Öne Çıkan Yayın

Beni Her Yerde Bulun (BU YAZI BAŞA İLİŞTİRİLMİŞTİR)

İletişim için: semender101@gmail.com Şahsi blog: E, burası zaten. ~Gerektikçe güncellenecektir.~

19 Kasım 2023 Pazar

Yöresiz -10. Bölüm: Balıkçı ve Çiftlik Kızı

Kahvaltılarını bitirdikten sonra Deniz "Eee?" dedi, "Şimdi ne yapıyoruz?"

Güneş iki elini "bilmem" anlamında havaya kaldırıp "Kalacak bir yerin olmadığını varsayıyorum?" dedi.

"Çadırım var. Yöresizler temelleri toprağa bağlı mülkler edinmez, tabii yerleşik hayata geçmeye karar vermedikleri sürece."

"Tabii, tabii, öyledir. Benim döndüğümü haber vermem lazım, geliyor musun?"

"Geleyim bari."

Deniz, gittikleri yerin bir ev olacağını varsaymıştı ama şimdi başka bir dükkandaydılar. Dükkanın herhangi bir tabelası yoktu, olmamasının en önemli sebeplerinden biri de ne dükkanı olduğunun hemen anlaşılmasıydı: Dükkanın ön duvarının yerine geçmiş koca camlardan oltalar, havuz kepçeleri, yemler, ki hem balıkçılık için hem akvaryum için kullanılan balık yemleri vardı ama farklı raflardalardı, ağlar, çeşitli kitaplar, balıkçı şapkaları, can yelekleri ve benzeri şeyler hemen görülüyordu. Ayrıca Deniz, içeri girip kasada duran sarışın kızı görünce tam olarak neden burada olduklarını da hemen anlamış oldu. Güneş "Ben döndüüüüüm!" deyip sarışına adeta "yapışmış" gibi sarılırken Deniz de o esnada bir kayığı incelemekle meşguldü.

Sonra vazgeçti, sarışına döndü ve sadece Güneş'in ne kadar rastgele olabileceğini birinci elden tecrübe etmişlerin anlayabileceği, şefkat benzeri bir duyguyla kendisine bakıldığını gördü. "Eee..." dedi, "şey, adım Deniz. Bir süre burada kalmayı planlayan bir yöresizim..." Güneş'in bu kararındaki rolünden bahsetmedi; ama sarışın, Deniz'in sesindeki tondan asıl alt metni hemen anladı. İç çekip "Ben de Kumsal," dedi, kendisini yanağından öpen Güneş'i ittirip kendini kıskaçtan kurtardı ve "Kusura bakma, tek arkadaşı ben olduğumdan bu kızın kişisel mesafe kavramı yok." dedi. Deniz iç çekip kafa sallamakla yetindi, Güneş ise ikisi arasında kurulan bu "yarı-telepatik empati" bağına anlamaz gözlerle bakakaldı.

Deniz ve Kumsal bir süre sohbet ettiler, konu nereden başlarsa başlasın çoğunlukla Güneş'in neden ve nasıl bu kadar rastgele olabildiğine karşı duyulan hayretle sonlanıyordu, bir yerden sonraysa Deniz kafasını karıştıran bir konuyu açtı:

"Şey, sanki bir tür... moda tutkunu gibi görünüyor ama..."

Kumsal, anlar gibi başını sallayıp "Gizli derinlikler, tabii." dedi, "Ormanın ortasında karşına bu kılıkta çıkan birinden beklemeyeceğin kadar doğa bilgisine sahip, değil mi? Onu benimle balığa çıkmaya ikna etmekte zorlanıyorum ama ne zaman kabul etse yakalamada da tanılamada da benden daha başarılı oluyor."

Güneş, konuşmaya pat diye ortadan dalıp -ki bu, dinlediğini bilmedikleri için hem Deniz'in hem de Kumsal'ın bir tür jumpscaree maruz kalmışlar gibi bir anlığına yerlerinde sıçramalarına neden oldu- "Deniz'i anlayabiliyorum ama sen neden şaşırıyorsun ki?" diye sordu, sonra Deniz'e dönüp Kumsal'ın zaten bildiği şeyi açıkladı: "Annem koyuncu, babam da keçici bir aileden geliyor. Kardeşim de yok, dolayısıyla teknik olarak iki çiftliğin ve birkaç tarlanın tek vârisiyim. Ekme, biçme, sağım gibi işlerden de anlarım."

Hayal gücü Deniz'in zihnini ele geçirdi ve üstünde çizgi romanlardaki karakterin kim ve ne olduğunun açıklanmasına yarayan kutucuklardan biri olup burada kocaman harflerle "ÇİFTLİK KIZI" yazan, çiftçi tulumu, balıkçı çizmesi ve tarla şapkası giymiş, üstü başı ot ve çamur içinde, bir elinde bir tür yabancı ot, diğer elinde de orak tutarak tüm ışıltısıyla gülümseyen bir Güneş imgesi canlandırdı. Hemen olmayacaktı; ama yakın zamanda aslında aklındaki bu imgenin gerçeklikten o kadar da uzak olmadığını anlayacaktı.

Kumsal, kısmen de aklındaki imgeyle kendinden geçmiş olan Deniz'i dünyaya döndürmek için, "Aslında tam da festival zamanında geldin." dedi.

Deniz, ne dendiğini algıladıktan sonra "Ne festivali?" diyebilmek için kendini biraz daha zorlaması gerekti; çünkü aklındaki imge, kenarda öylece oturan ve birlikte geçirdikleri kısa sürede onu ilk kez bu kadar hareketsiz gördüğü Güneş tarafından devamlı olarak yeniden yapılandırılıyordu. Ayrıca hem bu hem de kahvaltıcıda o lafı duymasıyla şu zaman arasında geçen kısa süreye sığan çok fazla şey, Deniz'in hayatta kalması gerekmediği zamanlarda büründüğü dalgın ve ilgisini çekmeyen şeylere karşı aşırılık derecesindeki umursamaz doğasıyla da -ki dalgınlığı annesinden, umursamazlığı ise babasından mirastı- birleşerek Yağmur Bayramı tabirini tamamen aklından çıkarmıştı. Kumsal'ın Yağmur Bayramı'ndan "kuruluş festivali" olarak bahsetmesi de bir başka sorundu tabii, Deniz aynı şey olup olmadığını nereden bilebilirdi ki?

Diğer bölümler için

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder