Hayat önüme saçma sapan zorluklar çıkarmaya devam ediyor. Gündemin yoğunluğundan başımı kaldırabildiğimde -ki şu günlerde bu, hiç de kolay değil- kendimi iğrenç bir komedi dizisinin başkarakteri olarak görüyorum. Mahvolmuş ve aile evinde kalarak her geçen gün daha da mahvolan zihnimi biraz olsun korumanın yollarından biri. Sorun şu ki komik değil. Ben hiç gülmüyorum. Belki bilmiyorsunuzdur, Kick'te yayın açmaya başladım ben. Ama 3 mbps "upload" hızı yüzünden kasıyordu. Sonra "Tamam ulan, Kick gibi nispeten yeni bir platformda tutunmak daha kolaydı ama elimizdeki bu, ne yapalım?" diye Youtube'a döndüm. Kick'te 4 takipçi, Youtube'da tek bir abone olduğu -ve o da videoları izlemeye üşendiği- için bir yöntem aradım. 720p'ye düşürdüm, kasmadan güzel bir yayın yaptım. Ama programa uyamadım. Çarşamba günü de yayın yapmam lazımdı, yapamadım. Niye? Babam gecenin üçüne kadar uyumak bilmedi de ondan. Hayır hadi ben gececil bir canlıyım, sana ne oluyor? Haftaya (ya da sonraki hafta) da bir iş için İstanbul'a gideceğim, yine yayın aksayacak. Bu şekilde değil Kick'te, malum bir partinin gençlik kollarında bile tutunup ilerleyemezsin amk. Hayır "Sonrasında düzenli yayın yapacağım." diyeceğim ama aile evinde düzenli yayın yapmak imkansız. Çünkü pezevenk müteahhit duvarı nasıl inşa ettiyse televizyonun sesi benim odama salondan daha iyi yayılıyor. Bu yüzden garip bir fıskiyem var, hem televizyon sesini hem müezzin olduğunu iddia eden kargayı bastırıp odada camı çerçeveyi indirmeden hayatıma devam edebileyim diye. Eh ama o fıskiye, aynı zamanda o fıskiyeyi kapatmadan (yani ailem yatıp uyumadan) yayın da yapamayacağım video da çekemeyeceğim anlamına geliyor. Birkaç video çektim ama fıskiye açıkken bile arka planda televizyonun sesleri duyuluyor. Ben kendi kulağımla duymuyorum ama yavşak kulaklık duyuyor, bir de algılayıp "Bu da ses." diye kayda ekliyor. Göt. Neyse, öyle yani. Özetle şuralara bir gelip bakın:
buymeacoffee.com/xayali (özellikle galeri
kısmına)
https://www.youtube.com/@Xyali-ye9yt
https://panel.roniapp.com/invitesignup/MTU0NTAz
Amerikan seçimleri neydi lan öyle? Bu arada "Amerikan seçimlerinden sana/bize ne amk?"çı cahiller bir siktirip giderek "globalleşme" kavramı ve NATO neymiş öğreniversin çünkü Kuzey Kore'de yaşamadığın sürece, hele de -her ne kadar içeride gerçek bir müttefikten yoksun olsan da- NATO ülkesiysen Amerika'da yaprak oynasa seni etkiliyor. Hatta Kuzey Kore'de yaşasan bile aslında etkileniyorsun, sadece Kim Jong-un sağ olsun haberin olmuyor. Ha ama bak "Ulan kim kazanırsa kazansın mızrak zaten bizim götümüze girecek. Amerikan seçimlerinden bize ne?" derseniz o zaman hak veririm. Amerikan seçimlerinde şunu görmüş olduk ki Almanlar değil ama Amerikalılar gerçekten bizi kıskanıyormuş lan. O'l'm bizdeki 2023 seçimlerini adım adım takip etti adamlar. Sonrasındaki tepkileri bile aynıydı. Ha onlar sömürge valisi yerine her ne kadar ayarsız ve dengesiz de olsa dünyayı şu sikik SJW teröründen kurtarma potansiyeli olan birini seçtiler, bir de utanmadan hâlâ şikayet ediyorlar, öyle kritik bir fark var. Sol liberallerin akılsızlıkları bitmiyor*, İran'da mollaların yönetime gelince ilk iş olarak solcuları asmasından da hiç ders çıkarmamışlar. Niye? Sol liberal tarih bilmez de ondan. Olsa zaten ya düz solcu olup emek piyasasından bahseder, işçi haklarını savunur (özellikle Türkiye'de adı konulmamış bir kölelik düzeni varken ve bu kölelik düzeninin en önemli ayağı "din kardeşlerimiz" ayağına millete kaktırılmış sayısı belirsiz çöl kaçkınıyken) ya düz liberal olup özgürlükten, insan haklarından bahseder (yine kölelik düzeni konusuna dönüyoruz) ya da başka bir şey olurdu, ne idiği belirsiz saçma sapan bir şey olmazdı.
*Gerçi adamlar da haklı, SJW terörü biterse mamaları kesilecek, piyasa işlerini beğenmeyen herkesi "homofobik ırkçı kadın düşmanı yobaz pislik" ilan eden beceriksizlerin elinden kurtulacak ve eskisi gibi güzel işler güzel, kötü işler kötü kabul edilecek. Mizah ve sanat yeniden özgür olacak.
Ayrıca birkaç karar aldım. Nedir? Şudur: Bu yılın sonuna kadar romanlarımı (en azından Ejderin Mührü'nün düzeltilmiş ve yenilenmiş ikinci sürümünü) yayımlatmak (veya en azından tefrika etmek -ki "tefrika" kelimesi de tıpkı "kanonik" gibi bayıldığım kelimelerden biri-) için bir fırsat bulamazsam BuyMeACoffee'de tefrika edeceğim. Neden?
1. Türk yayınevleri yamyam.
1,5. Yamyam olmalarının yanı sıra yerli fantastik yazarlara verdikleri değer sıfırın altında.
2. Yazmayı bir para kazanma aracı olarak görmüyorum, genel olarak "sanat, sanat içindir" anlayışındayım. Zaten yazarak para kazanmak istesem birbirinin aynısı olan milyar kişisel gelişim kitabından birkaç tane de ben yazıp paranın "yanına" koyardım ama ben iflah olmaz bir romantiğim (Romantizm dediğim mum, şarap, gül vesaire değil, "klasik romantizm" yani "insanın yaratma özgürlüğü önündeki her şeye karşı duran bir akım". Babası da Victor Hugo.), "kişisel gelişim kitabı" kavramının kendisi midemi bulandırıyor (işte bunlar hep Fi fonksiyonu). Çünkü: https://eksiseyler.com/neyi-degistirdigi-mechul-olan-tartismali-yayinlar-kisisel-gelisim-kitaplari ve https://eksiseyler.com/travmalarina-kisisel-gelisim-kitaplariyla-cozum-arayanlar-neden-basarisiz-oluyor, hatta: https://eksiseyler.com/kisisel-gelisime-tapan-dusuk-maasli-plaza-calisani. Yani özetle dolandırıcılık ve umut tacirliği yapacağıma edebimle (ve edebî kaygılarımla) sürünürüm, daha iyi (hop, döndük mü yine klasik romantizm konusuna).
3. Yazmayı bir para kazanma aracı olarak görmüyorum. Peki niye yazıyorum?
A. Hayatta kalabilmek için. Darmadağınık düşüncelerimi toparlamaya yardımcı oluyor.
B. Birileri okusun diye. Sonuçta okunmasını istemesem roman, blog vs. değil, günlük yazardım veya yazdıklarımı yazdıktan hemen sonra yakardım.
Bu arada RoniApp'ten de biraz şikayet edeceğim çünkü bana devamlı "Eve asıl gelir getiren kişi siz misiniz?", "O zaman o kişinin mesleği ne?" gibi sorular sorup sonra "Ya bu ankete uygun değilmişsin, al sana katılım için 5 kuruş." diyen anketler çıkarıyor. Hayır bütün bu bilgileri daha kaydolurken vermemi geçtim, "eve esas gelir getiren kişi" olsam 30 TL (1 dolar etmiyor lan) kazanayım diye anket çözmekten medet umar mıyım amk? O şartlara uysam zaten sitenizde/uygulamanızda işim ne? Umurumda olmazsınız.
Delinin teki. Aile evinde hayatta kalmaya
ve daha fazla acı çekmemek için umudu öldürmeye çalışıyor. Erdem Ö. Hayalî
mahlasıyla kitap* yazdı, şimdi de yayınevlerinin yamyamlıkları ve doğrudan
yayıncılık servislerinin onlardan da beter olması nedeniyle umarsızca bir çıkış
yolu arıyor. Tüm kitaplarını yazdığı mahlası artık bloğunda da (Evet, “blog”
kelimesinin G’si yumuşar. Blokun K’si ise yumuşamaz.) kullanıyor.
Ha bir de şunlara bir bakmanızı rica
ediyor:
https://www.youtube.com/@Xyali-ye9yt
https://panel.roniapp.com/invitesignup/MTU0NTAz
*Ejderin Mührü (ALMAYIN! Benim yazdığım kitap değil bu, editörün kafasına göre yaptığı değişiklikler ve hatalarıyla dolu bir saçmalık sadece. Bu kitabın imlası, düzenlenmeden önce daha düzgündü lan? Ortadan bölünmüş cümle yoktu en azından. “Düzelteceğiz” demiştim ama artık o kadar da umutlu değilim, neden olmadığıma dair blogda “doğrudan yayıncılık” diye aratarak bilgi edinebilirsiniz. Halihazırda aldıysanız da düzeltme işini yaptıktan sonra -tabii onu da yapabilirsek- bir şeyler ayarlayacağım.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder