Evren MC00, 1.15.1, Çayırlık
"Evimi özledim" dedi Vria zorlukla yakalayıp zorlukla pişirdiği somonu yerken. Elleriyle yakalaması, elleriyle ağaç kesmesi ve taş kazıp fırın yapması gerekmişti. "Bu evrenin lanet zanaat kuralları" diye düşünmüştü, "Diğer evrenlerdeki gibi bir şeyleri uygun şekilde bir araya getirmenin yeterli olduğunu sanırsın... Ama hayır, illaki bir çalışma masası ve tarife ihtiyacın var!" Ev, bir valkür için nereye giderse gitsin önünde sonunda döneceği yerdi, uzun zaman önce orası bütün valkürler için Kızıl Evren'di. Vria'nın şimdiki evi A123'teydi, orayı seviyordu, "başlangıç evreni", her şeyin çıkış noktası... Orada arkadaşı ya da akrabası yoktu, biraz da bilerek olmamasını seçmişti. "A123 için cidden bir isim bulmam gerekiyor." Balığı yedikten sonra gökyüzüne baktı, küp şeklindeki güneş batıyordu. "Neyse ki bir ev yaptım." Ahşapları özensizce seçilmiş, penceresiz evine baktı ve içeri girdi. "Evet, yatağım yok. Sanırım gece boyu bekleyeceğim." Gecenin sonlarına doğru Vria açlığa dayanamayıp dışarı çıktı, sırtına taş bir balta atmıştı. Bu evrenin insanlarının aksine envanter kullanımını bilmiyordu, o büyüden farklı bir şeydi. Bir an bir tıslama duydu, sonra yeşil bir parlaklık gördü ve creeper'ın patlamasından zorlukla kurtulan Vria, bir kez daha nereye gittiğini kontrol etmeden evren çemberine girdi.
Evren SK-2C, Devletten Sonra 1620, Doğu Süvari İmparatorluğu/Akota
Vria evren çemberinden çıkar çıkmaz boynuna yalmanlı bir kılıç dayandı: "Kimsin sen?" Vria etrafa baktı, nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu. Arkada börk, kaftan, deri kedim zırh, kırmızı bir şalvar ve üstü yılan işlemeli çizmeler giymiş, boynunda kopçayla tutturulmuş bir tilki postu olan, hilal bıyıklı, yanları kazınmış uzun saçlı ve çekik gözlü bir adam, belindeki yatağanı tutarak "Beni küçümsüyor musun şövalye?" diye bağırdı, önündeki zincir zırh ve kırmızı cübbe giymiş, belinden bir uzunkılıç sarkan kişiye. Etrafta keçe çadırlar vardı. "Tarihe de bakmadım." diye düşündü Vria, "Acaba A123'e mi döndüm? Kaçıncı yüzyıla?" Kimsin sen, diye bağırdı Vria'nın boynunda kılıç tutmaya devam eden adam. "Dilleri de ayırt edemiyorum ki." Valkürler sadece Kızıl Evren'deki dilleri ayırt edebilirdi, diğer evrenlerdeki dillerin hepsi onlara anadilleriymiş gibi gelirdi. "Affedin" dedi Vria, "Adınızı bağışlar mısınız?" Kençir, dedi adam önemsizce. "Kençir? Kulağa Niterya'nın doğu süvarileri gibi geliyor ama..." Olanca nezaketiyle kılıcını nihayet indirmiş adama sordu: "Şu anki hükümdar kim acaba?" Ahkan'la ne işin var ki, diye bağırdı etrafına toplanmış kalabalıktan biri, Vria nihayet nereye geldiğini öğrenmişti. "Bir işim yok" dedi Vria önemsizce, "Ben tanrı misafiriyim." Bir valkür, farklı evrenlerdeki ve o evrenlerin farklı zamanlarındaki halkların yumuşak karnını ve adetlerini bilmek zorundaydı. "Yine de Rarvera'ya gelsem iyiydi" diye düşündü Vria, "Niterya'nın doğu süvarilerinin çoğu yemeği A123'teki Türk ve Moğol denen halklarla aynı... Elf Toprakları da olurdu, gele gele birçok şeyini tattığım bir yere geldim!" Vria kurulan sofraya otururken yanında hançer taşımaya başlayıp başlamaması gerektiğini düşündü. İyi bir sofra kurmuşlardı, Vria, bunun için Tarun denen bu halkı övebilirdi, yine de "Gerçekten hepsi daha önce tattığım şeyler... Tarun kahvesi, Türk kahvesiyle tamamen aynı şey. Mezeler ve yemekler de aynı... Ah, bir şey vardı." Önünde oturan Ahkan'a, Doğu Süvari İmparatorluğu'nun imparatoruna seslendi: "Tadını ejderha etine benzetmek için uğraşılan bir Tarun yemeği olduğunu duymuştum." Var, dedi Ahkan, elindeki sülün budunu ısırırken. "En azından daha önce sülün... Ah, evet, A123'ün Selçuklu'sunda yemiştim." Vria daha fazla soru sormaması gerektiğini hissetti; "tanrı misafiri" olması şimdilik ona iyi davranmalarına neden olacaktı ama eğer tepelerini attırırsa kellesini elinde bulabilirdi. "Kullandığın büyü epey ilginç." dedi yanına gelen biri, omuzları baykuş ve kartal pençeleriyle süslenmiş, her yerinden deri püsküller sarkan mavi bir kaftan giymişti, sakallarına ve uzun saçlarına kemikler takmıştı. Yanında belinde bir şemşir olan bir kadın vardı, kollarından kırmızı ve mavi püsküller sarkan parlak yeşil, eteklerine altınla altı köşeli yıldız işlenmiş bir kaftan giymişti. Her ikisinin de kafasında gece kadar siyah, üstüne gümüşle kurt başı işlenmiş kuyruklu börkler vardı. "Ah, Kam'lar." Doğu Süvari İmparatorluğu'nun devlet şamanları. "Bir ihtimal sen..." diye sordu kadın olan, "Bilge Costratur'un..." Vria sorunun devamını biliyordu: "...Bahsettiği valkürlerden olabilir misin?" Bir gün Bilge Costratur'un yaşadığı dönemde bu evrene geleceğim ve onu öldüreceğim, diye düşündü Vria. Zamanında fazlaca salak olduğu belli olan bir valkür Bilge Costratur'a ne olduğunu ve neler yapabildiğini anlattığından beri Niterya, Valkürler için güvenli bölge olmaktan çıkmıştı. Valkürlerin diğer evrenlerde sadece sıra dışı güçlere sahip insanlar olması gerekiyordu, daha fazlası değil. "Değilim." dedi Vria, yalan söylemek zorundaydı, valkür varlığı ifşa edilemezdi. "Yani o büyü portal büyüsü değildi?" Öyleydi, dedi Vria, bunu inkar etmek işleri kolaylaştırmayacaktı. "Ama evrenler arasında seyahat etmeyi sağlayan bir portal değil. Yeni bir büyü teknolojisi, Kum Krallığı'nda deneniyor." Kum Krallığı'nın büyücüleri yapabildiklerini gizlerdi, bu yüzden bilinmeyen bir teknolojinin Kum Krallığı çıkışlı olması en mantıklı yalan olurdu. Kum İnsanı gibi durmuyorsun, dedi erkek olan Kam, "Onların arasında bu kadar beyaz tenli kişiler yok." Aslında Pata halkından beyaz tenli kişiler nadiren de olsa çıkıyor, dedi Vria, "Ama doğru, ben Kum Krallığı'ndan değilim. Besullüyüm." Giysilerin Besullü gibi değil, dedi Ahkan'ın yanındaki muhafızlardan biri, kurt kulakları ve kuyruğu vardı. "Giysilerim nereli gibi ki zaten?" diye düşündü Vria, mavi işlemeleri olan beyaz bir elbise giyiyordu, Niterya'da bu tarz bir elbise hiçbir yerde yoktu. Yoksa var mıydı? "Emrik" dedi Vria, "Emrik'teydim... Çeşitli sebeplerden dolayı." Emrik Niterya'nın insanına uzak bir kıtaydı, tam olarak nasıl giyindiklerini sadece zamanında oraya gitmiş biri bilebilirdi ve ışınlanma büyüsünün olmadığı bu evrende oraya gitmek için epey çaba göstermek gerekliydi. "Aslında buz ejderi süvarisiyim ama ejderham deri değiştirdiği için beni geçici olarak başka göreve verdiler. Tahmin edersiniz ki daha fazlasını söylemeye iznim yok." Elbette, dedi Ahkan, "Besul askeri Besul sırlarını ifşa edemez." Ertesi gün, Vria misafir çadırından bile çıkmadan evren çemberini açtı ve içeri girdi. Bu sefer nereye ve hangi zamana gittiğini biliyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder