Kawaisugi Crisis sonrasında izlemek üzere listeye attığım güncel animelerden biriydi (çünkü o sırada gündemim bayağı yoğundu) ama hem nispeten boşum (bir tek artık sonucu ne olursa olsun kurtulmak istediğim seçim gündemi ve yavaş ama istikrarlı ilerleyen şelale projesi var) hem de ikinci bölümü Türkanime'ye daha yeni gelmiş, o yüzden izleyeyim dedim... ve... Çok güzel laaaan. sjknfsjl. Uzaylı da olsun kediye düşüyorsun demek ki waslsdp, animenin ana teması bu. Yalnız openingden (ve bölümün ikinci yarısından) anladığım kadarıyla sadece kediler değil genel anlamda evcil hayvanlar üzerinden gidecekler. Bir de kirpilere Japonya'da bildiğin avurtlaklar (avurtlak: hamster) falan gibi muamele yapılıyor sanırım; evcil hayvan olarak kirpi besleyen çok fazla anime karakteri var çünkü (ilk aklıma gelen New Game'in Hifumi'si ve bu animenin openinginde de kirpi var.). Avurtlağı bile bu kadar fazla görmedim. Kimi wa Houkago Insomnia'nın da daha 5 bölümü çevrildiği (ve daha iyisi, düzenli çevriliyormuş gibi göründüğü) için ona da başlayacağım. Bu anime güncel izleyemeyeceğime üzüldüğüm bir animeydi zaten. Yalnız Houkagou Insomnia hakkında... Oğlum 2. Dünya Savaşı yıllarında falan mı yaşıyorsunuz, Japonya'da gece dışarıda dolaşanı tutukluyorlar mı aq? Nasıl bir distopyanın içindesiniz lan siz? Olduğunuz şehirde/bölgede sıkıyönetim falan mı var? "Gece dışarıda yakalanırsak tutuklanırız." ne lan?
Bu arada beni feci etkiliyor bu anime (Kimi wa Houkagou Insomnia). Neden? Çünkü uykusuzluk, "uyuyamıyorum" teması beni her zaman derinden etkiler*... Mesela adı direkt Insomnia mı ne olan bir oyun vardı, "indie" oyun tarzıydı ama "indie" miydi onu hatırlamıyorum (Sonuçta "indie" oyun denince aklımıza gelen imge gibi olan her şey "indie" olacak diye bir kaide yok. Öte yandan grafiklerine falan bakıp asla "indie" demeyeceğimiz "indie" oyunlar da var. Hah, buldum: Insomnia: Theater in the Head ve evet, "indie" imiş.); o da beni aynı bu anime gibi etkiliyor. Bütün bunların sebebi ne? Ben de benzeri sorunlardan muzdarip olduğumdan. Artık gece yaşamak yarı seçim yarı alışkanlık hâline geldi (mesela şu an 01.48 ve esniyorum, yatsam düşük bir ihtimalle de olsa uyuyabilirim) ama bu işin başlangıcında geceleri uykum olduğundan emin olup yatıp uyumaya çalışsam bile -ki gerçekten deniyordum- bunu beceremiyordum (hâlâ çoğunlukla işe yaramıyor ama eskisi gibi %100 başarısızlık oranım yok). Zaten ben insanların "uykuya dalma" dediği şeyi yapıp yapmadığımdan da emin değilim... Yatakta dönüp duruyorum ve ne zaman, nasıl, ne şekilde uykuya daldığımı hatırlamıyorum; uyumuyor da uykusuzluktan bayılıyor muyum acaba? Bu fikri de benzeri bir konuşmadan edindim ama o konuşma ne üzerineydi, kim yapmıştı hiç hatırlamıyorum... Tek hatırladığım Youtube üzerinden dinlediğim bir konuşma olması ve "podcast" tarzında bir şey değil de video başka bir mevzu (muhtemelen oyun) üzerindeyken spontane gelişmiş bir konu olması.
*Ha bir de animenin başkarakteri hiç sevmediğim ama bir yandan da biri kendimi tanımlamamı istese paragraf içinde mutlaka kullanacağım birkaç (Kaç derken? Çok olmasın o?) özellik açısından tam anlamıyla "adam aynı ben", ondan da olabilir.
Kimi wa Houkagou Insomnia* ayrıca ara ara nükseden, "Ulan ne hoş olur be..." dediğim ama asla üstünde ciddi olarak durmadığım, hiç gerçekten yapmaya yeltenmediğim "gizli ilgilerim"i (buna daha uygun bir tabir bulamadım) açığa çıkaran şeylerden biri. Ne zaman müzik animesi izlesem müzik aleti çalasım geliyor, bu anime de fotoğrafçılık ilgimi yeniden açığa çıkardı. "Hiç fotoğraf işine eğildin mi, doğru düzgün araştırdın mı, eğitimini falan aldın mı?" dersen yok (Gerçi teknik olarak eğitimini aldım. Okulda seçmeli dersi vardı.) ama ara ara "Ulan ben şu fotoğraf işine (tabii "iş" derken para kazanma anlamında değil, ciddiye alınan bir hobi olarak -ki hobilerimi, istisnasız olarak, ciddiye alırım-) bir girişeyim..." diyorum. Genelde fotoğrafla, fotoğrafçılıkla vs. az biraz ilgili bir şeyler tüketirken. Müzik aleti işi de aynı, yakın zamanda müzikle ilgili bir şeyler tüketmemişsem müziği yapmak değil, sadece dinlemek umurumda oluyor. Ya aslında ben biraz (Biraz mı?) maymun iştahlıyım da ondan oluyor. Akvaryum hobisini -her ne kadar zorunluluktan bırakmış ve şu an sudan çıkmış balığa dönmüş hâlde dönmeye çalışsam da- yıllardır ısrarla sürdürmemin sebeplerinden biri de bu muhtemelen çünkü akvaryum hobisinin doğasında maymun iştahlılık var. Her akvaristte az ya da çok maymun iştahı vardır (çoğunda bolca vardır), bunu forumlarda çoğu akvaristin bizzat kendisinin itiraf ettiğini de görebilirsiniz. O değil de forumlarda bu konuyu ararken tam anlamıyla dişi versiyonuma denk geldim: https://edischar.blogspot.com/2021/01/kafam-akvaryum.html Hani sadece bu yazı değil, yandaki (mobilde muhtemelen alttaki) kendini tanıttığı kısma bakınca da bildiğin kız olsam bu bloğun sahibi olurdum gibi duruyor. Hah, aradığım yazıları buldum: https://www.akvaryum.com/Forum/hobici_psikolojisi_k911304.asp ve https://www.akvaryum.com/Forum/bir_hobicinin_zihninden_gecenler_-_2_k928445.asp.
*Animenin adının bir garip olduğunu yeni fark ettim. Bire bir çevirisi tam olarak şu: "Sen, okul sonrası uykusuzluğusun." Kimi=Sen; wa=İngilizcedeki am/is/are ile temelde aynı şey; Houkagou=Okul sonrası, okuldan sonra (Bunu yapılarına ayırabiliyorsun ama işleri biraz karıştırıyor, o yüzden buna sabit, tekil bir kelime olarak yaklaşmak daha mantıklı. Türkçedeki "bilgisayar" kelimesini yapılara ayırmaya çalışıyormuş gibi düşünürseniz neden uğraşmadığımı anlarsınız.); Insomnia da zaten insomnia. Bu arada evet, Japoncanın cümle kurma mantığı tam olarak bu; zaten o yüzden (yani cümle yapısındaki sıralama ve eklerdeki mantık Türkçeyle tamamen aynı olduğu, tek fark wa/ga olduğu ve o da zaten isim cümlelerine özgü olup fiil cümlelerinde kullanılmadığı için) Türkler için temel Japoncayı öğrenmek temel İngilizceyi öğrenmekten daha kolay (ha dilin derinine inmeye kalktığında işin rengi değişiyor, mesela Amerikan gibi İngilizce öğrenmek Japon gibi Japonca öğrenmekten Koreliler dışında tüm dünya için daha kolay, o ayrı). Mesela bu cümleyi İngilizce kursan "You are insomnia at after the school" olacak. Kelime kelime ayırırsak You=Sen, siz; are="are" işte; insomnia zaten insomnia, onu geçiyorum; at=zaman kalıbı için yardımcı fiil gibi bir şey, tam teknik adını hatırlamıyorum; after=sonra; the=artikel**; school=okul. Bunu eğer kelime kelime tanımının tam tabiriyle çevirirsek şöyle bir cümle elde ediyoruz: "Sen/siz are insomnia at sonra okul". Translate'in eski hâli yani. Hadi "Yardımcı fiilleri siktir et, o zaman Japonca cümlenin çevirisine de wa ekle." dediniz, o zaman bile doğru düzgün değil sırf kelimeler üzerinden yapılan bir çeviri "Sen/siz, insomnia -dan sonra okul" (vurgu "okul"da) oluyor. Burada dillerin kendi yapılarından bahsetmiyorum, o cümlenin öyle çevrilmeyeceğini ben de biliyorum ama şu an dillerin kelime haznelerinden, gelişim süreçlerinden vs. değil sadece cümle yapılarından/mantıklarından bahsediyorum. İngilizce cümlenin de doğru düzgün çevirisi Japonca cümlenin çevirisiyle aynı, onun farkındayız herhalde; konu o değil. Konu dillerin cümle mantıklarının benzerlikleri ve farklılıkları.
**Japoncadaki en büyük kolaylıklardan biri de tıpkı Türkçedeki gibi Japoncada da yok artikelmiş, yok eril/dişil kelimeymiş (Masanın cinsiyeti mi olur aq?), yok "o kelimeyi şu sıraya değil de öbür yere koyarsan anlam kayar, karşındaki bir sik anlamaz"mış gibi saçma sapan şeyler olmaması. Mesela kurallı bir cümle için bu animenin adının ya "Kimi wa Houkago Insomnia desu" ya da "Kimi wa Houkago Insomnia da" olması lazım ama animenin adında bu iki kelime de (veya alternatifleri olan bir yerel kelime/kalıp -mesela nanoja- da) olmadığı hâlde hiçbir şey değişmiyor. Gerçi Modern İngilizcenin de hakkını yememek lazım, bir tek "the" var, halledip gidiyorsun; Almancada hâlâ üç, Fransızcada daha da fazla, İtalyancada da sanırım üç tane artikel var. "Hâlâ" dememin sebebi Eski İngilizcede yirmiden fazla artikel olması bu arada. İngilizce, Fransızcayı yenip dünya dili olduğundan beri Shakespeare'e tüm dünya olarak çok büyük borçluyuz. Niye? Çünkü Shakespeare neredeyse "Modern İngilizcenin mucidi" diyebileceğimiz bir adam da ondan! Shakespeare öncesi İngilizcenin dünya dili olması -bizim gibi artikelsiz, cinsiyetsiz dillerin konuşurları*** zaten İngilizce öğrenmek konusunda dil yapısı ve dil mantığı farklılığı yüzünden zorunlu olarak zorlanıp acı çekerken- resmen felaket olurdu. Eski İngilizce, Modern Fransızcadan bile daha beter lan, düşünün yani. Vallahi Shakespeare'e önce İngiltere'nin, sonra da Amerika'nın dünyanın hâkimi olduğu bir çağın insanları olarak çok büyük borçluyuz. Ha şu "büyük ünlü kayması" (Great Vowel Shift) hiç yaşanmasaydı çok daha makbule geçerdi ama ne yapalım artık, o kadarına da katlanacağız. Araştırmaya üşenenler için bu büyük ünlü kayması konusundan kısaca bahsetmek gerekirse bugün A harfinin Latincede de Türkçede de Almancada da Fransızcada da A diye okunduğu hâlde İngilizcede Æ, O, I, İ, E, EY gibi milyon farklı okunuşu olmasının müsebbibi olan şey. Büyük ünlü kayması hiç yaşanmasaydı Ch, Sh, Th gibi "bileşik" sesler dışında İngilizceyi de Almancadaki gibi Türkçeyle aşağı yukarı aynı mantıkla okuyacaktık. Örneğin bu olay olmasaydı "make", "break" (gerçi EA teknik olarak bileşik ses), "boat", "mouse", "knife" kelimelerini Türkçedekiyle aynı biçimde, "boot" kelimesini Ō yani uzun O ve "feet" kelimesini Ē yani uzun/açık E ile, "mice" kelimesini "mike", "cattle" kelimesini "kattle" diye okuyacaktık (gerçi bu olaydan önce bunların yazılışı ve dolayısıyla büyük ünlü kayması öncesi telaffuzu da tam olarak aynı değildi ama olayı anlayın diye Modern İngilizceden örnek veriyorum). Okunuşu değişmemiş kelimelere örnek olarak da "wolf", "fish" ve "thorn" var. Ha bir de tamamen kaybolmuş sesler var, mesela İngilizcede de tıpkı Türkçedeki gibi Ŋ sesi var, örneğin İngilizcedeki -ing takısı aslında -iŋ idi. Anglosakson runlarında bunu temsil eden bir harf var ve -ing takısı I-N-G diye değil I-Ŋ diye yazılıyor. Karşılaştırma isterseniz Sh de bileşik ses olmasına karşın S-C diye (evet, S-H diye değil S-C diye), yani tek değil iki harfle yazılıyordu. "Break"te bahsettiğim Ea da bileşik ses konusu da aynı, onun da kendine özgü tek harfi var ve Th (aslında Þ/Ð, küçük gösterirsek þ/ð) sesi için de belli başlı tek bir run olduğunu söylemem bile gereksiz.
***Türkler, Moğollar, Japonlar, Koreliler vs. Çincede durum nasıl bilmiyorum ama Arapçada artikel ve cinsiyeti olan kelimeler halihazırda var, o yüzden onlar bu kategorinin dışında. Farsça, Rusça ve Hint dilleri zaten Hint-Avrupa dili, o yüzden onlar da bu kategorinin dışında.
𐰼𐰓𐰢:𐰇:𐰴𐰖𐰀𐰠𐰃
𐰼𐰓𐰢:𐰈:𐰵𐰗𐰁𐰠𐰄 ᠡᠷᠲᠡᠮ ᠥ᠃ ᠬᠠᠶᠠᠯᠢ أردم عُ. خيالى
Erdem Ö. Hayalî
(Erdem ˁÖ. Ḫayâlî)
Delinin teki. Israrla umut etmeye
çalışıyor. Gölgesini kovalamakla meşgul. Erdem Ö. Hayalî mahlasıyla kitap*
yazdı, şimdi de yayınevlerinin yamyamlıkları ve doğrudan yayıncılık
servislerinin onlardan da beter olması nedeniyle umarsızca bir çıkış yolu
arıyor. Tüm kitaplarını yazdığı mahlası artık bloğunda da (Evet, “blog”
kelimesinin G’si yumuşar. Blokun K’si ise yumuşamaz.) kullanıyor.
Deliniŋ teki. Iṣrārla umut ėtmeye çalışıyor.
Gölgesiŋi kovalamakla mäşġûl. Erdem ˁÖ. Ḫayâlî maḫlaṣıyla kitāp* yazdı, şimdi
de yayınewleriniŋ yamyamlıkları wä doğrudan yayıncılık servisleriniŋ onlardan
da bätär olması nedeniyle umarsızca bir çıkış yolu arıyor. Tüm kitāplarıŋı
yazdığı maḫlaṣı artık bloğunda da (Ewet, “blog” kälimäsiniŋ G’si yumuşar.
Blokun K’si ise yumuşamaz.) kullanıyor.
*Ejderin Mührü
(Äjdäriŋ Mührü)
𐰲𐰓𐰼𐰭:𐰢𐰜𐰼𐰇 ᠡᠵᠲᠡᠷᠢᠩ ᠮᠥᠭ᠍ᠷᠥ اژدريڭ مهرى
(ALMAYIN! Benim yazdığım kitap değil bu,
editörün kafasına göre yaptığı değişiklikler ve hatalarıyla dolu bir saçmalık
sadece. Bu kitabın imlası, düzenlenmeden önce daha düzgündü lan? Ortadan
bölünmüş cümle yoktu en azından. “Düzelteceğiz” demiştim ama artık o kadar da
umutlu değilim, neden olmadığıma dair blogda “doğrudan yayıncılık” diye
aratarak bilgi edinebilirsiniz. Halihazırda aldıysanız da düzeltme işini
yaptıktan sonra -tabii onu da yapabilirsek- bir şeyler ayarlayacağım.)
INFP 6w5 sp/sx 694 (6w5-9w8-4w3)* EII-Ne
RLUEI EFVL melankolik-flegmatik Kaotik nötral
*Üçlü tip teorisinde kanatlar yok
biliyorum ama teori devamlı değişip yenileniyor zaten.
☉♓︎ ☽♌︎ Asc♊︎ ☿♈︎♀♒︎♂♈︎♃♓︎♄♈︎♅♒︎♆♒︎♇♐︎⚷♏︎⚸♎︎☊♍︎🜊♏︎
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder