitap değil bu, editörün kafasına göre yaptığı değişiklikler ve hatalarıyla dolu bir saçmalık sadece. Bu kitabın imlası düzenlenmeden önce daha düzgündü lan? Ortadan bölünmüş cümle yoktu en azından.)

Kaotik nötral INFP 6w5 sp/sx 694 (6w5-9w8-4w3) EII-Ne RLUEI EFVL melankolik-flegmatik.

☉♓︎   ☽♌︎   Asc♊︎   ☿♈︎♀♒︎♂♈︎♃♓︎♄♈︎♅♒︎♆♒︎♇♐︎⚷♏︎⚸♎︎☊♍︎🜊♏︎

☣ ☪ ۞ 🏹 𐰾𐰠𐰾 🐏 🍎

 𐰼𐰓𐰢:𐰇𐰢𐰼 ᠶᠡᠷᠦᠳᠧᠮ ᠥᠮᠧᠷ اردم عمر Erdem Ömer

ㅔㄹ뎀 ㅓ맬 エルデム・ヨマー ᛖᚱᛞᛖᛗ ᛟᛗᚫᚱ

埃德姆歐瑪爾 Ердем Өме́р

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder