Bir süredir İstanbul’dayım. Yazmamamın -yazacak hemen hemen hiçbir şeyim kalmaması, bir şeyleri yazıya dökmem gerektiğinde de bu iş için daha uygun olan roman(lar)ı veya bitmek bilmeyen, bitmeyi başarırsa blogda yayınlanacak Şelale Projesi’ni kullanmam haricindeki- bir sebebi de burada internette yoksun olmam. Ulan biri anlatsa inanmazdım ama İstanbul’da öyle bir internetsizlik çekiyorum ki daha ilk gün biriken Youtube videolarını izlemeyi bitiremedim! “İnternet olmadan nasıl izliyorsun?” Aslında temel sıkıntı burada dedemlerde kalmamız, yaşlı başlı insanlar, hâliyle internetle falan işleri olmuyor. Teyzemlere falan gittiğimizde azıcık internete kavuşuyorum işte… “Peki ya mobil veri?” O şerefsiz de dedemlerin evi İstanbul’un ne menem bir yerindeyse artık beş dakikalık videoyu aksaya duraksaya beş saatte anca izlettiriyor. Ulan bloğun kayıt işlerini bile aksatıyor da bu yazıyı dümdüz blogda yazmak yerine şu an MS Word’de yazıyorum, sonra bloğa geçireceğim! Düşünün yani!
Gündem hakkında yorum yapmayacağımı söylemiştim ama yerel seçimler yaklaştıkça durumlar çok acayipleşti, o yüzden ufak bir şey deyip kaçacağım: Ulan bu amk belediyelerinde hakikatten nasıl bir “büyü” var ki ana muhalefet de iktidar da her ikisinin de “kader seçimi” diye kafamızı siktiği 2023 seçimlerinde uğraşmadığı kadar amına ko’du’mun yerel seçimleri için uğraşıyor lan? Bu arada iktidar 2023 seçimlerinde o kadar uğraşmadı ki ben bir ara “Lan bu herif acaba yeniden seçilmek istemiyor mu? Sıkıldı mı ne yaptı?” diye bile düşündüm, ana muhalefetin “Aslında muhalefet iyi ya… Kafa yormuyor… Şimdi yanlışlıkla iktidar falan olsak bir ton şeyle uğraşmamız gerekecek, hiç gerek yok.” tavrına zaten hiç girmiyorum. Sağ kesimin zaten eskiden beri sevmediği*, 2023 seçimlerinin sonrasındaki hâl ve tavırlarıyla da sol ve “ortadaki” kesimin de nefret objesi hâline gelmiş Kılıçdaroğlu bile “hortladı” lan! Bu ne oğlum? Gerçi bu yerel seçimler için de “kader seçimi” falan diye zırvalayanlar var ama 2023 seçimlerinin sonrasında yaşanan olayları idrak edebilecek kadar zekası olanlar tarafından pek sallanmıyorlar.
*Bu arada "İmamoğlu ya da Yavaş aday olsa oy atardım, Kılıçdar'a elim gitmedi" diyen adam tanıyorum ve bu adamların sayısının birden ibaret olmadığını da biliyorum. Bu arada o zamanlar sinirle "Seçimi kazanmak istemiyorsanız açıkça söyleyin!" gibi bir şey dememe rağmen iki turda da Kılıçdaroğlu'na verdim ama pek çoklarının aksine hiç de pişman değilim çünkü bu işin böyle sonuçlanacağını zaten tahmin edebiliyordum. Ha gerçi ben de o zamanın ana muhalefet liderini hem o zamanın hem şimdinin iktidar partisi lideri olan “zattan” daha kolay değiştirebileceğimizi düşünüyordum, iki turda da oy verme sebeplerimden biri de buydu; o konuda ben de şaşkınlığa uğradım, orası doğru.
O değil de ben gittim bir taş otu (Lithops sp.) aldım. Taş kaktüsü, yaşayan taş falan da denen bir sukulent cinsi. Neden? Çünkü daha önce hiçbir çiçekçide görmemiştim, bulmuşken kaçırmayayım dedim. Ha bir de iki güne Balıkesir’e dönerim diye düşünüyordum ama aradan bir hafta geçti. Tabii bitkiyi aldım ama nasıl bakılır hiç bilmiyorum, o yüzden internette ilk karşıma çıkan sayfayı okudum. Yalnız aklıma yatmayan birkaç şey oldu. Mesela nasıl bir toprağın olması gerektiğini anlatıp sonra lav kırığının uygun bir malzeme olduğunu iddia ediyor; ama şu var ki lav kırığı o dediği özelliklerin tam tersi özellikler gösteren bir malzeme. Gittim Ağaçlar.com’dan baktım, o site artık nereden çevirdiyse veya sitenin yazarı/sahibi nerede yaşıyorsa anca Avustralya’da, ne bileyim Sahra Çölü’nde falan bu bitkiyi orada anlatılan gibi yetiştirmeniz lazım. İşin ironik tarafı şu ki lav kırığı gerçekten de bu bitki için uygun bir malzemeymiş.
𐰼𐰓𐰢:𐰇:𐰴𐰖𐰀𐰠𐰃
𐰼𐰓𐰢:𐰈:𐰵𐰗𐰁𐰠𐰄 ᠡᠷᠲᠡᠮ ᠥ᠃ ᠬᠠᠶᠠᠯᠢ أردم عُ. خيالى
Erdem Ö. Hayalî
Delinin teki. Israrla umut etmeye, bir
yandan da aile evinde hayatta kalmaya çalışıyor. Erdem Ö. Hayalî mahlasıyla
kitap* yazdı, şimdi de yayınevlerinin yamyamlıkları ve doğrudan yayıncılık
servislerinin onlardan da beter olması nedeniyle umarsızca bir çıkış yolu
arıyor. Tüm kitaplarını yazdığı mahlası artık bloğunda da (Evet, “blog”
kelimesinin G’si yumuşar. Blokun K’si ise yumuşamaz.) kullanıyor.
*Ejderin Mührü (ALMAYIN! Benim yazdığım
kitap değil bu, editörün kafasına göre yaptığı değişiklikler ve hatalarıyla
dolu bir saçmalık sadece. Bu kitabın imlası, düzenlenmeden önce daha düzgündü
lan? Ortadan bölünmüş cümle yoktu en azından. “Düzelteceğiz” demiştim ama artık
o kadar da umutlu değilim, neden olmadığıma dair blogda “doğrudan yayıncılık”
diye aratarak bilgi edinebilirsiniz. Halihazırda aldıysanız da düzeltme işini
yaptıktan sonra -tabii onu da yapabilirsek- bir şeyler ayarlayacağım.)
𐰲𐰓𐰼𐰭:𐰢𐰜𐰼𐰇 ᠡᠵᠲᠡᠷᠢᠩ ᠮᠥᠭ᠍ᠷᠥ اژدريڭ مهرى
INFP 6w5 sp/sx 694 (6w5-9w8-4w3)* EII-Ne
RLUEI EFVL melankolik-flegmatik Kaotik nötral
*Üçlü tip teorisinde kanatlar yok
biliyorum ama teori devamlı değişip yenileniyor zaten.
☉♓︎ ☽♌︎ Asc♊︎ ☿♈︎♀♒︎♂♈︎♃♓︎♄♈︎♅♒︎♆♒︎♇♐︎⚷♏︎⚸♎︎☊♍︎🜊♏︎