Bir başlığa bak, bir de yazacağım şeye bak aq :) Aslında, "ihmalkâr geri döndü!" daha uygun bir başlık olurdu sanırım. Her ne kadar diğer yazarlara "Yazın artık" diye çemkirip dursam da, son zamanlarda tüm blogları ihmal ettim. (Malum bir kaç tane daha blogum var: Anime & Anime, Sonradan Gurme) Evet, sonunda geri döndüm! Yine sizi saçmalamaya, sızlanmaya boğacağım. (Muhtemelen) Bir süre önce beyaz benek vardı balıklarda, ama tedavi oldu. Şimdi de floresanlar patladı, işe bak... Yenisini almak lazım. Bir çok planım, projem var da... Neyse...
Arkadaş, ben niye hiçbir yerde malzeme bulamıyorum? Balıkesir'i geçtim, İstanbul'da bile nori yosunu ve soya fasulyesi bulamamış insanım ben. (Acıyın bana...) Bir de, aslında Anime & Anime'ye yazmam gereken çok tanıtım var. 5-6 tane falan olmuştur. Buradan diğer yazarlara sesleniyorum: Bir şeyler yazın! Arkadaş dünyayı yönetecek zeka ve yetenek var (Üç erkek yazarınız bir araya gelince) ama hiçbirimiz üşengeçlikten, hevessizlikten kılımızı kıpırdatmıyoruz.
O bir yana, Shokugeki no Souma'nın mangası çevrilmiş; ikinci sezon gerçekten güzel şeyler göreceğiz :) Yalnız adam döneri "pita" denen bir ekmeğe (Bizdeki tombik dönerin ekmeğine benziyor, ayrıca "pide" tarzı tüm ekmekler için kullanılan bir isimmiş) koyup; Hint turşusuyla birlikte hamburger yaptı. (Psikopat olmayanı Tootsuki'ye almıyorlar herhalde)
Ne zamandır tek satır yazamıyorum. Şu aralar çizim yeteneğimi geliştirmeye çalıştığımdan ("Bir balığı en ince ayrıntısına dek çizip doğru düzgün çöp adam bile çizemeyen Paludaryum'un dramı" Neyse ki artık insan çizebiliyorum; ama 3/4 çizimlerde sorunlarım var. Aksi gibi en doğal ve dolayısıyla en çok kullanılan bakış 3/4)
Bu arada, yakın bir zamanda bir takım şeyler sipariş etmeyi düşünüyorum. (Yenilebilir böcek, Tayland atıştırmalıkları, evcil hayvan ve Japon atıştırmalıkları).
Onu bunu bırak da, bu arada... Son zamanlarda "onu bunu" lafını "onu kunu" biçiminde söylemeye başladım. Çünkü Japonca'da kanji yani Çin kökenli harflerin iki tip okunuşu var: On ve Kun. Ağzıma takıldı öyle.
Of, açık lise şeyinde mal gibi Fransızca seçtim; şimdi Haziran'a kadar öğrenmem gerekiyor. (Ama İngilizce sorularına da baktım, onları da yapamıyorum)
Bir de; Kuroko no Basket'e taktım şu aralar. Günde üç (bazen 6-7) bölüm izliyorum. Of, zaten havalar da soğuk. Doğaya gidemedim; öyle duruyorum evde. Şehir yaşantısından nefret ediyorum. Hep o Avrupa'nın başının altından çıkıyor bunlar... Neyse...
Bir de, arkadaş bir türlü "omuraisu" yapamıyorum. Yok, olmuyor. Ya pirinci fazla pişiyor, ya az pişiyor, ya da yumurta saçmalıyor.
Bir de aklıma ne geldi, yandere simulator oynamak istiyorum. Neyse...
Offf, canım sıkılıyor... Daha Anime & Anime'ye tonla tanıtım yazacağım; Sonradan Gurme'ye ise yazacak bir şey bulamıyorum bir türlü.
Bak işte, şehirde değil de ormanın kenarında bir evde yaşasaydım bunaldığım, daraldığım zaman çıkar dolaşırdım ormanda. Şehirde öyle bir imkan yok, dışarı çıkınca dumandan, gürültüden, trafikten daha beter daralıyorsun.
Nolur beni alın buradan, gerizekalı havalar da bir ısınmadı gitti... Of yaaa :( Arkadaş ilkbahardayız, bu ne soğuk? Ağlayacağım şimdi ama, bu ne ya? Yürüyün gidin, yalnız bırakın beni! Hop, nereye? Daha yazıyı bitirmedim! Alooo! Çok yalnızım, ühühühü :(
Yorgunum ayrıca... Hepsi sanayi devriminin suçu! Yeter arkadaş, bir istediğimi yapmama izin verin ya! Felsefede "insan özgür müdür?" diye bir soru(n) var. Değil arkadaş! Ben değilim en azından! Bana ne ya, niye biri istiyor diye gençliğimi heba ediyorum ben? Niye birileri saçma sapan şeyler yapmış diye ormanda kalamıyorum? Bıktım hepinizden, yeter! Kıyamet kopsa da rahatlasam, bu ne ya?
Arkadaş, ben niye hiçbir yerde malzeme bulamıyorum? Balıkesir'i geçtim, İstanbul'da bile nori yosunu ve soya fasulyesi bulamamış insanım ben. (Acıyın bana...) Bir de, aslında Anime & Anime'ye yazmam gereken çok tanıtım var. 5-6 tane falan olmuştur. Buradan diğer yazarlara sesleniyorum: Bir şeyler yazın! Arkadaş dünyayı yönetecek zeka ve yetenek var (Üç erkek yazarınız bir araya gelince) ama hiçbirimiz üşengeçlikten, hevessizlikten kılımızı kıpırdatmıyoruz.
O bir yana, Shokugeki no Souma'nın mangası çevrilmiş; ikinci sezon gerçekten güzel şeyler göreceğiz :) Yalnız adam döneri "pita" denen bir ekmeğe (Bizdeki tombik dönerin ekmeğine benziyor, ayrıca "pide" tarzı tüm ekmekler için kullanılan bir isimmiş) koyup; Hint turşusuyla birlikte hamburger yaptı. (Psikopat olmayanı Tootsuki'ye almıyorlar herhalde)
Ne zamandır tek satır yazamıyorum. Şu aralar çizim yeteneğimi geliştirmeye çalıştığımdan ("Bir balığı en ince ayrıntısına dek çizip doğru düzgün çöp adam bile çizemeyen Paludaryum'un dramı" Neyse ki artık insan çizebiliyorum; ama 3/4 çizimlerde sorunlarım var. Aksi gibi en doğal ve dolayısıyla en çok kullanılan bakış 3/4)
Bu arada, yakın bir zamanda bir takım şeyler sipariş etmeyi düşünüyorum. (Yenilebilir böcek, Tayland atıştırmalıkları, evcil hayvan ve Japon atıştırmalıkları).
Onu bunu bırak da, bu arada... Son zamanlarda "onu bunu" lafını "onu kunu" biçiminde söylemeye başladım. Çünkü Japonca'da kanji yani Çin kökenli harflerin iki tip okunuşu var: On ve Kun. Ağzıma takıldı öyle.
Of, açık lise şeyinde mal gibi Fransızca seçtim; şimdi Haziran'a kadar öğrenmem gerekiyor. (Ama İngilizce sorularına da baktım, onları da yapamıyorum)
Bir de; Kuroko no Basket'e taktım şu aralar. Günde üç (bazen 6-7) bölüm izliyorum. Of, zaten havalar da soğuk. Doğaya gidemedim; öyle duruyorum evde. Şehir yaşantısından nefret ediyorum. Hep o Avrupa'nın başının altından çıkıyor bunlar... Neyse...
Bir de, arkadaş bir türlü "omuraisu" yapamıyorum. Yok, olmuyor. Ya pirinci fazla pişiyor, ya az pişiyor, ya da yumurta saçmalıyor.
Bir de aklıma ne geldi, yandere simulator oynamak istiyorum. Neyse...
Offf, canım sıkılıyor... Daha Anime & Anime'ye tonla tanıtım yazacağım; Sonradan Gurme'ye ise yazacak bir şey bulamıyorum bir türlü.
Bak işte, şehirde değil de ormanın kenarında bir evde yaşasaydım bunaldığım, daraldığım zaman çıkar dolaşırdım ormanda. Şehirde öyle bir imkan yok, dışarı çıkınca dumandan, gürültüden, trafikten daha beter daralıyorsun.
Nolur beni alın buradan, gerizekalı havalar da bir ısınmadı gitti... Of yaaa :( Arkadaş ilkbahardayız, bu ne soğuk? Ağlayacağım şimdi ama, bu ne ya? Yürüyün gidin, yalnız bırakın beni! Hop, nereye? Daha yazıyı bitirmedim! Alooo! Çok yalnızım, ühühühü :(
Yorgunum ayrıca... Hepsi sanayi devriminin suçu! Yeter arkadaş, bir istediğimi yapmama izin verin ya! Felsefede "insan özgür müdür?" diye bir soru(n) var. Değil arkadaş! Ben değilim en azından! Bana ne ya, niye biri istiyor diye gençliğimi heba ediyorum ben? Niye birileri saçma sapan şeyler yapmış diye ormanda kalamıyorum? Bıktım hepinizden, yeter! Kıyamet kopsa da rahatlasam, bu ne ya?