Öne Çıkan Yayın

Beni Her Yerde Bulun (BU YAZI BAŞA İLİŞTİRİLMİŞTİR)

İletişim için: semender101@gmail.com Şahsi blog: E, burası zaten. ~Gerektikçe güncellenecektir.~

18 Eylül 2022 Pazar

Durum Raporu: Doğa Koruma İşlerinde Faturanın Hep Sade Vatandaşa Kesilmesi, Selene Diye Cüce Gezegen mi Olur ve Farsça-İngilizce-Türkçe Arasında Garip Bir Detay

Bu doğa koruma hassasiyetleri falan konusunda sinir olduğum bir şey var, o da faturanın hep "küçük insanlar"a kesilmesi. Haliyle sorumluluk da sıradan insanların üstüne yığılıyor. Ulan orada büyük şirketler denizlerin ebesini belliyor, benim diş fırçalarken, elimi sabunlarken vs. suyu kapatmamamın su israfına katkısı %1 bile değil. Ulan ayrıca, daha önce de dediğim gibi, taşa toprağa dökmüyoruz ki aq suyunu? Denize dönmüyor mu bu? Elimi sabunlarken, dişimi fırçalarken vs. suyu kapıyorum bu arada ama dediğim gibi kapatmamın da kapatmamamın da en fazla tek bir karasineğin tozlaşmaya etkisi kadar etkisi var. Sonra karbon ayak izi, bilmem ne... Kimse petrol şirketlerinin karbon ayak izinden bahsetmiyor ama. Tamam, ben üstüme düşen sorumluluğu yerine getirmeye hazırım; hatta doğa koruma konusunda şehirlerin -tarihî ve/veya manevi önemi olan binalar ve müzeler, tiyatrolar, sinema salonları gibi kültürel olanlar vs. dışında- yıkılarak komple insanlığın göçebeliğe veya yarı göçebeliğe dönmesini savunmak gibi uç fikirlerim ve bir şekilde dünyanın yönetimi elime verilse "doğaya karşı insanlık" kavramının ebesine atlayarak "doğa içinde insanlık" sistemini kuracak diktatoryal birtakım arzularım da vardır ama siktiğimin büyük şirketlerine, iktidar sahiplerine falan laf eden yok. Ne kadar doğa koruma örgütü varsa hıncını halktan çıkarıyor. Veganların %99'u ve SJW'ler de böyle, sorunun kaynağına inip esas sorumlulardan hesap sormak yerine saçma sapan, anlamsız şovmenliklerle sadece yaşamaya, işini yapmaya, bu sikik dünyadan artık ne kadar alınabilirse azıcık keyif almaya vs. çalışanları canından bezdirirler. Aferin kardeşim, marketlerin süt raflarına saldırmanızın çok büyük zararı oldu endüstriyel hayvancılığa.

Şimdi, Selene diye bir cüce gezegen var. Dalga geçmeden önce "Cüce gezegen ne lan?" diye bana değil Google'a sorun. Hah, neyse; şimdi, modern gök cisimlerinin tamamına yakını gibi... Yok öyle değil, modern gök cismi ne aq? Gök cisimlerinin modern adlarının tamamına yakını gibi bu arkadaşın ismi de Roma mitolojisinden. "Gök cisimlerinin modern olmayan adları da mı var?" derseniz evet, var: Araplar, Farslar (Niye Persler değil Farslar dedim? Çünkü İslam öncesi İran'dan değil daha geç bir dönemden bahsediyorum.) ve Osmanlılar Venüs'e Zühre diyordu, Osmanlılardan önceki Türkçe adı da Çolpan'dı. Venüs'ün Türkçede daha bir sürü adı daha, mesela Seher Yıldızı, Kervankıran veya Akşam Yıldızı, vardır bu arada. Aynı şekilde Mars'ın da şu an unuttuğum, Arapça kökenli bir Türkçe adı ve bir de Öz Türkçe adı var ki o da Bakırsokum. Hah, peki nedir, daha doğrusu kimdir bu Selene? Ay tanrıçası. E ama eben? Cüce gezegene niye Ay tanrıçasının adını verdiğiniz oğlum, manyak mısınız? Roma mitolojisinde figür mü kalmadı? Veritas falan deseydiniz, ne bileyim? Bu arada zaten bildiğim bilgiyi teyit ederken canım çıkıyordu, 580 Selene diye aratın. Ulan "Acaba öyle bir cüce gezegen yok mu?" diye düşünmeye başlayacaktım. İşin ilginç yanı gök cisimlerinin tüm modern adları Latinceyken bu Yunanca, Selene'nin Latince (yani Roma mitolojisindeki) hali Luna. Bu arada Selene kelimesi hakkında da ilginç bir şey var; bunun Selena formu da var (Selena Gomez gibi, evet ya da malum bir dizi gibi.) ama garip olan bu değil. Şimdi bunca şeyin ardından Türkçedeki Selen ve Selin (ikinci daha yaygın olsa da ilki de var) isimlerinin Yunanca kökenli olduğunu düşünürsünüz, değil mi? Değil işte. Tamamen bambaşka anlamları var ama tamamen Türkçe kökene sahipler.

Hazır dildir etimolojidir bahsederken tam da denk geldi ve bunu önceden de yazmış olabilirim net hatırlamıyorum ama Türkçedeki bazı kelimeler hakkında şöyle bir durum var: Eğer İngilizce haliyle çok benziyorsa ama İngilizceden geçemeyecek kadar eskiyse, ne bileyim yine de bir fark falan varsa o kelime %99 ihtimalle Farsçadan Türkçeye geçmiştir. Aslında işin bu kısmı o kadar ilginç değil, neticede Hint-Avrupa dil ailesi falan... İlginçlik şurada başlıyor: Farsça, bu Hint-Avrupa dil ailesinin Hint-İran kolunda. E bunun bir de Avrupa kolu var, tamamen bütünleşik olmasa ve arada fireler olsa da. Şimdi şöyle: Türkçeye Rumcadan/Yunancadan, İtalyancadan, Ermeniceden vs. giren kelimelerin neredeyse hiçbirinde böyle bir durum yok; halbuki bu üç dil de dil ailesinin yapısı içinde İngilizceye Farsçadan çok daha yakınlar. Örneklerle pekiştireyim, mesela "bedbaht", "beddua" gibi kelimelerdeki "bed" ile İngilizce "bad"in ilgisi aşikar, değil mi veya "birader" ve "brother" ya da "peder" ve "father", olmadı "şeker" ve "sugar". İlginç yani. "O kalan %1 ne?" diye sorarsanız onun şöyle bir cevabı var: Bir kısmı -önemli bir kısmı- Fransızca veya az sayıda İtalyanca (örn. Tente-"Tent"), bir kısmıysa tamamen alakasız etimolojileri olan kelimeler. Arapçadan geçen hatta Öz Türkçeden kalanlar var.

Delinin teki. Israrla umut etmeye çalışıyor. Gölgesini kovalamakla meşgul. Erdem Ö. Hayali mahlasıyla kitap* yazdı. Ha bir de kupa, tişört ve envaiçeşit şey için özel tasarım baskıları satmaya çabalıyor.**

*Ejderin Mührü (ALMAYIN! Benim yazdığım kitap değil bu, editörün kafasına göre yaptığı değişiklikler ve hatalarıyla dolu bir saçmalık sadece. Bu kitabın imlası düzenlenmeden önce daha düzgündü lan? Ortadan bölünmüş cümle yoktu en azından. Düzelteceğiz. Halihazırda aldıysanız da düzeltme işini yaptıktan sonra bir şeyler ayarlayacağım.)

𐰲𐰓𐰼𐰭:𐰢𐰜𐰼𐰇 ᠡᠵᠲᠡᠷᠢᠩ ᠮᠥᠬᠷᠥ اژدريڭ مهرى

**Şuradan: https://www.redbubble.com/people/caricaturized/shop?ref=account-nav-dropdown

Kaotik nötral INFP 6w5 sp/sx 694 (6w5-9w8-4w3)* EII-Ne RLUEI EFVL melankolik-flegmatik.

*Üçlü tip teorisinde kanatlar yok biliyorum ama teori devamlı değişip yenileniyor zaten.

☉♓︎   ☽♌︎   Asc♊︎   ☿♈︎♀♒︎♂♈︎♃♓︎♄♈︎♅♒︎♆♒︎♇♐︎⚷♏︎⚸♎︎☊♍︎🜊♏︎

 𐰼𐰓𐰢:𐰇𐰢𐰼 ᠶᠡᠷᠦᠳᠧᠮ ᠥᠮᠧᠷ اردم عمر Erdem Ömer

ㅔㄹ뎀 ㅓ맬 エルデム・ヨマー ᛖᚱᛞᛖᛗ ᛟᛗᚫᚱ

埃德姆歐瑪爾 Ердем Өме́р

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder