Şimdi, bu başlık ne? Yazmak istediğim birkaç yazı vardı ama bir türlü gaza gelemiyordum. Ben de böyle bir olay yaptım.
İlk olarak; koç adlı hayvanın Türk savaş aletleri üstündeki etkisinden bahsetmek istiyorum.
Koç kılıç: Koş kılıç, çift kılıç, çatallı kılıç, ejder ağızlı kılıç, kurt ağızlı kılıç da denir. Kullanması zor ve oldukça ağır olduğundan özel ve kullanıcısına saygı duyulan bir kılıçtır. İslam'dan önce de Türklerce bilinip kullanılmasına karşın, İslam'dan sonra; Hz. Ali'nin kılıcı Zülfikar da bu tür bir kılıç olduğundan ayrı bir önem kazanmıştır.
Koç gez: Gez, okun arkasındaki çentiğin ismidir. Koç gez, tıpkı koçun boynuzları gibi; iki yöne çıkıntıları olan bir gezdir. Bu gez, normal gezden daha hızlı gezleme sağlar ve at üstünde kullanması daha rahattır.
Koçbaşı: Bunu açıklamak gerekli mi, emin olmasam da: Şu, kale kapılarını kırdıkları devasa kazıklar var ya hani? İşte onların adı koçbaşı.
Başka neyden bahsedecektim ben?
Osman Bey'in gerçek adının Osman olmadığını biliyor muydunuz? Doğum adı Utman. Şerefli, edepli, terbiyeli anlamlarına geliyor. Peki, neden Osman Bey diye biliniyor? Osman Bey, Hz. Osman'ın kılıcını ele geçirip kullanmıştır da o yüzden. O kılıç, Utman Bey'e geldikten sonra Utman Bey olmuş Osman Bey.
Kayı tamgasının kökeni hakkında birçok şey var. Alacadoğan diyen var, Oğuz Kağan ve iki oğlunu temsil ediyor diyen var. Benim inandığım teori, iki ok ve bir yaydan oluştuğu. Neden? Ok-yay, Türklerde hakimiyet sembolüdür; Kayı boyu ise Oğuz'un yönetici boyudur. (Osmanlı, Kayı kökenini bu yüzden diğer Türk devletlerine karşı daima üstünlük kurmakta kullanmıştır. Timurlular ve Osmanlı arasındaki husumet de buradan çıkmış zaten. Şöyle ki: Türk devlet sisteminde bir Batı devleti, bir de Doğu devleti olur; Batı Devleti, Doğu Devleti'ne tabiidir. Timur, "Biz Doğu'nun hakimiyiz. Bize tabii olun." diyor; Osmanlı ise "Biz Kayı boyundanız, esas siz bize tabii olun." diyor. Devamını biliyorsunuz, Ankara savaşı falan... Yavuz ve Şah İsmail arasındaki husumet de aynı şekilde. Ha bu arada Şah İsmail Pers değil, Alevi; yani öz be öz Türktür. Şah İsmail "Ben doğunun hakimiyim" diyor, Yavuz da "Ben Kayı boyundanım" diyor. -Şah İsmail, kesin olmamakla birlikte muhtemelen Bayındır boyundan-)
ST. Kamp'ını nerede yapacağımıza bir türlü karar veremedik. Arkadaş... Ha, şu yukarıdaki şey hakkında; elleri havaya açıp dua etme biraz kafanızı karıştırmış olabilir. O devirde Müslüman değildik ki? Gerçekte, İslam'da elleri havaya açıp dua etme diye bir olay yoktur. Tengricilik'ten kalmış bir iştir. Ha, aklıma gelmişken mezar taşı ve hatta türbe de öyledir. Peki, bu neyi değiştirir? Pek bir şeyi değiştirmez; kültür olduğu gibi yerleşmiş sonuçta, ben de bunu bilmeme rağmen hala o şekilde dua etmeye devam etmeye devam ediyorum.
Tengricilik demişken; Paganizm, Tengricilik ve Şamanizm hakkında biraz konuşmak istiyorum.
Paganizm: Doğu üstü güçlere inanç vardır. Tek ve her şeye kadir bir tanrı anlayışı yoktur. Her görev ve iş için farklı, ve gerekirse insanlar tarafından yenilebilecek Tanrı ve Tanrıça anlayışları vardır.
Tengricilik: Doğu üstü güçlere inanç vardır. Tek ve her şeye gücü yeten bir Tanrı anlayışı vardır. Tanrının yardımcıları olan kutsal ruhlar vardır. (Ki bunlara "Melek" de diyebiliriz)
Şamanizm: Tengricilikteki kutsal ruhların, Paganizm'in etkisiyle tanrılaşmış halidir. Mesela Tengricilik'te şeytan olan Erlik Han, şamanizmde kötülük tanrısıdır. Tengricilikte, İslam'daki Mikail'e karşılık gelen Kayra Han; Şamanizm'de yaratıcı tanrı olmuştur.
Üste koyduğum resim hayat ağacı. Paganizm, Şamanizm ve Tengricilikte birebir aynı biçimde geçen neredeyse tek şey.
Ha, İskandinav mitolojisi, Yunan mitolojisi vs. de Paganizm'in yerel itikadlarıdır, tarikat ya da mezhep denebilir sanırım.
Altın Ok festivali vardı Balıkesir'de. Yazacak bir şey bulamadım, yazıyı uzatmaya çalışıyorum.
Neyse, bu kadar.
İlk olarak; koç adlı hayvanın Türk savaş aletleri üstündeki etkisinden bahsetmek istiyorum.
Koç kılıç: Koş kılıç, çift kılıç, çatallı kılıç, ejder ağızlı kılıç, kurt ağızlı kılıç da denir. Kullanması zor ve oldukça ağır olduğundan özel ve kullanıcısına saygı duyulan bir kılıçtır. İslam'dan önce de Türklerce bilinip kullanılmasına karşın, İslam'dan sonra; Hz. Ali'nin kılıcı Zülfikar da bu tür bir kılıç olduğundan ayrı bir önem kazanmıştır.
Koç gez: Gez, okun arkasındaki çentiğin ismidir. Koç gez, tıpkı koçun boynuzları gibi; iki yöne çıkıntıları olan bir gezdir. Bu gez, normal gezden daha hızlı gezleme sağlar ve at üstünde kullanması daha rahattır.
Koçbaşı: Bunu açıklamak gerekli mi, emin olmasam da: Şu, kale kapılarını kırdıkları devasa kazıklar var ya hani? İşte onların adı koçbaşı.
Başka neyden bahsedecektim ben?
Osman Bey'in gerçek adının Osman olmadığını biliyor muydunuz? Doğum adı Utman. Şerefli, edepli, terbiyeli anlamlarına geliyor. Peki, neden Osman Bey diye biliniyor? Osman Bey, Hz. Osman'ın kılıcını ele geçirip kullanmıştır da o yüzden. O kılıç, Utman Bey'e geldikten sonra Utman Bey olmuş Osman Bey.
Kayı tamgasının kökeni hakkında birçok şey var. Alacadoğan diyen var, Oğuz Kağan ve iki oğlunu temsil ediyor diyen var. Benim inandığım teori, iki ok ve bir yaydan oluştuğu. Neden? Ok-yay, Türklerde hakimiyet sembolüdür; Kayı boyu ise Oğuz'un yönetici boyudur. (Osmanlı, Kayı kökenini bu yüzden diğer Türk devletlerine karşı daima üstünlük kurmakta kullanmıştır. Timurlular ve Osmanlı arasındaki husumet de buradan çıkmış zaten. Şöyle ki: Türk devlet sisteminde bir Batı devleti, bir de Doğu devleti olur; Batı Devleti, Doğu Devleti'ne tabiidir. Timur, "Biz Doğu'nun hakimiyiz. Bize tabii olun." diyor; Osmanlı ise "Biz Kayı boyundanız, esas siz bize tabii olun." diyor. Devamını biliyorsunuz, Ankara savaşı falan... Yavuz ve Şah İsmail arasındaki husumet de aynı şekilde. Ha bu arada Şah İsmail Pers değil, Alevi; yani öz be öz Türktür. Şah İsmail "Ben doğunun hakimiyim" diyor, Yavuz da "Ben Kayı boyundanım" diyor. -Şah İsmail, kesin olmamakla birlikte muhtemelen Bayındır boyundan-)
ST. Kamp'ını nerede yapacağımıza bir türlü karar veremedik. Arkadaş... Ha, şu yukarıdaki şey hakkında; elleri havaya açıp dua etme biraz kafanızı karıştırmış olabilir. O devirde Müslüman değildik ki? Gerçekte, İslam'da elleri havaya açıp dua etme diye bir olay yoktur. Tengricilik'ten kalmış bir iştir. Ha, aklıma gelmişken mezar taşı ve hatta türbe de öyledir. Peki, bu neyi değiştirir? Pek bir şeyi değiştirmez; kültür olduğu gibi yerleşmiş sonuçta, ben de bunu bilmeme rağmen hala o şekilde dua etmeye devam etmeye devam ediyorum.
Tengricilik demişken; Paganizm, Tengricilik ve Şamanizm hakkında biraz konuşmak istiyorum.
Paganizm: Doğu üstü güçlere inanç vardır. Tek ve her şeye kadir bir tanrı anlayışı yoktur. Her görev ve iş için farklı, ve gerekirse insanlar tarafından yenilebilecek Tanrı ve Tanrıça anlayışları vardır.
Tengricilik: Doğu üstü güçlere inanç vardır. Tek ve her şeye gücü yeten bir Tanrı anlayışı vardır. Tanrının yardımcıları olan kutsal ruhlar vardır. (Ki bunlara "Melek" de diyebiliriz)
Şamanizm: Tengricilikteki kutsal ruhların, Paganizm'in etkisiyle tanrılaşmış halidir. Mesela Tengricilik'te şeytan olan Erlik Han, şamanizmde kötülük tanrısıdır. Tengricilikte, İslam'daki Mikail'e karşılık gelen Kayra Han; Şamanizm'de yaratıcı tanrı olmuştur.
Üste koyduğum resim hayat ağacı. Paganizm, Şamanizm ve Tengricilikte birebir aynı biçimde geçen neredeyse tek şey.
Ha, İskandinav mitolojisi, Yunan mitolojisi vs. de Paganizm'in yerel itikadlarıdır, tarikat ya da mezhep denebilir sanırım.
Altın Ok festivali vardı Balıkesir'de. Yazacak bir şey bulamadım, yazıyı uzatmaya çalışıyorum.
Neyse, bu kadar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder