Öne Çıkan Yayın

Beni Her Yerde Bulun (BU YAZI BAŞA İLİŞTİRİLMİŞTİR)

İletişim için: semender101@gmail.com Şahsi blog: E, burası zaten. ~Gerektikçe güncellenecektir.~

9 Aralık 2023 Cumartesi

Yazmak Üzerine...

Yazmak hakkındaki asıl sorunumu buldum. Yok, hayır, yanlış oldu; daha doğrusu damdan düşer gibi yazıya daldığım için ne kast ettiğim anlaşılmadı. Şu an yazdığım şeyin nasıl olup da yılan hikayesine döndüğünü buldum. Elbette daha önce bahsettiğim şeyler, özellikle de tematik ve kronolojik ilerleme kullanmamı gerektirmesi gerçekten beni zorlayan başlıca şeylerden biri ve o hikayeyi bloğa taşısam işimin çok daha kolay bir hâle geleceğinden hâlâ eminim, ayrıca hayatımın beni takmadan gelişen kısmı da sık sık ara vermeme neden oldu ama işin arapsaçına dönmesinin esas sebebi bunlar değil. Nedir o sebep peki? Çünkü şu an yazdığım şey -hatta Yöresiz de dahil Ejderin Mührü'nden itibaren yazdığım, tasarladığım, planladığım vs. hemen hemen her şey- aklımdaki çok büyük, detaylı, karmaşık ve kompleks (hayır, "kompleks" ve "karmaşık" aynı şey değil; gerçi tıpkı nüansın tanımında farkı içerdiği gibi kompleks de tanımında karmaşıklığı, hatta kısmen detaylılığı içeriyor ama olsun) bir "proje"nin bir parçası ama aklımdakini tam istediğim gibi kağıda geçirecek yetenekten de motivasyondan da yoksunum. Aslında yetenek kısmı o kadar da önemli değil, yazdığım hemen hemen her şeyi onlarca kez kontrol edip devamlı revize ettiğimden bir noktada illaki beni tatmin eden, etmese bile "kabul edilebilir" bir hâle bürünüyorlar (kesinlikle tatminkâr biri değilim ve dediğim gibi aklımdakini tamamen yansıtabilecek kadar becerim yok), örnek olarak bu yazıyı bile aklımda elli kez döndürdüm ve bu "örnek" kısmını yayınlamadan önce düzeltirken yazıyorum; dolayısıyla esas sıkıntı motivasyon. Peki neden motivasyon eksikliğim var? Genel olarak hayata, evrene ve her şeye karşı doğuştan gelen bir motivasyon eksikliğim var ama buradaki esas konu o değil, yazmamın ve bu projeyi aklımda oluşturup ilerletmemin en önemli sebeplerinden biri zaten doğuştan depresif biri olup dünyayı son derece iğrenç ve sıkıcı bulmam (Neden fantastik edebiyat hastası olduğum artık anlaşılmıştır herhalde...), aslında hâlâ kendimi öldürmek yerine kahve içmeyi tercih etme sebebim korkak herifin teki olmamdan ziyade yazmanın beni hayata -bir açıdan- bağlaması (korkak olmadığımı söylemiyorum gerçi) ve tabii şu aklımdaki projeyi tatmin olduğum yere kadar götürmek*; şu an yazmaya çalıştığım romanı ilerletmekle motivasyon sıkıntısı çekmemin asıl sebebi ise Ejderin Mührü'nün "Düzeltilmiş ve Yenilenmiş 2. Sürüm"ünü hâlâ yayımlat(a)mamış olmam ve şu an uğraştığım kitabın aklımdaki projeye göre yazmaya çalıştığım şeyin henüz ilkinin bile yayınlanmadığı** bu projenin çıkış sırasında altıncı olup yedinci, sekizinci ve dokuzuncu da olması. Kitaplar birbirlerine son derece gevşek bağlarla bağlı olup hikâye kronolojisi çıkış sırasına uymasa -zaten bütünleşik bir hikaye anlatmayıp çoğu diğerlerini okumadan da okunabilir olsa da- bu çıkış sırası önemli. Yoksa aklımda dokuzuncudan sonrası da var aslında ama sadece dokuza kadar çıkış sırası sabit çünkü aklımdaki büyük plan öyle gerektiriyor. Yani sonuç olarak editörüm olacak geri zekalı canı öyle istediği için Ejderin Mührü'nün imlasının, üslubunun ve hikayesinin içinden geçmeseydi benim de daha çok motivasyonum olacaktı. Gerçi o zaman da Düzeltilmiş ve Yenilenmiş 2. Sürüm'de yaptığım eklemeler ve değişiklikler olmayacaktı, ki yazmak ve bir şeyler yayımlatmak konusunda hâlâ motivasyonum olmasının en önemli sebebi o eklemeler (Değişikliler değil. Türkçe bilen bir editöre denk gelsem "Şurası şöyle olsa daha mı iyi olur?" değişiklerimi kendime veya bir tür "Şöyle Olsa Nasıl Olurdu?"ya saklayacaktım.) zaten.

*Ne kadar dağınık zihinli ve abartmaya meyilli olduğumu bildiğimden "Şu fikrim de var, bu da olsun, şuradan şöyle... Ulan şunu bir yayınlatsaydık? Ama ben daha 'Puklinya Tarihi'ni, 'Niterya'dan Halk Hikâyeleri'ni, 'Atlantis'in Yıkılışı'nı falan yazacaktım, şimdi elden ayaktan düşmenin sırası mıydı?" diye diye ecele yürüyeceğim varsayımındayım (Douglas Adams'tan sonra GRR Martin'e de gönderme yaptık ama bu seferki kasıtlı olmadı, cümle kendi kendine öyle gelişti) ama bu durumdan memnun olduğum söylenemez. Bu konuda söz hakkım olsaydı tüm bu projeyi -en azından aklımdaki, bir açıdan "tasarlanmış" olan kısmını- bir an önce tamamlamayıp yayımlattıktan sonra kendimi intihar korumak için başka bir şeyleri saplantı hâline getirerek zaten yarı-ölü olan psikolojimi iyice mahvetmeyi tercih ederdim.

**Evet, editör bozuntusunun içinden geçtiği o saçmalığı benim yazdığım kitap olarak kabul etmiyorum; değil de zaten. Benim yazdığım hiçbir şey henüz (bu blogdakileri saymazsak tabii) yayınlanmadı, bu gidişle de ya "Biz canımızın istediği gibi her şeyi değiştiririz yalnız." maddesini sözleşmeye ekleyen doğrudan yayıncılıkları kullanmayı göze alarak önceki yayınevinin editörleri (evet, çoğul eki; Ejderin Mührü'nün "Yenilenmiş ve Düzeltilmiş" versiyonunu yayımlatmayı başarabilirsem de okursanız nedenini anlarsınız) kadar salak veya kötü niyetli -ki hangisinin daha kötü olduğuna karar bile veremiyorum- olmayacaklarını varsaymak için kendimi zorlayacağım ya da yayınevi kurmak için sermaye bulmaya çalışacağım. Bu arada bu yazıyı okuyanlar arasında yayınevi açmak isteyip ortak arayan, "Bağımsız Yazar Topluluğu (Amerika'da, Avrupa'da, Rusya'da falan edebiyatın, felsefenin vs. altın çağı olarak görülen dönemlerde vardı bunlar)" falan gibi bir şey kurmak isteyen falan varsa çekinmeden eposta atsın (ama önce bir yazının tarihini kontrol etsin, on yıl sonra bu tür bir mesaj alırsam muhtemelen sevinmek yerine sinirlenirim; tabii o zamanki durumumun ne olduğuna, hâlâ bir şeyler yayımlatıp yayımlatamadığıma vs. de bağlı ama illa kendi kendime "Bu zamana kadar neredeydin lan?" minvalinde söylenirim...) lan, yeminle bak.

Bu arada bu yazıda Yöresiz etiketi var ama başlıktan da anlayabileceğiniz gibi dümdüz iç dökme yazısı bu. "Niye var?" diye sorarsanız da bir şekilde denk gelip de Yöresiz'i okuyan herkese ulaşmasını istediğimden var. Ha bir de Yöresiz'in -matbu versiyonunun, hani sırası belirli bile olmayanın, ki bu durum işimi kolaylaştırıp daha zevk alarak yazmamı sağlıyor- önsözüne bu yazıyı koymak istiyorum, ondan var.

𐰼𐰓𐰢:𐰇:𐰴𐰖𐰀𐰠𐰃 𐰼𐰓𐰢:𐰈:𐰵𐰗𐰁𐰠𐰄 ᠡᠷᠲ‍ᠡᠮ ᠥ᠃ ᠬᠠᠶᠠᠯᠢ أردم عُ. خيالى Erdem Ö. Hayalî

Delinin teki. Israrla umut etmeye çalışıyor. Gölgesini kovalamakla meşgul. Erdem Ö. Hayalî mahlasıyla kitap* yazdı, şimdi de yayınevlerinin yamyamlıkları ve doğrudan yayıncılık servislerinin onlardan da beter olması nedeniyle umarsızca bir çıkış yolu arıyor. Ha ayrıca bir şeyler daha yapıyor ama netice vermeden, meyve verince olmasa bile en azından tohum çatlayıp filiz çıkmadan bu konuda ağzını sıkı tutmak gibi bir inadı var (ha bir de bu cümlede bahsettiği şeyden hiç zevk almadığını fark edip öylece bıraktı, devam edip etmeyeceğinden emin değil; ama sonuçta bir şekilde para kazanması gerek ve bu konuda yollar aramaya devam ediyor). Tüm kitaplarını yazdığı mahlası artık bloğunda da (Evet, “blog” kelimesinin G’si yumuşar. Blokun K’si ise yumuşamaz.) kullanıyor.

*Ejderin Mührü (ALMAYIN! Benim yazdığım kitap değil bu, editörün kafasına göre yaptığı değişiklikler ve hatalarıyla dolu bir saçmalık sadece. Bu kitabın imlası, düzenlenmeden önce daha düzgündü lan? Ortadan bölünmüş cümle yoktu en azından. “Düzelteceğiz” demiştim ama artık o kadar da umutlu değilim, neden olmadığıma dair blogda “doğrudan yayıncılık” diye aratarak bilgi edinebilirsiniz. Halihazırda aldıysanız da düzeltme işini yaptıktan sonra -tabii onu da yapabilirsek- bir şeyler ayarlayacağım.)

𐰲𐰓𐰼𐰭:𐰢𐰜𐰼𐰇 ᠡᠵᠲ‍ᠡᠷᠢᠩ ᠮᠥᠭ᠍‍ᠷᠥ اژدريڭ مهرى

INFP 6w5 sp/sx 694 (6w5-9w8-4w3)* EII-Ne RLUEI EFVL melankolik-flegmatik Kaotik nötral

*Üçlü tip teorisinde kanatlar yok biliyorum ama teori devamlı değişip yenileniyor zaten.

☉♓︎   ☽♌︎   Asc♊︎   ☿♈︎♀♒︎♂♈︎♃♓︎♄♈︎♅♒︎♆♒︎♇♐︎⚷♏︎⚸♎︎☊♍︎🜊♏︎

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder