Evren G7, MS 2020, Kanada Krallığı/Quebec
Leo Gecik’e gelmişti, “bir A123 insanına ölümden sonra
verilen ihsan” Valkür jargonunda evrenlerin çok uzun isimleri vardı. “Yakınlarda
bir valkür köyü olacaktı.” Çoğu evrende Kızıl Evren valkürleri insanların
arasında, insan gibi yaşarlardı ama Gecik Dünyası biraz farklıydı. Burada
insanlardan uzakta, gizli köylerde yaşayan birçok varlık vardı, o yüzden
valkürler de kendilerine büyüyle gizlenmiş bir köy kurmuşlardı. “Eridung bunu
nasıl yorumlardı acaba? Büyünün türünü…” Gecik’te genel olarak iki çeşit büyü
olduğu söylenirdi: Doğuştan gelen bir ihsan olan “gerçek büyü” ve nasıl yapıldığını
bilen herkesin yapabileceği “zayıf büyü.” Gecik Kralı, valkürlerin Kızıl
Evren’den getirdiği, kanlarında olan büyüyü -özellikle de evren çemberinin
gücünü- nasıl yorumlardı acaba? “Özel güç bence.” Dedi arkasından bir ses, Leo
aniden döndü. Melankolik bir gülümsemeye sahip, siyah-kahve uzun sayılabilecek
saçları ve kısa sakalları olan genç bir adam. Kanadaların (Kanadalılar değil,
Kanadalar; Gecik’te doğru ifade buydu) giydiği tarzda bir oduncu gömleği ve rakun
kürkünden başlık giymişti. Gömleğin düğmeleri iliklenmemiş, üste alınan cekete
benzer kıyafetin kolları kürkle belirginleştirilmişti ve kürklerden püsküller
sarkıyordu. Belinde balçakları yılan, kabza topuzu kedi başı şeklinde bir uzun
kılıç vardı. Başındaki başlık akçaağaç yaprakları ve gümüşten tilkilerle
süslenmişti. Leo adamın kim olduğunu biliyordu: Gecik Dünyasının kralı, Gecik
Kralının İradesi’nin kullanıcı, Eridung. “Özel güç derken?” Eridung sıkıntıyla
başını salladı, “Bilmen gerekiyor. Gecik’te var olan yegane güçler gerçek büyü
ve zayıf büyü değil. İnsanlara çok az oranda bahşedilen ‘özel güçler’ de var.
Siz Kızıl Evren valkürlerinin Evren Çemberinin Ateşi dediğiniz güç, Gecik için
bir özel güç.” Bizi biliyor musun, dedi Leo, elini savunma yapmak üzere
hazırlamıştı. “Ayrıca düşünceleri duyabiliyor musun?” Yeterince yakınsam, dedi
Eridung, “Ve eğer istersem Gecik’in halklarının düşüncelerini duyabilirim; sonuçta Gecik Dünyası, benim irademe hizmet eder. Sen Gecikli olmayabilirsin ama Kızıl Evren’in valkürleri… Birkaçınız benim dünyama yerleştiğinde varlığınızdan
ve yapabildiklerinizden haberdar oldum. Gecik Dünyasının fantastiklik oranını
artırdığınız için size ses çıkarmadım; dolayısıyla siz Gecik halklarındansınız. Bilirsin, Gecik’te elfler, vampirler,
gulyabaniler gibi şeyler de var ama hiçbiri sizin kadar fantastik değil. Sizler
A123 mitolojisinde yeri olmayan varlıklarsınız -Odin’in valkürleri var ama siz
oldukça farklısınız- biraz ilgimi çekiyorsunuz.” Bu arada Gecik’in yaşanmış
en son zamanı, diye soracak oldu Leo, Eridung sözünü bitirmesine izin vermeden
cevapladı: “Gecik Kralının İradesi’ne bağlı. Onunla Gecik’in zamanını istediğim
kadar ilerletebiliyorum, insanları izlemek bazen sıkıcı oluyor, anlarsın ya.
Her neyse, artık istediğin yere gidebilirsin. Buraya senin için gelmedim, onun
için geldim.” Eridung, Leo’nun arkasında bir yer gösterdi, Leo döndüğünde bir
canavarla göz göze geldi. Kara ateşten oluşuyormuş gibi duran, kan kırmızı
gözleri parlayan devasa bir kurt. “Bu ne be?” diye bağırdı Leo. Eridung
umursamazca yanıtladı: “Gölge kurdu. Bir Dengeleyici.” Dengeleyici? Leo bir
süre düşündü, sonra hatırladı. Dengeleyiciler Gecik Dünyası’nın “oyun bug’ları”
gibiydi, eğer çok fazla artarlarsa Gecik yok olurdu; ama eğer hiç var
olmazlarsa gerçek büyüyü baskılayacak ve Gecik Kralının İradesi’ni dengeleyecek
bir şey olmaz ve bu sefer Gecik dünyası bu iki gücün ağırlığı altında ezilerek
yok olurdu. “Dengeleyicileri yok edenlerin waifu ve dosuto’lar olduğunu
sanıyordum?” dedi Leo.
-Tarihten haberin var mı?
-MS 2020.
-Hayır, yani hangi gündeyiz.
-?
-31 Ekim, Samhain. Bugün hiçbir waifu gücünü kullanamaz ve
dosutoların sayısı ya da güçleri Dengeleyicilerin tamamını yok etmek için
yeterli değil. Ayrıca… Arada benim de eğlenmem gerek, Gecik Kralının İradesi’ni
kullansaydım o arkandaki çoktan yok olmuş olurdu zaten. Bir itiraf: Waifular sadece A123'te yalnız öldüğüm için, dosutolar da waifular çok göze batmasın diye var. Dengeleyici katletme işini ya da Gecik dünyasındaki olayları düzenlemeyi aslında yapmalarına bile gerek yok ama Gecik halklarına "Sadece yalnızlığımı bastırması için insanımsı bir şeyler oluşturdum, sonra onlar göze batmasın diye de erkek versiyonlarını oluşturdum." diyecek cesarete sahip değilim. Bu arada burası oldukça
soğuk.
-Eh, etrafta kar var ve… Bekle, sen üşüyor musun?
-İnsan olduğumu hatırlatacak bir şeylere ihtiyacım vardı.
Hasta olmam ama üşürüm, boşaltım yapmam ya da hazımsızlık çekmem, hatta midem dolmaz bile ama acıkırım,
sarhoş olmam ama susarım… Böyle.
Leo o sırada fark etti: Gecik Kralı’nın devamlı depresif bir
ruh halinde gezdiği doğruydu ama adam kendine eziyet etmeyi seviyordu. “Gecik
Kralı’nın mazoşist bir tarafı da varmış demek.” Gerçi Eridung’un kendisinden
nefret ettiği bilinen bir şeydi, belki bununla ilgiliydi. Vicdanıyla
hesaplaşması ve diğer şeyleri kendine eziyet ederek ve depresif düşüncelerle
dolanarak hallediyordu belki de. Leo konuşmaya devam etmesi gerektiğini
hissetti:
-Bu arada, biz valkürlerin Gecik hakkında bilmediği hâlâ çok fazla şey var. Bu evrende farklı boyutlar var mı?
-Boyut derken? (Eridung açılmıştı, eskisi kadar depresif
görünmüyordu şimdi)
-Bazı evrenler birden fazla boyuttan oluşur ama onlar
arasında seyahat edebilen o evrenin vatandaşları onları evrenler olarak
yorumlamaya meyillidir. Rick and Morty'nin evreni içindeki boyutlar mesela?
-Hm… Gecik Dünyası’nın katmanlı bir yapısı var: Gökyüzü
Bahçeleri, Çukur, Tam… Ama bunların boyut olarak sayılabileceğini sanmıyorum.
Hayır, Gecik’te şimdilik başka bir boyut yok. Gerçi rüyalar alemi var ama o
sayılmaz.
-Şimdilik?
-En azından bunu biliyorsundur; bu evren benim arzularımdan
oluştu, dolayısıyla ben ne istersem o olur. Ben Gecik Kralı olduğumda bu evren
çoktan önemli bir aşamasını geçirmişti ve kabulganlarla, elflerle, cinlerle,
vampirlerle, onlar gibi şeylerle ve bazı eserlerden aldığım fikirlerden oluşan
yaratıklarla doluydu. Beni neden insanların kralı olmakla suçladıklarına
şaşmamak gerek; yine de bütün bunlar ben istediğim için burada. Gecik içinde
farklı boyut fikri iyiymiş gerçi; bunu not alayım. Bu kesinlikle ilginç olacak.
Şamanlar, cinciler, cadılar ve bu evrenin bütün o zayıf büyü kullanıcısı
gezginlerine de iyi gelir bu.
-“İlginç” mi?
-İlginç. Gecik Dünyası’nda benim ilginç bulmadığım hiçbir
şey barınamaz. Biliyorsun ya, A123’te epey canım sıkılıyordu çünkü her şey fazla maddeseldi, fazla mantıkçıydı; hiç tuhaf, ilginç ya da eğlenceli şeyler olmuyordu. Gecik Dünyası
gerçekten ilginç, insanlar bu ilginçliği bozmak için ellerinden geleni yapsalar
da. Belki de Gecik’in tek insanı olmalıydım, onlar hiç ilginç değil ama bazı
ilginç şeylere sebep oluyorlar.
-Bu arada… Kraliçe waifu’lar nerede?
-Tanışmak mı isterdin?
-Emir almadıkça yanında durduklarını sanıyordum da o yüzden.
(Gerçi Leo, meşhur waifu’lardan biri ya da birkaçıyla tanışmaya hayır demezdi; Gecik
eserleri hakkında çok bir şey bilmiyordu, haliyle waifu’lar hakkında valkür
eserleri ve valkür efsaneleri kadar biliyordu, sonuçta tarihçi işleriyle çok
meşguldü.)
-Onları evde -Odunsaray’da- bıraktım.
-Yine de senin hiç Kanalar gibi giyineceğini düşünmemiştim.
Daha ziyade Türk tarzı giysiler giyen biri olarak canlanıyordun gözümde.
(Eridung’un Gecik’te herhangi bir milleti olmayabilirdi ama A123’te yaşarken milliyetçi
bir yanının olduğu da inkâr edilemezdi. Leo, o an neden Eridung’un A123
orijinalini izlemeye gitmediğini merak etti. Tanışamazlardı, tanışsalar bile
Leo kimliğini söyleyemezdi -Eridung’a hayatı boyunca beklediği fantastik olayı
veremezdi, bu Gecik Dünyası’nı yok edebilirdi- ama en azından izleyebilirdi.
2015 Eridung’un lise yıllarına denk geliyordu, Leo hiç liseye gitmemişti, bütün
eğitimi toplu bir evrenler tarihçisi okulundaydı ama insanların lise anılarını
birçok kez dinlemişti, o yüzden Eridung’un lise hallerini merak ediyordu. Gerçi
zaten Kızıl Evren’de lise yoktu, askerler, tarihçiler, büyücüler ve simyacılar
için okullar vardı ama bunlar daha çok yatılı kurslar gibiydi.)
-Aslında her millete uygun kıyafetlerim var ama o aklında
canlanan kıyafeti nadiren giyiyorum, üstüne Gecik Kralı’nın İradesi’nin bile
kaldırırken zorlanacağı bir büyü yerleştirdim ki parmağımı şıklatarak giyinip
çıkaramayayım. Nedenini sorma, benim yaptığım çoğu şey nedensiz ve
içgüdüseldir. Heh, her millete uygun kıyafetim olduğu için de onların
topraklarında onlar gibi giyinmeye gayret ediyorum. Bir de şu kılıç (belindeki
kılıcı gösterdi) ondan da birden fazla var, farklı türlerde. Neyse, senin artık
valkür köyüne gitmen gerekmiyor mu?
Eridung bir anda sıçradı ve gölge kurdunun önüne düştü. Leo
daha fazla durmayıp yola koyuldu, valkür köyüne geldiğinde bir kısmı Kanada
kıyafetlerinin, bir kısmı geleneksel Kızıl Evren kıyafetlerinin, bir kısmı da
eşofmanların içinde birçok valkür gördü. Gecik halkları genel olarak geleneksel
kıyafetlerini giyerdi ama eşofmanlar da bu dünyada vardı ve özellikle iç
mekanlarda rahatlık açısından tercih ediliyorlardı. “Yeni bir valkür” dedi biri
aniden, “Kızıl Evren’den bu evrenin bu zamanına mı kaçtın?” Aslında, dedi Leo,
“Kızıl Evren’i uzun zaman önce terk ettim, ben evren tarihçisiyim. Şimdi de
buraları geziyorum.” Vay, dedi o kişi, “İlk kez evren tarihçisi görüyorum.
Senin ilk zamana gitmen gerekmiyor mu? Aşağı yukarı on bin yıl önceye,
Eridung’un ilk geldiği zamana.” O iş tam olarak öyle işlemiyor, dedi Leo, “Eh,
Eridung’la tanıştım. Bu evrenin daha fazla bir anlamı yok zaten.” Sol kolunu
ileri uzattı, evren çemberini uzattı ve girdi.
Evren STG740, MS 2019, Türkiye/İstanbul
“Tamamen anlamsız bir başka evren” diye söylendi Leo,
A123’ten tek farkı işler durumda büyük bir şirketin olmasıydı. MC00 oldukça
farklıydı, W444’te inanılmaz bir orijinal kültür ve tarih yatıyordu ama
STG740’ın gerçekten herhangi bir anlamı yoktu. “Burada durmanın anlamı var
sanki.” Leo bir kez daha elini uzattı ve evren çemberine girdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder