Şimdi, adı Kaan olan birini tanıyorsanız/tanıdıysanız illaki "kağan" yazılışının yanlış olduğunu kendisinden duymuşsunuzdur. İki farklı Kaan'dan duydum, o yüzden bu kadar netim. Bu konu uzun süredir kafamı kurcalıyordu ama eski Türkçedeki uzun ünlüler hakkında bilgi edinince meseleyi çözdüm. Bu arada bu uzun ünlüler gösterilmese de Türkçede hâlâ yaşıyor. Örneğin "aç-mak" kelimesi ile tokun zıttı olan "aç" kelimesinin telaffuzu farklı. Açta uzun A var; bu nedenle "aç-mak" kelimesindeki açın Latin harfleriyle tam gösterimi "aç" iken tokun zıttı olanın "āç" biçiminde. Aynı şekilde açmanın açının Göktürkçe yazımı "𐰲" iken aç acınadaki açın Göktürkçe yazımı "𐰀𐰲" biçiminde. Konuya dönersek, işte mesele de buradan çıkıyor. Göktürkçe şu kelime sorunu başlatan şey: "𐰴𐰀𐰣" Bu kelime "kān" diye okunuyor ve günümüz alfabesine "kaan" biçiminde geçirilebilir. Bu kelime günümüzdeki "han" unvanının eski hali ve Karı Çor Tigin yazıtındaki Göktürkçe yazımı. Orhun Yazıtlarında ya "kan" kelimesinde ("kan benim damar benim"deki kan) olduğu gibi "𐰴𐰣" diye ya da -ve tamamen denilebilecek kadar çoğunlukla- şu şekilde yazılmış: "𐰴𐰍𐰣" Hah, meseleyi karıştıran ikinci kelime de bu işte. Bu kelime ise günümüzdeki "kağan" ve "hakan" unvanlarının ilk/eski hali ve harf harf çevirisi "kagan" olup büyük ihtimalle "kaģan", daha düşük bir ihtimalle doğrudan "kagan" veya en düşük ihtimalle günümüzdekine benzer ama Ğ'yi yutmayan, aksine vurgulu bir Ğ ile "kağan" biçiminde telaffuz ediliyordu. İşte bütün mesele buradan çıkıyor. Eğer Göktürk alfabesiyle açıklamalar sizin için yeterli değilse veya "Dedemizin mezar taşını okuyamıyoruz..." diye gezen tiplerdenseniz (Hayır işin ilginci kimse okuyamıyor. Bir tek Çinlilerin, Hintlerin ve Yunanların alfabeleri aynı kaldı ama bin yıl önceki Çin alfabesiyle şimdiki Çin alfabesi de bir değil. Avrupa dediğin hepten beter, toptan rünik alfabeden Latin alfabesine geçtiler mesela. Hayır bir de bu tiplere Osmanlı alfabesi ile Arap alfabesi arasındaki farkları sorsak cevap veremez, hatta "Fark mı var ki lan?" der. Osmanlıcada hareke kullanıldığını sanan adam var lan! Bu arada yeri gelince kullanılıyordu ama öyle yerleşik bir kullanımı, imlaya direkt sabitliği yok hareke mevzusunun. Zaten olmadığı için divan şiirlerinin falan çevirilerinde "ve" kelimesini "ü" diye çeviriyorlar çünkü Osmanlılar "ve" kelimesini yazarken zahmet edip de o tek Vav'ın tepesine bir üstün çizmiyordu.) Osmanlıca olarak hem "kaan" hem de "kağan" şöyle yazılıyor: "قاآن" ki bunun tam Latinizasyonu da şu üç şekilde yapılabilir: Kaan, kaân, kaān. Bak şu parantez içinde belirttiğim tiplere kalsak ikinci Elif'in üstündeki medden ("Az önce hareke yok dedin?" Bu standart bir harf sayılıyor, harekeli değil. O da med değil zaten, sadece şekli aynı. Yerleşik kullanımı olan sadece hemze var.) hareketle bu kelimeyi "kaelifin" falan diye okurlar. Yeri gelmişken mevcut alfabemiz (de) Türkiye Türkçesi için yetersiz. Osmanlı alfabesinden daha yeterli ve gereksiz harflerden arındırıldığı için daha sağlam olsa da günümüz Türkiye Türkçesine tam uyan alfabe şöyle bir şey:
A Â Ā B C Ç D E É (Ë*) F G Ğ H I İ Î J K L M N Ŋ O (Ō*) Ö P R S Ş T U Ü Û V Y Z
*1: Bu harfe tam olarak gerek yok aslında. Farsçadan Türkçeye geçen uzun E'ler (Türkçedeki tek örneği de günümüz Türkiye Türkçesinde kullanılmayan ve Göktürkçede "hatırlamak" anlamına gelen, bir ihtimal "esin" kelimesiyle ilintili olabilecek "ēsni" kelimesi.) topluca kapalı E'ye (é), harf devrimi sırasında da topluca İ'ye dönüşmüş (Harf devrimi sırasında böyle İ'ye dönüşen farklı ve direkt Türkçe kökenli kapalı E'ler de var, mesela "diye" kelimesi. "Yemek" kelimesinin "yiyip"e dönüşüp "demek" kelimesinin "deyip"e dönüşmesi de aynı: İki kelime de -dolayısıyla ek almış halleri de- é içerdiğinden biri İ'de biri E'de sabitlenmiş. Anıtkabir'de "erişmek" kelimesinin "irişmek" diye yazıldığı bir metin var örneğin, harf devriminin başında büyün kapalı E'ler İ, bütün nazal N'ler de Ng diye gösterildiğinden bir kısmı oralarda sabitlenmiş.); ama sırf bu gösterim için gereksiz yere dili karıştırmaya da gerek yok. "Bu harf olsa nerede kullanılır?" sorusunun en temel örneği ise bağlaç olan "ki". Kimse de yazımını karıştırmazdı böylece.
*2: Bu harfin Türkçedeki tek varlığı "yok" kelimesi, kendisi Orhun alfabesiyle "𐰖𐰆𐰸" diye yazıldığı için "yōk/yook" diye okunuyor. "𐰖𐰸" diye yazılsaydı "yok" diye okunacaktı bu arada. Dolayısıyla tek bir kelimede bulunan bir harfe pek de gerek yok.
Bu arada bu aslında durum raporu olacaktı ama aklıma başka hiçbir şey gelmediğinden normal yazı olarak yayınlıyorum. Şu alttaki imza mı "bio" (Bu da neyse zaten...) mu ne halt olduğunu benim de bilmediğim şeyde Orhun alfabesiyle "Ömer" yazımını tekrar eski haline getirdim bu arada, böylesi daha doğru.
Delinin teki. Israrla umut
etmeye çalışıyor. Gölgesini kovalamakla meşgul. Erdem Ö. Hayali mahlasıyla
kitap* yazdı.
*Ejderin Mührü (ALMAYIN!
Benim yazdığım kitap değil bu, editörün kafasına göre yaptığı değişiklikler ve
hatalarıyla dolu bir saçmalık sadece. Bu kitabın imlası düzenlenmeden önce daha
düzgündü lan? Ortadan bölünmüş cümle yoktu en azından. Düzelteceğiz.
Halihazırda aldıysanız da düzeltme işini yaptıktan sonra bir şeyler
ayarlayacağım.)
𐰲𐰓𐰼𐰭:𐰢𐰜𐰼𐰇 ᠡᠵᠲᠡᠷᠢᠩ ᠮᠥᠬᠷᠥ اژدريڭ مهرى
Kaotik nötral INFP 6w5
sp/sx 694 (6w5-9w8-4w3)* EII-Ne RLUEI EFVL melankolik-flegmatik.
*Üçlü tip teorisinde
kanatlar yok biliyorum ama teori devamlı değişip yenileniyor zaten.
☉♓︎ ☽♌︎ Asc♊︎ ☿♈︎♀♒︎♂♈︎♃♓︎♄♈︎♅♒︎♆♒︎♇♐︎⚷♏︎⚸♎︎☊♍︎🜊♏︎
𐰼𐰓𐰢:𐰇𐰢𐰼 ᠶᠡᠷᠦᠳᠧᠮ ᠥᠮᠧᠷ اردم عمر Erdem Ömer
ㅔㄹ뎀 ㅓ맬 エルデム・ヨマー ᛖᚱᛞᛖᛗ ᛟᛗᚫᚱ
埃德姆歐瑪爾 Ердем Өме́р
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder