Son yazdığım şeyde bayağı kötü bir ruh hâlindeydim (zaten anlaşılıyordur diye düşünüyorum). Yalnız bir şeyi gözden kaçırmışım: Ben annemin zoruyla -biraz da "Evde boş boş oturacağıma bari elimde bir meşgale olsun." düşüncesiyle- açık öğretime yazılmıştım. Sınav zamanı gelene kadar hiç haberim yoktu lan. Önce, ben geçenki yazıyı niye yazdım? Çünkü bok gibi hissediyordum. O niye?
1. Gündemin boktanlığından kafayı kaldıramamak. Hayır "Yeter be, bari dünya gündemine bakayım." desen -her ne kadar bizimkine kıyasla gül bahçesi sayılsa da- o da bok gibi.
2. Üniversiteyi bitirip (başka bir tanesini de yarım bırakıp) işsiz güçsüz aile evinde oturmak.
Ne değişti? Artık bir amaç duygum var. O niye? Kayıt yaptırdığımı bile unuttuğum açıköğretim bölümü, sağ olsun kaynak materyalleri PDF hâlinde sisteme yüklemiş. Her akşam bir bölümdür, bir ünitedir falan okuyorum. Gerçi çok da kolay olmuyor çünkü hem yaşlılıktan (Kimlikte 26 yaşındayım. Hissettiğim 100+. Şu hayatta görmediğim bir uzaylı istilası, bir de zombi salgını kaldı amk.) hem de aile evinde hayatta kalma mücadelesi vermekten beynim erimiş hâlde. Eskiden bir yandan müzik dinleyip bir yandan bir şey okuyup bir yandan da yemek yiyebilirdim. Şimdi altyazılı bir şey izlerken yiyemiyor, sözlerini bildiğim/anladığım bir müziği -ki çalma listemdeki müziklerin yaklaşık %95'i böyle- dinlerken okuyamıyorum. Televizyon sesinin akşamları odamda beraber yaşadığım fıskiyeyi (basbayağı havuzlar falan için olan fıskiye) delip geçen sesi için kulaklığa ve o kulaklıkta ses olmasına ihtiyacım var. Bu da zamanımı kısıtlıyor. Tabii onu çözmek nispeten kolay oldu, çalışacağım zaman açıyorum 5-6 tane sözsüz müzikten oluşan çalma listesini, onlar dönerken ben de yazana odaklanıyorum.
Yazdığım onca şeyi -daha doğrusu onca şeyden okunmaya değer olduğunu düşündüklerimi, ki yaklaşık %10'u falan ediyor- BuyMeACoffee'de yayınlama işi için daha önce 2025'i göstermiştim ama biraz daha beklemeye karar verdim. Ne kadar daha? Muhtemelen bahara, belki daha da fazlaya. Bilmiyorum. Karşıma herhangi bir fırsat çıkıp çıkmayacağına ve umudumu ne kadar yitireceğime bağlı. E-kitap yayınlama işine de baktım bu arada, alayı dolandırıcı. Amazon'un bir servisi var ama Türkçe sayfa bile açmamışlar, dolayısıyla ondan da pek sonuç alabileceğimi düşünmüyorum. Ha bir de BuyMeACoffee'de yayınlamak konusunda şöyle bir sorun var: Elimdeki şeylerin çoğu bölümlere ayrılabiliyor (ve zaten ayrılmış durumda), tabii bir de başından beri anca antolojiye dahil olabilecek olan kısa öyküler falan var ama belli bir noktadan sonra tüm hayal gücümü ve kalemimi adadığım projeden daha eski olmasına rağmen onun temeli olan SKvKC var. SKvKC, başından beri bütünlük içinde yazıldı, bölümlere ayrılamaz. Ayrılsa bile saçma durur. Bölümleri nereden kesebileceğimden emin değilim. Tabii yayınlamadan önce onu bir kez daha gözden geçirip muhtemelen üçüncü kez yeniden yazmam gerekecek ama yine de... Son sorun olarak da BuyMeACoffee'nin bana ne kadar hareket alanı açacağından emin değilim. Hani bir MS Word kadar özgürlüğüm olmayacaksa direkt PDF'e çevirip alttaki imzamsı şeyin altına link koymak daha mantıklı olur (bu fikir de yeni aklıma geldi, yazmadan önce hiç düşünmemiştim).
Tabii bir de geçen yazıda tamamen umutsuzdum, hayatımın sonuna kadar sülük olarak yaşamayı kabullenmiştim ama amaç duygusunun geri gelmesiyle lanet olası idealler, dünyanın en sikik duygusu olan umut ve hayatımı göz göre göre mahvetmem konusundaki en büyük itici güç olan "romantizm" de geri döndü. Romantizmden bahsettiğimde modern değil klasik anlamını kullandığımı, bunu "romantik komedi" gibi tür adlarını kullanmak dışında neredeyse hep yaptığımı tekrar açıklamam gerek yok sanırım. Daha da kesmediyse: https://eksiseyler.com/sanildigi-gibi-mum-ve-sarapla-alakali-olmayan-esasli-bir-sanat-akimi-romantizm. Hatta: https://tr.wikipedia.org/wiki/Romantizm. Bir de hazır romantizm demişken, "romantizm" derken tam olarak ne kastettiğimi ironik biçimde kendisi bir romantik komedi olan (yani klasik romantizmle neredeyse hiçbir alakası bulunmayan) ve Türkçe çevirisi aslında devam edecekken hükümetin yine iğneyi kendine, çuvaldızı Discord'a batırması sonucu yarım kalmak zorunda kalmış olan Houkago Kitaku Biyori'yi okuyarak anlayabilirsiniz.
Ha bak şimdi aklıma geldi, BuyMeACoffee'yi bir süre boşlamıştım (Çünkü bir haftalığına İstanbul'a gitmem gerekiyordu ve orada internet erişimim yok. Şaka gibi amk. Ama gerçek. Ve hiç komik değil.) ama yazıları olmasa bile fotoğraftır, bir ihtimal çizimdir falan oraya atmaya devam edeceğim (ama düzenli atar mıyım onu bilemiyorum).
Delinin teki. Aile evinde hayatta kalmaya
ve daha fazla acı çekmemek için umudu öldürmeye çalışıyor. Erdem Ö. Hayalî
mahlasıyla kitap* yazdı, şimdi de yayınevlerinin yamyamlıkları ve doğrudan
yayıncılık servislerinin onlardan da beter olması nedeniyle umarsızca bir çıkış
yolu arıyor. Tüm kitaplarını yazdığı mahlası artık bloğunda da kullanıyor. Ha
bir de şöyle bir çabası var, ilginizi çekerse: buymeacoffee.com/xayali (ve https://panel.roniapp.com/invitesignup/MTU0NTAz)
*Ejderin Mührü (ALMAYIN! Benim yazdığım kitap değil bu, editörün kafasına göre yaptığı değişiklikler ve hatalarıyla dolu bir saçmalık sadece. Halihazırda aldıysanız, düzeltme işini yaptıktan sonra bir şeyler ayarlayacağım. Eposta atın.)