Öne Çıkan Yayın

Beni Her Yerde Bulun (BU YAZI BAŞA İLİŞTİRİLMİŞTİR)

İletişim için: semender101@gmail.com Şahsi blog: E, burası zaten. ~Gerektikçe güncellenecektir.~

19 Şubat 2020 Çarşamba

Yine, Yine, Yine Her Zamanki Şeyler

Yazarken çok sık kullandığım şeyler var. "Gece kadar siyah" tanımlaması bunlardan biri mesela, siyahı tanımlamak için bunu çok sık kullanıyorum. Bir de "Kişi 'kelime' dedi." şeklinde yazmak daha doğru ama bu ifadeyi neredeyse her zaman "Kelime, dedi kişi" şeklinde kullanıyorum, öyle daha rahatıma geliyor. Bunu niye yazdığım hakkında bir fikrim yok, sadece yazdım.

Teknoloji hakkında iki şey sinirimi bozuyor: Birincisi hâlâ doğru düzgün bir tırnak kesme aletinin icat edilmemesi. Koyalım eli, lazerle kessin, niye makasla törpüyle uğraşıyoruz? Tırnakların uzamasını engelleyecek herhangi bir şeye de razıyım. Bu aq şeylerini devamlı kesmek gerekiyor, dünyanın en gereksiz olayı falan yani. İkincisi: Her şeyi ama her şeyi depolayıp kolayca aktarmanın yolu var, müziklerin yok. Bazı şeyleri bulamadım, çoğu şey de alışkın olduğumdan farklı. Nedenini bilmiyorum.

Neden yazdığımı düşünüyordum da "kafamı hafifletmek için" kadar basit bir sebep mi gerçekten? Öyle olsaydı buna bu kadar uzun zamandır (genel anlamda ortaokul, hikaye/roman anlamında liseden beri yazıyorum) devam eder miydim? Artık neden yazdığımı biliyorum. GRRM ya da niceleri gibi görüş beyan etmek için yazmıyorum, Tolkienvari "kültür oluşturmak" gibi ulvi bir amacım da yok. Gerçek dünya pek ilginç değil, doğaüstü şeylere inanan biriyimdir ama gerçek dünyada koca bir sıkıcılık ve mantıksızlık seviyesinde bir mantık silsilesi var. Benim yazma amacım pek de ilginç olmayan gerçek dünyayı eğlenceli roman dünyalarıyla takas etmek. Bu yüzden kimsenin okuyup okumaması umurumda değil, insanlar için değil kendim için yazıyorum. Bu arada "eğlenceli" demişken, bu eğlenceli dünyada iğrenç, pislik, kaotik şeyler de olabilir, bunlarla kaplı bir dünya da epey eğlenceli olabilir. Başarılı bir yazar değilim, öyle olduğumu asla iddia etmedim, bunun beni pek rahatsız etmemesi ve yazdıklarımı sahiplenmem de bana eğlenceli, ilginç bir dünya sunduklarından. Hikaye/roman anlamında şimdiye kadar fantastik dışında bir türde pek bir şey yazmadım, bunun sebebi de bu. Neden hiç de ilginç olmayan gerçek dünyada geçen bir hikaye anlatayım ki?

Gökçeada'ya geldim, haliyle, okul başlayacak. Yıldız Koyu'na gittim bir, bu dünyada da oldukça ilginç şeyler olduğunu hatırladım. İnsanların sınırlarından ve mantık silsilesinden hâlâ hoşlanmıyorum ama deniz kabukları, taşlar ve balıklar bu dünyaya aitler ve gayet ilginçler. Yok olup iç içe geçmiş kültürden hoşlanmıyorum, eskinin birbiriyle alakası olmayan derin kültürleri epey ilginç ama yok olmuş durumdalar.

Talimlere yeniden başladım nihayet, iyi geldi. Kılıcın ağırlığını, yayın gerimini özlemişim. Genellikle bazı şeylerden uzaklaştığımda mutsuzlaştığımı fark ettim ya da daha doğrusu, birkaç basit şey mutsuzluğumu hemencecik götürebiliyor. Bir deniz kenarına gidip taş ve kabuk toplamak, kılıç ve kalkanla havayı kesmek ya da komik bir şey izlemek gibi basit şeyler. Gerçi yalnız yaşamak bazı şeyleri (mesela ne kadar yıkık olduğunu) insanın yüzüne vurmak gibi bir özelliğe sahip ama yapacak bir şey yok.

Şu geçen bahsettiğim "fikir çok güçlüydü" dediğim hikaye hakkında bir şey fark ettim: Yazarak anlatmaya çok uygun bir hikaye değil, görsel olarak anlatmaya daha uygun. Tabii ki insan çizemediğim için ya onu öylece bırakacağım ya da yazarak devam ettirmeye çalışacağım. Onu yazarken mekan ve kıyafet tasvirlerini hiç yazmadım, aslında tasvir yapmayı seviyorum ama hikaye içinde tasvir gereksiz olacaktı. Çizerek anlatsan mekanı, kıyafetleri rahatça gösterebilirsin. Onun da bazı şeyleri açıklama gibi sorunları var ama yapacak bir şey yok.

Profesyonel bir mutfağa ihtiyacım var, denemem gereken şeyler var. Orijinal reçeteler falan, onları mutlaka denemem lazım; aksi takdirde kafayı yerim. Onların bazılarını ev ortamında da deneyebilirim ama bazıları için profesyonel mutfak ve bazı özel ekipmanlar ya da öyle "ha" deyince alamayacağın malzemeler gerekiyor. Daha önce de söyledim, bir şeyi yapacaksam tam yaparım, nasıl olması gerekiyorsa o şekilde. Değiştirilmesi gereken bir şey olup olmadığını orijinalini bilmeden nereden bilebilirim ki? Şimdilik hâlâ öğrenciyim, o yüzden bu denemeleri şimdilik çok da umursamıyorum. Ne var ki kendime ait bir yer, herhangi bir yer, açtığımda bunları denemem gerek. Aslında ev ortamında denenebilecekleri de denemem gerek; hepsi için ekipman gerekiyor. Nadir ya da pahalı olmayan ama bende bulunmayan ekipmanlar.

Bugün sabahtan internet yoktu, yeni geldi; şunu fark ettim ki modern dünya denen şeyde internet olmadan yapacak çok az şey var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder