Öne Çıkan Yayın

Beni Her Yerde Bulun (BU YAZI BAŞA İLİŞTİRİLMİŞTİR)

İletişim için: semender101@gmail.com Şahsi blog: E, burası zaten. ~Gerektikçe güncellenecektir.~

4 Ağustos 2021 Çarşamba

Durum Raporu... mu?

 Bir süredir yazmıyorum. Aslında, bunu niye yazdığımı da bilmiyorum. Bir sebebi, artık bir şeylerin umurumda olması için bile fazla yorulmuş olmam. Kendimi yataktan kazıyarak çıkarmam bile çok çaba sarf etmemi gerektiriyor ve devam edebilmemi sağlayan sahte umut bile beni terk etti. Aslında, yeniden umut etmekten korkuyorum. Neyse ne. Evet, dünyayı mahvettik. Ülkeyi de. Bir öncekiler 600 yıl dayanmıştı, biz 100 yıla kalmadan güzelim ülkenin içinden geçtik. Dünyanın geri kalanı hakkında da aynı şey var. Artık dükkanı kapatıp gitmemiz gerek ama belli ki yukarının planları biraz daha farklı. Neyse ne. Öyle yoruldum ki dünyanın durumuna da kendimin durumuna da hayıflanamıyorum artık. Güçlü bir his var, takip etmediğim her seferinde pişman olduğum; yine de... O güçlü hissin de sahtekâr olmasından korkuyorum. Dünyanın kaynaklarını boşa tüketmeye ne zamana kadar devam edeceğimi merak ediyorum. Yararlı olduğum bir zaman gelecek mi? Tamam, neyse ne. Bu yazıyı gerçekten yazma sebebimi bilmiyorum, yazmaya devam etme sebebimi de. Sadece... Belki... Düşünmediğin bir konuda belki hissine düşmek zor. Öylece oyalanmaya devam edeceğim herhalde, ta ki tamamen kırılana dek. Zihnim ikiye ayrılırsa boğazımı kesmek için cesaretim olur muhtemelen, şimdilik yok. Tamamen anlamsızlık hissi var ama korku orada, hayatta kalma içgüdüsü, inanılmaz güçlü bir şey. Zaten olmasaydı şimdiye çoktan soyumuz tükenirdi. Neyse ne. İki yıllık beklentim var; biri artık kabullenemediğim ama bu sefer muhtemelen gerçek olan umut, diğeri de Yuru Camp filmi. Eh, evet; elinde hiçbir şey kalmamış, üstüne her saat başı kara haberle boğuşan bir yıkığın beklentisinden ne bekliyorsunuz ki? Elimde herhangi bir zaman bir şey olduğu oldu mu ki? Olmadı herhalde. Neyse ne. Sonuç olarak dünya çürümüş, insanlar iğrenç ve ben de sırf intihar edemeyecek kadar korkak olduğumdan katlanabildiğim yere kadar katlanıyorum. 2019-2021 arası yaşananların insanları akıllandırmadığını sağlık ocağının tekinde parçası olmak zorunda kaldığım bir diyalogda gayet net gördüm. Aşı oldum bu arada. Ölmek isteyen birinin neden aşı olduğunu merak ediyorsanız, iki sebebi var: Birincisi benim istediğim şey sürünmek değil, ölmek. İkincisi, belki komplocular haklı çıkar da böyle ölürüm demiştim. Çok küçük ve baştan beri ciddiye almadığım bir düşünceydi ama düşünceydi işte. Eh, peki. Ölümün beni aldığı zaman gelinceye dek anlamsız umutlara tutunmaya ve her şey hakkında sızlanmaya devam edeceğim. Yaşamanın başka bir yolunu bilmiyorum, bunu yapmayı bırakabilecek aşamayı çoktan geride bıraktım. Yangın, salgın ve diğer bütün şeyler hakkında da... İnsanlık aptallığı yüzünden cezalandırıldığını fark edecek gibi durmuyor. Ölüm, ona tanık olmadığınız sürece sadece sayılardan ibarettir. "10.000 kişi öldü." O ceset dağına şahit olmazsanız eğer, bunun etkisi çok çabuk geçer. "Bütün köy yangında yok oldu." Küllerin arasında dolaşmazsanız birkaç güne unutursunuz. Herkes için geçerli değil tabii; sadece bu bilgiyle bile uykuları kaçacak olanlar ve küllerin arasındaki bir ceset dağının tepesinde hiçbir şey düşünmeden oturacaklar da var. İkinci gruba halk arasında "sosyopat" ve "psikopat" gibi isimler veriyoruz. Eh, galiba bu kadar. Buraya dek yazabilmeme bile şaşırdım aslında. Bir daha ne zaman yazarım veya yazar mıyım bilmiyorum... Sadece, eğer korkaklığım yok olursa -ki o günün geleceğini hiç sanmıyorum- bütün insanlığa sövdüğüm bir intihar mektubu falan paylaşırım belki. Eh, belki de şu siktiğimin dünyasındaki yarrak gibi hayatım kısmen yoluna girer de insanların içini karartmayan doğru düzgün yazılar paylaşırım ben de. Yok, hayır. Öyle bir durumda blog yazısıyla uğraşır mıyım ki? Kısmen acıdan beslendiğimi fark ettim, mutlu olduğum, kalbimde artık bir boşluk olmadığı zaman gelirse artık yazamayacağımdan korkuyordum biraz. Bununla beraber, bu boşluk artık var olmasa bile hissini unutabileceğimi sanmıyorum ve dolabilecek aşamayı çoktan geçti, artık sadece bir karadelik. Eh, bir şeyler yapmama da engel oluyor. Acı fikre dönüşüyor evet ama yazamayacak kadar yorgun olup kendimi yataktan kazıyamadığımda fikir de uçup gidiyor. Tam olarak ne diyorum ben? Konu nasıl buraya geldi ki? Eh, neyse ne. İnsanların çoğu gibi ben de bencil, günahkar ve korkak hıyarın tekiyim zaten. Bundan gurur duymuyorum ama durum bu, yapabileceğim bir şey yok. Dahası, bu kadar olmadığım zamanlar vardı. İnsanlığa inandığım zamanlar. Yani, bu durumumda eğer birini suçlamak istiyorsanız, beni değil siktiğimin insanlığını ve onların sonu gelmez salaklığı ile zalimliğini suçlayın. Bencil, günahkar ve korkak olduğum doğru; ama insanların çoğundan farklı olarak, merhametimi kaybetmedim. Bu kadar acı çekme sebeplerimden biri de o zaten, keşke kaybetseydim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder