Öne Çıkan Yayın

Beni Her Yerde Bulun (BU YAZI BAŞA İLİŞTİRİLMİŞTİR)

İletişim için: semender101@gmail.com Şahsi blog: E, burası zaten. ~Gerektikçe güncellenecektir.~

16 Şubat 2020 Pazar

Kara Kanatlı Gezgin - Bölüm 4

Evren W444, MS 2020, Gökçelik Devleti/Utigan
Vria ıslak toprak kokusuyla karışmış temiz havayı içine çekti, geldiği bu evrenin temelde A123'ten tek bir farkı vardı: Burada Warlaw Coğrafyası denen, Hint alt kıtasının güneyinde, hem coğrafi hem de kültür açısından eşsiz özellikler gösteren dört ada devletine sahip bir bölge vardı. Kimileri Warlaw coğrafyasını bir alt kıta olarak görüyordu çünkü adalardan biri fazlaca büyüktü. Bir diğeri, Seedo, özel bir teknoloji kullanarak küçücük alanları devasa hale getirebiliyordu ve kesinlikle dünyanın kalanından fazla teknolojiye sahipti... Ve şu anda bulunduğu Gökçelik Devleti, yapay olarak inşa edilmişti. Etrafta bellerinde kılıçlar olan, kaftanlar, zırhlar, börkler, sarıklar, tubeteikalar giymiş kişiler vardı. Erkekler ve kadınları ayıran şey bıyık ve sakaldı, çünkü Gökçelik erkekleri saçlarını uzatıyorlar, kadınları kılıç taşıyorlardı. Taştan ve ahşaptan geleneksel tarzda binaları, bir internet kafeyi ve yanındaki FRP kafeyi geçti ve büyük bir dönercinin önünde durdu. Gökçelik Devleti, "nostaljinin yaşadığı ülke." Bu çağda dışarıda geleneksel kıyafetle dolaşmayı ve kılıç taşımayı tercih eden, havasız, dar internet kafelerin okuldan kaçmış öğrencilerle tıklım tıklım dolu olduğu, yetişkinlerin bile sokakta oyun oynadığı bir ülke. "Hangi dönerler var?" diye sordu Vria dönerciye nazikçe. "Başlığın yok." Dönerci kaba değildi ama aşikar olan bir şeyi söylemişti. Vria adamın ne demek istediğini anlamaya çalışırken bulunduğu ülkenin kurallarını hatırladı: "Başlık yasası." Gökçelik devletinde, temel olarak turistler için bu kural uygulanmasa ve pek ağır cezaları olmasa da herhangi bir başlık takmadan dışarıda dolanmak suçtu. Genellikle, saça bağlanan bir ip parçası bile "başlık yasası"nı geçersiz hale getiriyordu. Vria bir an turist taklidi yapıp yapmamak arasında gidip geldi, turist taklidi yapsa bir yalan olmazdı ama hiçbir evrene ait kimlik veya pasaportu yoktu, dilleri ayırt edemediği için de her dili mükemmel şekilde konuşuyordu ve turist gibi konuşmayı bilmiyordu, sonunda cebinden bir püskül çıkardı ve saçının sağ tarafına bağladı: "Evden aceleyle çıkmışım da. E, hangi dönerler var?" Et ve tavuk, dedi dönerci. "Ne eti?" Mezheple mi ilgili, diye sordu dönerci bu kez. Warlaw coğrafyasının batısında İslam epey yaygındı ama dünyanın kalanında yaygın olan mezhepler yerine ilk Seedolulardan biri tarafından kurulmuş bir mezhebe bağlılardı. "Mezheple ilgili değil. Ne eti?" Warlaw coğrafyasında dönercinin bu tavrı genellikle sorundu ve Gökçelik yasalarına göre işini düzgün yapmamak suçundan kırbaç cezası alabilirdi ama Vria sabırlı olmaya karar vermişti. Koyun var, dedi dönerci, "Ayrıca at ve geyik de." Geyik, dedi Vria, "Yarım ekmek. Mayonez olmasın. Ve ayran: Susurluk ayranı." Masaya gelen bol köpüklü ayranı ve içi epey dolu döneri gören Vria para konusunda endişeye kapıldı. Temelde Warlaw coğrafyasında herkes en iyi hizmeti sunmaya çalışırdı ama bu bedeli olmayacağı anlamına gelmiyordu. Vria hesabı ödedikten ve biraz etrafta takıldıktan sonra Seedo'ya gitmeye karar verdi, evren çemberini açtı ve içine girdi.
Evren W444, MS 2020, Seedo/Balık
Hâlâ aynı evren ve aynı zamanda olduğuma inanmak zor, diye düşündü Vria etrafındaki gökdelenlere bakarken. Gerçi eşofman ve tişört giymiş kişilerin arasında karate elbisesi gibi bir şey giymiş, elinde bir katana taşıyan biri de vardı. "Madem Seedo'dayım, o zaman onların ekstrem etler dedikleri şeylerden yiyeceğim ve saray..." Seedo'ya bir nevi "Warlaw Amerikası" denilebilirdi, kendi yerli kabileleri olsa da modern Seedo devletinin halkının çoğu Warlaw dışından gelmişti, anadili Seedoca denen, Türkiye Türkçesi olarak konuşulan ama hangeul temelli bir alfabeyle yazılan bir dildi ve bu durumun sebebi Beş Özel Üye denen Seedo'yu kuran beş kişinin aynı anda hem Türk hem Uzakdoğu hayranı olmasıydı. Vria ekstrem etler sunan bir restorana girdi ve alfabeyi aldı. "Ah, okuyamıyorum." Alfabeler dillerden farklıydı, valkürlerin onları öğrenmesi gerekliydi. Aslında Vria hangeul okuyabiliyordu (yaşadığı evrenin yaşadığı zamanda kullanılan bütün alfabelerini bilmek bir valkür için oldukça önemli bir meziyetti) ama Seedo alfabesi hangeulda olmayan harflere ve okunuş kurallarına sahipti. Neyse ki Seedoca yazıların altında İngilizceleri vardı. Yani, en azından Latin alfabesiyle yazılmış bir dil, tabii ki Vria hangi dil olduğunu ayırt edemiyordu. Ekstrem etler, Seedo'da günlük hayatta pek tüketilmeyen hayvanların etlerini ifade ederdi; gerçi Seedolular bu etlere fazlasıyla düşkünlerdi. "Yabanmersini soslu yılan." dedi Vria. "İçecek bir şey ister miydiniz?" Nazik bir garson sorusu. Vria menüye biraz göz gezdirdi ve "Soğuk çay." Seedo halkının günlük hayatta en çok tükettiği içeceklerden biri, kola içmeyen 1/5 halkın sığınağı. Aslında kola içmeyen 2/5'ti ama 1/5'i diğer asitli içecekleri tercih ediyordu. Vria biraz etrafta oyalandı, kaplanları görmek için bir milli parka gitti ama tek gördüğü yabani ördekler oldu ve bir başka restorana girip saray rameni sipariş etti. Oluşturulmaya çalışılan ama pek başarılı olunamayan özgün Seedo kültürü ve özgün Seedo mutfağının önemli bir bileşeni. Aslında buna ramen denmesine rağmen spagetti ve salçayla yapılıp çubukla yenen bir yemekti ki Seedolular günlük hayatta çatal kullanırdı. Bir parkta mayışan Vria, "Uyumak için daha iyi bir yer bulsam iyi olur, biraz macera da istiyorum." dedikten sonra evren çemberini açtı ve adımını attı... Daha doğrusu, aklına iyi bir fikir gelmeseydi atacaktı. "Bu gece uyuyacak bir yer bulayım da yarın bir Seedo-fu sokak dövüşü izlerim." Seedo-fu da oluşturulmaya çalışılan özgün Seedo kültürünün parçasıydı, genel olarak var olan tüm dövüş sanatlarının -ki buna Seedo coğrafyasının eski dövüş sanatları da dahil- bir bulamacı. Tabii kendine özgü kısımları da vardı ve Seedo teknolojisi sağ olsun elektrik saldırısı gibi şeyler içeriyordu. Seedo-fucular özel ekipmanlarını kullanarak epey yükseğe sıçarayabiliyordu, kalabalığın arasındaki karate elbisesi gibi bir şey giymiş kişi de seedo-fucuydu. W444'ün Seedo'su, bulunduğu evrenin kurallarını hiçe sayan teknolojilere sahipti. Başı kopmuş kişinin kafasını dikebilen bir tıp, genetiğe sirayet edebilen estetik operasyonlar ve yerçekimini geçici de olsa iptal eden botlar, ayda ve Mars'ta üsler ve tatil için gidilen uzay gezileri. Bir insanın bedenini unufak edebilecek bombalar ateşleyen askeri tüfekler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder